İNSAN MODELİ
INSMODEL00 dizini içindeki dosyalar
Hakikatı hikaye etmek kolay olmadığı gibi
hikayenin.. seslenmenin.. konuşmanın.. dilin.. diyalektiğin;
hakikatını dahi ortaya koymak zordur.
İnsan.. kendini DİL aracılığı ile tanıyor.. dil aracılık yapınca ortaya KİTAP çıkıyor.. İNSANIN ve içinde yaşadığını var saydığı KAİNATIN mana ve hakikatinin anlatıldığı ve açıklandığı indirilen kutsal KİTAP söz konusu olunca ve bu kitap gönderilen özel bir insan yani NEBİ tarafından beşeriyete.. taşınınca ortaya tam BEŞ tane külli kitap çıkıyor:
İNSAN..
DİL..
KİTAP..
NEBİ..
KAİNAT..
Bu kitaplarda içinde DİL ve İNSAN öylesine iç içe ki.. çoğu kişi ayırt edemiyor.. bu nedende ben de bu ayırımı göz ardı ederek.. insanı dile.. ya da dili insana indirgeyerek ve bu listede yer alan “KİTAP” terimini rahat kullanmak için onun yerine son kutsal kitap olan KUR’AN adını vererek şu dört kitap sıralayarak sayıyorum.
Genel ve Tümel Kitaplar: İNSAN.. KAİNAT.. KURAN.. NEBİ..
Kainat ve insan konusunda bilimin ve fünunun dedikleri var.. Kur’an ve nebi konusunda dinin ve felsefenin dedikleri var.. Bu dördünden sadece “İNSAN”ı nazara alarak.. ona özel önem ve özgün değer vererek ilgimin ve bilgimin ana konusu ve baş sorunu haline getirerek İNSANBİLİM dediğim bir çalışma içine girdim.
İnsanı matematik temeli FKB (Fizik Kimya Bioloji) ilimleri inceleler.. sonuçta ortaya TIB çıkıyor.. insani mantık temelli PSL (Psikoloji, sosyoloji, Linguistik) ilimleri incelerler.. sonuçta ortaya AHLAK çıkıyor.. insan sadece bilimlerin değil.. siyaset (politika) ve ticaret (ekonomi) ile idare (hukuk) ve terbiye (din ) etkinliklerinin de konusudur. Ancak bunların hepsi insanı incelenecek bir nesne ve kullanılacak bir araç olarak görür. Teknoloj ve İdeoloji de zaten bu amaçla üretilir ve tüketilir.. ve bu yüzden dil ticarette reklamın.. siyasette propagandanın.. felsefede edebiyatın.. dinde vaazın vaz geçmediği bir dolayım ve aracıdan başka bir işe yaramaz dersem belki abartmış olurum lakin yine de bir meramı ifade etmiş oluyorum: İnsanın kendi kendini,daha aracısız ve daha dolayımsız, tanıması için artık yeni bir DİL gerekiyor.
Böyle bir dile YÖNTEMBİLİMSEL analiz adını vererek yıllardır reklam ve propagandasını yapmama rağmen ne yazık ki başarılı olamadım. Ancak bu dili kullanarak ve bu dilin içeriği ve konusu olarak “insan”ı incelemeye.. imgelemeye.. irdelemeye.. anlamaya.. açıklamaya.. anlatmaya çalıştım. Bu konuda beş altı yıldır binlerce yazı yazarak ve yüzbinlerce tablo yaparak web sayfamda (www.yontembilim.com) sundum ve sosyal medyada (facebook) sergiledim. Sonunda sayfam hatırı sayılır bir reyting aldı ve sosyal medyada 1000’ı aşkın beğeni alan “Insanbilim” başlıklı topluluk sayfam oluştu. İnsanlar biçimsel ve içeriksiz bir anlatım olan Yontembilim’e fazla rağbet etmedi.. fakat Insanbilim’e teveccüh gösterdi.
İnsan, bilim ve edebiyatın geleneksel ve klasik yol.. yöntem ve dillerinden başka araç ve dolayımla, kendini inceleyebilir mi ?
Düz yazıya başvurmadan.. deneysel ölçüm ve saptamalar yapmadan.. başta dilin kendisinden kalkarak.. dili tanımak suretiyle kendini anlayabilir mi ? Kutsal kitapların tarihi dört bin yılı geçmez.. yazılı dilin ve yazının tarihi de zaten bu kadardır.. bundan önceki 40 bin yıllık bir sesli dil tarihi olduğunu düşünüyorum. Bu hususte BELGE ve ARAŞTIRMALARA dayanan fazla bir malumatım yok.. ancak insanın olmazsa olmazı olan dil kökeni ve din kaynağı hakkında fazla bir bilgimizde yok aslında.. dil nasıl doğdu.. bu konuda dini kaynaklardaki Rahman’ın insana “beyan”ı Öğretmesi ve Allah’ın Adem’e “esma”yı TALİMİ ve İkra (oku) emriyle inen ilk surede KALEM ile insana bilmediğinin öğretilmesi dışında fazla bir bilgi ve belge yok diye düşünüyorum. Bu insanın dil kökeni ve konuşma kaynağı hakkında yarı yarıya da olsa genel kabul görmüş bir kuram EVRİM.. ne derece bize dili ve konuşmayı ve seslenmeyi açıklayabilir ? Söylenen bilimsel hakikatlerin dini hikayeden fazla bir değeri olduğunu da sanmıyorum. Söyleyebileceğimiz son söz: Hakikatı hikaye etmek kolay olmadığı gibi hikayenin.. seslenmenin.. konuşmanın.. dilin.. diyalektiğin; hakikatını açık ve seçik olarak ortaya koymak zordur.
Kaynak ve köken söz konusu olunca dilimiz ve bilimimiz zorlanıyor ve dine sığınıyoruz.
Şimdi biz dili bırakıp acaba insanın hakikatını ortaya koyabilir miyiz ?
Biz diğer bir kitap olan KAİNAT’ın hakikatını ortaya koymak için de çalıştık.. çalışıyoruz ve bunda da oldukça başarı kazandık.. uygarlığımız bu konuda bilgilerin birikimi.. gözlem ve deney araç ve gereçlerin gelişmesi.. kuramların ve görüşlerin ve çalışmaların birbirine eklemlenmesi ile yer merkezli kainat tasvirinden güneş merkezli evren tasvirine geçti.. zaman ve mekan kavramlarını değiştirerek Enistein’i merkezsiz İZAFİYET kuramına ulaştık..macro evrende.. bununla beraber micro evrende de açılm yaparak KUANTUM kuramını gündeme getirdik..
KAİNAT konusunda yaptıklarımıza paralel olarak İNSAN alanında ne gibi devrimler yaptık..
Yaptığımız şu; insanı da bir evren parçası olarak görerek ve nesne olarak ele alarak beyin konusunda ve genetik alanında atılımlarımız var.. bunları küçümsemiyorum.. ancak bunlarla ve teknolojik kolaylıklarla.. insanın dili ve dini konusunda bir ilerleme sağladık mı ? Onun dünyasını yaşanmaz hale getirmekten başka.. Yoksa LGBT devrimi çalışmaları insanlığın evriminin bir parçası mı ?
İnsanı giderek elimizden kaçırıyoruz.. çevremizi kirlettik.. bu pisliği insana da bulaştırıyoruz.. dersem çok az bir azınlığın beni dinin sözcüsü sayacaklarını ve dediklerime değer vermeyeceklerini düşünüyorum.. ancak büyük bir çoğunlukta kutsallarını katıldığın ve savunduğum için alkışlayacaktır.
Peki hangisi haklı ? Azınlık mı y oksa çoğunluk mu ?
Peki hangisi hakikatlı ? Eşcinselliği ayıp ve günah sayanlar mı.. İnsanlık özgürlüğünü yeğleyen mi ?
Hangisi iyi.. hangisi kötü.. hangisi yetkinlik.. hangisi yararsız gibi sorunlarla değer hükmünde bulunmuyorum. Doğru ve gerçek bilgi sorusu soruyorum…
Hak ve hakikat konusuna elimizde bir ölçü ve kriter yoksa.. evleviyetle İNSAN konusunda da elimizde bir mizan ve kıstas bulunmuyor demektir. Elimizdeki kıyas ve karşılaştırmalar yeterli ise insan konusunda dahi bir karara varıp.. şu ölçülere uyan insanın kıstası ve mikyasıdır.. uymayan bozukluk ya da sapmadır.. diyebiliriz.
Elbette insanlığın sorunu sadece CİNSELLİK değil.. üretimden tüketime.. eğitimden yönetime.. ulaşımdan iletişime.. öğretimden denetime.. savaştan barışa ve yer küresinin çeşitli kaynaklarının tüketilmesine ve israfına kadar bir çok konularda zoruklar ve sorunlar var.. hepsi DİL ile çözülmektedir.
İnsanların günlük DİL’de mantıkları ve bilimsel DİL’de matematikleri var ve bunlarla beşerin uygarlığını buraya kadar getirdiler.. DİL ile yapılan bilim ve hukuk .. laiklik ve demokrasi.. ticaret ve siyaset.. namı diğer ekonomi ve politika.. işlemleri.. işletimleri.. eylemleri ve etkinlikleri bunun uzantıları teknoloji ve ideoloji.. bu gün gördüğümüz iç acı OLMAYAN manzarayı OLUMLU hale getirebilir mi ?
Getirebilir.. yeter ki bu enstrümanları kullanan insanlar kendilerini tanımaya çalışsınlar…
İnsan olarak kendimi TANIMA çabalarımın bir meyvesi olarak buradaki tabloyu 28.06.2015 günü oluşurdum.. Şimdi onu anlatarak ve açıklayarak kendi modelimi size benimsetmeye çalışacak değilim. Bir biri içindeki birinci dizinde 15 ikinci dizinde 23 tablo var.. bu tablolardan bir tanesini de buraya ÖRNEK olarak yapıştırdım. Onu anlamak için toplam 34 tabloyu versiyon sırasıyla incelemeniz.. izlemeniz.. imgelemeniz.. irdelemeniz.. örmeniz ve görmeniz gerekir.
