DENEME
Deneme dedim de aklıma "enemy" geldi.. düşman demek ingilizme.. okunuşu da "ene'mi"yi yani türkçe çevirirsek ben'i mi, olur.. denemem’de düşman ben mi oluyorum ?
Dünyadan doğan sorunlarının çözümünün başında GEÇİM gelir ve dinden çıkan sorumluluklarından yürütülmesinin başında olan SEÇİM bulunur. Seçim için ve geçim amacıyla deneyerek ve yanılarak öğrenmesi bir de zorunluluktur. Öyle ise düşman ile karşılaşmak ve onunla başa çıkmak kaçınılmaz bir yazgı olarak görünüyor. Zaten bu yaratılışa da uyar. Çünkü yaşamda iyilik ve kötülük yan yana.. kar ve zarar iç içe.. Ancak hür olan insan iradesini kullanarak iyiliği ve kara ihtiyar edebilir.. zaten iHtiYaR HAYR’dan gelir. Hayrı seçmek ve hayırlı olmak anlamındadır. Ben ihtiyarı “seçim” anlamında kullanıyorum. Aslında oy/re’y verme yani “intihab” işlemine seçim adı veriyorlar. İntiHAB sözcüğü ise muhabbet ve sevgi kökenlidir. Ancak görüldüğü gibi sözcüklerde terimler anlamlarına cildin ete yapışık olduğu tutuşturulmuş değil.. zarfın içine mektup konulması gibi bitiştirilmiştir. Birisi “oy” verme kavramını “seçim” teriminin içine yerleştirmiş birisi “seçim” kavramı için “ihtiyar” terimini kullanıyor. Eskiden seçimlerdeki oy verme işlemine de “intihab” adını veriyormuş.
Görülüyor ki “dil” canlı bir mekanizmamadır.. deri ve et gibi diri bir organizma olmasa da yaşan bir kültür varlığıdır.. din gibi.. dünya gibi.. dil, din ve dünya bir kültür varlığıdır. Bu kültür varlığı, ışık’ın nesneleri görmemize bir vasıta olması gibi, doğruları, gerçekleri, güzellikleri ve iyilikleri “örmemiz”e vesile olur. Ancak bundan daha derin bir anlatım daha vardır ki bunu şöyle dile getiririm. “Işık nesneleri aydınlatır, insan ise insana “gerçek”leri anlatır.” Bir dâhinin.. bir delinin.. bir velinin.. bir nebinin anlattıkları.. aydınlattıkları.. açtıkları.. yollara ve yapılara yüzümüzü sürer açılan kapılarda özümüzü izleriz. Amma aynı zamanda görmeye neden ve koşul olan ışık görmememin nedeni ve görmenin de engeli olur. Dil de aynen böyledir. Örneğin kendi ana diliniz deki sesler ve yazılar size aydınlık vermede aracı olurda bilmediğiniz yabancı dil, konuşanın konularına ve komutlarına sadece perde olan bir gürültü ve görüntüdür.
Dilin “birim”i sözcüktür, “tutar”ı ise sözdür. Sözcük kavramı terimler, söz iki kavramı bağlar ki biz bu bağlanan dizime tümce adını veriyoruz. Tümce, iki kavramı bağlamak suretiyle bir açıklık ve aydınlar sağlar ki buna da ANLAM adı veririz. İşte bu “anlam” (maan, fikir) canlı olduğu gibi “anlatım”da (beyan, zikir) diridir. Her canlı gibi onlarda, doğarlar, büyürler, gelişirler, çoğalırlar ve ölürler. Ancak tamamen yok olmazlar. Yeni terimlerde dirilirler, yeni tamlamalarda yaşarlar, yeni tanımlarda çoğalırlar, yeni tümcelerde yinelenirler. Fakat biz bireysel ömrümüz içinde doğan, genişleyen, daralan kısaca DEĞİŞEN ve güncelllenen sözlük anlamlarının ve teknik anlamların farkında olmayabiliriz. Bu canlı örgü ve örtü, bazı zihin nesneleri gösterdiği bizi bazı zihin nesneleri görmemize de engel olur. Bu ülfet perdesine gizlenen ve gaflet gölgesine saklanan KAPININ adı şuurdur, zihniyettir.. kültürdür.. dildir.. dindir.. görüştür.. anlayıştır.. dogmadır.. paradigmadır.. Şimdi sadece konuşulan ve düşünülen dili değil diğer var oluşları da kapsayan daha geniş ölçekte aldığınızda bilgimizin ve öğrenmemizin kökeni ve kaynağı olan deneme ve yanılma süreci.. araştırma ve geliştirme ileci.. bu vetire ve vesile ile bizi birbirimize sevgi ve saygı ilişkilerinden ve çıkar ve yarar bağlantıları düzeyinden dost ya da düşman düzeyine kadar iletişim ve etkileşim yumağı olan bir KÜLTÜR sunar.
Şimdi bir kültürü beğenirseniz ya da beğenmezseniz bu ayrı bir olay.. fakat en azından yabancı olduğumuz bu kültürler hakkında yeterli bir deneyimiz olmadan ona düşman kesilmemizin nedenlerinin başında “ene”miz, ben’imiz, ego’muz olduğunu unutmamız gerekiyor.
Şimdi soru şu: Acaba dil mi beni kullanıyor yoksa ben mi dili kullanıyorum.. bu soru yanıtlandığında dilin kurduğu dünya ve din daha da açıklık kazanacaktır, diye düşünüyorum.
Osmanziya
Sağlıcakla kalın
DUYURU
Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim.
UYARI
Düz yazı bahane.. şemalar şahane.. yazının dizinindeki tabloları izlediğinizde imgelemiş ve irdelemişte olacaksınız isterseniz.. böylece emellerine nail olacak ilmi AÇIKCA görmüş ve hatırınıza sail olacak iradeyi SEÇİKCE örmüş bulunacaksınız.
www.yontembilim.com
www.osmanziya.com
www.insan-bilim.com
http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim
|