Mustafa ÖZTÜRK'ün yerinde olarak tespit ettiği gibi "İster geleneksel İslam yorumu olsun ister modern İslam yorumu olsun bunlara bağlı kalınarak ahlaklı, erdemli insan olunması imkanı yoktur.
Bir kişi ahlaklı olmak istiyorsa inancı ne olursa olsun oluyor.
Erdemli olmanın herhangi bir inançla alakası yoktur." Evet evrensel olan haz ve vazife ahlakının dine ile bir ilgisini bulunmaz. Lakin zatı alinizin "ÇOK YANLIŞ! Peygamberimiz "BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM." AHİR ZAMAN PEYGAMBERİ, "BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM" diyorsa, Müslüman ancak GÜZEL AHLAKLI OLABİLİR." dediği gibi bu   mekarim-i ahlak haz ya da vazife ahlakından farklı olan bir kerem ahlakadır.. Fakata KEREM ne anlamı geliyor onu anlamak.. açıklamak ve anlatmak gerekebilir. "Tebarek te ya zelcelali ve EL-İKRAM." bize bir ışık tutabilir. Din aslında itikad ve ibadet ile ahkam ve ahlaktan ibarettir dediğimiz de bu AHLAK konusunun ilk üçünden sonra geldiğiniz anladığımızda mesele tavazzuh eder. Ahlak ve fazilet ve kemalat öyle bir yapıdır ki ancak ömrün sonunda ortaya çıkabiliyor.. nasıl ki dinin üç aşamasının sonunda ortaya çıkıyor. Bu incelikli konu aynı zamanda TARİKAT dediğimiz bir inceliği de gerektiriyor. Bu uzun bir konu. Şimdi mahşerde mizanda en ağır bir değer tutan bu AHLAK alanını uzun uzun açmadan kısaca bir bir kaç kelamla ifade edeyim: Tapılası karı.. kulluk edilesi koca.. ayağı öpülesi ana.. öf bile denilemeyen baba.. yani itikad ve ibadet ve ahkam ile AİLE denilen yapılan tesis.. tekid.. teyid.. ediliyor ve sonra "RIZA" denilen bu madenden çıkan cevherler bu AHLAK ile tespit ediliyor.. diye düşünüyorum. osmanziya yontembilim.com


Peter SINGER demiş; "Hayvanların hissettiği acıyı insanların hisssettiği aynı miktardaki acıdan daha önemsiz görmenin hiç bir ahlaksal gerekçesi olamaz." Bunun üzerine Yasin Emrak da"Hayvan hayatını insan hayatına tercih etmenin hiç bir mantıklı ve ahlaklı gerekçesi olamaz diye karşılık vermiş. Ben her ikisi de kendi açılarından haklılar lâkin HAYVAN.. insanın kendi canı gibi kendine "emanet"tir. Bu anlaşılmadığından çoğu insan çoğu zaman kendi "hayvan"ına acı çektiriyor. Bu da haz ya da vazife ahlakından başka bir hulk gerektiriyor. Ahlak felsefe yapmakla çözümlenmez ve çözülmez. Osmanziya

Ahlak konusundaki paylaşıma itiraz edilince dedim ki:mir için yapıldığında bu ibadet oluyor.. Dinde sadece ahlak bulunmuyor.. ibadette yer alıyor. Ahlak kuralarını.. itikad kurallarını.. ibadet kurallarını.. ahkam kurallarını.. insanlar yani islam âlimleri tespit eder.. hangisinin farz veya vacib ya da sünnet olduğunu ilişkin mezheblerini yorumları bulunur ve bunlar birbirinden de ayrı olabilir. Bu uzun bir konu bu dar yerde tartışılmaz. Bunun üzerine değerli bir arkadaş; "İslam dininin tüm kuralları Allah'ü Teala tarafından konulmuştur. Allah'ın hükümleri, peygamberimize vahiy âlimlere ilham yoluyla bildirilmiştir." denildi dedim ki: Kainattaki koşullardan yasaları yani şerait-i tekviniyeyi yani termodinamik kanunları.. kitaptaki kurallardan yasaklar şeriat-ı islamiyeti yani semio-sibernetik kaideleri.. insanlar çıkarıyor. Bunu bilim ve din tarihinden izleyebilirsiniz. Ezbere konuşuyorsunuz ve fakat anlamak istiyorsanız 300 yıllık yahudiliğin 400.. 2000 yıllık hristiyanlığın 200 ve 1500 yıllık müslümanlığın 100 mezhebinden ibret alınız. Bilimin ve Dinin Kuram ve YORUM'dan ibaret olduğunu anlamanız için insanlığın daha bir fırın ekmek yemesi gerekiyor. osmanziya yontembilim.com

Ahlak konusunda Değeri Olan Paylaşımlar ı olan Kardeşimiz daha iyi bilir ancak orman yasası.. gelenek yasası.. ahlak yasası.. devlet yasası.. din yasası gibi pek çok bilgi, değer, koşul, kural, yasa, yasak ve yaptırım alanları söz konusudur. Bunların hepsini YARATILIŞ'a ya da EVRİM'e bağlıyarak ve Yaratalış'ı ya da Evrim'i TANRI haline getirerek bu işi çözemeyiz. Kafamızda bulunan sayrı ve sanrı TANRI'ları ya da sözde veya sahte SANRI'ları işin içine sokmak durumu daha da kötüleştiriyor. En altta ORMAN KANUNU bulunuyor. Yani güçlü olanın aynı zamanlı haklı olduğu düzen. Örneğin kralın ASLAN olduğu düzen. Zaten kral işini bitirmişse bu iş ÇAKAL'a düşüyor. Bundan sonra GELENEKLERİN kural koyucu ve kamunun yaptırım edici olduğu insanların toplum düzeni işliyor. Bu söz konusunu tradition ve gelenekler yunan ve roma ve islam medeniyetinin seyri içinde gelişmiş ve masonların Amerika'yı kurmalarıyla insanın köle gibi alınıp mal gibi satılmaktan kurturan hukuk düzeniyle DEVLET YASASI haline gelmiştir. Orman yasasında yaptırım ve kuvvet bulunur.. gelenek yasasında kural bulunur.. devlet yasasında hem kural hem yaptırım bulunur. Bu kural ve yaptırım birliğini sağlayan toplumsal düzen ve organizasyondur. Ancak işin kemali bununla sağlanmaz.. devlet yasasından önce insanların vicdanında bulunan AHLAK yasası insanlara ÖZGÜRLÜK alanı sağlar. Bunu da Bilgi Kuramının kurucusu KANT teorik ve pratik aklın tenkidi yapıtında ortaya çıkarmıştır. Bu orman.. ahlak ve devlet yasaları sadece DÜNYA'da işler.. bu işi AHİRETE doğru genişlettiğimizde de ortaya DİN yasası çıkar buna kozmik yaptırım ve homik kural da diyebiliriz. Yani müeyyidenin evrenden ve kaidenin insandan geldiği hal.. yani evren AR ve insanın AD olduğu bir AT.. nesne yükünün AR'ını ve kimse yolcusunun AD'ını taşıyan ÖZNE.. gizemli yolculuğundan nereden geldi.. nereye gidiyor.. işte bu çok heyecan verici bir seyr ü suluk ve seferi seyahat.. Rabbimiz anlamak.. ağlamak ve yaşamak nasib ede. Amin.   


Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 09:55