Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

yakinmak

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Genel
Forum Adı: Dünya
Forum Tanımlaması: Genel Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2531
Tarih: 16-Aralık-2024 Saat 13:04
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: yakinmak
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: yakinmak
Mesaj Tarihi: 01-Kasım-2024 Saat 08:41
Hazreti Ali demiş ki:


KENDİNİ İLGİLENDİRMEYEN ŞEYLERLE UĞRAŞIRSAN KENDİNİ İLGİLENDİREN KONULARDAN GERİ KALIRSIN..



Onemli bir konu.. insanlarin çogu kendiyle degil başkariyla ugrasır.. bu yönelim dısa ve içe donuklukten farkli bir durum.. sanki ilçe..il.. ulke.. bölge.. küre yönetim ya da denetim ya da genel kurul uyesiymis gibi etkili ve yetkili olmadigi konularda dunyayi idare etmeye kalkar. Oysa sadece ulkesinde dört yılda bir OY hakki bulunur.


Belki gereksiz ve abartili ilgilenme ve bilgilenme alişkinliktan ya da dışarisinin çekiminden veya kendi özel dunyasini genel dunyada ayiramamaktan ya da kendini gösterme ihtiyacinda kaynaklanıyor.


Sonucta işe yaramayan.. en onemli sermaysmiz ZAMANI harcsyan bir yaklaşimla başkalarini iyilik ve güzelliklsriyle ilgilenmek.. kendini kusurlarini unutmasina ve asil gorevlerini goz ardi etmesine neden olur.

İlgilenilen BAŞKASININ Güzelligi olursa hasedine yol açar.. konuşulan BAŞKASININ kotulugu ise giybetin kapisini açar.. başkasina karışmak ya da ogut veya tavsiye onun seçimine saygiyi kaldirir ve daha aklimiza gelmeyen pek çok olumsuzluklara ve sorunlara açar.
"Bahtıyar odur ki kendi kusurlarini gormekten başkalarinin kusurlarini görmeye vakit bulamaz." hadis olarak duymuştum.

Olumsuzluklara bakmak.. kendini üzmek.. sonra bunu anlatıp etrafı üzmek.. bu durumda şöyle derler Karanlığına söveceğini bir mum da sen yak.. ben bu İNSANIN KENDİSİYLE ilgilenmesi büyük bir başarıdır. Zaten face e abone olan bizim gibi adamlar laftan başka bir işte başarıları olmuyor. Başka işleri bulunmuyor ki face ile ilgileniyorlar.

Saygılarımla sağlıcakla kalınız.
Osmanziya 01.11.2024 Izmir 0:40



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Kasım-2024 Saat 12:36



Etkin ve içten ve özgür ve dürüst bir insan olmak ne güzel AMAÇ.. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için sözün taşıdığı sağlam ve sağlıklı bilgi ve değerlere DUYARLI olmak.. iyi bir ARACI... Belli bir dünya görüşünü savunmak.. Tanrı tanırlık Tanrı tanımazlık çekişmesi yapmak.. dincilik ve bilimcilik tartışmasına katılmak ne insanın bilgisini genişletir ne de inancını değiştirir.. bir tarafa çekilir ve karşı tarafa böyle yaylım ateşi yapar. Başkalarının yazdığı yazının paylaşılmasını ne bize ne başkalarının yararı dokunur.. onu eleştirmedikçe...

saygılarımla. osmanziya yontembilim.com

01.11.2024


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Kasım-2024 Saat 22:28
Ebced ve Cifir Saidi Nursi ve Fethullah Gülen'in kullandığı ARGÜMAN diyorsunuz Lakin ARGUMAN bir alan ya da dil değil.. kaziye ya da önerme olan ve tanımlanmış bulunan sava ya da tümceye ARGÜMAN deniliyor.   Bir arkadaş da sizi uyarmış.. Kabbala'nın kaynağı Tevrat değildir diye. Hesab.. hendese.. yani aritmetik.. geometri.. birilerini malı değildir çeşitli diller.. dinler.. kültürler.. medeniyetler tarafında UYGARLIK tarihi boyunca oluşturulmuştur. Keza sentaks (beyan).. semantık (maan).. yöntem (usul) biçem(uslüb) da şu yada bu dinin malı değildir. İNSANLIĞIN ortak malıdır.   Nasıl bu temel bilgilerden cebir.. istatistik ve bilgisayar dilleri çıkartılmışsa daha gelecekte çıkacak çok konular.. alanlar ve katmanlar bulunacaktır. Ancak müslümanlar ilk yüzyıldan sonra bin yıl uyudular. Uyananların da daha uyanmadığı anlaşılıyor ki eskilerin sözel ve sayısal karakterleri bağdaştırarak çıkardığı   ebced ve cifir (Sıfır ya de şifre) kadim bilgilerden siyasi rant çıkarmamaya çalışıyorlar. İnsanlar bunların esası olan kodlamayı ve modlamayı makinaya öğrettiği halde biz birbirimize yahudilği ve   hristiyanlar ve müslümanlığı anlatamıyoruz. Hala ilk kitap bende sen kafirsin.. son kitap bende sen kafirsin.. ilkelliğini sürdürüyoruz. osmanziya yontembilim.com


Salih YOLYAPAN

İSLAM VE DEVLET
Kur'anın indiriliş amacı devlet yönetmek değildir. Hatta devletten hiç bahsedilmez. Ancak insanlar arasında adaletle hükmetmek ve görevlilerin liyakati, ehliyeti göz önüne alınmasını ister.
Peygamberin devlet başkanlığı görevi yoktur. O müslümanların kanaat önderi konumundadır. Gayri ihtiyari olarak devletleşme olmuştur. Çünkü diğer topluluklar devletleşip organize olmuşlar ve güç haline geldikleri için onlarla mücadele etmek devletleşmeyle mümkündü. Yani bunlar dini değil, dünyevi meselelerdir.
Mesela peygamber bir yere vali veya yönetici atayacağı zaman bunu Allahtan aldığı bir vahiyle yapmıyordu, kendi inisiyatifiyle yapıyordu.
Başka devletlerle antlaşma yapacağı zaman, antlaşma metni Allah tarafından vahiyle gelmiyordu.
Peygamber, savaşlarda hangi taktiği kullanacağını, karargahı nereye kuracağını Allahtan gelen bir vahiyle yapmadı, sahabe ile istişare ederek yaptı.


demiş.. dedim ki:


Güzel örnekler verilmiş ancak risalet ve velayet ile ubudiyet ve Rububiyet AYIRIMI hassas bir konu.. daire-i imkan ve daire-i vucub ayirimi gibi

osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Kasım-2024 Saat 22:29
Tanrı'nın Tarihi kitabında Karen ARMSTRONG.. filozofların SOYUT Tanrı kavramına ve mistiklerin (teozofların) SOMUT Tanrı gözlemine sahip olduklarını söylüyor. Mücerret (soyut.. absrackt ) ve müşahhas (somut.. konkre ) sözcükleri.. genel ve özel ile tikel ve tümel gibi MANTIKSAL terimlerdir. Bu üç çift kavrama aşkın (mütel.. transandant) ve içkin (mündemiç.. immanient) kavramlarını da ekleyerek YBA ile elde ettiğimiz.. sözlerin taşıdığı bilgi ve değerlerin sağlam ve sağlıklı olmasına ilişkin kriterleri nazara alırsak ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor. Tanımlama bu sekiz terim ile oluyorsa bu tanımların hiç biri bize SALT (mutlak) a ilişkin bilgi vermez.. yani bu alana ilişkin..   beceri ve yetimiz bulunmuyor.. bulunmuyor. Ancak var ve yok sanma ve sayama yetimiz ötesinde hiç yok ve hep var demek YETKİMİZİ bulunuyor. Yani mutlak ve salt ve tanrısal "konu"sunda her ne kadar biz var sayma ve yok sanma ötesinde var-dır, yok-tur diye bir şey söyleyemezsek de görme, bilme, düşünme ve anlama hassasiyet ve hissiyat üstünde ve şuhudun ötesinde GAYBA ilişkin İNANMA selahiyetimizi kullanırız. "Göklere ve yerlere sığmadım fakat mü'min kulumun kalbine sığdım" "Ben kulumun zannı üzereyim.. kulum beni nasıl bilirse öyleyim." "Nefsini bilen rabbini bilir. Rabbini bilen nefsini bilir." gibi PANTEİST ve PANENTEİST yani kainat veya insanın "hâşâ" Tanrı sayılması gibi MECAZİ kelimeleri HAKİKİ saymazsak.. ki çoğu insan bu mecaz ve hakikinin ayırımını da yapamaz.. nasıl yapsın ki hakikatı hikaye ETMEK kolay olmadığı gibi hikayeyi hakikat YAPMAK da zordur. ÖZETLE bu konuda alimler arasında bile konuşmak bir sorun iken avamı nas yeri olan face mevzuyu getirmek baya bir problem doğurur. TANRI'nın ne yeri olur ne de yılı.. Karen ARMSTRONG Tanrı'nın TARİHİ derken zatını söz konusu etmiş TANRI fikrinin Tarihi'nden söz etmiştir.. ilginçtir Yazar tarihe geçmiş bütün isimleri söz konusun ettiği halde KELAM tarihinde özgün bir yeri olan İmamı Nursî'den hiç söz etmemiş. Saygılarımla osmanziya    


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Kasım-2024 Saat 23:25
https://www.youtube.com/watch?v=XBWM24J5oWw

Bu yıl NOBEL ÖDÜLÜ neden Fizikçilere verilmedi?


Barış ÖZCAN




Teşekkür ederim.. insan olmak hepimizin ihtiyacı ve her birimizin amacı.. fakat pek azımız başarılı olabiliyor.

osmanziya 01.11.2024



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info