Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: dünya üç gücün etkisi altında.. Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2607

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: dünya üç gücün etkisi altında..
    Gönderim Zamanı: 31-Mayıs-2013 Saat 07:28
Her ne kadar başka olanları ya da dördüncüsü, beşincisi varsa da dünya üç kültürel gücün etkisi altında.. masonlar, müslümanlar ve marksistler.. m.m.m.   Bu linkin götürdüğü yazı ise bir başka açıdan başka üçlü gösteriyor: Yasama, yürütme ve yargı.. Fakat bu üçünden de güçlü başka bir güç tanıyorum, Yayım.. buna bu gün şöyle diyorlar.. www    


http://www.zaman.com.tr/politika_dayatmalar-demokratik-hukuk-devletinin-sicilini-bozar_2095550.html

ZAMAN - ANKARA
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, yeni anayasa çalışmalarından başkanlık sistemine, kuvvetler ayrılığı ilkesinden yargı bağımsızlığına kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı.



TÜSİAD’ın Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nda konuşan Kılıç “Toplum vicdanı ikna edilmeden atılan adımlar demokratik hukuk devletinin sicilini bozmaktan başka bir sonuç doğurmadı. Kamu gücünü kullananların hak ihlaline sebep olması kabul edilemez.” dedi. Güçler ayrılığı ilkesinde amacın, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almak olduğunu vurgulayan Anayasa Mahkemesi Başkanı, “Nitekim, modern güçler ayrılığının teorisyeni olan Fransız düşünür Montesquie, ‘Yasama ve yürütme erkleri, aynı kişi ya da organda toplandığı zaman özgürlük olamaz’ der.” ifadelerini kullandı. Anayasa’daki kırmızı çizgilere de atıfta bulunarak şöyle konuştu: “Bir kez daha söylüyorum; Anayasa’mızda yazılı olan Cumhuriyet’in tek amacı, onurlu bir insan, onurlu bir millet ve onurlu bir devlet oluşturmaktır.”

TÜSİAD’ın 2012-2013 dönemi ilk Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı’nın onur konuğu olan Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç, konuşmasının büyük bir kısmını yeni anayasa, başkanlık sistemi ve güçler ayrılığı ilkelerine ayırdı. Anayasada tek kırmızı çizginin ‘insanlık onuru’ olması gerektiğini tekrarladı. Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Haşim Kılıç, modern demokratik anayasal düzenlemelerin temelinde güçler ayrılığı ilkesinin bulunduğunu kaydetti. Hükümet sistemlerinin yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki olması gereken kuvvetler ayrılığı ilkesiyle yakından ilgili olduğunu söyledi. Güçler ayrılığı fikrinin amacının, temel hak ve özgürlükleri güvence altına almak olduğunu belirtti. Kılıç, “Bu fikir, yasama, yürütme ve yargı erklerinin aynı elde toplanmasının, özgürlükler açısından büyük bir tehdit oluşturduğu varsayımına dayanır. Nitekim, modern güçler ayrılığının teorisyeni olan Montesquie, ‘Yasama ve yürütme erkleri, aynı kişi ya da organda toplandığı zaman özgürlük olamaz. Aynı şekilde yargı, yasama ve yürütmeden ayrılmadığı zaman da özgürlük olamaz. Eğer bir kişi ya da organ, bu üç erki yani yasa yapma, uygulama ve yargılama erklerini kendinde toplarsa, işte bu her şeyin sonu demektir.’ der. Bu nedenle, modern demokratik anayasal düzenlemelerin temelinde güçler ayrılığı vardır. Zira, ‘güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır’ sözünün geçerliliği tarihsel olarak ispatlanmıştır. Gücün, bu yozlaştırıcı ve tabir yerindeyse baştan çıkarıcı doğası, onun sınırlandırılması zorunluluğunu da beraberinde getirmiştir. Türkiye tercihini parlamenter sistemden yana kullanarak, bugüne kadar yoluna devam etti. Ancak, yürütme organının parlamento üzerindeki vesayet sorununu çözmüş değildir. Yeni anayasa çalışmalarında gündeme gelen başkanlık sisteminin de bu sorunu çözmek için güçlü, istikrarlı bir yürütme organını tesis etmek amacıyla önerildiği açıklamalardan anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin, siyasi bir belge olan anayasaya dayanarak yine siyasi bir ürün olan kanunların uygunluk denetimini yapıyor olması, onun anayasal projeler ya da sorunlar karşısında kayıtsız kalması gerektiği sonucunu doğurmaz.” ifadelerini kullandı.

