Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: isci ve köylü Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3844

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: isci ve köylü
    Gönderim Zamanı: 18-Şubat-2014 Saat 14:27

Ufukta görünen engelleri açtıkça ve dağları aştıkça

"adlarımızı" anlayacak ve anlatacağız..

GÜÇ'lerle yani sorunlarla, konularla, koşullarla, kurallarla,

yasalarla, yasaklarla, görevlerle, işlevlerle, ödevlerle,

ödünlerle uğraşmak ya güç kazandırır ya da yitirir..

her ikisi de bir harf ve ardır.. a

dını ve ismini bilirsen anlamı çıkarır amacına ulaşır

 ve araç olmaktan kurtulursun.

 

medeni insana yakışan

18 Şubat 2014, 09:14

 

İşçi ve Köylü

Köylü ve işçi iki yanlışı dışında suçlanmaz ve saygıdeğerdir.  Köylü dünyayı köyünden ibaret görürse küçümsenir. İşçi hakkı emeğinden ibaret bilirse kınanır. Bu gün ülkemizde bulunan Müslümanlar sanki dünyayı Türkiye’den ibaretmiş  gibi davranıyorlar. Oysa yer küremizde ülkemizden başka ve çok büyük batıda olan İngiltere ve Amerika doğuda olan Rusya ve Çin gücü var.. Ayrıca bu yüzde sinir ve damar  güçlerinin piyonu olan Israil sol cerahatı  ve  İran sağ sivilcesi var.. Bütün bunları hiçe sayıyormuşçasına Hocaya ya da Başbakana yüklenmeleri,  sövmeleri ve suçlamalarının hiçbir bilimsel değeri olmadığı gibi söyledikleri bahaneler de gerekçe olacak gerçekler de değildir.  Bu iki önder zatın  yukarıda olanları  aşağıya söylemeleri mümkün değilse de aşağıda bulunanların yukarıyı görmeleri mümkündür. Doğu ve batı sadece yukarıda söylediğim isimlerden ibaret değil fakat başat olan bu devletlerin yön verdiği GÜÇLERİN dengesinin en kritik olduğu bu günlerde bu dengeyi bozan bir güç yükseliyor: Türkiye… Doğu ve Batıyı Dengeleyen Hazır GÜÇ,   Türkiye’nin yükselmesine izin vermez.  Bu DBD HAZIR GÜÇ gerçeğini hiç düşünmeden, meydanın propagandasına alet olarak, DBT hazır gücün dünyevi ve geçici olan ekonomik ve politik çıkarları uğruna, kişilerin dini ve etnik duruş ve görüş farklılıklarını hiç saymak;  başka insanların, dindaşların ve  yurttaşlarının, daha düne kadar beraber olduğu kardeşlerinin  hürmetini ve mukaddesatlarını çiğnemek ancak bencil nefis ve şeytani benlik ile mümkündür. Bu olumsuz KARANLIK’ın esas nedeni ne  sadece DBD hazır gücün oyunu  ne de sadece kudsi ve ulvi hissiyatın coşkusudur. Bu ikisinin dışında nefis ve şeytanın hazırladığı bir tuzaktır. Doğu ve batı güçlerin DIŞ kışkırtması ile  nefsani ve şeytani güçlerin İÇ fışkırmasından oluşan zamanın bir dalgalanmasıdır.  Bu durumda düşünen bir akılla  nefsin köylülüğünden ayrılmak ve enenin işçiliğinden sıyrılmak gerekmektedir. Biz buna kalb-i selim ve aklı müstakim diyoruz.

 

Bu dünyadan başka dünyası olmayan işçi, emeğinin hakkından ve çalışmasının hakimiyetinden başka hiçbir hakkı ve hürriyeti, istidatı ve kabiliyeti, teşebbüsü ve mehareti görmez. Emeğinin arkasında çıkarını kollayan zekayı ve gösterişi seven benliği de  görmez. Çünkü ahirete kördür.  Bunun gibi dünyaya kör olan Müslüman da  Yaratan’ın hukukunu, yaratılanın hakkını ve kendi çıkarını görmez ve gözetemez. Sana herkesi Müslüman yapmak ve salih kılmak yetkisini kim vermiş ? Yapabiliyor kendini hakkan Müslüman ve salih kıl. Başkaları için sana sadece tebliğ yükü düşer. Buna rağmen MÜSLÜMAN  Şeriat’ın izzet perdesi altında sadece kendi haklılığından başkasını görmüyorsa; değil değil başkalarının hukukunu kendi hakkkını dahi koruyabilmesi için  kuvvetli bulunması gerektiğini bilmiyorsa; kuvveti elde etmesi için birleşmesi gerektiğini anlamıyorsa; başkalarıyla birleşmesi için kendisinin başkasına sevgi ve saygı göstermesi  istenildiğine inanmıyorsa aklını çalıştırmıyor ve fikrini işletmiyor demektir. 

 

Akletmeyen ineklerin ve düşünmeyen koyunların akibeti ise zorla ve saygısızca ve sürülmesi ve güdülmesi olduğundan acımasız  çağımızın musibetlerinden yakınmaya hakları yoktur. Çünkü aklı ve vicdanı olan bilir ki  kuvvetli ve güçlü olanın hakka uyması ve uydurulması zordur ve onlar zayıfların ve güçsüzlerin çığlıklarına  karşı sağırdırlar. Karnı tok olan acın halinden anlamaz. Yokluğu, yoksunluğu ve yoksulluğu tatmayan rahmeti tanımaz ve merhamet etmez. Tarih bilen ve düşünen bilir ki birliğin, diriliğin ve iriliğin gücü ve kuvveti kazanması zor olduğu gibi korunması ondan daha zordur. Çünkü güç.. gece ve gündüz gibi salınır. Yaz ve kış gibi dalgalanır. Bir sağın eline geçer, bir solun eline geçer; Bir düzenin eline geçer, bir kargaşanın eline geçer; bir savaşı yaşar, bir barışı yaşatır; bir müminin eline geçer, bir kafirin eline geçer. Güç şimdi kafirin elinde, münafığın yedeğinde. Bu nedenle tüm eski ve yeni Müslümanlar yani ehli icabet ve ehli davet yani Yahudi ve Hrıstiyanlar ile Müslümanlar Tekbir Semavi Dini aramadıkça, bulmadıkça ve kurumadıkça, din diye yutturulan LSD’lerinden  kurtuluşları yoktur demiyorum, sadece böyle olacağını düşünüyorum. Çünkü Musevileri, İsevileri ve Muhammedileri örgütleyen “ALEM-İ İSLAM” yoktur.” Yok ise var kılmak Müslamanların görevidir sanıyorum. Doğrusu Allah Bilir.

 

Bu yazının girişine “Başkasının Müslüman olmadığını sanarak kendini Müslüman sayanların başına sıçayım” yazmayı düşünüyordum.” Çünkü kendini Müslüman saymak ile başkasının Müslüman olmadığını sanmak arasında büyük bir fark yoktur. Fakat düşündüm ki bunu okuyan artık bundan sonrasını okumaz. Aynen böylede kendi gibi düşünmeyenleri.. kendi  siyasi fikrini onaylamayanları.. kendi partisini tutmayanları;  hainlikle, kafirlikle, cia ve mosad ajanlığıyla suçlayan bir kişinin dediklerine bakılmaz, düşüncelerini incelenmez, gerekçeleri irdelenmez, kendi goygoycu yandaşları hariç. Sadece suçladıklarının kendine düşmanlığını artırır. Benim yukarıdaki maddi sövmenin etik sonucu vardır ve beni yerin dibine batırır.  Fakat başkasını tekfir ve tadlil eden adam, eğer karşısındaki kafir ve dalalette değilse, ki büyük bir olasılıkla o kişi La ilahe illallah ve Muhammedün Rasulullah diyen bir  kimsedir ve öyle değildir, onu cehennemin dibine batırır.

 

Etrafıma talkın verdikten sonra kendi tarafımı da belirtmek istersem derim ki bunu birçok yazılarımda belirttim. Gelenekçiler yanında değil yenilikçilerden yanayım. Soran ve merak eden olursa gelenekçiliğin ve yenilikçiliğin ne olduğunu daha ayrıntılı anlatırım. GELENEKÇİ Başbakanın doğu piyonu olan İRAN, YENİLİKÇİ Hocanın batı piyonu olan İSRAİL tarafından kullanıldığını düşünüyorum. Zaten doğu devrimci de olsa gelenekçi, batı evrimci de olsa yenilikçidir. Bu güneşin batışından ve doğuşundan kaynaklanır, doğu batıya batı doğuya aşıktır ve oraya gider,  dersem şaka sanırsınız. Her ne ise batının kullandığı, eski Müslümanların kalıntısı ve soykırımın çığlığı  TERÖRİST İsrail  devleti ile doğunun kullandığı, yeni Müslümanların hatası ve evladı rasülün feryadı  REAKSİYONER İran devleti.. boş durmuyorlar… güç peşinde olanların aletidir.   Oysa her ikisi de Türkiye’nin güçlenmesine karşı olan DÜŞMAN KARDEŞLERDİR. Ne yapalım denize düşen yılana sarılır derler.  Eğer başımızdaki iki kişi Allah’ın samimi kulları ise bu yılana sarılmalarının kendine bir zararı yoktur. Kimi yalana sarılır, kimi de yılana sarılır.  Parti ve cemaatinin birliğin ve hizmetinin bir gereği olarak güçlerden birine dayanma FETVA’larını vermişler ve  icraatlarını  yapıyorlar. Hiç kimse bir koltukta iki karpuz taşıyamazlar iki gücüde yedeğine alsın. Hiç kimse herkesi memnun edemez ki bu iki zat hepimize sevimli gelsin. 10 yıldır bu işi başarmışlarsa bunu sonsuza kadar sürdüremezler ki.  Şimdi hangisi dine, vatana ve insanlığa hizmet yolunda  isabet etmişse iki sevabını alır. Fakat altta olan yani Parti ya da cemaati tutan bizler bir ufunet rüzgarı halinde yayılan tekfir ve tahkir ile tezyif ve tahrik ateşlerini saçmaya sürdürürsek ülkenin bölünmesine, ulusun ayrışmasına ve devletin yıkılmasına sebeb olursak bu cehalet ve dalaletimizle DIŞ  gücün zülmune reva ve İÇ güçün zilletine müstehak oluruz. Aynı zamanda Türkiyenin güçlenmesini ve kendi hukukunun savunulmasını bekleyen İSLAM DÜNYASI hayal kırıklığına uğratır ve tamamen ayrışmaya yüz tutarız. Öyle bize düşen, tuttuğu tarafın hakikatini ve haklılığını, tahkir ve tahrike yeltenmeden, kanıtlı ve gerekçeli olarak sunmak ve savunmaktır. Kendim de şu fikri savunurum ki sünni ve şia milliyetçiliği;  türk ve kürt dinciliği; fars ve arap kültürü  geleneklerinin rağmına, Doğu ve Batı kıtalarının yani  DBT hazır kuvvetin, yokluk ve varlık kültürünün  şiddetli baskısı altında bulunan Anadolu’un. eğer İspanyanın (Endülüsün) akıbetine uğramasını istemiyorsak,  solumuz ve sağımızdaki  piyonlarını yani eski ve yeni Müslümanların mikroplarını, Semavi Dinler Birliğinin iyonları haline getirecek Anadolu Birleşik Kaplarında tutmak için ne yapmak gerekiyorsa bunu düşünmeli, tartışmalı ve  aşamalı  kurmalıyız. Telkin ve hiçlik merkezli doğu insanının.. İrade ve heplik merkezli batı insanının aradığı orta yolu bulduracak KÜLTÜR ODAĞI, orta doğunun ORTO direği olan ANADOLU’dur. Burada  yankılanan iki sesi duyun..  Bu ses Descartes’ci olan yani çağdaş Kartezyen anlatım dilini bilen Mustafa Kemal ve İmamı Nursinin analizleridir.. aslında türk ve kürt olmayan bu iki insanın tarihi çekişmesinin ardında yatan sentezi görün..  şimdi Hoca Efendinin geçmişine ya da Başbakanın hizmetini unutarak, başta bu iki zatın kendileri de, büyük adamlar büyük hatalar yaparlar kuralınca,  olmak üzere, liderlere olmadık hakaretleri yapan fikir ÖBEZLERİNİ  görünce insanların akıl ve fikir olmazsa ZİHNİN ne kadar şişirilebildiğini yakinen gördüm.. Bu nedenle bu iki isme din cenneti uğruna ve dünya cenneti  adına yapılan düşmanlıklarının hiçbir kıymet-i harbiyesi ve ehemmiyet-i sulhiyesi olmadığını daha açık ve seçik anlıyorum. Geçmişin insan-süreti tanrıları ile şimdikinin kişileri ve önderleri tagut eden sanrılarının, dilin altında yatan koşulsuz ve kuralsız din tapusunun suiistimaline  ile başsız ve sonsuz dünya sapusunun istismarına  dayandığını anladım. Dili çıkarı için kullanan böylece bu saltlık vasıtası ile de dil tarafından kullanılır. Böyle bir din vehim;  böyle bir dünya;  hayaldir. İlmi saçmaya çeker ve iradeyi abese  çeler.  Öyle ise dünyayı kurarken ve dini kılarken dile daha saygılı olmalı ve onu kullanırken sıradan bir ar-aç değil ciddi bir ad-aç olduğunu kavramalıyım. Aksi halde mecellenin, usula hakim olamayan esasa mahkum olur kuralıyla, aracını amaç edinir.  Aksi halde her biri TEK BAŞINA bir dünya olan bireylerden tut ta  ulusların, medeniyetlerin, dillerin ve dinlerin açtığı ağlar yani AĞ-AÇ’lar  amaç’larına ulaşamaz. Öyle ise Said ve Mustafa adını aç gör, bakalım ne öreceksin. Saadetin kemali, celali ve cemali tecellileri ile ANADOLU’nun yirmi yıldır  çevresinde kaynatılan kazanlarla ya kuzgun leşe ya kutlu başa hazırlandığını bileceksin. İmamı Nursi’nin dediği gibi Eski hal muhal ya YENİ HAL ya izmihlal. Eğer bakabilirsen Namazda yaptığın Ali İbrahim ve Ali Muhammed duasının Anadolu’nun eski ve yeni Müslümanlığı bir araya getirecek SENTEZ’in hazırlandığını anlayacaksın. Davan haksa dünyadaki beşeri medeniyetin olanaklarıyla doğu din pasifiği  ve batı fen atlasının insani  var oluşu biçimlendirdiğini sezersin. Basiretin varsa  bu yapunın da bilgi toplumu ve hukuk devleti ülkülerine küresel boyutta bir insaniyet-i kübra olan İSLAMİYET kapusuyla, beşerin YERLEŞİK ısraf ve zulum sapusunu YETERLİ  bir iktisad ve adalet  tapusına çevireceğini  beklersin. Çünkü insanın canlı türleri içindeki yüksek konumu olan ahsen-i takvim sırrının ahsen-i amel nurunu tahakkuk ettirecektir. İşte bunun için yeni düşünce, yeni bir düşünme, yeni bir düşünmece, yeni bir yöntem hasılı yine yeni    bir DYL  değişimi lazım ki onunla DÜNYANI  din ile dengeli yaşıyabilelim ve DİNİNİ  dünya ile engelsiz tanıyabilelim, İnşaallah.                     

 

OSMANZİYA

 

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE

semantik / anlambilimsel / MAANΠ yetersizliklerim

için düz yazıdan özür dilerim

 

.

 

NOT:

Evet, aslında benim kullandığım sistemde

cümleye, kelimeye  hatta harfe de ihtiyaç yok…

 

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/

http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/

http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/

http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

 

www.yontembilim.com

www.insan-bilim.com

www.osmanziya.com

www.mustafabugucam.com.tr

 

 

 

http://sites.google.com/site/yontembilim/

http://sites.google.com/site/insanilim

 

 

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk