tanirlik TANRI tanıklik
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2545
Tarih: 05-Aralık-2024 Saat 13:52 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: tanirlik TANRI tanıklik
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: tanirlik TANRI tanıklik
Mesaj Tarihi: 19-Kasım-2024 Saat 18:56
ŞERİAT
TARİKAT
MARİFET
HAKİKAT
Bu gün Değerli bir TARİKAT mensubu dedi ki:
"Saadet denizindeki eşsiz inci odur. Şeriat, tarikat, marifet ve hakikatte mükemmel olandır.
ŞERİAT
TARİKAT
MARİFET
HAKİKAT
Ona birçok isimle seslenilir. Şeyh, Önder, Mehdi, Hadi derler. İmam, Halife, Kutup, Kutupların Kutbu,Zamanın sahibi derler. Cihanı gösteren kadeh, alemi gösteren ayna, en büyük iksir diye nitelerler. Ölüyü dirilten Ab-ı Hayat Suyunun Sahibi derler. Tüm varlık, Onun varlığının cüzleri olup, varlığın bütünlüğü bir tek şahıstadır ve tüm varlığın gönlü o tek gönüldür; alem gönülsüz olmaz. Alemin yeganesi olan o gönlün Allah zikri alemi ayakta tutandır. Mülkte, melekutta ve ceberrutta hiçbir şey Onun gözüne örtülü kalmaz, eşyayı ve eşyanın hikmetini olduğu gibi görür ve bilir. Varlığın tümü hem görünüş hem de mana olarak Onun nazarı altındadır. Alemin olayları Onun neşesi üzerine devreder. O, dünyayı yoluna sokmaktan, halkın kötü alışkanlık ve adetlerini kırıp yerine doğruyu ve güzeli yaymaktan, beşeriyeti Allah’a davet edip, Onun azametini ve birliğini bildirmekten , insanlık yollarını açmaktan, ahiretin değerini, ebediliğini bildirip, dünyanın değişken, sonlu ve değersiz olduğunu anlatmaktan bir an bile geri durmaz. Hakk için halka hizmeti kesintisizdir. Onun kendinde kendine özel gücü ve kudreti, kendine özel muradı yoktur. O hep Allah ile Allah içindir. Padişahın sarayında kesintisiz kulluktadır. Yine de tamamen özgürdür, beşeri eğilimler, gereksinimler onu bağlamaz. Ruhtur ve varlığın ruhunun ruhudur. Varlığın kalesidir. Meleklerin secde ettiği varlıktır. İnsan denince O bilinir, şeref ve emanet Ondadır. O, Resulullah Efendimizdir Efendimizin nurunu taşıyan Varisleridir. O Hacı Ahmet Kayhan Efendimizdir."
Bende ona Teşekkür ettim.
DEDİM Kİ:
Değerli Abicim tabloda gösterildiği gibi:
Bizi DİN'i
EVVELDE İtikad ve İbadet..
AHİRDE AHKAM ve Ahlak..
ZAHİRDE AHKAM ve İbadet..
BATINDA Ahlak ve İtikad..
olarak biliyoruz.. iki kez yazılanları birleştirirsek
DİN itikad ve ibadet ile ahkam ve ahlaktan ibarettir.
Siz söylediğiniz
ŞERİAT kelimesini AHKAM'a
TARİKAT kelimesini AHLAK'a
MARİFET kelimesini İBADET'e
HAKİKAT kelimesini İTİKAD'a
nasbettik.
Din İTİKAD ile başlar siz buna "hakikat" diyorsunuz.. sonra İBADET ile sürer siz buna "marifet" diyorsunuz.. sonra AHKAM ile devam eder siz buna "şeriat" diyorsunuz.. sonra AHLAK ile tamamlanır siz buna "tarikat" diyorsunuz.
Gerçi isimlerin değişmesiyle HAKİKAT değişmez derler ve fakat siz hangi HAKİKAT'tan bahsediyorsunuz işte buna tartışmak istiyorsanız YBA başvurmak zorundasınız.. siz de bana tarikat GİRMEK gerekir diyorsunuz.
osmanziya 19.11.2024 Pursaklar 16:31
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 19-Kasım-2024 Saat 19:12
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 20-Kasım-2024 Saat 07:23
İmamı Nursî'ni tanımladığı üzere "Mahbubu kulub.. mürebbiyi nefis.. muallimi ukul ve sultanı ervah olan" Hazreti Muhammed Mustafa sallallahü aleyhi vesselam falan tarikatın ve filan cemaatın MALI değildir. Kim ki onu ümmet-i davet ve icabetten koparır kendisinin dedesi haline getirirse.. hakikatı kaybeden kendisini kaydeden olur.
Bu bakımdan yukarıdaki tabloda İBADET denilen adetler ve menasiklerin RUHUMUZU inkişaf ettiren bir MARİFET-İ ameliye olduğu açıklanıyor.
Elbette bu anlatımı günlük dilin düz yazısıyla değil YBA ile çözümlenen TABLO ile yapıyor.
İbadet.. RUHA marifet ve bilgi verir..
Ahkam.. NEFSE şeriat ve kural koyar..
Ahlak.. KALBE.. tarikat ve yol gösterir..
İtikad.. AKLA.. hakikatı ve gerçeği açar..
Şimdi bunların hepsini teker teker açmak yerine tümünü tabloda bir arada göstererek bırakıyoruz.
Bunların dördüne birlikte de DİN adı veriyoruz. Böylece din bir ağacın dallarını benziyor ve hatta dönüşüyor. Meyveleri sürekli büyüyen ve yenilenen ve tazelenen bir ağaca.. Ancak bu dallarından birini tek başına DİN haline getirildiğinde iş yol ve tarik ve mezheb ve izm olmaktan çıkıyor insanı yutan bir karanlığa dönüşuyor.. diye düşünüyorum.
Ahlakı tutan kimseler kültürel savasçı..
Ahkamı tütan kimseler ekonomik ve politik savaşcı..
İbadeti tutan kimseler askeri savaşçı..
İtikadı tutan kimseler hepsinin üstünde HAKİKATI gördüklerini için hepsini yani bu üçünü ayrı ayrı seven ve onların üstünde ümmeti icabete ve davete yani bütün beşeriyete yönelen bir tavır alabilirler.
Sanırım Ahmet KAYHAN DEDE'nin yolu bu idi.
Dinnur YAŞAR 20.11.2024 Pursaklar l5:06
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 20-Kasım-2024 Saat 16:18
Gözlemlemek
DAYAN Bakmak DIREN
Beklemek
ULAŞ ve ERİŞ
Yumurta pişirmek mi istiyorsun ya gidip marketten alacaksın ya da bir kümes yapıp tavuk besleyeceksin. Tavuk beslemek için bir bahçenin ya da düz tek katlı bir evin bulunması gerekecek.
Başkalarından aldığınız bilgiler marketten aldığınız yumurtalar gibidir.. dinleme ve okuma ücretini verdiğiniz de dilediğiniz kadar YUMURTA yani BIKTI alabilirsiniz.. Başkalarından beklediğiniz ve öğrendiğiniz ve sonuçta bildiğiniz bilgilerin hiç biri sizi ÖZGÜN malınız ve malınız değildir.. KELAMINIZ ve KALEMINIZLE okumanız ve yazmanız olamaz. KULTURLEME ya da KULTURLEME yoluyla oluşmuş kimliğiniz ve kişiliginizdir. Dediklerimi KABUL ettiğinizde benden begendikleriniz ve belledikleriniz dahi öyledir. KULTURLEŞME ile bireyselliginizi ve başladığınızı ve başkaligi nizi ve basatliginizi ve başkanlığını ortaya koyabildiginizde BILGILERINIZ ve DEGERLERINIZ sizin olur ve özgünlüğünden dolayı paylaşılır hale gelirler.. diye düşünüyorum.
Herkesin konuşabildiği bir konuya parmak bastım.. elimi kurtaramadım.. kolumu kapatırdım..
Ayşe Küçük Paylaşmış:
Cinselliğin bastırıldığı toplumlarda kadınların samimi ve nazik davranışları erkekler tarafından "ilişkiye davet" olarak algılanıyor.
Kadınlar "acaba yanlış mı anlaşılırım?" diye düşünmekten karşı cinsle dostça ve sağlıklı ilişkiler kuramıyorlar.
Bu reel hayatta da böyle, sosyal medyada da böyle.
Birbirimizi dişi ve erkek kimliklerimizden bağımsız önce "insan" olarak görmeyi öğrenmemiz lazım.
Kadınların kendilerini korumak adına gösterdikleri erkeksi davranış biçimleri içlerindeki dişi enerjinin körelmesine ve eril enerjinin yükselmesine sebep oluyor.
Kadınlar zerafetini yitirdikçe ve erkekleştikçe hayat zerafetini yitiriyor.
Kadınların nezaketini ve zerafetini "kuyruk sallıyor" olarak görmekten vazgeçelim.
Ve önce birbirimizle insani ilişkiler kurmayı öğrenelim,
Dişi ve erkek olmak sonraki aşama.!
demiş.. dedimki:
Teşhis doğru tedavi yanlış.. desem genel konuştuğum için çoğunlukla yanlış anlaşılacağına hiç konuşmamak daha iyi olacaktı.. bir arkadaşımız dinimizin bu konuyu çözdüğünü söylemiş ancak söz konusu olan din değil dindarlar ya da dindarlar.
Din ve dünya.. dünya ve ahiret.. kadın ve erkek.. kârı ve koca.. akıl ve kalb.. sermaya ve emek.. iktidar ve muhalefet.. standart ve patent.. gelenek ve değişim kısaca KAVİ ve ZAYIF arasındaki dengenin gerçekleştirilmesi ve uyumun sağlanması kolay değildir.
Çünkü savaş ve barışın ardında sınav ve yarışımız bulunur.
Osmanziya
Yontembilim.com
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 20-Kasım-2024 Saat 16:21
Güneş dün öğleden sonra Utqiagvik (Barrowolan) Alaska'da battı ve 22 Ocak 2025'e kadar yeniden doğamayacak. Bu 64 günü insanlar karanlık içerisinde geçirecek.
Eski adı Barrowolan kasabada yaklaşık 5 bin kişi yaşıyor. Kasaba, Kuzey Kutup Dairesi’nin 531 kilometre kuzeyinde bulunuyor. Bu da her sene yaklaşık iki ay boyunca kasabanın güneş görememesi anlamına geliyor.
Bu bölge, zor geçen kışın ardından tam tersi 11 Mayıs ile 19 Ağustos arasında her gün 24 saat boyunca güneşi görecek..
Bilim Kulübünde Mustafa DEVECİ paylaştı..
Dünyamız yer küresinde bulunulan yere göre değişiyor..
Dünyamız dilimize göre değişiyor..
Dünyamız dinimize göre değişiyor..
Dünyamız dil ve dinimizle oluşan kültürümüze göre değişiyor..
Dünyamızı kültürümüzle oluşan uygarlığımıza göre değişiyor..
Kimeleri bu değişen dünyalarımı değişmez sayarak ya da sanarak ve sonunça ölçü yaparak ona göre başkalarını değerlendiriyor.
En önemli düşünceleri arasına bilgi ve değerin farkını bilemiyor.. göremiyor ve buna bağlı olarak çıkan ekonomik ve politik çıkarlar nedeniyle savaşlar ortaya çıkıyor.. diye düşünüyorum.
Bu gün dünyanın çeşitli diller ve türlü dinlerle çeşitlenmiş türlü türlü milletlerin ve çeşit çeşit kültürlerin bulunduğu bir KÜLTÜREL HARİTA yer alıyor. Bu haritadaki ekonomik çıkarları ve politik yararları kullanarak kah bunları birbiriyle çatıştıran kah birbiriyle yarıştıran KÜRESEL EFENDİLERİN maniplosyonu altındayız.
Bunlarla başa çıkabilmek için kamunun güvenliği gerekçesiyle özel gizliliğimize ve kişisel güvenliğimize müdahale eden bir yapı hızla bizi kuşatıyor.
Buna çare olarak ne düşünüyorsunuz ?
osmanziya 20.11.2024 pursaklar ankara 16:33
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 20-Kasım-2024 Saat 22:04
Değerli bir Kardeşim demiş: ""Neden mutsuzsun? dedi. Mutsuz değil, beceriksizim dedim. Sizin gibi, mutlu olduğumu sanmayı beceremiyorum. Hepsi bu."
Ya bir boşluk, ya da beklenmeyen bir doluluk halidir.
Çok düşük bir özsaygım var ve sosyal olarak beceriksizim. Kendime olan güvenim düşük. Kendimi tükenmiş hissediyorum ve her gün bozuk bir plak gibi geliyor.
Paul Auster" dedim ki; Kendinin önemli ve değerli olduğunun başkasına bağlı bulunduğunu anladığımızda.. ya bir anne ya da babayız.. ya da bir kız ve oğlanız.. peki böyle olmayan olabilir mi ?
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Kasım-2024 Saat 00:07
Bu din dörtlüsü tablosu, dini; akıl ve kalb ile nefis ve ruh dörtlüsüne PARELEL bir yapı olarak örüyor.. bizde bunu şöyle gösteriyoruz:
Bu durumda NEZİR-İ KEVN (kainatın duyurusu ve uyarısı) olan sol üst ile BEŞİR-İ İNS (insanın muştusu ve müjdecisi) olan sağ alt bir SLAŞ teşkil ediyor..
NUZUL-U KİTAB (kitabın indirilmesi) olan sol üst ile RUSUL-U NEBİ (nebinin gönderilmesi) olan sol alt bir ters slaş teşkil ediyor..
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Kasım-2024 Saat 00:21
Klasik dinde.. ilimlerin sadece din ilimleri sayıldığı geçmişte islami gelenekte.. düşünmenin ve tefekkürün durdurulduğu bin yıl öncesinde.. fikrin ve düşüncenin dondurulduğu beş yüz yıl öncesinde.. felsefinin yasaklandığı ve içtihadın engellendiği üç yüz yıl öncesinde.. ef'al-i mükellefini olan farz ve vacib ve sünnet ile helal ve haram ve mübahın saptandığı EDİLLE-İ ŞERİYYE (Şeriatın Kaynakları) dört tane idi:
Kitap
Sünnet
Kıyas-ı Fukaha
İcma-i Ümmet
Oysa şimdi dinin yeni kaynaklarının yani yeni EDİLLE-İ ŞERİYYE'nin şunlar olduğu ortaya çıkmıştır:
NAKL-I SAHİH
RUSUL-U NEBİ
AKL-I SALİH
KALB-İ SELİM
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Kasım-2024 Saat 00:39
tanırlık TANRI tanıklık başlıklı yazımı paylaşan bu linkte.. dini bilenler için değil dini bilmeyenler için açıklamalar yapılmıştır.. bilenler zaten bildikleri için öğrenmeye gereksinimleri bulunmaz.. ancak bilmeyenler öğrenmek için bilmedikleri yeni sözcükleri öğrenmeye gereksinim duyarlar ve bu nedenle ellerinde lugatler eksik olmaz ve harıl harıl sözcükleri ilk defa duydukları kelimelerin anlamlarını değil bildiklerini kelimelerin manaları için de sözlüklere bakarlar.
Elbette öğrenmek için gereksinimden daha çok merak gerekmektedir. İnsanlar zaten ihtiyaçları olan ne varsa.. para.. yiyecek.. diploma.. meslek.. vesair hedeflerine doğru koşarlar hatta onları daha da kolaylaştırmak için aile ve kültür ve toplum tarafından yönlendirilirler.
Ancak gereksinimden başka bir de arayışları bulunan insanlar bilim, felsefe ve din sorunları yanında yanında san'at ve ahlak ve kemalat ve fazilet konularına girerler
. Bunların bir kısmı resmi ve profesyonel bulunur bir kısmı ise sivil ve amatör olur. Her ikisi de yerine ve amacına görü değerlidir.
Ben bunları topluca Resmi Filoloji (Bilim) ve Teoloji (Hukuk).. Sivil Filozofi (felsefe) ve Teozofi (tarikat) diyorum.
Hak ve hakikat bu çalışmalarla ortaya konulmaya çalışılır ki bütün bu çalışmaların ortak gereksinimi HÜRRİYET vasatı ve ortamı'dır.
Böyle bilgi toplumu ve hukuk devleti dediğimiz koşullar ve kurallar ve bunlara göre verilecek KARARLAR ortamı henüz sağlanmamıştır.
Çünkü bu bilgi toplumu ve hukuk devleti.. bir realite değil bir idealdir. Dini tabirle mahz-ı iktisad ve adalet değil.. izafi ekonomi ve görecel politikadır
Bu iki amel-i salih umde ve mefkure ve ülküler gerçek değildir ancak gerçekleştirilmesi gereken GEREKÇE'lerdir. Zaten bilimsel ilkeler olan özdeşlik ve özgürlükte GERÇEK değildir.. ancak var sayılarak ve varmış kabul edilerek bilim ve hukuk yapmaya çalışıyoruz.
Osmanziya 20.11.2024 pursaklar 01:39
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 21-Kasım-2024 Saat 08:17
"Kul ol.. teslim ol.. insan ol.." diyorsunuz. Bakın tümcelerin arasını iki nokta koymuşsunuz.. bir nokta koyup birbirinden ayırmamışsınız.. neden ? İnsan olmazsa islam olmaz.. insan islam olmazsa kurtulmaz.. diye düşünüyorum. Bu nedenle kul teslim olursa insan olmaz insaniyet-i kübra olan İSLAM olur. Zaten SORUN insanın mecazi rububiyeti ile islamin hakiki ubudiyeti arasında farkı anlayamamaktan doğuyor. İnsanların ve islamların bir arada yaşayabilmelerinin SIKINTISI nebilerin ve veliler ile dâhilerin ve delilerin de aynı kaynaktan geldiğini kavrayamamalarıdır. Bize uyumak yakışmaz. İnanan insanların başkalarını yararı bulunmaz.. kendi için çalışır. Sadece namuslu ve ahlakla olduğu için topluma zararı bulunmaz. Düşünen insanlarında da kendine yararı bulunmaz. Sadece keşif ve telifleri ile toplum ondan yararlanır. Orta yol hem düşünen hem inanan insanların birlikteliğidir. Bu da ÇAĞIMIZDA yeni bir yolu, soruna yeni bir çözümü.. sıkıntıya yeni bir çareyi gerektiriyor. Osmanziya
|
|