KANUNLARDAKİ YETERSİZLİK, HÜKÜMETİ SİSTEMi ARAYIŞLARINI ZORLAŞTIRIYOR

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin kabul edilmesiyle parlamenter sistemden biraz daha uzaklaşıldığını söyledi. Kılıç, “Aslında sorun, cumhurbaşkanını seçim yönteminden ziyade, sahip olduğu aşırı yetkilerin çift başlı bir yönetim doğuracağı kaygısından kaynaklanmaktadır. Bölünmüş bir yürütme gücünün siyasi istikrarsızlık sonucunu doğuracağı endişesi toplumda ağırlık kazandı. Bu sisteme bazı ekleme veya çıkarmalar yaparak söz konusu endişeleri giderme çabaları yeni sorunların doğmasına sebep olabilir. Siyaset kurumlarının tabi olduğu seçim sistemiyle, Siyasi Partiler Kanunu’ndaki yetersizlikler, hükümet sistemi arayışlarını zorlaştırıyor. Yeni anayasa projesinin olumsuz sonuçlanması durumunda, belirtilen kanunlarda yapılacak değişikliklerle kuvvetlerin ayrılmasını olumlu şekilde etkileyecek çözümler vardır ve kullanılmalıdır.” dedi.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI, OLMAZSA OLMAZDIR

Haşim Kılıç, erkler arasında olması gereken ‘denetim ve denge sistemi’nin yaşamsal öneme sahip olduğunu söyledi. Şöyle konuştu: “Hükümet sistemlerinin türü ne olursa olsun, yargı gücünün diğer organlar karşısındaki bağımsızlığı olmazsa olmaz gerekliliktir. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki kuvvetler ayrılığı yanında, muhalefet partilerinin iktidarları sıkıştırma gücü veya kendisine oy verenlere hissettireceği iktidar umudu ve bunun doğuracağı rekabet, hükümet sistemlerinin sağlıklı işlemesini ve demokratik hukuk devleti anlayışının güçlenmesini sağlayacaktır. Aksi durumda, dengeleyici muhalefet gücünün yetersizliği sonunda doğacak boşluk, iktidar güçlerinin otoriterleşme eğilimlerini teşvik edecektir. Parlamentonun yürütme organına bütçeyle verdiği, gelirlerin toplanması ve giderlerin yapılması yetkisinin, Sayıştay tarafından çağdaş tekniklerle denetim altına alınması, kuvvetlerin denetim ve denge sisteminin temel dinamiklerinden birisidir. Güçler ayrılığı ilkesi ile elde edilmek istenen sonuçların oluşmasında, bu dinamiklerin göz ardı edilmesinin ciddi kayıplara yol açacağı açıktır.”

HAKLARA SAHİP ÇIKMAK ERDEMDİR

Haşim Kılıç, sokakta, okulda, statlarda, televizyon programlarında hakim olan şiddet ve gerilimin geleceğin Türkiye’sinin en önemli potansiyel tehlikesi olduğunu söyledi. Kılıç, “Bireyler, hukuk devletinin sağladığı güvenlik sayesinde, her türlü korku ve endişeden arınarak, insan onuruna sağlanan ‘özerk’ bir alanda hayatını devam ettirir. Özerk alan içindeki hayat tarzlarına yapılan müdahalenin yarattığı hak ihlalleri insan onurunda kapanmayan yaralar açmıştır. Siyasi ve sosyal tarihimiz, etkileri yıllarca sürmekte olan anlamsız, gereksiz, sonuç doğurmayan, hayali korku ve endişe yüklü düşüncelerle toplumun bazı kesimlerinin hayat tarzlarına yapılan müdahalelerin izleriyle doludur. Bunlara yeni halkalar eklemek yorgun vicdanları daha da yoruyor. Toplum vicdanı ikna edilmeden atılan adımlar, demokratik hukuk devletinin sicilini bozmaktan başka bir sonuç doğurmuyor. Bu gerçeklerden ders almadan kamu gücünü kullananların, sınırları belirsiz tasarruflarla hak ihlâline sebeb olması kabul edilemez. Başkalarının haklarına sahip çıkmak bir insanlık erdemidir. Katılmasak da, hakkı ihlal edilen insanların yükünü paylaşmak onurlu insan refleksinin doğal bir sonucudur.” dedi.

CEZAEVLERİYLE İLGİLİ İDDİALARI KİLİMİN ALTINA SÜPÜRMEYİZ

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, cezaevlerinde çocuklara yönelik şiddet uygulandığı iddialarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’ne katılan Ergin, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. İzmir ve Antalya’da çocukların kaldığı cezaevlerinde şiddet uygulandığı yönündeki iddialarla ilgili soru üzerine, bir sorun varsa bunu kilimin altına süpürme gibi bir yaklaşım içerisinde olmadıklarını ve olmayacaklarını belirtti. Ergin, “Sorunlarla yüzleşiyoruz. Bu anlamda bu iddialardan özellikle Şakran’la ilgili olanlar gerçekten çok fazla mesnedi varmış gibi görünmüyor. Ama buna rağmen biz olayları tek tek inceliyoruz. ‘Sorun tamamen yoktur’ diyemem. Zaman zaman belli cezaevlerimizde olabiliyor. Ama bunların olduğu yerde de kesinlikle tolerans göstermiyoruz.” diye konuştu.
Her ne kadar başka olanları ya da dördüncüsü, beşincisi varsa da dünya üç kültürel gücün etkisi altında.. masonlar, müslümanlar ve marksistler.. m.m.m. Bu linkin götürdüğü yazı ise bir başka açıdan başka üçlü gösteriyor: Yasama, yürütme ve yargı.. Fakat bu üçünden de güçlü başka bir güç tanıyorum, Yayım.. buna bu gün şöyle diyorlar.. www


Düzenleyen osmanziya - 31-Mayıs-2013 Saat 07:33
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk