Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: alem buysa kral benim Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3975

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: alem buysa kral benim
    Gönderim Zamanı: 18-Şubat-2015 Saat 15:43
ÂLEM

ALEM dizini içindeki dosyalar


20150218_153912_ALEM.rar
ÂLEM

ALEM dizini içindeki dosyalar


ALEM BUYSA KRAL MENEM

İnsan kendini bir işin piri ve konusunun uzmanı ve alanının kralı görebilir lakin kendini kral görmek hayra alamet değil.. bu yüzden istemeye istemeye yazdığım bu tümceye karşın böyle uzun bir gerekçe yazmak zorunda kaldım.. Büyüklük.. çok yuvarlak bir kavram.. başta "kral" olmak üzere yüzlerce terim bulabiliriz.. Allahü AKBER derken Kibriya ve Büyüklüğün O'na ait olduğunu söylüyoruz.. Kibriyanın ulviyet ve azamet gibi iki KANADI var.. Kibriya son noktalarında rububiyete.. malikiyete.. halıkıyete.. mabudiyet.. ilahiyete çıkar.. nesneler ve kimseler etkilerinde ve yetkilerinde mevhum rab ve mecazi malik olabilirler ve hatta misali halık ve şebihi mabud bile olabilirler.. bazı kimseler bazı kimseleri rab ve mabud tanır.. hatta insan kendi nefsini çoğu zaman mabuda layık bir muhabbetle sever.. ve fakat hiç cihetle ULUHİYET derecesinde BÜYÜKLÜK taslayamaslar ve anında ŞİRKE düşerler.. işte bu çok tehlikeli bir his.. şeytanın ademi kıskanmasında.. tağutların halka bağlanmasında.. kralların yer yüzünde savaş çıkarmasında.. büyük israil.. büyük rusya.. büyük osmanlı.. büyük ingiltere.. gibi tarih yazmaların arkasında bu BÜYÜKLÜK kompleksi var.. şimdi bu insanın kaçınılmaz sınavı olan büyüklük, YARATAN dışında, bir kompleks.. fakat YARATILAN'ında   başarısı için araştırması ve geliştirmesi.. bağlılığı noktasında yetkinleştirme ve iyileştirmesi gerekiyor var oluşunu.. işini büyütmesi gerekiyor ve biz buna içe dönükse MURAKEBE ve dışa dönükse REKABET diyoruz.. yani YARIŞ.. işte bu müsabaka ve bela bizde kaçınılmaz bir şekilde YARATAN tarafından programlanmış.. işte bizlerin bu yarış ülküsü ile büyüklük kopleksinin DENGESİNİ denetlememiz gerekiyor. Bunun için rekabet kurallarını koymamız ve korumamız gerekiyor. Bunun için yolları kapayan veya denetimsiz bırakan sosyalizme ve kapitalizme karşıyız.. Bunun içinde kendimizi tanımamız gerekiyor. Bunun içinde dünyamızdan ve dinimizden önce DİLİMİZİ tanımamız gerekiyor.. dilin bilmekte kendini tanımayı.. haddini bilmeyi ve değişimi kavramaya hizmet eder.. Ne demiş KOCA ve HOCA Yunus.. ilim ilim bilmektir.. bilim kendin bilmektir.. bizde bu YARIŞTA yöntembilim ve insanbilim yolunu açtık.. diyoruz eğer büyüklenmek sayılmaz ve saymazsanız...



    

Bir zamanla tutulmuş bir şarkı vardı “âlem buysa kral benim”
Bu tümceni değeri kendi dünyasının hakimi ya da başka dünyaların
mahkumu olup olmasına göre değişir.

Ben kendi dünyamın hakimi miyim ? Hayır.
Başka dünyalarının mahkumu muyum ? Evet.
Öyle ise sözümün verdiği bilgi konusu doğru değil.
Yalancı mı mıyım ?
Hayır.
Çünkü bu dizinin içindeki dosya ve tablolarda çizilen âlemi,
ben uydurdum.
Bu yüzden bu ördgüm ve gördüğüm alemin kralıyım.
Burada ben kendimi ve bana benzeterek seni de göstere-bilirdim,
Ama örmüyor, görmüyor ve göstermiyorum işbu yazı ve tabloda.

Gösterdiğim kurguladım bir İNSANBİLİM alemi.. ve bir MODEL olan bu kurgunun kralıyım.

Yöntebilimisel analiz bana has, bu bana has yöntembilimsel analizle yaptığım insanbilim bana mahsus olduğu için 23 tabloda inşa edilen dünya, ‘zaman ve namaz ile mizan ve nizam” denklemine göre inşa edildiği için bir “âlem”dir ve bu dışarı nesne ve kimse olarak yansıyan âlemin mevhum rabbı ve mecazi malikiyim. Bu nedenle de uydurma olmaktan çıkar yaşanılan bir öykü ve kurulan bir oyun haline gelir.

Öykünün kör ve oyunun boş olması dışında şu hususu kesin olarak biliyorum ki öykü ve oyun eğlence ciddi olsa da olmasa da bir DİL kullanıyoruz.. kullandığımız bu dil ile dünya kuruyoruz.. bu dünyada bir din kılıyoruz.. bu kurma ve kılmada nesneleri ve kimseleri kullanıyoruz.. bu nesnelere ve kimselere ilişkin ayrı ayrı diller bile kuruyoruz.. Örneğin makine dilleri ya da ulusların çeviri dilleri.. bu dillerle çeşitli dünyaların krallık ve kölelik düzenlerini inşa ediyoruz. Böylece zaman ırmağı için evren ve doğa ve döne ile birlikte “beşer”iyetin medeniyeti akıyor.. bu akım nereden geliyor ve nereye gidiyor ? Bu şu demektir bu işlerin nedeni ve niçini nedir ? Başka bir anlatımla bizim ve başkalarının.. nesnelerin ve kimselerin.. varlıkların ve olayların.. doğumların ve ölümlerin ANLAM’ı ve AMAÇ’ı nedir ?

İşte bu ilk ve son ANA SORULAR.. konusunda felsefe ve din ORTAK.. ancak yanıtlarında ve bu yanıtları elde etme yöntemlerinde AYRIK.. bu soruların yanıtlarını ve savlarının kanıtlarını düşünürken kullandığımız LİSAN, aslında NASIL’dan fazlasını vermez ve bu yüzden yukarıda ilk ve son ana sorular olarak tanımlanan neden ve niçin sorularını yanıtlayamaz.. desem çoğu kimse inanmaz. Çünkü onun bu konuda din ve felsefe hikmetini göre verilmiş yanıtı ve buna göre yaşantısı ve buna göre seçilmiş alt amaçları ve erekleri vardır. Bu nedenle köklü bir “neden” yani etken ya da etki olmadıkça bunları sorgulamaz. Sonuçta dil iyi ya da kötü.. iyiye ya da kötüye kullanılır. Biz funun ve hukuk ile san’at ve hikmet etkinliklerimizde DİLİ kullandığımız gibi DİN dahi dili kullanır. Zaten inen semavi kitabların tarihi YAZILI DİLİN ortaya çıkmasından sonradır. Peki bu krallık ve kölelik düzeni için dili kullanmamızın bir meyvesi ve hasılası yok mu ?

Evet, var. Dili kullanan nesne ya da kimse o dil tarafından KULLANILIR.. dili kullanan nesneden ve kimseden önce.. İşte bu kullanıcı “VESVASİLHANNASdır. Rahmetli onk. Dr. Haluk NURBAKI buna şeytan ve nefsin ezvcından doğan bir veled-i zina demişti.. ASR suresinden sonra gelen HÜMEZE suresinde bu dilin amed ve meddlerinden haber veriliyor.. taki uğranılan “hasar”ı ve hasareti haber versin. Sonuçta insan dili kullanır.. dini kullanır.. dünyayı kullanır.. kendini kullanır.. benini kullanır.. başkasını kullanır.. Peki.. kullanmak suç mu ?

İyi ya da iyiye kullansa sevabı ve ecri .. kötü ve kötüye kullansa cezası ve karşılığı.. dünyevi ve uhrevi olarak.. koşullanmış.. kurallanmış.. kurgulanmış..   yasaları.. yasakları.. yaptırımları.. tanımlanmış.. dili kullanmak neden suç olsun ki ?

Hukuki ve Ahlaki maslahatlardan önce akla ve akideye ilişkin hakikatlar vardır.. Hakkı bulup bulama noktasında çekinceler vardır.. hakkı batıl ve batılı hak görme noktasında sakıncalar vardır.. işte bu noktada dini ya da dünyayı şu veya bu şekilde örmenin ve görmenin ötesinden bir yönelim ve yaklaşımımız var ki işte bu nokta bütün bu yapılan işlerin temelinde bulunan ve kökeninde yatan dili ve düşünceyi, kullanmaktan önce, onu saymak ve tanımak gerekmektedir.

İşte bu, bizim ayırt etme, değer verme, duyumsama işlem ve işletimlerimizden yani hacatımızın kaynaklarından ve ereklerimizin gereksinimden öte yüksek bir arayışımız ve taharrimizdir. Şimdi bu taharrinin gerektirdiği soyut işe ve yüksek uzmanlığı yüzde yirmi ehli tahkikten ancak çok az bir kısmı ilgilenir.. çünkü bilginin içeriğinden ve dilin kullanılmasından ziyade bilginin biçimine ve dilin kullanılmasıyla ilgilenmek bir konuşma ve düşünme orunu değil bir arayış ve buluş sorunudur.. soru ve yanıt ile sav kanıt lisanın nasılından arayışın nedeni’ne ve niçini’ne yükseldiğinde.. harb ve sulh ulvileşir.. sınav ve yarış yücelir.. ulvi tepelere ve yüksek yerlere tırmanmak KOLAY değildir. Su ile Us.. bir araya geldiğinde ortaya çıkan sonuçların en yükseği SUS’mak.. ama diğer insanlar gibi ben de susamıyorum. Gereksinim olarak konuşmak zorunda kalıyorum.

Oysa bu işi yani arayışı tanımlarken gereksinim’den öte demedik mi ?

Nitekim Wittgenstein’in merdiveni yittikten sonra susacağım demişti.. ama yine konuştu..

Bende susma zamanım gelinceye kadar konuşacağım.. amma SUSMADAN önce şunu belirteyim ki YÖNTEMBİLİM’imin reklamı ve propagandası uğruna yaptığım ve yazdığım İNSANBİLİM ve İSLAMBİLİM içeriklerinin tanıtımdan ve öğretimden başka bir amacı yoktur.. Ancak bunları KULLANIP içerikli bilgilerle bir dünya ve din kurup kullanan ve bunları bir alem, bir ekol, bir izm, bir mektep haline getirip ÖĞRENCİYE bağımlı krallık ve ÖĞRETMENE bağlı bir kölelik düzeni oluşturanlarla da benim bir ilgim bulunmamaktadır.

Benim önerim.. herkes yöntembilimsel analizin dilini kullanmayı öğrenerek kendi âlemini kursun ve onun kralı olsun.. insanbilim ve islambilime ilişkin bilgi ve buyrukları.. yüklem ve yargıları.. dilek ve istekleri.. doğruları ve gerçekleri.. iyilikleri ve güzellikleri.. yetkinlikleri ve yararlılıkları.. sorun çözümlereni.. sorumluluk seçimlerini bir ÖRNEK olarak görsün bu MODEL’lerdan daha iyisin ve gelişmişini tasarımlasın ve biçimlesin.

İşte bunu arayanları “düşün”erek,   bilginin biçimini ve dilin tasarımını “düşünen”lerini arıyorum.

Ki onlar samimi ve ciddi yapıp etmeleriyle dünyayı daha açık dini daha seçik olarak kuracak ve kılacaklardır. Başkalarına bu konuda yardımcı olmak ta daha çabuk ve hızlı olacaklar ve yararlı ve verimli bulunacaklardır.

Sağlıcakla kalın.

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:

Kitabta fasık.. facir.. müşrik.. münafık.. gibi terimler.. sina.. hata.. küfr.. kizb.. gibi yüklemler.. isyan.. tuğyan.. iraz.. irab.. gibi yüklemler.. hasılı bir dizi OLUMSUZ tanımlamalar var.

Olumsuzu varsa olumlusu da vardır.

Fakat bizler bizi kabul etmeyenleri GAVUR diyerek işi bitiriyoruz. Daha bunlar gibi çok adlar ve anlamlar var ki bunlar günlük dilin mantığını ve bilimsel dilin matematiğinin yeterli olmadığı felsefe ve din alanında yeni bir düşünce.. yeni bir dil ve yeni bir HİKMET istiyor. İşte yöntembilimsel analizin anlam sürücüsü ve anlatım aygıtı bize bu konuları çözümleme ve tanımlamada çok yönlü ve yanlış bir bakış ve yaklaşım sağlacaktır. Örneğin KÜFÜR etmek ve kafir olmak ne demek ? Örneğin deistler ve ateistler kafir midir ? Museviler ve İsevilerin Yahudi ve Hristiyanlardan farkı nedir ? 3000 yıllık Musevi TARİHİNDE ve 2000 yıllık İsevi ÖYKÜSÜNDE 1500 yıllık Muhammedi TAKVİMDE kendilerine MÜSLÜMAN diyen bizler ne kadar Müslümanız ?

Ülkelerimizin.. uluslarımızın.. devletlerimizin Müslümanlığının İSLAMİYET mertebesi nedir ve kimselerin, kişilerin, kimliklerin ve kişiliklerin TESLİMİYET derecesi ne kadardır ?

Müslümanım demekle hukuken Müslüman olunuyor ancak akide ve abide ile ahkam ve ahlak bakımından ne kadar Müslüman olduğumuz belli olmadığı gibi son günde hüsn-ü hatimeye mazhar olacağımız kesin değil. Biz ancak imandan sonra “beynelhavfverreca” yani korku ev umut arasında beklemek ve bakmaktır. Bu nokta yapacağımız en güzel iş “Allah akıbet ve ahiretimizi iyi ve güzel etsin.Amin.” diye dua etmektir.





Düzenleyen osmanziya - 18-Şubat-2015 Saat 21:31
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk