https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2688

Burada MEHDİ konusunu ele aldık ve kendi MEHDİMİZ'in de ismini verdik.. mehdi arayanları duyurulur.

İnsanlar MEHDİ'yi üç vazifesi yönünden karıştırıyorlar.

Birinci göre iman konusunda tecdid
İkinci görevi sünnet-i seniyeyi ihya
Üçüncü göreve ittihad-ı islam

Müslümanlar sanıyorlar ki bu üç görevi TEK BİR KİŞİ yapacak.. oysa bu her bir işin bir kişi tarafından sağlanması normal ve doğal değil.. tecdid, ihya ve ittihad işinin hepsinin bir anda ortaya çıkması da olagan üstü bir beceri ve başarı.. hatta olağan üstü ötesi bir hayal ve hürafe olmaz mı ?

İslam âlemi deyince onun bir ÇEKİRDEĞİ bulunur ve bir de ASIRLARA DAL BUDAK SALMIŞI ağacı bulunur.. yani üç beş tane İMPARATORLUK.. Osmanlı İmparatorluğu ise bunlardan sadece bir tanesidir.

Peki Alem-i İslam ağacığını tek başına MUHAMMED aleyhisselam mı ortaya çıkarmış.. geçmişteki nebilerin ve velilerin.. dahilerin ve delilerin hiç mi katkısı bulunmuyor.. Musa ve İsa Aleyhisselamın yaptıklarının ve ettiklerinin ve eserlerinini hiç mi etkisi olmuyor.

Din'lerin din olarak etkisinin biteli tam 300 yıl oldu..

ve ondan sonra da HÜMANİZM denilen İNSANLIK DİNİ başladı..

TRANS HÜMANİZMİN borazanı olan HARİRİ diyor ki en uzun süren din HÜMANİZM de üç yüz sonra onun da sonu geldi.. Haririnin Homo Sapiens'ini ve Homo Deus'un okudum.. kendisi harika bir insan olabilir lakin felsefi derinliği olmayan bir kimse.. ve sadece felsefi derinliği olmayan avama seslenen YAZAR.. son kitabi NEKSUS'u okumadım.. orada eski bildiklerini tekrar mı ediyor yoksa yeni bir şey mi koyuyor.. nasib olup okuyunca göreceğiz.

Siz şimdilik bizim dediklerimize bakınız.. anladıklarınızı eleştiriniz ve anlamadıklarınızı sorunuz ki bize de size de bir yararı bulunsun.

Saygılarımla

Sağlıcakla kalınız.

Dinnur YAŞAR 20.03.2025 üçyol izmir 15:35




Şimdi biz bu MEHDİ konusunda şöyle düşündük: Mehdiler DİRAYET kanalından gelen insanlardır. Bunlar öncelikte bir müçtehiddirler.

Muhakeme ve içtihad ederek ayet ve hadise dayanarak yeni sorunları çve bilinmeyen konuları aydınlatmakta zeka ve hafıza ve birikimini kullanarak çözüme ve aydınlığa kavuştururlar. Yani önüne gelen OLAYLARI akl-ı salih ve kalbi selimiyle NAKL-I SAHİH’e göre halledebilen hakimler ve fıkıhçılardır.

Müctehidlerin bir derece üstü Müceddidlerdir. Bu kimseler olaylar hakkında karar vermenin üstünde OLGULAR hakkında yargılamalar yaparlar. Müctehidlerden farkı daha geniş çapta bedii ve eşsiz çözümler ortaya koyabilmeleridir. Müceddidler YENİ bir KAVRAM seti ortaya çıkarırlar. Örneğin İmamı Gazal-i nin akıl ve kalb gözünü İmamı Nursî mana-yı harfi ve mana-yı ismiye çevirerek cüz’i alan ısbat edilen konu ile külli alanda ıkna edilen konuyu birbirinden ayırabilecek zihin imkanlarını sağlamıştır.

Müctehidler yüz yılda bir geldikleri düşünülüyor.. çünkü olayların değişimiyle sorunların birikimi ve konuların giriftliği bu süre içinde artıyor.

Mehdiler ise birkaç yüz yılda gelerek RİSALET fonksiyonlarını yerine getirirler. Daha önce yazdığım gibi İmamı Gazali.. imamı Rabbani.. Mevlana Rumî ve İmamı Nursî.. bu vasıfta olduklarını eserleri ve kitablarıyla göstermişler.. talebeleri ve hizmetlerini ıspat etmişlerdir.

Geçmişte tutuculuğumuzdan dolayı sanki hiçbir şey değişmeyecekmiş.. Tanrı değişmiyor ya.. dini de değişmez olmalı diye.. düşünüyormuşuz. “Değişim” kavramının bile.. teraküm ve telahuka kadar tekrir ve tecdidden tezyide ve tezkiyeye.. sabit ve mütehavvilden.. daim ve muvakkata kadar en az sekiz tür, çeşit ve derecesini gösterebilirim. Buna girmiyorum..

Bırakınız müceddidlerin ve mehdilerin YENİLEMESİ   İbrahimi ve Musevi ve İsevi ve Muhammedi dinler bile 300 çıkış ve 300 iniş olmak üzere ortala 600 senelik bir çizgi göstererek AHKAMLARI değişerek geçerlik ve yürürlüklerini yitirmişler ve yeni AHKAMLAR ve HUKUKLAR gelmiştir. Elbette Musa ve İsa aleyhisselam zamanlarında sosyal ve siyasal konular.. ekonomik ve politik zorunlar bu günkü gibi geniş kapsamlı ve derin içerikli değildi.. Şeriatları da ona göre idi.. şu örnek verilir: Musa ilk okul.. İsa orta okul.. Muhammed lise.. dengi EĞİTİMİ olan bir çağa geldi.. ve o çağa göre Bir tek Dini tebliğ etti. Din ise itikad (hikmet) ve ibadet (hakikat) ile ahkam (şeriat) ve ahlak (tasavvuf) bileşenleri olan bir bütündü..
Şimdi “din”lere ŞERİAT adını verip AHKAMI dinin KENDİSİ haline getirmek sadece TAASSUB’dur. İnsan bencildir ve ne ile uğraşıyorsa dini de ondan ibaret sanabilir. Çağımızda din hayatın dışına çıkarılıp inancın önü kesiliyorsa insanlar insan hak ve hürriyetleri adına AHKAMI ve siyaseti öne alabilir. Geçmişte devlet ve hukuk ve şeriat şemsiyesi altında yaşayan Müslümanlar TASAVVUFU ve ahlakı dinin kendisinden ibaret saydıkları gibi.

Dinin hayat dışına çıkarılması ve inancın hor görülmesi olan bu çağı bizim kendi elimizle hazırladığımız hiç aklımıza gelmez. Çünkü taassub ve tembellik yüzünden.. dini ibadetten ibaret saymamız nedeniyle bilimimizi dondurarak ve hukukumuzu durdurarak ölüler haline geldik ve din ahlaktan ibarettir.. din şeriattan ibarettir.. din ibadetten ibarettir.. din itikaddan ibarettir diyerek birbirine çarpışan zombilere döndük.

Geçen yüzyılda 2 milyon Müslüman olmüşse bunun elli binini Yahudi öldürmüştür bir milyon dokuzyüz bin “Müslüman” birbirini öldürdü.. Geçen yüzyıldan daha önceki Osmanlı ve Safevi ve Babür İmpratorluklarının birbirleriyle mücadelesini ve din yüzünden Müslümanların ekonomik ve politik çıkarlarına DİLİ ALET EDEREK birbirlerini telef etmelerini söz konusu etmiyorum. Sahabelerin birbirleriyle mücadelesine de hiç girmiyorum. Çünkü bunlar BEŞERİ olaylar ve insani zaaflardır. Bunlar hepimizde bulunuyor.

Ancak her şeyi DİN ile ölçmek ve ve özellikle dinin bir parçası tartmak.. dini sadece itikad ve ibadetten ya da ahkam ve ahlaktan ibaret saymak.. BENCİLLİK değilse ilimsizlik ve ayırt etmezsizlik .. iradesizlik ve aykısızlıktır. çünkü bir tane DİN bulunur ve fakat insanların sayısınca YOL bulunur. Savaşımızda din savaşı değil YOL savaşıdır.

Bu ne demektir.. ben yolumda gidiyorum.. sen de benim yolumdan gidersen anlaşırız.. gitmezsen dövüşürüz.. eğer akıl ve fikir ile.. mizan ve insaf ile oturup konuşup anlaşmazsak aramızdaki hakem de gücümüz olur. Olayda bundan ibarettir.

O zaman durum ne olur ? MEHDİLER savaşı mı ? İslam dünyasında belki onlarca mezheb ve cereyan   müctehid ve müceddid ve mehdi ayırımını nazara almadan metbuların cehaletleri ve bencillikleri.. tabilerin taklitcilikleri ve ezbercilikleri yüzünden savaşıyorlar.

Oysa biz hidayeti falan ya da filan kişiden mi istiyoruz ? biz İHDİNA diyerek günde kıldığımız kırk rekatta Alemlerin Rabbinden istiyoruz. Yani biz imanı ile namazımızı kılıyorsak bir mehdiye gereksinim duyabilir miyiz ?

Bana göre “en” SON müctehid ve müceddin ve MEHDİ İmamı Nursî(1877-1960)dir. Allah ondan RAZİ olsun. KELAM ilminde yaptığı tecdid ile benim gibi milyonların imanının sağlam ve sağlıklı olmasına vesile ve vasıta oldu. Üstad’ımız oldu.. çağdaşlarının da Hoca’sı oldu. üç yüz sene sonra yani 2177 yılı civarında sonraki BÜYÜK MÜCEDDİD ile onunda hükmü bitecek. Oysa biz önceki tablomuzda onu SON MÜCEDDİD olarak görmüş ve göstermiştik.

Saygılarımla

Osmanziya 20.03.2025



Osmanziya 20.03.2025




Bu tablodan önceki diğer word dokumanı olan tablolar burada bindirilmiştir.

20250320_150953_MEHDI.zip

Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 15:43