Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: HURRIYET Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2690

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: HURRIYET
    Gönderim Zamanı: 25-Mayıs-2015 Saat 08:27
HURRİYET

HURR   dizini içindeki dosyalar


20150525_082657_HURR.rar


Hürriyet var mı ?
Daha doğrusu hürriyet imkanı var mı ?
Biraz daha doğrusu hürriyet istidatı var mı ?
Bazı nesneler vardır ama BAZILARINA görünmez..
bazıları da yoktur ama BAZILARINA görünür…

Çünkü görmek, bilmek, anlamak ve inanmak İKİ YANLI bir ilişkidir.
Safi obje safi subje olanağını bilmiyorum.

Masa üstüne yerleştirdiğim ve hatta onun içindeki dosya ve dizinleri HURR dizinimi bir türlü göremedim.. arama rağmen.. bazıları da Musa peygamberin kıssalarını görmez ve bundan Musevi ve Yahudi düşmanlığı çıkarır ve hatta bunu söyleyeni Müslüman düşmanı görür ve muhtemelen bundan sonraki yazılanları okumaz. Masanın Musayı çağrıştırması üzerine yazdığım bu yazı yazmakta ne kadar hür ve özgürüm.. ördüğüm kadar mı yoksa gördüğüm kadar mı ?

"Özgür" sözcüğü hürriyet kelimesini karşılamak için konuldu.. ancak bu ad şu soruya yanıt vermiyor: Gür'ün mü öz.. yoksa özün mü gür (hür) olduğunu ? atılan terim belki hoş görünüyor lakin atanan hürriyet değerini tam karşılamıyor. Şimdi yukarıdaki sorulara yanıt vermek için "gür" (hür) ve öz (zat) terimlerini tanımlamak gerekiyor öncelikle. Bunları tanımlarken de günlük dilin düz yazısını kullanacağız ya da bilimsel dilin matematiğinden yararlanacağız.. şimdi bu soyut kavramları tanımlayacak matematik düşünülse böyle bir matematik henüz yok. Öyle ise düz yazıya ve onun mantığına.. kurallarına ve koşullarına tabi olacağız. Bu durumda da yine günlük dilin uzantısı olan bilimsel dildeki dedüksiyon ve indüksiyonun özü bulunan analojiyi veya edebi metaforları kullanacağız. Sonuç hakikati hikaye etmenin zorluğuyla karşılaşacağız. Öyle ise öncelikle MUHKEM hakikat ile MÜTEŞABİH hikayeyi ayırmanın yollarını aramalıyız .

İşte bunu günlük dilin düz yazısı ile değil de yöntembilimsen analizin metodik ve mantıksal ve görsel olarak kullandığı analitik düzlem ile yapmayı önermeliyim.. ancak bu yöntemi benden başka kullanan bulunmuyor! Bu durumda yapacağım şu kalıyor. Konu ile ilgili versiyon sırasıyla değişimi ve gelişimi izlenen tabloları reklam ve propaganda mahiyetinde gizemli ve meraklı düz yazılarla sunmak. Bu HÜRRİYET konusundaki yapılmış yaklaşık 29 tabloyu sunmak ve kısa açıklamalarla konuyu bağlamak.

Hürriyeti “gürlük” olarak çevirir ve bunu da Yaratan’ın emr ve halk ile gerçekleştirilen ve onun izni ve inşası ile sağlanan bir işlem ve işletim ve eylem yani İŞ demesi ve DE işi olarak tanımlarsam.. buna göre de deyişim ve değişimi katarsam ve hatta yaratılış ve buyuruluşun eş zamanlı işleyişine dayatım ve deneyimin ard zamanlı ilerleyişini de eklersem, böylece sorunları çözmek için geçim imkanının ve sorumlulukları yüklenmek üzere bir seçim bir istidatının bulunduğu var sayıyorum. Bunun nasıl muhtemel ve olası bulunduğunu da YUKARIDAKİ tablolarla ile açıklıyorum.

Bu durumda hürriyetin zati ve öz değil verilmiş ikincil bir özellik ve yetenek bulunduğunu da kanıtlamış oluyorum. Bu durumda gürlük öz olmadığı gibi özün gür olup olmadığını da ÖZ başlıklı ikinci konu açılarak, yeni tablolar ve açıklamalar ile yapılması gerektiğini düşünüyorum ki bu da bu yazının anlatımı dışında kalır. Bu ÖZ ve ZAT konusu, hürriyet ve gürlük konusundan daha derin ve zor bir konudur.

Şimdi galat-ı meşhur, sahih-i mechura evladır kuralınca.. “özgürlük” terimini kullanmayı sürdüreceğim. Çünkü ilim asıl dil talidir. Bilgilenmek amaçtır ve dile getirmek te araç olur. Bu durumda hürriyetim mahiyetini ve esasını anlamaktan daha ziyade hürriyeti ve özgürlüğü yerli yerinde kullanmak çarelerini aramak ve bilim ve hukuk bu konuda sağlam ve sağlıklı bir şekilde çalıştırmalıyız ki yöntembilimsel analiz çağrımın esası ve beklide gayesi da budur.

Hürriyet konusunda pratik olarak geçerli olan “hakimiyet”tir.. herkes hakimiyeti kadar hürdür. Serveti.. şöhreti.. makamı.. selahiyetinin saltanatı kadar hürriyetini gerçekleştirebilir. Elbette samimi ve ciddi olmak koşuluyla.. iktisatlı ve adaletli bulunmak kuralıyla.. Bir de şu var;   EHADİ hürriyet kadar VAHİDİ “ayniyet” de bizde ikincil olarak bulunan başka bir emanettir ki bu da BİZE “hamiliyet”imiz kadar bize açıklık.. aydınlık ve ışık verir. Hürriyet irade ile çalıştığı gibi ayniyette ilim ile çalıştırılır Yani Meşietin rüchan ve rağbeti bu hürriyet ve hakimiyet ile işletilir.. mantığın hafıza ve zekası bu ayniyet ve hamiliyet ile işler. Demek ki tek başına hürriyet hiçbir şeydir.. ayniyet yoksa hürriyet istatistiki bir olay olur. Bu durumda BİLİM’e gerek kalmaz. Hürriyet yoksa hadiseler ayniyetin determinizmi ile matematikselleştirilmeyi çalışılır ki bu sefer HUKUK abes iş olur. Oysa hayat böyle siyah ve beyaz değil gri bir canlılık ve renkli bir diriliktir. Kimlikler ve kişilikler şen ve şakrak mereyan ve cereyan eder.

Hürriyette elbette sadece KUDRET’ten iktidar.. ihtiyar ve hürriyet yok.. RAHMET’ten hidayet.. inayet ve istikamette var.. dünya kadar din de var.. din kadar dilde var.. ve Simyacı’nın söylediği gibi yoldaki İŞARETLER dahi vardır. Bazıları bu işaretlerden DELALETLER dahi çıkarabilir. Ancak şunu saptadım ki bize verilen VEHİM ve HAYAL var oluş, fikir ve zikir.. ilam ve ilan.. ibare ve ifade, beyan ve maan.. isim ve harf.. lafz ve mana.. muhkem ve müteşabih.. sürecimizde İRADE ve İLİM haline geliyor. Ve bu bunlarla sorumluluk duyuyor ve yükümlülük alıyoruz. Şübheden kurtuluyor muhkem zihin esaslarımızı yerleştiriyoruz. Hüviyet ve şahsiyetlerimizi tesis ediyor, mahiyet ve muhtevamızı sağlıyor.. zihniyet ve ferdiyetimizi gerçekleştiriyoruz.

Tüm bu söylediklerime itibar edip itimad edenler.. ihtiyatlı olsunlar.. keza davranış ve yaşantılarıyla iktidarlarının ancak İTİYADLARI kadar olduklarını anladıklarında onları istihdam ve istimal ederken kendi birikim ve kazanımlarının dile getirdiklerinde elbette farklı deneyimleri ifade edeceklerdir. Alışkanlıkların oluşturulması.. kurulması.. kılınması.. yıkılması.. değiştirilmesi.. kullanılması ve yararlanılması başlı başına kişisel ve bireysel sorunluluk ve sorumluluktur. Bunun sorgulama ve yargılamasını önce kendi vicdanlarında.. olumsuz sonuçları saptandığında mahkemlerde.. gözden kaçanları da mahkeme-i kübrada verecekler ve verilen bu hürriyet ve irade kredi ve borcunun nereye kadar kullanıp kullanmadıklarını bizzat kendileri göreceklerdir. Bu konuda Allah yar ve yardımcımız olsun.


Sağlıcakla kalın.

OSMANZİYA

Immanuel Kant bu öğretisiyle bilimsel bilginin olanaklı olduğunu göstererek, Newton fiziğini temellendirir, fakat varlığın genel ilkeleri, Tanrı'nın varoluşu, ruhu ölümsüzlügü gibi konuları ele alan geleneksel metafiziği olanaksız hale getirir. Çünkü, metafizik alanında, ruh, Tanrı, evren kavramlarını düşündüğümüz zaman, burada duyu-deneyi tarafından sağlanan malzeme bulunmaz.

Bilginin iki temel ögesinden biri olan deney, tecrübe ögesi metafizik alanında söz konusu olmadığı için, akıl burada antinomilere düşer. Öyleyse, metafizik alanında bilimsel bilgi olanaklı değildir.

http://animemangantr.turkforumpro.com/t2253-kant-yn-felsefesi


Kant'ı bilmeseydik.. yukarıdaki yorumu yutardık. bağlantıyı ruh'un tersi Hur (Gür) için buraya aldım.. bir defa kant küfru mutlakın mümkün olmadığını ve fakat küfr-ü meşkuk'un olası olduğunu kanıtlamış.. İman ve metafizik denilen DİNİ alan için olanaksız demek için imkan vucuba geçmemiş ve imkanın mahiyetine bilmeyen aklı gözündeki beyinler içindir. Zaten Vucuba geçmiş karşı cenahtakiler de vucud için olanaksız sözünü kullanırlar. Her iki tarafta olanağın ne olduğunu bilmeden reddederler.. sonuç vucub ve vucub hakkında tek yanlı hükümlerinden başkası yoktur.. Bana kalırsa varlık önce insan ve evren olarak ikiye ayrılır.. insan olarak akıl ve kalb.. evren (kainat) olarakta tabiat ve tarih şeklinde alt alanlara ayrılır.. bu ayrılma böylece ilerler gider.. geriye gidiliyor insan ve kainatın birliğinden ortaya çıkan.. adam adından ve evren adasından geriye kalan ruh-hur olur.. ruh hür mü ? sorusu ya da hür ruh mu ) sorusu "özgür"lük sorusunun öz gür mü ya da gür öz mü sorununa indirgenir.. cumhuriyet dili öz'ür gür olduğuna hükmetmiş ki hürriyete özgürlük diyor. Ruh ve Hür sorununu KANT çözememiş ben mi çözeceğim ? Büyük bir olasılıklı çözemem de.. ve fakat buna rağmen bir gişirişim yaptım...

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim

Düzenleyen osmanziya - 26-Mayıs-2015 Saat 15:59
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk