BEYİN HEYULASI

ILLUZYON dizini içindeki dosyalar

20141114_234014_ILLIZYON.rar



Sihirbazların harika gösterileri için halk arasında bir söz dolaşır.. duymuşsunuzdur; “Ne sihirdir ne keramet, el çubukluğu marifet”.. bir kişinin ömrü boyunca öğrendikleriyle beşeriyet-i medeniyetin sanat ve meharetlerin yüzyıllara dayanan birikimi arasında büyük farklar vardır.. sihirbarlık ise simya ve astroloji gibi eski bir san’attır.. simya kimyaya ve astroloji astronomiye dönüştü ise sihirbazlıkta sinema diline dönüştü.. çağdaş teknolojinin imkanlarıyla öylesine “gerçek”lik sunuyor ki geçmişin en tantanalı öyküleri onların yanında sönük kalıyor.. sihirbazlık akıl, zeka, deneyim ve el çabukluğunun katkısı kadar sanırım “cin”lerin yardımına dayandığını düşünüyorum.. öylesine olağanüstü hileler var ki kurnazlıkla çözüleceğini sanmıyorum.. sonuçta sihirbazlığın “sır”larında bazen medyumlukla komşu olduğu konular olabiliyor. Dünyaca iki ünlü sihirbazımız olmuş.. rahmetli zatisungur ve abrakadabra.. zati sungur üç tonluk malzemesi ve dokuz yardımcısını düşündüğünüzde alet ve aparatsız bu işlerin yürümeyeceği anlaşılıyor.

İllüzyon deyince illüstürasyon çağrışım yaptı.. karikatür.. grafik.. geometri.. çizgilerin karanlık gücü ortaya çıkıyor.. çizgiler simgelere dönünce etkisi daha karanlıklaşır.. sadece düşünceler değil duygularda yüklenir.. sadece duygular değil ülkülerde yüklenir.. sadece ülküler değil inançlarda yüklenir ve bir hilal uğruna ne güneşler batar.. derken HİLAL Tanrı (ALLAH) olur.. 10 milyar yıl yaşayan güneşlere bedel 100 yıl yaşayan bedenler olur. Haç sadece (+) olmaktan çıkar Hristiyanlığın sadece dörtte bir payı olan batı medeniyetini temsil eder. Onun peşine takılanlar doğuya ve doğuda ne varsa düşman olur. İllüzyonun ve illüstürasyon tesiriyle.. somut SURETİN ve işaretin etkisi.. bu kadarla kalsa iyi.. DÜNYA adı ile öyle esrik görsel ve işitsel bir perde gerer ki bu perdenin haritasını öğrenmek ve tanımak amacıyla.. bu duyulabilir alanı kullanmak ve yararlanmak için kurduğumuz MATEMATİK’e dayanan bilim disiplinleriyle ekonomi ve politikamızı dahi kuşatıcı ve daha kapsayıcı hale getirerek bir köye dönüştürdük. Bunu nasıl yaptık.. ŞEKİLLERİN soyut dilini kullanarak.. şekillerin dili ve matematiğin anlatımı, DESCARTES’le 1611 yılında analitik düzlemin matematik kullanımı ile artık SOMUT suret ve SOYUT şekle dayanan dil ve anlatım, cümle, kelime ve harf düzeyinden HATT düzeyine indi.. bu etki kompüterlerin monitörlerine taşındı.. onunla çağdaş sihirazlıklar yapılıyor… illüzyon ve illüstrasyon bu gün radyo ve televizyon destekli COMPUTUR VE İNTERNET sayesinde   öylesine iç içe geçti ki… Bence Amerika’nın bu kadar asker besleyip ordu hazırlamasına gerek yok.. Hollywood ve sineması dünya hakimiyetini sağlaması için yeterde artar bile… artık 72 milletin bir araya geldiği Amerika’nın ardında kimler olup olmadığını sorgulamaya gerek yok.. Komplo teorilerine hiç kulak asmayın.. onun ardında biz varız.. siz varsınız.. bu iletiyi yazan ve okuyan ben varım ve sen varsın..   ben ve sen biz.. biz ve siz kim ? İNSAN içe dönük ve dışa dönük olanıyla.. ehli dünya ve ehli ahiret olanıyla.. iyisiyle ve kötüsüyle.. güzeliyle ve çirkiniyle.. normali ve anomaliyle.. sorunlarıyla uğraşan.. sorumluluklarıyla boğuşan.. bu işleri yapmak için hepmizin BEŞ şeye gereksinimimiz var: ekmek.. hürriyet.. dil.. din.. ve bütün bunların olmazsa olması BARIŞ.

Asıl olan BARIŞTIR.. dini ya da dünyevi savaşlarda BARIŞ için yapılır…

Barış ne DÜNYEVİ sorunların bitirilmesiyle başlar.. barış ne de DİNİ sorumlulukların bitirilmesiyle başlar.. bir insan düşünün ki 60 yıllık yaşamının 30 yılı eğitimle geçiyor geri kalan 30 yılın yarısı uykuda geçiyorsa kalan 15 yıllık geçici yaşamında, ölümden sonra bitecek DÜNYASINI korumak için yaşamanı feda edebilecektir.. Yada 15 yıllık geçici yaşamında, ölümünden sonra başlayacak AHİRETİNİ korumak için yaşamından vaz geçebilecektir. Her iki tarafta baktığı tarafın hakikatını hakkaniyete çevirdiklerinde ve aynı zamanda bu karşı tarafın dahi kurtarılması anlamında geldiğinde taraflardan biri barış ve demokrasi getirmek için bir ülkeyi kan gölüne atabileceği gibi taraflardan diğeri de karşı tarafın barış ve demokrasisine canlı bombalar gönderebilecektir. Sonuçta savaş kaçınılmazdır.

Öyle ise sorun ütopik bir barış havariliği yapmak ya da barış, hürrriyet, ekmek, dil ve din uğruna partiler ve ideolojiler kurup sonra peşindekilerin oylarıyla yukarı çıktığında saltanatını dünya efendilerinin sultasına peşkeş çekmekle çözülmez. Böyle bir düzende her bir kral, yukarıdaki krallara bağlı kölesidir.. her bir kral da alttaki kölelere bağımlıdır. Ulusların dünyada barışı sağlaması.. bireylerin toplumda uzlaşmayı gerçekleştirmesi.. ya da iç egemenlik.. dış bağımsızlık.. hepsi BARIŞ anlamında çabalar.. Bu günkü dünyada ekmek ve hürriyet, dış bağımsızlıkla sağlanamıyor.. Bu günkü dünyada dil ve din, içerideki iç egemenlikle sağlanamıyor.. uzlaşma ve barış için yetmiyor egemenlik ve bağımsızlık yetmiyor.. yeni yeni işbirlikleri ve işbölümleri gerekiyor. Yeni yeni çözümler ve kaynaklar gerekiyor.. yeni yeni kuramlar ve kurumlar isteniyor.. yeni yeni aygıtlar ve araçlar isteniyor.. fakat hepsinden önce dünyayı dönüştüren ve dini değiştiren dili anlamak gerekiyor.. dünya ve din adına yapılan savaşları anlamak gerekiyor.. ekmek ve hürriyetin önemini ve değerini anlamak gerekiyor.. bütün bunlar için düşünmek gerekiyor.

Bütün bunlar.. ortak olan beş ortak DEĞER.. kimin için ?

Bütün insanlar ve inananlar için..

Öyle ise insanın dilini bilmek ve dinini anlamak gerekiyor.

Bu herhangi bir dili ve herhangi bir dini değil.. dilin özünü ve dinin sözünü anlamaktır.

Aslında bu çok zor değil.. şu sözlere kulak vermek yetiyor:

Ey ehli kitap.. ehli mektep.. ehli okul.. ehli aydın..

Ey kitaba ehil olanlar.. ey mekteplerde uzmanlık alanlar.. ey okullarda bilgilenenler.. ey bilgiyle aydınlananlar.. ışığınızın ve aydınlığınızın gereğini yerine getirin:
Neden göre göre Allah’ın hakikatlerini örtüyorsunuz.
Niçin bile bile hakka batıl elbisesi giydiriyorsunuz.
Neden ve niçin hakkı gizliyorsunuz.

Şimdi hayal ve hakikat.. vehim ve hakikat.. hikaye ve hakikat.. misal ve hakikat.. müşabih hakikat.. akıl ve hakikat.. vicdan ve hakikat.. fikir ve hakikat.. zikir ve hakikat.. ilim ve hakikat.. irfan ve hakikat kelam ve hakikat ve sonunda bütün bu hakaik ile HAKK arasındaki ilişkileri.. san’at ve hikmet ile funun ve hukuk etkinlikleriyle arayacak ve bulacaksınız.. ve hakikat üzerindeki hayal..vehim.. hikaye.. misal.. müşabih.. akıl.. vicdan.. fikir.. zikir.. ilim.. irfan.. kelam.. perdelerini kaldıracaksınız.

Bütün bunlar dururken siz ne yapıyorsunuz.. doğunun ve batının ortak ekonomik çıkarları ve politik yararları için el ele vermiş.. dini ve etnik ayırımları körükleyerek okların size dönmesini engelleyen önlemleri almakta ve örgüler kurmakta ve örtüler yapmakta direniyorsunuz… İnsana hakim olmak için dile daha çok hakim olmak istiyorsunuz.. dili kötüye kullanmak için.. amma “en” büyük bir tuzak olan DİL aynı zamanda HAKK’dan sentr’indeki hile VE huda yüzünden, eğer nötr olmazsan,   en büyük uzaklıktır.

İşte bunlardan biri de BEYİN heyulasıdır..

Bu iletinin dizininde sizin ördüğünüz örgülerden birinden aldığım bilgiler var.. bunlarla yöntembilimsel analizler yaptım.. anlamaya çalıştım.. ancak yeterince uzmanlığım olmadığından çıkardığım sonuçları toparlayamadım.. ancak bu bilgiler bana bir ışık oldu.. size de olacaktır.. çünkü bunlarla insanı bilme.. öğrenme ve anlama çabasında bir yol almış olacağız ve bunu sürdüreceğiz.. sağ ve sol loblarımızı dengeli ve uyumlu kullanmayı öğreneceğiz.. ancak kullandığımızın kulu veya kölesi ya da kralı olmaya çalışmayacağız.. çünkü o da bizim gibi bir kuldur.. aksi halde o da dil ile bize öyle bir OYUN oynar ki bütün gerçekler onun öyküsünde kaybolur gider…

Bilin ki akıl bir frendir.. bizi yanlışlardan korur ve yalanlarımızı engellemeye çalışır.. bu frenin haz ve kaz dönüşünün fazları vardır.. işte bu fazlarda bazen geçici bazen geçici “şaz”lar olur ki bu duruma şizofreni adı vermişler.. bazen de beyin depresif ve agresif dalgalanmalar gösterir.. evren ile denge sağlayan bedenimiz ile toplumla uyum sağlayan beynimiz bazen doğuştan bazen sonradan sakatlanır ya da hastalanır.. bütün bu olumsuzluklar yapısal ya da işlevsel bir beyin işletim ve işlemine dayandırılabilir ve fakat olumsuzlukların tümünü ve olumlulukların hepsini BEYNE ya da RUHA bağlamak.. koşulsuzlaştırmak.. kuralsızlaştırmak.. sonsuzlaştırmak.. saltlaştırmak ve tanrılaştırmak ve bu suretle Allah’ın ayetlerine küfretmek.. sözlerini yalanlamak.. arlarını örgülemek.. adlarını örtmek demek değil midir ?

Bu yüzden dincisinden dünyacısını kadar içe dönükten dışa dönüğe kadar bütün bireyleri ve ulusları elimizin kullandığı bencilik ve çıkarından dolayıl   ve gönlümüzün çıkardığı benlik ve yararı yüzünden HAKİKAT ile aramıza perde olan ve onun bize HAKKA götürmesine engel olan bilgisizliğimiz, yoksulluğumuz ve bölünmüşlüğümüzle savaşmaya çağırıyorum.

   
Sağlıcakla kalın.


Osmanziya








OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim