din ticareti
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2338
Tarih: 12-Kasım-2024 Saat 21:24 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: din ticareti
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: din ticareti
Mesaj Tarihi: 03-Haziran-2024 Saat 17:53
Lütfen mantık hatası işlemeyelim.
Dini istismar eden, ondan nemalanan sahtekârların çoğalması dinin aleyhinde bir delil teşkil etmez.
Yalan söyleyenler de çoktur, hırsızlık yapanlar da çoktur.
Bu, yalanı ve hırsızlığı normal yapar mı?
Kalp paranın çoğalması, hakiki paraya zarar verir mi?
Hakikat sayıdan bağımsızdır, hakikat sayıdan etkilenmez.
Bir milyon kişi de yalan söylese yalan, yalandır. Bir tek kişi de söylese doğru, doğrudur.
Ha siz dine hiç inanmayabilirsiniz, o ayrı mesele.
Fakat doğru muhakeme ve mantık yürütmelisiniz.
Hava ve hevesi, çıkarları insanları doğruyu görmekten veya doğruya göre yaşamaktan alıkoyuyor.
Nefsinin değil, hakikatin kölesi ol! c.ö.
Cuma ÖZÜSAN
Değerli Hocam, paylaşımınız için teşekkür ederim. Zaman zaman zatı âlinizin adını zikrederek şu sözünüzü beğenirim ve paylaşırım: "Batının dini felsefe, doğunun felsefesi dindir."
Buna benzer başka bir dilemma rahmetli H.Ziya ÜLKEN Hoca'nın şu mealde ayırımını tutarım: Doğu yokluk ve telkin medeniyetidir.. batı ise varlık ve irade medeniyeti.
Fakat İslam dünyasında bu iki yaklaşımın "ortası" olan bir anlayış söz konusu oluyor: Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya yarın ölecekmiş gibi ahirete çalışma. Bu sözün kaynağını bilmiyorum. Hadis olabilir. Fakat İslam kültürümüze uyar.
Kültür deyince sürekli yinelediğim bir fikrimi belirtmeliyim. Kültürün olmazsa olmaz bileşenleri olan dilin ve dinin altı bin senelik YAZILI ve altmış bin senelik SESLİ birlikteliği bulunuyor. Semavi dinler olan yahudiliğin 3000.. hristiyanlığın 2000 ve Müslümanlığın 1400 senelik geçmişini nazara aldığımızda ortada olan SAF DİN değil kültürler karışımı söz konusudur. Demek istediğim Türkiye Müslümanlığı Suudi Arap müslümanlığını benzemez.. İran müslümanlığı hiç birine benzemez. Sonuçta ortada olan dil ya da din değil KÜLTÜR var oluşudur.
Eskiden bende böyle saf bir islam âlem olabileceğini düşünürdüm. Yaş ilerleyip bilgi ve deneyim ve birikim arttıkça yaşanacak bir dini değil kaynağı aranacak bir dil ve din bulunduğunu anladım. Burada bilim ve hukuk ve din ve ahlakın GEÇERLİLİK ve YÜRÜRLÜLÜK kavramları ele alıp konuyu uzatmak istemiyorum.
Sadece münafıkların yararlanması için salık verilen BEYYİNE suresinde üç dinden ya da dinin üç vasfından söz edilir.. ve dinin kökenine ilişkin işaret belirtmek isterim.
Beyyine suresinde dini halise.. dini hanife.. dini kayyime ile şerri beriyye ve hayrı beriyye kavramlarından söz edilir. Bunların toplamından bir bürhana götürecek BEYYİNE çıkıyor.
Birde bu denklemlere göre günde kırk kez istediğim SIRAT-I Müstakimi ortaya koyacak aklı salih ve nakli sahih ile lisani sâlim ve kalbi selimi yani yeni edille-i şeriyyeyi bu vesile ile önermiş olayayım.
Sonuçta Tanrı'ya tapmak ile O'na kulluk yapmak arasında bulunan TANRI TANIKLIK.. artık klasik Tanrı Tanımazlık ve Tanrı Tanırlık çatışması ile sağlanamıyor ve bu çatışmadan nemalanan seks ticaretinden aşağı kalmayan din ticaretinden kaçınılamıyor ve hahamların ve papazların ve hocaların RUHBANLIĞINDAN kurtulanamıyor.. diye düşünüyorum.
Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız.
Osmanziya yontembilim.com 03.06.2024
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 03-Haziran-2024 Saat 18:09
Rahmetli Necmeddin Erbakan ve Şeyhi Esat COŞAN'nın kırk yıl önceki çalışmalarıyla Askeri teknoloji noktasında bu gün elde ettiğimiz hazırlıklar ve başarılar elbette inkar edilmez. Ve fakat ekonomik ve siyasal islam ile bütün işler çözülmüş sayılmaz. Daha yapılacak çok işler bulunuyor.
Bin yıldır süregelen sünni ve şii çarpışmasına şimdi Kur'ancı ve Hadisci çatışmalar eklendi.. ayrıca Türkiyede reto ve feto denilen gurublar var.. kültürel islam ve siyasal islam.. bunlarda birbiiyle kavgalı.. sonra bu ikisine de düşman askeri islam var.. din adını binlerce birbirini öldüren insanların uygarlığa ne gibi katkısı oldu.. sadece kuvveti yeterse öldürür.. yetmezse kafir diye tekfir ederek kendini temize çıkarır. Aynı şekilde yeni dinler olarak kapitalist masonlarla ve sosyalist marksistlerde kuvveti ele geçirince öyle yaparlar. Din ve yolu birbirinden ayırt edemeyen cahil müslümanlarla bir yere gidilmez. Böylece dil ve din gibi etnik değerleri partilerine paravana edenler.. emek ve özgürlük gibi ekonomik ve politik değerleri ideolojilerine paravana edenler.. azalmadıkça dünyadaki insani ve islami sorunlar çözülmez diye düşünüyorum. osmanziya
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 11-Haziran-2024 Saat 01:43
Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu?
Antik Çağ’ın Mirası ve Doğu
Thomas Bauer RUNİK KİTAP
Orta Çağ kavramı, kullananların düşündüğünden daha fazla hasara neden oluyor. “İslam’ın Orta Çağı” kavramı ise büyük ölçüde tartışılmamıştır. Peki, “İslam'ın Orta Çağı" ifadesi aslında neyi tanımlıyor? Modern Çağ öncesi İslam kültürlerini ele almamızda bu ifadenin ne gibi etkileri var? Kültürlerarası karşılaştırmalarda bu kullanımın sonuçları nelerdir? İslam çoğu zaman Orta Çağ’da takılıp kalmakla suçlanıyor.
Peki, ya İslam’ın Orta Çağı yoksa? Thomas Bauer, Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu? -Antik Çağ’ın Mirası ve Doğu- kitabında, “Orta Çağ” olarak adlandırılan dönemde Avrupa’da kayıp kültürlerin yalnızca harabelerine rastlanırken, İslam dünyasında bayındır şehirlerin bulunduğunu ve bilimlerin bütün canlılığıyla gelişmeye devam ettiğini gösteriyor. Almanya’nın en çok satan kurgu dışı kitaplarından biri olan bu kısa başyapıt, reforma ihtiyaç duyan “İslami Orta Çağ” görüşümüzü yerle bir ediyor.
Doğu’nun antik kentlerinde hamamlar, camiler, kiliseler ve diğer büyük taş yapıtlar ayakta kalırken, o dönemin Avrupa’sında bunlar birer harabe haline gelmişti. Oysa Doğu’da hekimler Galen’in tıbbını devam ettirmişler; doğa bilimleri ve edebiyatta birbirinden eşsiz eserler kaleme alınmıştır. Doğu’nun günlük hayatında bakır sikke, kiremit, cam gibi gündelik hayatın önemli unsurları yaygın bir şekilde kullanılırken, Avrupalılar bunları ancak Yeni Çağ’ın başında (tekrar) keşfetmişlerdir.
Bauer, antik kültürün Endülüs’ten Kuzey Afrika ve Suriye üzerinden İran’a kadar yaşamaya nasıl devam ettiğini, neden 11. yüzyılın Hindukuş’tan Batı Avrupa’ya kadar bütün Avrasya’da, daha sonra Yeni Çağ’da da takip edilecek bir dönüm noktası olduğunu somut bir şekilde anlatıyor.
Thomas Bauer bu kitabıyla, alışagelmiş çağ sınırlarını ikna edici bir şekilde yerinden ediyor ve Doğu ile Batı’ya dair klişeleşmiş görüşleri bir bir çürütüyor.
Çalışmalarıyla 2013 yılında Gottfried-Wilhelm-Leibniz-Ödülü’ne ve 2018 yılında Tractatus Ödülü’ne layık görülen Thomas Bauer’in Neden İslam’ın Orta Çağı Yoktu? -Antik Çağ’ın Mirası ve Doğu- kitabı da 2019 yılında WBG (Bilimsel Kitap Topluluğu) Beşeri Bilimler En İyi Kitap Ödülü’nü kazandı.
Liste Fiyatı: 72,00
Çevirmen: Hülya Yavuz Akçay
|
|