Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
İnsan Bilim | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3844 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: Bugün Saat 23:24 |
TARİHİ değiştiren İCATLAR ve mucitler
Popüler Tarih Ali ÇİMEN SHF 289 O yoksa artık hayatta yok İ N T E R N ET “İnternet, teknololoji ile değil iletişimle ilgilidir. Nerede olurlarsa olsunlar, benzer ilgi alanları, fikirleri ve ihtiyaçları olan insanları birbirine bağlar.” Bob Taylar, İnternet Öncüsü. Bir çoğunuz muhtemelen internetli bir dünyaya gözünü açtı. O yüzden internetsiz bir dünya olsaydı haliniz nice olurdu desem, bunun zihninizde canlandırmakta zorluk çekebilirsiniz. Benim gibi yirmili yaşların sonuna doğru internetle tanışanlar için de benzer bir durum söz konusu. Artık, hangi amaçla olursa olsun, birkaç saat internete giremediği zaman baş ağrısına kapılan milyonlar var! Peki neden ? İşte nedeni… İnternet, şüphesiz ki insanoğlunun iletişimini ve dünyasının sınırlarını genişletme konusunda telefondan sonra en geniş etkiyi bırakın icad oldu. Telgraf, mektup, telefon ve radyo gibi her biri ayrı bir iş kolu olan hizmetleri bilgisayar ortamında tek tıklık bir işlem seviyesine indirmekle kalmadı, dünyadaki bütün bilgisayarları bir şekilde birbirine bağlayarak, bütün yer küreyi sürekli genişleyen bir bilgi deniziyle kapladı. Bu gün “Dünya küresel bir köye döndü” diyorsak, şüphesiz ki bu köyün muhtarı internettir. İnternetin diğer icadlardan bir farkı da her gün gelişen yan ürünleriyle adeta canlı bir organizma gibi büyüyüp hayatımızın her alanına vukuf etmesidir. Peki, bu internet neyin nesi ? Nasıl ortaya çıktı ? Hikayemiz, soğuk savaş günlerinde başlıyor. Ruslar İnterneti Uyandırdı Rusların, 1957 de tarihin ilk uydusu olan Sputnik’i uzaya göndermesi, Başkan Einsenhower in Amerika’sını şok etmişti. Amerikan hükümeti, ilk kez kendini bu ezeli rakibi karşısında bu kadar çıplak ve savunmasız hissediyordu. Öyle ya, uzaya uydu fırlatacak kıvama gelen Ruslar, Amerika’ya neler fırlatmazdı! Hemen kolları sıvadılar. İlk adım 1958 de ARPA’nın (The Advanced Research Projects Agency-İleri Araştırma Projelere Bürosu) ve hemen ardından da NASA (The National Aeronautics and Space Administration-Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi) kurulması oldu. Hedef, hem yer yüzünde hem de uzayda Rusları teknolojik açıdan mağlup edebilmekti. ARPA daki bilim adamlarından Bob Taylor, kamu binaları ve üniversitelerindeki devasa bilgisayarların “bir birleriyle konuşabilmeleri” durumunda hem zaman hem de paradan büyük oranda tasarruf edebileceklerini akıl etti. O zamana kadar sadece hesaplama yapabilen bilgisayarlar için bu fikir bambaşka bir boyut açıyordu. (1962 Ağustosunda Amerikan bilim dünyasının önde gelen isimlerinin yer aldığı MİT’in yanı sıra ARPA’da da önemli görevler üstlenen, bilgisayar dünyasının dahi çocuğu Joseph Carl ve Robnett Licklider de insanların bulundukları yerlerden bağımsız bir şekilde bilgiye hızlıca erişebilmeleri ve bilgi paylaşımı yapabilmelerine dair fikirleriyle, bu alanın öncüleri arasına adını yazdırmıştı.) Ancak ilk etapta Üniversiteler, bilim insanları arasındaki karşılıklı güvensizlik ve rekabetten dolayı böylesi bir ağ üzerinden kendilerine ait fikirlerin paylaşılması fikrine pek sıcak bakmadı. Buna karşın Amerikan hükümeti, (itirazı kesin, yoksa fonlarınızı keserim) deyince, ikna olmaları uzun sürmedi. Malum, kitabın başında da görmüştük, para her şeydi. Bilgisayarlar Konuşmaya Başlıyor ARPA’nın ilk meyvesi bu oldu. 1969 da ilk ağ (Network) oluşturuldu. ARPANET bünyesinde ilk bağlantı 1 Ekim 1969 da dört ayrı merkezdeki (Los Angeles’deki California Üniversitesi, Stanford Araştırma Enstitüsü, Utah Üniversitesi ve Santa Barbara’daki California Üniversitesi) bilgisayarlar arasında başarı ile gerçekleştirildi ve bildiğimiz anlamıyla internetin ilk meyvesi ortaya çıktı. Bundan üç yıl sonra ilk e-mail yollandı! (Evet, 1972 de ) Ancak bilgisayar, Bill GATES ve daha sonrasında APPLE dan Steve Wozniak’ın çalışmalarına kadar , oldukça hantal ve büyük aygıt olarak yaşamaya devam etti. Bu isimlerin sonrasında efsane Steve JOBS’un marifetiyle bilgisayar halk diliyle, tabana inecekti. Bill ikincisi Bu gün kullandığımız şekliyle interneti ortaya çıkartan isim ise HTML (Hyper – Text – Markup – Language) olarak bildiğimiz kavramı 90 ların başında ortaya atan İngiliz Bilim İnsanı Tim Bernes-Lee olmuştur. [ HTML Hyper – Text – Markup – Language internetin standartlaşmış etiketleme dilidir. Günümüzdeki web sitelerinin neredeyse tamamının bilgisayarımızdaki internet tarayıcılarında (örnek: İnternet Explorer, FireFox, Chrom) görüntülenebilmeleri bu dil sayesinde mümkündür. ] [ Yazarın değil Yazan’ın notu: Kuantum anlatılırken Max Planck’dan HİÇ söz edilmez hep Einstein’den söz edilir.. bilgisayardandan söz edilirken HİÇ Bill Joy’dan söz edilmezde HEP Bill Gates’den söz edilir. Oysa Kuantum’u ortaya çıkaran Planck’tır. Sun Microsistems’in kurucusu Joy ise Java diline katkıları oldu “ Ayrıca , modern teknolojilerin gelişimine ilişkin derin endişelerini dile getirdiği 2000 tarihli " Neden Geleceğin Bize İhtiyacı Yok " adlı makaleyi de yazdı .” https://en.wikipedia.org/wiki/Why_the_Future_Doesn%27t_Need_Us ] |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |