Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Biraz oyun biraz öykü işte gerçek...

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Yöntem Bilim
Forum Adı: Yöntembilim
Forum Tanımlaması: Yöntembilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=674
Tarih: 26-Aralık-2024 Saat 02:25
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: Biraz oyun biraz öykü işte gerçek...
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: Biraz oyun biraz öykü işte gerçek...
Mesaj Tarihi: 12-Ocak-2013 Saat 12:21

Biraz Oyun Biraz Öykü İŞTE gerçek

 

BENZERLİK  dizini içindeki dosyalar

uploads/20130112_123046_BENZERLIK.rar - uploads/20130112_123046_BENZERLIK.rar

 

Suskun bir kitleye hitap ediyorum.

Dinleyecekler.. dinleyecekler.. dinleyecekler…

Ben susunca konuşacaklar!

Çünkü dil böyle öğrenilir.

Ancak ben ben değil senim.

 

Oyun ciddi ve öykü reddi ise KEDİ’mizin gerçekliği, ilim ve irade ortaya koyar.

Kudret ve Rahmetini göstermek için bize ilim ve irade veren Allah azze ve celle

Had-siz kudretini ve nihayet-siz rahmetini

bizim yaşam öykülerimizde ve şuur oyunlarımızda

yani var oluşlarımızda

görmek ve göstermek istemiştir.

 

Oyunun YASAK kuralları ve öykünün YASA koşullarını

Kur’an betiği  ve kainat konuşması ile yazmış ve okumuştur.

Bize de insan  kitabıyla okumak ve nebi  hitabiyle yazmak kalmıştır.

Çünkü bizler

Beyan-ı KUR’AN’a mezher olduk

Ahsen-i takvimde yaratıldık

talim-i esma’nın rahlesinden geçtik.

Ve Ehsen-i Amelle özgürleştirildik

Ve İKRA hitabına mazhar olduk.

 

Bilim TEMSİLLE (analoji)  masal okur  

ve edebiyat METAFOR (teşbih) ile istiare yazar.

Beşeri istiarelerin en iyisi Sokrat’ın mağara istiaresidir.

HUKUK ise muhkem yasa ve yasaklara dayanarak

bir kaziye-i muhkeme yani GERÇEK  ortaya koymaya çalışır.

 

Bizler dil temelli ve din tavanlı bir evde doğduk

ve burada hikmet ve san’at ile funun ve hukuk faaliyetleri ile

medeniyet  evrenimizi inşa ettik.

 

Uygarlığımızı çalıştıran bilim, edebiyat ve hukuk makinelerinin esası

vehim hasılatı oyunlar ve hayal ürünü öykülerdir.

Bunlar  dudak bükülen ve küçük görülen

kandırma ve uydurmalar değil

tam tersine gerçek oğlu gerçeklerdir.

 

“Gerçek”

Bin bir zorlukla “gerip büzerek ya da görüp çekerek  

bulunan oyun ve öykülerin adı ise diyeceğimiz bu yazının başlığıdır:

Biraz oyun biraz öykü işte gerçek.

 

Elbette kolaylıkla bize sunulan kılgılara öykü diyor

hazır lop sergilenen kurguları oyun olarak belliyorsak

öyküyü gerçekten ve oyunu olgudan ayırmakta  bir derece haklı olabiliriz.

Fakat bu ayırımın kıstası ve bu farkın  kriteri

yapıp etmelerimizdeki

 “zorluk” ve “ kolaylık” mı oluyor ?

 

Oyunu öykülendirmekte ve öyküyü oynamakta çocuklar bizden çok daha akıllıdır ve deha derecesindedirler. Fakat biz onlara onların doğal “dil”lerini  gererek, büzerek ve üzerek yani  eğiterek, öğreterek, alıştırarak ve böylecede  sıradanlaştırarak kendi gerçeğimize, daha da öte, kendimize benzetiriz ya da en azından benzetmeye çalışırız. Bu çekimli ve çelimli eğilimden ancak Allahü Teala ve takaddes hazretleri müstesnadır.

 

Allah kendine bizleri pozitif ya da negatif kendine benzetmek için değil

 “muhatab” aramak,bulmak ve olmak içun bu emanati bize verdi

yoksa  “ve lem küllehü küfüven ehad”dir.

Kimse olarak anlanmaz ve nesne olarak  anlatılmazdır.

Sadece esmâ’sını hüsnâ eebiliriz.

 

Hasılı.. ister gerçek, ister öykü ve isterse oyun olsun biz “dil”e muhtacız.

 

Dil de din gibi beşerin, uygarlığın ve insanın olmazsa olmazı.

 

Tabanımız olan Dil,  nasıl doğdu ?  

 

Tavanımız olan Din,  nasıl doğdu ?

 

Bu dil ve din ile Dünyamızı nasıl inşa ettik ?

 

Kuşkusuz bunu merak eden ve ettiren ilk ben, sen ve onlar  değil..  

bizden önce başkaları dahi

bu konulara eğilmiştir ve şu  dediklerini demiştir.

 

Örneğin az önce  torunumun oyununa katılırken gördüm ki hayvan sesleri bizim harflerimizin kökenini oluşturmuş olabilir.. Meee diye seslenen kediden  “m” sesini yani harfini bellemiş  ve Hav Hav diye seslelen  köpekten “h” sesini yani harfini öğrenmiş olabiliriz ve  hımm.. hımm.. diye bilgiçlik taslamış olabiliriz. 30 harf için otuz hayvan sanırım yeterince vardır. Kurduğum bu BENZERLİK oyunu’nu oynayan hayal gücümün öyküsüne inanan da olabilir inanmayanda.. evrimciler gibi  inanmak isteyen de olabilir   yaratılışçılar gibi inanmak istemeyen de.. amma hepimiz “gerçek” diye biraz daha ciddi.. biraz daha reddi.. biraz daha köklü.. biraz daha temelli.. bir öykü ve oyun ararız.

 

Ararsak ta buluruz.

 

Bunu nasıl yapacağız ?

 

Dil ile.. tavanı olmayanın tabanı.. dili olmayanında dini olmaz zaten..

yani dil,  hem dünya hem din için gerekli bir alet.

 

Günlük bilgi,  MANTIK denilen cihazla.. bilimsel dil, MATEMATİK denilen aygıtla.. inşa edilir.

Bunda bir sorun yok.. gerek mantık ve gerekse onun özel bir hali olan matematik işlevlerini işe yarar bir şekilde güzelce götürüyor ve uygarlığımızı iyi yürütüyorlar. Fakat günlük bilgi  ve bilimsel dil üstündeki hikmet, felsefe ve din katmanlarına gelince çuvallıyorlar.. bunu dini ve etnik temelli savaş dinamiklerine bakınca rahatça görürüz. Yani bu üst sorunların çözümünde  mantuk yetenekli olmuyor ve riyaziyat yeterli gelmiyor. Öyle ise bu hikmet, felsefe ve din alanı,  bilim aracı matematik  ve edebiyat aleti mantık ile yürütülmez. Belki araç ve aletler  bir  dil temeli ve anlatım tabanı olarak gerekli olabilirler fakat yeterli olamadıkları apaçık…

 

Dini vaaz ve felsefeyi edebiyattan ibaret sayarsak sorun yok.. kurduğumuz ideoloji ve teknoloji ile insanları bir süre daha uyutabilir hatta uyuşturabiliriz.. fakat sonunda bazıları gözünü açacak, ışığı görecek aydınlanacak ve  başkalarını tenevvür ettirecektir. Ancak biz şimdiden uyanmak ve aydınlanmak istiyorsak tarihteki aydınlanmaları sürdürmek zorundayız. Şu farkla ki geçmişteki aydınlanmaları tekrar etmemek şartıyla.. onları elbette yine-liyeceğiz fakat mutlaka yeni-lediğimiz değişimlerin bulunması şarttır.

 

Bu nasıl olacak ?

 

Elbette günlük dil mantığı ve bilimsel bilgi matematiği ile değil..

bu ikisinden başka bir dil ve bu ikisinden diğer  bir aletle.. bu ikisinden ayrı bir ayırımla..

 

Bu alet elbette düşümüzle.. işimizle.. öy’ümüzle.. oy’umuzla.. ye’memizle ey’lememizle..uy’mamızla..uygula’mamızla.. işleyecek

ancak bu kök ve sesleri, adları ve  arları.. anlam ve anlatımları

düz yazıyla değil analitik düzlem TABLOSUNDA 

mantıksal, geometrik ve metodik olarak kullanmak suretiyle olacak.

 

 

Bu iletinin dizini olan BENZERLIK  klasörü içindeki  LEVHALARDA  dil kökü olan misil ve mesel ile temsil ve timsal yani MSL köküne ilişkin bir anlatım yapıldı.. bu tabloları veriyon sırasıyla inceleyiniz anladıklarınızı eleştirin ve anlamadıklarınızı sorunuz.

 

Sorun benim başkalarının anlatabilme özürlülüğüm olduğu kadar

başkalarının “anladıklarını eleştirme UTANMASI ve anlamadıklarını sorma KORKUSU” dur.

 

Elbette biz beşerin VEHİM ve HAYAL’i gibi böyle utanma ve korkmaya BENZER daha başka  kaynayan “duygular”ı var. Biz de bu duygu çorbasına  daha çok duyum kaşığı daldıracağız…

 

Yeter ki zihnimizde merak ve gönlümüzde aşk olsun.

 

  

Sağlıcakla kalın.

 

OSMANZİYA

 

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE

semantik / anlambilimsel / MAANÎ  yetersizliklerim

için düz yazıdan özür dilerim

 

 

NOT:

Evet, aslında benim kullandığım sistemde

cümleye, kelimeye  hatta harfe de ihtiyaç yok…

 

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/ -

http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/ -

http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/ -

http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/ -

 

http://www.yontembilim.com/ -

http://www.insan-bilim.com/ -

http://www.osmanziya.com/ -

http://www.mustafabugucam.com.tr/ -

http://sites.google.com/site/yontembilim/ -

http://sites.google.com/site/insanilim -

 




Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info