Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
Dünya | |
YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya |
Konu: tavuklar hakkında | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3561 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: tavuklar hakkında Gönderim Zamanı: Bugün Saat 09:19 |
Tavukları küçümserdim.. yanlış yapıyormuşum.. çünkü dil de bize lazımmış.. tavuğun kümesinden ve bizim dilden çıkmamız.. pek işi bir şey değilmiş.. GİBİ görünüyor. İki türlü GİBİ söz konusu.. Birincisi "temsil" gibisi.. ikincisi "teşbih" gibisi.. TEMSİL bilimsel gibisidir ki bunu BENZETİM ile karşılıyorum. TEŞBİH edebiyat gibisidir ki bunu da BENZETME ile karşılıyorum. Gİ. Gi'ye TEMSİL diyorum ve bunu "giysi" ve "gebe" ile ilişkilendiriyorum. Bİ. Bi'yi TEŞBİH diyorum ve bunu "benzer" ve "benlik" ile ilişkilendiriyorum. Resimde TAVUK suretinde BİÇİM'e göster oluyor .. organları da İÇERİK'İ örneklendiriyor. Bu metindeki biçim ve içerik ile benzetim ve benzetme sözcüklerinin anlam ve anlama ve anlatım olgu, olay ve kişinin üçüne birden HARF (aR) diyerek sizi "R"ler dünyasına götürmek isterim.. aslında 33 yıldır götürüyorum.. GİBİ görünürken aslında kendimi yitiriyorum.. Osmanziya 25.12.2024 09:58 ilim.. irade..kudret..rahmet TERBIYESI Bir kimse kendini mi terbiye mi ediyor yoksa başkasini mi idare ediyor ? Anlayabilir mi sin iz ? Bu biraz zordur.. çünkü insan ortaya yaşa kadar ana ve babası tarafından terbiye adı altında başkalarınca idare edilir.. orta yaşından sonra kendisi ana ya da baba olarak çocuklarını idare altında kendisini terbiye eder. Terbiye ve idarenin en başat aracı ise dildir.. sonra din gelir. Fakat çoğu insan din tarafından terbiye ve idare edildiğini ve ettiğini sanır. Örnek mi istiyorsunuz ? "Terbiye ve İdare" dedim.. bu iki sözcük çoğu okurumun hatta okuruların kulaklarını tırmalar.. çünkü bu gün bunlara EĞİTİM ve YÖNETİM adını veriyoruz. Eğitime "terbiye" ve yönetime "idare" demek yönetimin ve eğitimin anlamlarını değiştirmez. DİL terbiye (eğitim) ve idare (yönetim) tarafından kullanıldığı gibi funun ve hukuk faaliyetleri.. san'at ve hikmet etkinlikleri tarafından da kullanılır. Hatta mantık temelli insan ilimleri.. PSL tarafından.. matematik temelli evren ilimleri.. FKB tarafından da kullanılır. Hatta tüm bunlardan önce DİN tarafından kullanılmıştır. Hocalar ve yazarlar.. 6 bin yıllık YAZILI dil ve din birlikteliğinden önce 60 bin yıllık SESLİ dil ve din birlikteliğinde de DİL'i tepe tepe kullanmışlar ve bu gün bizim GÜNLÜK DİL dediğimiz başımıza örülen ÇORAP ve kafamıza konulan SEPET çıkmıştır.. biz buna GÜNLÜK DİLİN DÜZ YAZISI diyoruz.. çünkü günlük dilin düz SES'i sesi çoktan güme gitti.. kavramlarını terimleri ve anlamların deyimleri altında kuzu kuzu yatan DİL'in farkında.. ancak yabancı bir dil ile karşılaştığımızda.. oluruz. YABANCI bir dil bize kendi YERLİ dilimizi yani ANA DİLİMİZİ gösterir daha doğrusu göstergeler. Çünkü dil bir tür GÖSTERGE ve işarettir. Daha sonra başka göstergeler ve işaretler edindik. Bunların en bilineni aritmetiğ (hesab) ve geometrisi (hendese) MATEMATİK'dir. Son yüzyılda bilgisayar ve internet ile programlama dilleri ve işletim sistemlerini dillerini edindik. Dillerin kendisi zaten sanal ve yapay.. bu tür dillerde yani matematik ve bilgisayar programlama dilleri.. sanalın sanalı.. yapayın yapayı.. şimdi dillerin BİÇİMLERİ oluyor ise bunların İÇERİKLERİ de bulunuyordur. ve biz bu dilin biçimleri ve içerikleri ile DÜNYAYI belirliyoruz ve DİN'i tanımlıyoruz.. ne'ye ve kim'e göre ? Olmazsa olmaz bileşenleri dil ve din olan KÜLTÜR'e göre.. bu durumda kültür dünyayı, dili ve dini kuşatan bir ÜST bulut halinde bizi çepe çepe sarmalamış demektir. Ve insanların çoğu.. ne yazık ki.. farkında değildir. Bir insanda entelektüel düzeyin oluşunu .. onun metni ve manayı birbirinden ayırma seviyenin bulunması ile anlarız. Eğer bir insan dini yoldan.. metni manadan.. biimi içerikten.. anlatımı yorumdan.. ayıramıyorsa ve tek yol Kur'an.. tek yol İslam.. tek yol Sosyalızm.. tek yol Kapitalizm.. gibi sloganlarla hakikatı anlamaya ve hakkı anlatmaya çalışyorsa biliriz ki o kimse KÜLTÜR'ün dışına çıkamamıştır ve "hakikat" diye bize kültürünü satmaya çalışıyordur.. hatta günlük dilin düz yazısı ile.. hocalık ve yazarlık yoluyla.. böyle "benim" gibi.. kendini pazarlamaya uğraşıyordur. Çok şükür böyle internetve sosyal medya gibi bu işleri kolaylaştıran araçlar ortaya çıkınca artık ağzını açan herkes yazar olabiliyor.. hatta "benim" gibi internet "Fenomen"leri da ortaya çıkıyor.. önemli değil çıksın.. çünkü her fenomen bir "noumenon"u GÖSTERGELER. Şimdi tam burada bir süre konuyu atlayarak diyorum ki göstergeyi bilmek yetmiyor onun DİL'in anlamak gerekiyor ki işte bu nokta da anlam'ın.. anlama'nın ve anlatım'ın üç büyük olgu.. olay ve kişi olduğunu ANLIYORUZ.. bende size bunu ANLATMAYA çalışıyorum. Şimdi ne oldu ? Damdan düştü bir kurbağa, bunu gören iki asker onu aldılar götürdüler ve bir mezara koydular. Mezarının üstüne şu yazıyı yazdılar: " Damdan düştü bir kurbağa, bunu gören iki asker onu aldılar götürdüler ve bir mezara koydular. Mezarının üstüne şu yazıyı yazdılar".. ve bu döngü SONSUZ'a kadar uzatalır. Peki SON-SUZ nedir.. gördüğünüz gibi dildir.. ünlü din bilgini HUMBOLT demiş ki dil, sınırlı göstergelerse sınırsız anlatım yapılmasıdır.. peki sonsuz ile sınırsız arasında ne fark bulunuyor.. bunu da şöyle anlatırız; bildiğimiz bir şey bulunuyor.. balon. Bilmediğimiz "şey" sonsuz diyelim. Bu karşımızda balon da sonludur. Balonu şişirmeye başladığımızda karşımızda duran nesne SINIRSIZ'dır. İşte son big-bang kuramı bize EVREN'i böyle anlatıyor. Evren yani dünya şişen bir balondur. Şimdi burada bu balonun PATLAMA metafıziğine girmeden fiziği üzerinde durarak başka bir balonu patla-cam: Dil bir BENZETMEDİR. Bilimsel analojilerden ve edebi metaforlara kadar bütün temsil ve teşbihler edebiyatın en başat öğrenme AYGITIDIR. Dilin bir benzetme olması da bize şu "Lisan"ın NASIL'dan başka bir şey olmadığıdır.. yani lisan ve dil bize neden ve niçin'i anlatamadığı gibi "kim" ve "ne" hakkında hiç bir bilgisi bulunmaz.. işte biz bu dört kavram yani çok yönlü ve yanlı mefhum ile günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği üstündeki konulara, alanlara ve katmanları çıkıyoruz demektir.. desem beni ANLAMAYACAKSINIZ. Anlayanlarınız ise çaktırmadan yeni ve özgün bir bilgi edindikleri halde anladıklarını eleştirmeye ve anlamadıkları sormaya kalkmayacaktır. Çünkü onun işi edindiği hakikatını satmak ve gerçekleştirebildiği kendini göstermektir. Çünkü hakikatı aramak ve hakkı bulmak ciddi bir iştir.. herkes yapamaz. Bu yüzden de şuur altından bakışla böyle yapanlarda suçlanmaz. Çünkü bunu kendimizde yapıyoruz. Mustafa BUĞUÇAM 25.12.2024 üçyol izmir 09:06 (not:ÖNCE başlat SONRA bitir.. olgusuna FENOMEN diyorum) Tavuk Varsa Güvendeyiz! Tavukların gezdiği yerlerde güvenle gezebilirsiniz. Köy evlerinde, çiftliklerde, tarlalarda tavuklar geziyorsa siz de gezebilirsiniz, oralarda asayiş berkemaldir. Çünkü onlar sizden önce bölgede bulunan taze protein kaynağı olan kene, akrep, kırkayak, örümcek, küçük yılan gibi ne kadar zararlı ve ürkütücü canlı varsa onları temizlemiştir. Kırsal piknik alanlarında, parklarda, bahçeli evlerde ve tüm açık, ormanlık alanlarda tüm bu böceklere karşı doğal güvenlik görevlisidir tavuklardır. Son zamanlarda artan zehirli kene gibi zararlıların en önemli nedenlerinden biri de köylerde ve kırsal yerleşimlerde eskiden olduğu kadar tavuk yetiştirilmemesidir. Artık köylerde yaşayanlar bile evde tavuk yetiştirmeyi bırakıp marketlerden yumurta almaya başladı. Oysa ki bahçesi olan evlerde, köy evlerinde yetiştireceğiniz tavuklar hem size doğal protein kaynağı hem de zararlı börtü böcekten korunma sağlar. Böylece ilaçsız böcek mücadelesinin yanı sıra sağlıklı gıdaya da ulaşmış olursunuz. Tavuklar meyve bahçelerine bırakıldığında da yüzeyde ve yüzeye yakın tüm böcek ve kurtları temizler. Tavuk dışkısı da tarlalar için en nitelikli doğal gübrelerden biridir. Peki evlerde, bahçelerde tavuk yetiştirilmesi kimlerin işine gelmez? En başta büyük tavuk çiflikleri olan sermaye sahiplerinin. Çünkü onlar size kendi tavuklarını satmak istiyorlar... Sonra o tavuk ve yumurtaları satan marketlerin. O zararlı böcekler için ilaç üreten firmaların, endüstriyel tavuk yemi üreten fabrikaların...Bunlar, ekonomik güçleri de yüksek olduğu için her türlü propaganda ve reklamı da yaparak hazır tavuğu organik tavuğun önüne geçiriyorlar. Alıntı DÜNYA HALİ Tavuk.. tam dogal olmasa da .. ona yakın hayatin bir parçası.. TAVUKSUZ HAYAT bu bir örnek.. başka orneklerde verebiliriz ve sonunda şuna geliriz; müslumanlik bizi kurtarir.. tek yol islam.. yok kapitalizm bizi kurtarir.. özgurlukten ve çalişmsktan başka çare yok.. hayıir sosyalizm bizi kurtarir.. tek yol devrim.. Biz bunlari yaşım yetmiş 50 yıldan beri duyuyorum.. SONUÇ ? GIDEREK insanin doğaya yabancılaşması.. GIDEREK insanin insandan uzaklaşması.. SEBEB ! daha hizlı ve kolay hizmet.. daha ucuz ve çok mal.. üretme peşinde olan TEKNOLOJI.. totaliter ve otoriter yeşil ve mavi ile kızil ve kırmizi butunluk ve birlik isteyen.. insani ortak degerleri dil ve din ile emek ve ozgurlugu partilerine paravana ve paretoner eden IDEOLOJI Bu sebeb ve sonuçla INSAN elden gittikten sonra siz ISLAMI çok ararsimiz.. bulamazsiniz. ONCE insan olmalı.. sonra dilci.. dinci.. özgürlukçu.. emekçi.. kardeşlikçi.. eşitlikçi.. türkçü.. kürtçu olacaksan ol... Önce insan olmazsak.. ideolojilerin malzemesi.. partilerin oy deposu.. yazarlarin okuyucusu oluruz.. taşlarin vatandaşı.. uluslarin ülküdaşı oluruz. Mustafa BUGUÇAM yontembilim.com EN YALIN İŞARET; İLERİYE UZATILAN işaret PARMAĞIN'ın KENDİNE DÖNÜÇ ÜÇ PARMAĞININDA BULUNDUĞUDUR. İsmet İNÖNÜ Ataturk den Erdogan a.. Inönu de Menderes e.. Ecevit te Özala.. butun emegi geçen zevata minnettarız. Devlet adamligini parti kadinligindan bir farki olmali. Parti kadıni kocasivolan seçmemini kollar devlet adami evladi oldugu milleti korur... Siyaset ideoloji olmadigi gibi ideoloji din degildir. Maalesef dil ve din ile emek ve özgurluk gibi ortak insani degerleri partilerine ve ideolojilerine parava ve paratoner edilmesine prim vermemek gerekiyor Ancak bu lazime soylendigi gibi saglanmasi kolay degildir. Çunku dili dine hasım.. dini bilim düşman olamaz. bununla beraber dincilik bilime.. bilimcilik dine hasım bir profil çıziyor. Dinin hukuka vr dilin bilime intikal ettiğini anlamak.. bilimin esasi olan IKTISADIN ticarette saglanmasinin.. hukukun esasi olan ADALETIN siyasette gercekleştirilmesinin.. kolay olmadıgini kavramak.. bizi ideolojilerinin hayallerine meftun ve mubtela olmaktan kurtaracaktir. Bilimin hikmete.. hukukun ahlaka inkilab etmesiyle.. felsefe ve din arasindaki kan davalari mazide kalabilir. Ancak bu gun için.. gunluk dilin mantıginda ve bilimsel dilin matematiginden baska bir yol ve araç ve dil bekleniyor.. dedik rüyada babamla birlikte kayalar altında kaldik ezildik.. rahmetli inönüyü severdi.. acaba sapla samani mi karıştirdik.. Zulum noktasinda Lenin in yaptiklarina bakarsan Ataturk masum.. Ataturk un yaptiklarina bakarsan Erdogan masum.. Erdogan in yaptiklarina bakarsan ben masum görunuyorum. Rabbimiz akibetimizizi iyi etsin.. buyuklerin hesabı biz küçuklere göre degil..kişiler hakkinda karar verecek kişiler değil TANRİ.. dır. KUVVET der ki iktidarinda ya şerri beriyyesin ya hayrı.. KIYMET der mj ihtiyarında ya şakisin ya said. Yarin MAHŞER de ki MAHKEME de.. hepimizin hesabi verilecek.. Rabbimiz akibet ve ahiret ve ikametimizi guzel ve iyi ve yetkin etsin. Amin. 04:23 osmanziya yontembilim EN YALIN İŞARET; İLERİYE UZATILAN işaret PARMAĞIN'ın KENDİNE DÖNÜÇ ÜÇ PARMAĞININDA BULUNDUĞUDUR. Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 10:00 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3561 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: Bugün Saat 10:03 |
T.C. Emre UMUT UĞUR dedi:
"Karanlığın içinden geçen, ışığın olduğu yere varır." "Karanlığın içinden geçen, ışığın olduğu yere varır mı?" Işık, öyle parlaktı ki gözlerini kamaştırdı. Yine de, ışığın olduğu yere doğru gitmeye karar verdi. "Evet varır," dedi kendi kendine, "ışık ne tarafına doğru gösteriyorsa, gittiğim yere kadar ben yolun sonuna varırım." Genç, her adımında zorluklarla karşılaştı. Bazen karanlık o kadar yoğunlaştı ki, ışığı bile göremez oldu. Ancak umudunu yitirmedi. O, ışığın varlığına ve ona ulaşabileceğine inandı. Karanlık ormanları geçti, yüksek dağlara tırmandı, engin denizleri aştı. Her ne kadar yorulsa da, ışık ona yol gösterdi. Carl Jung " dedim ki: Karanlığın içinden geçen, ışığın olduğu yere varır." "Karanlığın içinden geçen, ışığın olduğu yere varır mı?" Demişsiniz ki bundan kuşkunuz olmasın.. karanlık olmayınca ışık nasıl tanınır ve bilinir ki.. ancak ziya ve nur ve zulmet ve nar.. bir kelime değil kelimeden öte bir kalemdir.. okutan söz (kelam) ile yazılan soz (kalem) ayırımına varmadıkça konuşmanın ve düşünmenin anlamı olur mu ? Kalemin mal ve kelamın mel olduğun anlamadıkça amellerimiz ve elemlerimizden damlayan elemleri de anlayamayız.. diye düşünüyorum. osmanziya O da dedi ki: "Doğru yolunda gidersin, çıkış kapısını bulana kadar ışığı görmüş olursun; bu süreçte KARARLILIĞINI kaybetmemelisin." TC Emre Uğur UMUT Bende derim ki: "Doğru yolunda gidersin, çıkış kapısını bulana kadar ışığı görmüş olursun; bu süreçte KARANLIĞINI kaybetmemelisin." Osmanziya Osmanziyaoğlu Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 10:14 |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |