Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim  
Mesaj icon Konu: sira Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: sira
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 09:55
önce başlat sonra bitir
en başat FENA yasası
Tablonun sol alt köşesinde
SIRA adıyla gösterilmiştir.





Işin yok.. sağlığın var..
Sağlığın var.. Işın yok..
İkisi de kötü..

imdi size bundan daha kötü bir şey söyleyeyim mi ?

Hem sağlığın hem işin olduğu halde işin çokluğundan ya da azlığından yakınmaktır. Ancak bu genel bir çizgidir. Ayrıntılarına gelince.. ortaya KALİTELİ mal ve hizmet sunumu ile KARAKTERLİ fazilet ve kemalat serimi gelir. Bu da kişiler arasında sağlam ve sağlıklı bir etkileşim ve iletişimi ister. Öyle ise bize düşen sorundan YAKINMALAR yerine.. çözümü YÜKLENENLER arasında bir yerde bulunmaktır.

Bunun üzerine Değerli Ağabeyim Cuma Özüsan dediki:

evet. ama en kötüsü işin de yok, sağlığın da yok. Allah yardım etsin

bende sonra ona dedim ki:

Amin. iyilLİK ve kotuLUK.. iyi ve kotu nesne ve kimse.. birbirine göre IZAFI bir sıralama ya da skala oluşturur.. tek başlarina anlami bulunmaz. Dediginiz gibi biz yaşlılar giderek hem işi hem sağligi olmayan KOTULUGUN içine yuvarlaniyoruz. Allah azze ve celle yâr ve yardımcımız olsun. Amin.


ÖNCEleri yoksulluktan yakinirdik.. bir sure aliştik bize normal gelmeye başlarken işlerin tikirinda gittiği bir zaman SONRA hastalik ariz olmaya başladik.. bir sure SONRA da misafir gibi gelen giden hastaliklarla artik ev halkindanmiş gibi kaniksadigimiz bir SIRADA şu YAŞLILIK heyula gibi tepemize dikilmez mi ?

Gel demeden geldi.. git diyoruz gitmiyor.. buyuk bir olasilikla bir sure sonrada onu.. ana babamiz gibi.. saymaya.. eşimiz gibi.. sevmeye.. başlamişken bizim EVIMIZE iki de bir durmadan abisini çagirmaya çalişiyor.. ayni soydan olan bu kardeşleri biliyorsunuz..



Acz ve Fakr den ibaret NAKS ile ayni soydan olan bu yoksulluk.. hastalik.. yaşlılik..
ve yoksunlugun yokluktan bir aşagısi olan

şu dogumu olumunu başlatan ONCELIK
ölümunü düğümünü bitiren SONRALIK

ile bir TDY (Termo Dinamik Yasa) denilen bir "gerçek"i saglatiyor.


Bilirsiniz gerçeği sollamak imkansiz... öyle ise bize şu soru vacib oluyor:

SIRADAKI Gerçek
yani ONCELIK ve SONRALIK ne kadar gerçek ?

Nasil gercek.. neden gercek.. nicin gerçek..

gerilip çekilen bir gereksinim mi..

gerilim çikaran bir gerekçe mi..


Gereksinim gerekçesi olmayan bir arayiş gerekliligi ise onu NASIL arayip bulabiliriz ?


iste YBA bize bu yolu açacak bir PLATFORM sunuyor.

Misal
İmkan
Musavat
Sıra

İşte bu dört KELİME câmi bir sır ve küllî bir muammadır.

İnsan.. kainat.. kavramlarında öteye gitmek isteyenlere sunulur.

OZO




Yukarıdaki metin Mustafa BUĞUÇAM olarak face sayfamda yayımlandı.

Bu arada TABAKAT WattsApp gurubumda da bu metni yayımladım:


[09:05, 08.12.2024] Mustafa Buğucam: Sırr- ı " R " demek " R " harfinin gizemi demektir. YBA harfler üzerine duran bir HURIFILIK demek degildir. HARF (hece) den sonra olan KELIME ile de ilgilenmedim. Fakat harfden önce bulunan HATT (çizgi) bizim konumuz.. düz ve egri çizgiler.. özellikle dikey ve yatay hattlar YBA dilinin harfi.. Yontem Bilimsel Analizin temel karakteridir. Bu meslegin manevi kokeni ELIF-LAM-MİM huruf-u mukattası.. HADID SURESININ ilk üç ayeti.. 4444 duasi denilen salatı tefriciyesidir.

Evvel ve Ahir ile Zahir ve Batın ISIMLERI 💛🥀💛 Hadid Suresinin 3.cu ayetinde ILMIN hududlari olarak tanimlanmıştir. Ayni zamanda tum bilimsel fikirlerde ve butun dinsel zikirlerde temel alinan terimlerdir. Imami Nursi RNK da ŞUALAR kitabinda yer alan MEYVE risalesinin Yedinci Mes'elesinde agaç ve yıl modeliyle mekani ve zaman YÖNLERI olarak modelleyerek ve örnekleyerek külli bir ANAHTAR olarak söz etmiştir. Ayrica RNK dan LEM'ALAR kitabindaki Yedinci Ricada bu modeli uygulamiştir. Tarihceyi HAYAT kitabinda bu milletin çok DEKART'lar yetiştirecegini soylemistir. Ayni zamanda bir ilim adami ve mutefekkir olan M.K. ATATURK ilk Turkçe GEOMETRI kitabı yazmıştir.

Biz Aristo'nun metafizik DORT SEBEB KURAMI ile Dekar'tın ANALITIK DUZLEM çıkarimini kullanarak YBA teknigini ve yöntemini ve dilini icad ettik ve bu çalişma uluslararsa II FILOLOJI KONGRESININ tam metin kitabinda yayimlanmiştir. Ayrica bu kitabi INSANBILIM ekiyle AMAZONDA yayımladik.

Bu tabloda söz konusu "SIRA"yı sag ve sol alt köselerde gosterdik. Mister MASTER OZO'nun bir STAR'i olan bu 2024 un son tablosunu herkes anlasin GDDY na çevirmeyede bir niyetim bulunmuyor. Zaten tablolar son derece dinamik ve hizli şekilde saat saat oluşuyorlar ve bunlarin GDDY sina çevrilerek durdurulmasi ve dondurulmasi gereksizdir. YBA ogrenen ogrenir. Üstelik nu işe girişmeyene de tablonun anlamini da merak etmez.
[09:18, 08.12.2024] Mustafa Buğucam: Biz geldik gidiyoruz.. yapacagimizi yaptik.. yazacagimizi yazdik.. YAZDIKLARIMIZI da gelecege gonderilmek üzere siber uzaya yükledik. GDDY ile uğraşanlar tribunlere seslenen ve kendini gosterenlerdir.. bizde YBA reklami için bunu yaptik ve kendimizi göstermekten fazla bir şey yapmadik ve hatta bununla maksadiminizi aksi ile tokat yiyerek YBA dilini enaniyetimizle golgeledik.. cehaletimizle perdeledik ve sümsuk ve sunepeligimle örttum. Saygilarimla saglicakla kaliniz.

OSMAN Osman Ziya Oglu nami diger Dinnur YAŞAR müstear adlarini kullanan Mustafa BUĞUCAM 08.12.2024 pazar 09:17 üçyol IZMIR
[09:41, 08.12.2024] Mustafa Buğucam: Yıllardir yazilarimiza editöR.. yazdiklarimiza webmasteR.. düşunduklerimize partneR.. konuştuklarımiza sekreteR..
yayacaklarimiza meneceR.. bulamadık..
nazaR.. basaR.. iRade.. iRfan sahibi
Ruyet.. Riya.. Rüya.. Re'y
maliki
beRR.. biRR.. naR.. nuR.. seyR.. hâkimi
Tanrı RA
Rabb.. Rahmân.. Rahîm..Rauf
isimleri ile beni göstermiyorsa ben kendimi gostergeleyebilir ve görunguyebilir mi yim ?

Sonuçta ÇEYREK DAIRE olan "R" bir sırr.. biz bu ďortte biri başlattik.. siz TABAKAT Ahalisine düşen gerisini getirmektir.

Saygilarimla
osmanziya

Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 11:00
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 10:16
Face deki bu paylaşımım da Değer Nazif ÇALIKOĞLU kardeşime de dedim ki:

Amma Tanrıyı söz konusu edeceksek.. Tanri'yı insana benzetip sonra onu aklamaya ya da karalamaya kalmayalım.Yok eğer Tanrı'ys inanıyorsak O'nun nı'met lerini âlemin sebeblerine.. nesnelerine.. kimselerine dagitmayalim.

Hocam, bir kimse Tanrı'ya inanıyorsa ve on tanıyorsa.. mutlak ve salt ve absolit bir Tanrı'yı suçlamak saçmadır ve anlamsızdır yok eğer Tanrı'ya inanmıyorsa.. var olmayan bir Tanrı'yı suçlamak yine saçmadır ve anlamsızdır. Suçlasa bile gerçekliği değil dilinde oluşturduğu bir nesneyi ve zihninde inşa ettiği bir kimseyi suçlar. Sanırım bu TANRI'ya ilişkin DÜŞÜNCELER Tanrı tanırlar ile Tanrı tanımazların sun'i olarak oluşturdukları bir ortam.. Tanrı tanırlar sürekli Tanrı'dan bahsettikleri için bu İLETİŞİMDEN üzülen ve sıkılan ve sinirlenen Tanrı tanımazlar kendilerini rahatsız edecek bu İNANCI karşı düşmanlık oluşturuyorlar.. iki "düş" arasında ilişki bu sefer tersinden cereyan ettiğinde Tanrı Tanırlar kendilerini rahatsız edecek bu DÜŞÜNCEYE karşı düşmanlık oluşturuyorlar. Bu durumda bizim düşünceler ve düşmanlıklar.. inanç ve bilgi arasındaki bağlantı ve ilişkiler hakkında daha derli ve toplu bir bilgi edinmemiz gerekiyor. çünkü bu konular geçmişte de konuşulmuş ve tartışılmış ve bazı çözümlere ulaşılmıştır. Örneğin dostluk ve düşmanlık arasında orta bir yol bulunup sağlam ve sağlıklı bir iletişim ve etkileşime geçilebilir. osmanziya 03.12.2024


Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 11:00
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 10:27
2564

Bu neyin sırası.. linklerde çoğu zaman geliyor.. şaşırtıcı bir durum.. bu 2565 sırası farklı pek çok başlıklar için kullanılıyor. Örneğin bu iletimden bir önceki linkte de geçiyor.. biraz ilerleyince yani geriye gidince bu işin 2560 ile başladığını gördüm. Sonuçta SIRA evrensel bir dünya.. din ve din düzenidir.

KLAVYEDEKİ q VE f düzeni gibi DÜZENLİ olan her NİZAM içinde bir ÖLÇÜ yani DÜZEN bulunur.. bu paylaşımda düzenin esası SIRA söz konusu edilmiştir.

OZO


sIRA.. bir IRA'dir.. batı dillerinde "ira" KARAKTER anlamına gelir. Arapçada VERESAT sözcüğünde görülür. İras etmek neden olmak anlamına gelir.. bir şeyin bir şeyin ardında gelmesi.. MUKARENET denilen durumu gösterir.. bu düşüncede sebeb ve sonuç ile illet ve nedensellik anlamının HADD'idir.


OZO



Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 11:01
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 10:56
sIRAsı gelen ölür demek.. eceli gelen ölür ile eşdeğer tümce gibi görülür lakin değildir.. yani her yaşlı ölür anlamında değildir.. çünkü bir yaşlı ölünceye kadar iki tane genç ölüyor.. bu durumda DÜZEN ikiye ayrılıyor.. sıralı düzen ile sırasız düzen.. bu durumda da "sıra ve düzen ile düzensiz ve sırasız" birbirine karışıyor. Rast gele ve gelmeye.. gibi.. gelişi güzel ve gelişi çirkin.. gibi.. bunun gibi tesadüf ile tevafuku birbirinden ayıran nedir ?

"Ve"   bağlacı "ile" bağlacı arasındaki farkı söyleyebilir misiniz ?

Hadi "ve" ve "veya" bağlacı arasında farkı söyleyebilirsiniz.. "ile" ve "ilâ" bağlacı arasındaki farkı da anlayabilirsiniz.. fakat DİLCİ değilseniz anlamanız ve anlatmanız biraz zordur.. örneğin ben DİLCİ değilim.. yani dilbilimci değilim.. ancak dili kullanan herkes gibi   düşünebilirim aradaki farkı..

Ahmet VE Mehmet Ali Taş
Mehmet İLE Ahmet Ağar

Diye kullandığımda "ve" bağlacı ile "ile" bağlacı arasındaki farkı anlayamıyoruz. https://tr.wikipedia.org/wiki/Ba%C4%9Fla%C3%A7 buradaki bilgi ile şu tabloya bakabilirsiniz..

Demek ki bağlaçlar (rabıtalar) edatlar (ilgeçler) ile karıştırılabiliyor.

Vikipedi BAĞLAÇ'ı "kelimeleri, kelime gruplarını veya cümleleri biçim veya anlam yönüyle birbirine bağlayan kelimeler: ve, veya, ile, ama, de (da),[1] ancak, çünkü, eğer, hâlbuki, hem … hem …, hiç değilse, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, ne … ne …, öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira vs. Bağlaçlar, ifadeleri ilgi ve önem sırasına koyarak düzenlememize yardımcı olur." olarak tanımlamış.

Aşağıdaki resimde de görüldüğü gibi hem bağlaç (rabt) hem ilgeç (edat) olan üç sözcük bulunuyor:

ANCAK (Fakat)
YALNIZ (Lekat)
İLE (Ev)

Arapça biraz daha pratik işe yaklaşmış.. konumuz olan "ve" bağlacı "ile" bağlacına.. "ve / ev" seslerini tercih etmiş..
ve ev..
ve ev..
ve ev..

seslerini çıkarırken VAV kendini gösteriveriyor.. ve biraz daha dikkat ederseniz Arapça VaV yazılı ile RA yazılışı birbirini çok benziyor. RA harfine bir GÖZ ekleyiveriyorsunuz.. çıkıyor size VAV!

İşte bu yüzden diyorum ki çoğu zaman DİL , dinin yarısı kadar aydınlatıcıdır.

OZO 08.12.2024 üçyol izmir 10:55

Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 11:01
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 11:26
Kurtubi ve Beyhaki kaynaklarında Hz. Peygamber demiş ki: "Yedi göğün KURSİYE olan nisbeti ancak bir çölde bırakılmış HALKA gibidir. ARŞIN kürsiye olan büyüklüğüyse bu çölün halkaya olan büyüklüğü gibidir." Hazreti peygamber ancak 1950 den sonra yani yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonra ortaya çıkan bu büyüklüğü nereden biliyor ? Temel Asronomi Bilgileri isimli DVD çalışmamda konuyu anlattım. Dileyene osmanziya@hotmail emalime adresini bildirenlere gönderebilirim. Bu günün bilgiseyle evrenin 14.7 milyar yıl önce yaratıldı ve çapı ise 100 milyar ışık yılı.. yukarıdaki Peygamberimizin sözünün anlamı EVREN büyük bir BOŞLUKTAN ibaret.. Evreni oluşturan atomlarında BOŞLUKTAN ibaret olduğunu biliyorsunuz. Bu boşlukları şöyle tecessüm ettirebiliyor bilginler. bir hidrojen ATOM'u bir Ankara'nın merkezinde bulunan bir metre çaplı KÜRE proton çekirdeği bulunan ve polatlı uzaklığında ise ELEKTRON'u etrafında dönen bir "nesne"dir. Fakat bu nesne'nin "ne" olduğunu da bilmiyoruz. Avrupa semasında bulunan üç SİNEK ise bize galaksimizin yıldızlar arası uzayın boşluğunu anlatır. işte biz bu iki boşluk yani atom ve uzay arasında bir DOLULUK olarak görünüyoruz. İşte bunun için PROTOGORAS demiş ki: İnsan her şeyin ÖLÇÜSÜDÜR. Kendini "hiç" görenlere bir duyuru, sen bir ÖLÇÜ'sün DÜZEN'i gösterirsin. Saygılarımla sağlıcakla kalınız... osmanziya
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3502

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 11:40
Mehmet BAŞ dedi ki:

Narlıgöl Efsanesi
"Hikaye"
Bir zamanlar, Anadolu’nun bir köşesinde geniş bir ovaya kurulmuş, yeşillikler içinde şirin bir köy varmış. Bu köy, bolluk ve bereketle dolu tarlaları, göğe yükselen dumanlarıyla huzur saçan ocakları ve güler yüzlü insanlarıyla ün salmış. Ancak bu köy halkı, zenginlik ve refah içinde geçen günlerinin rehavetine kapılıp yüreklerinde sevgi ve merhameti unutmuş.
Bir gün, yaşlı ve yorgun bir dilenci bu köye gelmiş. Üstü başı yırtık, yüzü güneşten kavrulmuş, elleri çatlaklarla dolu olan bu adam köy meydanında dolaşmaya başlamış. Karnı aç, ayakları yürümekten nasır tutmuş olan dilenci, köylülerden ekmek istemiş. Ancak köydeki insanlar, dilenciyi görmezden gelmişler. Kimisi gözlerini kaçırmış, kimisi başını çevirerek yanından uzaklaşmış. Hatta bazıları alaycı bir şekilde gülmüş, arkasından kötü sözler söylemiş. Köylülerden ne bir lokma ekmek ne de bir sıcak söz bulamayan dilenci, giderek daha da umutsuz bir hale düşmüş.
Dilenci, köyde dolanırken bir evin önünde oturan genç bir gelin dikkatini çekmiş. Üzerinde beyaz işlemeli bir başörtüsü, kıvrak bir kemeri ve yeni evli olduğunu belli eden al al yanaklarıyla bu genç kadın, dilencinin haline acımış. Kalbi merhametle dolu olan bu gelin, hemen evine koşup bir parça ekmek getirmiş ve yaşlı adama uzatmış.
Dilenci ekmeği elleri titreyerek almış ve gözleri yaş dolu bir şekilde geline bakarak, “Kızım, sen bu köyde merhametli olan tek insansın. Bana verdiğin bu ekmekten çok, yüreğinin temizliği için dua edeceğim. Ama şimdi senden bir ricam var: Sözümü dinle. Bu köyde fazla kalma ve hemen Anafakı Tepesi’ne doğru yola çık. Sakın arkana bakma, ne olursa olsun geriye dönüp bakmadan yürümeye devam et,” demiş.
Gelin, dilencinin sözlerindeki ciddiyeti görüp şaşırmış ama itaat etmeye karar vermiş. Hemen yola koyulmuş. Eteklerini toplamış, başını öne eğmiş ve dilencinin dediği gibi Anafakı Tepesi’ne doğru yürümeye başlamış. Yol boyunca aklında bir sürü soru dolaşıyormuş. “Neden arkama bakmamam gerekiyor? Köyde ne olabilir ki?” diye düşünmüş. Ancak dilencinin uyarısını hatırlayarak bu düşünceleri zihninden atmaya çalışmış.
Yol uzadıkça merakı daha da artmış. Köyden uzaklaştıkça içine bir huzursuzluk çökmüş. Sevdiklerini, ailesini ve köyün sokaklarını bir daha göremeyecekmiş gibi bir hisse kapılmış. Dayanamayıp bir an duraklamış ve geri dönüp köyüne bakmış. İşte o an, gördüklerine inanamamış!
Köy yok olmuş, yerine uçsuz bucaksız bir su birikintisi oluşmuş. Sular, güneş ışığında parıldıyor ama bu güzellik geline yalnızca acı getiriyormuş. Sevdiklerinin, ailesinin, dostlarının hepsi suların altında kalmış. Gözyaşları yanaklarından süzülerek yere düşmeye başlamış. Dizlerinin üzerine çökmüş ve hıçkıra hıçkıra ağlamış. İçindeki acı o kadar büyümüş ki, bir daha ayağa kalkamamış. Orada, Anafakı Tepesi’nin eteklerinde gözyaşlarıyla birlikte can vermiş.
Rivayete göre, gelinin öldüğü yerden sıcak bir su kaynağı çıkmış. İnsanlar, bu suyun gelinin gözyaşları olduğunu söylemişler. Bugün hâlâ NİĞDE de Narlgöl’ün kenarında bulunan sıcak su kaynağı, o genç gelinin hüznünün ve merhametinin bir hatırası olarak akmaya devam ediyor. Ayrıca, Anafakı Tepesi’ne doğru uzanan birkaç eski yapı da gelinin yalvarışlarıyla suyun altında kalmaktan kurtulmuş gibi duruyor. Bu yapılar, gelinin sevdiklerine duyduğu özlemin ve sonsuz hüznün sessiz tanıklarıdır.
Mehmet Baş

ben de dedim:

Paylaşım için teşekkür ederim Hocam.. ünlü Cerrah Gazi YAŞARGIL demiş ki.. "Plastik kalp takılsa da vicdan hep var olacak." Vicdanın yerinin beyin mi kalp mi olduğu tartışmalı.. ancak şu bence tartışmasız; tarladan hasat edilmediği gibi fabrikada imali yapılamayan İNSAN ancak ailede yapılandırılır. Kalbinin Vicdanı orada imal edilir. Aklının Mizanı da kabli olarak yaratılıştan gelir. osmanziya



IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk