Başka bir dava sahibi ise Bekir BERK Ağabey hakkında başka şeyler söylüyor..
HATTI KUR’AN YAZI HİZMETİNİ hedmini bu nur hadimine bağlıyorlar…
İki nebi birbirini haber verirse de iki veli birbirini reddedebilir..
Nitekim sahabilerde birbirbirini reddedip savaşmışlar.
Hak dava gösterilen bu vefa ve feda örneklerini BATIL dava da görebilirsiniz.
Hatta bunlar birbirin içinde karışabilir.
Biri medine hurmalıkları için savaşır, Biri rıza-yı ilahi için savaşır.
Sonuçta araç, gereç ve savaş önemli fakat geçici olduğundan değerli değil değerli olan kalıcı olan amaç ve rızadır.
Beka zannıyla fena için savaşan olduğu gibi beka için fenaya katlananlarda var.
MAHKEME-İ KÜBRA'da Kitabın maddesi ve manası için savaşanlardan, kainatın geçici çıkarı ve yararı için savaşanlardın, insanın sevgisi, saygısı ve onuru için savaşanlardan, dünyaya cennete çevirmek ya da onunla ebedi cenneti elde etmek için savaşanlardan herkesin HESABI GÖRÜLECEK...
Karşılığı da kendilerine verilcektir.
Amma bundan daha da önemli olan Hocaefendi'in değil, Başbakan'ın değil, Bekir Berk'in değil, Hekimoğlu İsmail'in değil benim ve senin bu DAVA konusunda ne yaptığıdır.
Rıza-i İlahi dediğimiz cevherin bir biri içine dürülü sadefini ve kışırlarını dürr ve inci sanmakta isek.. KFR ile GFR arasındaki şark ve garb kadar birbirine uzak mesafeyi fır fır dönerek nasıl kat' edeceğiz ?
Bir mi'rac hakikatidir gidiyor zihnimde..
mirac uructur
mirac merdivendir
mirac yükselmektir
miraç ilerlemektir
miraç yürümektir
miraç adımlamaktır..
miraz ZAMAN ve NAMAZ adımlarıyla var oluşumu sürdürmektir.
Tüm ayetler dolaylı indirildi.. fakt miraçta iki ayet doğrudan verildi.
Hocalar her akşam amenerrasuli diye okur bakara süresinin son iki ayetini...
Bugünlerde yaşam öyküm bu minval üzere yürüyor.
Nuri AKAY hocam bir dua olarak bu ayetin mealini (kendi yazdığı) göndermiş:
“Ey Rabbimiz,
Unuttuk veya yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme.
Günahlarımızı sil bağışla.
Bizi yarlıga, bizi esirge.
Düşmanlara karşı bizi koru, yardım et. “
Hocamın çevirisi ne kadar ince.. kafirler demiyor düşmanlar diyor.
Nefis kafiri bize büyük bir düşman değil mi ?
Şimdi her yatsı namazı sonunun da okunan bu külli dua bu gün yaşanacak..
Muaheze etme, tahmil etme, tuhammil etme, avf et, mağfiret et, rahmet et…
TAHMİL şeriatı yükleme.. TUHAMMİL ise şeraiti yükleme…
Şeriatı bilen vardır da şeraitı bilen pek yoktur.. Şeriatı bilenlerde anca bildiği kadar bilir.
Bunları gecelim.. Hocamın tercüme ettiği şu dua kapsamına bakalım:
Muaheze etme, avf et, mağfiret et ve Merhamet et.
İhtiyarı kizb ve küfür CÜRÜRÜMLERİ ayrı bir tecziye konusu fakat şu nesina ve ahtana KUSURLARI ki ben buna sina ve hata diyorum yani unutma ve yanılma ile yapılan günahlardan bizi sorguya çekme Ya Rabbi diyoruz.
Bu tamam. Bunda da sorun yok.
Lehe ve aleyhe kazanıp kaybetmelerin bizim vüsat-i kudretimiz kadar olduğunu ilişkin SORUMLULUK ölçüsü verildikten sonra, unutma ve yanılma dahi mesliyet dışı bırakılmıştır ayetle.. aslında bu doğrudan olmasa dolaylı olarak iradedir fakat İLAHİ MERHAMET bunu sorgulama kapsamı dışında tutuyor..
Geriye ÜÇ konu kalıyor:
AVF
GFR
RHM
Bu üçünü tercüme etmeye çalışırken hocamın tercüme yetişti..
Mağfiret.. nedir ?
Avf belli.. rahmet belli..
tokat atma yüzüme üstelik beni öp.. pardon tokat atma yüzümüze bizi öp.
Çünkü orada hep Nâ nâ nâ var.. yani bizi, bizi bizi..
Bunu anladık fakat şu mağfirette ne oluyor ?
Hocam diyor ki
Bizi YARLIGA bizi ESİRGE
Bir çocuk esirgeme kurumunun ESİRGEMESİ kaldı.. çok kullanılmıyor..
Bu arada bir de yaşlı yarlıgama kurumu da olsaydı tamamlanırdı.
Sevgi, dostluk, yakınlık ve yavruluk bizim dört tane közümüz var.
Ağlayan gözlere köz demek gelir içimden.. sevgi ve acımayla ağlayan gözler…
Allah korkusundan ağlayan közler, Allah saygısından ağlayan gözler, Allah sevgisinden ağlayan gözler, bunlar aslında birer közdürler.. ateşsiz ve alevsiz közler. İnsanın tozu var, kozu var, tözü var fakat bir de közü var. Şimdi bunu söze getirelim:
Şimdi bu közün biri esirgeme biri yarlıgama…
gama ile geme bir kenara dursun geriye ne kalır ?
ESİR VE YARLI
Sözcük üzerine ilmim yok ve etimolojik çözümleme yapmaya yetkim yok..
Bir atmasyon yapacağım tutarsa..
Esiri ezme ile yarlı-gama da yargı-lama karşı karşıya getirirsek MAĞFİRET.. yargılayıp ezme yerine yarlıgayıp esirgeme yapma demek olmaz mı ?
Bu ikisini Türkçe’de nasıl karşılarsın ? Eskiden unutulmuş ya de yeniden uydurulmuş bir sözcük bulacaksın.. uyarsa ve başkaları da bunu tutarsa attığın değer (terim) ile tutturduğun değişken (kavram) birbirine kavuşur, yapışır ve zamanla birbirinden ayırt edilmez hale gelirse.. kendi dilinde bir çeviri, ki buna karşılama adını veriyorum, yapmış olursun…
Pemgamber hakkındaki Fetih süresi MAĞFİRET ile başlar Nasar suresi de TEVBE ile biter.. Eğer peygamberlerin dahi mağfiret ve tevbe’ye ihtiyacı var ise bizler ne kadar veli olsak dahi evleviyetle mağfiret ve tevbeye muhtacız.
Hasılı çeviri (tercüme) yapamadıysak da bol bol eviri (tevil).. yaptık ve böylece gördük ki kolay sandığımız çeviri eviriden zor imiş..
Sağlıcakla kalın.
Osmanziya
(NOT: günlük bilgi ve bilimsel dil üzerindeki din ve felsefe konuları için yeni bir DİL gerektiği gibi yeni bir SÖZLÜK dahi gerekiyor.. yoksa edebiyat ve vaz’ın GÜNLÜK DİLİ ile böyle atmasyonlarla işler yürümeyecek. )
|