Tablodaki sözcüklerin çoğu ARAPÇA.. nasıl evrensel bilim dili MATEMATİK ise.. nasıl küresel iletişim dili İNGİLİZCE ise insanbilimin dili de KUR’AN dilidir. Kur’anın dili arapça görünse de ilk indiği kültürü nazara aldığındandır.. Hayy sırrına mazhar kutsal kitabın sözcükleri canlıdır. Çünkü insana ilişkindir. Makineler yapan makine olan insana nasıl makine yapılacağı anlatılmamıştır ancak insan makinasının nasıl çalışacağı KİTAP’da açıklanmıştır. Kitabın dili.. insanın dili.. kainatın dili.. rasulün dili yani DİLLER ve KİTAPLAR biri birine PARELEL ve SİMETRİK olmasaydı .. bu güne kadar gelemezdik.. ancak bu günden sonra DİL’i daha açık ve seçik tanıyamayacaksak artık beşeri.. uygarlığı ve insanı da daha da ileri götüremeyeceğiz.. dili ve dini ilerletemeyeceğiz demektir. Böyle bir süre paldır küldür yuvarlanacağız ama sonunda kültürümüzün.. uygarlığımızın ve dünyanın da sonu gelecek.. Yer yüzünü yaşanmaz ve uygarlığı yaşatmaz.. insanı sağlamaz ve dilin içindeki dini gerçekleştiremez hale geleceğiz.
The Matrix diyor ki: İnsanların giderek hayvanlaştığı.. makinelerin giderek insanlaştığı bir gelecekte.. insan sorunlarını çözemez ve sorumluluğunu yerine getiremez hale gelecek.. biz de onların soyunu ortadan kaldırmaya çalışacağız..
Din diyor ki beşeriyetin meydana getirdiği medeniyet.. insaniyeti ve insaniyet-i kübra olan islamiyeti..ve bu ikisinin arasındaki ilişkiyi kuramaz hale gelecek.. insanlık İslamlığı ortadan kaldırınca ben de beşeriyeti ortadan kaldıracağım.
Acaba beşeriyetin.. medeniyetin.. insaniyetin sonu bu mu ?
Kainat ve insan için yapılan bunca zaman ve masraf boşuna mı ? Bir filim çevirmek için yapılan bunca masraf her halde o filmin ÇEKİMİ için değil GÖSTERİMİ içindir. Yapılan masrafın hedefi ve ereği üç beş katı hasılatı almak için değil midir ? Öyle ise sanırım sonunda dünyanın geçici çekiminin gerçekleştirileceği kalıcı gösterimini nazar almak gerekiyor ki ve umarım kainat ve insan ilişkileri filminin para-döktürü.. yönetmeni.. ve aktör ve figüranlarının seyircilerle birlikte YALVARI ve YAKARI senaryosunu tekrar tekrar izleyecekleri bir yapıt ortaya çıkacaktır.
Acaba kainatın bu hilkat ve kıyamet çalkalanması.. yaz ve kış dalgalanması gece gündüz titreşimi ağı açılan ağ-aç ve bağı çözülen uçmak ve yağı alınan bir ayran olmak için midir ? Dünya aleminden alimlerin ve cahillerin ayrıştırılması.. Dil dünyasından dâhilerin ve delilerin elenmesi.. Din tortusundan nebilerin ve velilerin süzülmesi içinde konulan bunca müddet ve verilen bu kadar mühlet boşuna mı ? Şu çok açık ki özgürlüğün bulunmadığı bu oyun ve öykü dünyasının sonsuzca süreceği sanısı ve kanısı bir aldanış ve yanılıştır.. desem biliyorum bu bazılarına hala kapalı ve kabul edilmez gelecektir. Çünkü bu savaş ve barışın altında bir yarış ve sınav vardır.. ve çoğumuz meker ve sekerle avlanır.
Arayanlar ve aralıkta kalanlar için yarin.. yarışın.. yaratılışın anlamı şudur:
Yazgı.. yazgı.. yazgı… Tüm yeme ve eylememizde.. bütün öyleme ve oylamamızda.. kılma ve kurmalarımızda.. yapma ve etmelerimizde hasıl bütün tüm yargılarımızda bunu nazara aldığımızda onu uy-ku’lamamız ve uy-gul’amamız çok daha renkli, zevkli, şevkli olacaktır.
Öyle ise İNSAN (dil) nedir ? İnsanlık (din) kimdir ? diye sorarak bu nev-i beşer hakkındaki olumsuz yargılarla baş edip ve sonuçlarına karşı koyabilmeliyiz.. Bunun içinde bize yeni bir dil ve yöntem gerekiyor.
Sağlıcakla kalın.
Osmanziya
|