Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

resmi ve sivil yan..

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: İnsan Bilim
Forum Adı: İnsan Bilim
Forum Tanımlaması: İnsan Bilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2441
Tarih: 05-Kasım-2024 Saat 14:27
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: resmi ve sivil yan..
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: resmi ve sivil yan..
Mesaj Tarihi: 19-Ağustos-2024 Saat 00:27
Face Bilim Kulubünde Dediler ki:

Hangi ihtimali daha rahatsız edici buluyorsun, evrende yalnız olmak mı yoksa yalnız olmadığımızı bilmek mi?"

dedim:

İnsanın hem sivil hem resmi iki yanı bulunur.. sivil yanı özgürlük ve yalnızlık.. resmi yanı birliktelik ve kamusallık ister. osmanziya


yontembilim.com



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 19-Ağustos-2024 Saat 00:47

Face de demiştim


Dinciliğin battığı yer insanı SIFIRLAMAK
Bilimciliğin çöktüğü yer Tanrı'yı REDDETMEK


Selim ŞİMŞEK yazarim dedi:

DİNCİLİĞİN BATTIGI YER: İNSANI SIFIRLAMAK; BİLİMCİLİĞİN ÇÖKTÜĞÜ YER: TANRI'YI REDDETMEK
Giriş
Dincilik ve bilimcilik, insanlığın düşünsel ve kültürel evriminde önemli yer tutan iki farklı yaklaşımı temsil eder. Bu yaklaşımlar, insanların dünya görüşlerini şekillendirmiş ve toplumsal normları etkilemiştir. Ancak her iki yaklaşım da, bazen aşırıya kaçıldığında, kendi iç çelişkilerini ve toplumsal sorunları ortaya koyar. Bu makalede, dinciliğin ve bilimciliğin karşı karşıya kaldığı sorunlar ele alınacaktır. Dinciliğin, insanı “sıfırlama” noktasına geldiği; bilimciliğin ise Tanrı’yı “reddetme” noktasına evrildiği durumlar incelenecektir.
Dinciliğin İnsanı Sıfırlama Eğilimi
Dincilik, genellikle moral ve etik değerlerin, toplumsal düzenin ve kişisel ahlakın temelini oluşturur. Ancak, dinciliğin radikal biçimleri, bireyin özgürlüğünü ve kişisel değerlerini yok sayarak, insanı “sıfırlama” eğiliminde olabilir. Bu durumda, bireylerin kendi düşünce ve inançlarını ifade etmeleri engellenir ve toplumsal normlara uyma zorunluluğu öne çıkar. Dinciliğin bu yönü, bireyi sadece bir inanç grubunun parçası olarak görür ve kişisel özgürlüğü kısıtlar.
• İnsanı Sıfırlamanın Toplumsal Sonuçları:
Dinciliğin bireyi sıfırlama eğilimi, toplumsal uyum sağlama çabasının ötesinde, bireyin kimliğini ve özgürlüğünü tehdit edebilir. Bu durum, bireylerin kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerini engeller ve toplumsal çeşitliliği azaltır.
• Psikolojik Etkiler:
Bireylerin, inanç baskıları altında kendi kimliklerini kaybetmeleri, psikolojik sorunlara yol açabilir. Özgür düşünce ve ifade hakkının kısıtlanması, bireylerin kendilerini mutsuz ve baskı altında hissetmelerine neden olabilir.
Bilimciliğin Tanrı’yı Reddetme Eğilimi
Bilimcilik, doğa olaylarını ve evrenin işleyişini anlamak için bilimsel yöntemleri ve rasyonel düşünceyi öne çıkarır. Ancak, bilimciliğin aşırı biçimleri, Tanrı’yı ve metafiziksel inançları reddetme noktasına varabilir. Bu yaklaşım, bilimsel bilgiyi her şeyin merkezi olarak görür ve dini veya manevi inançları geçersiz kılma eğiliminde olabilir.
• Bilimsel Egemenlik ve Metafizik:
Bilimcilik, evrenin anlaşılmasında yalnızca bilimsel verilerin geçerli olduğunu savunur. Bu durum, Tanrı’nın varlığı ve metafiziksel konular gibi inançları göz ardı etme eğiliminde olabilir. Bu yaklaşım, bilimsel bilginin sınırlarını aşan varoluşsal ve manevi soruları göz ardı edebilir.
• Toplumsal ve Felsefi Sonuçlar:
Tanrı’nın reddedilmesi, bazı bireyler için manevi boşluk ve ahlaki belirsizlikler yaratabilir. Bilimsel bilgiyi yegâne gerçeklik olarak görmek, bireylerin manevi ve etik sorulara yaklaşımını daraltabilir.
Sonuç
Dinciliğin insanı sıfırlama ve bilimciliğin Tanrı’yı reddetme eğilimleri, her iki yaklaşımın aşırılıklarına işaret eder. Her iki durum da, bireylerin özgürlüğünü ve kişisel değerlerini tehdit edebilir. Bu nedenle, hem dincilik hem de bilimcilik anlayışlarında denge ve hoşgörü, bireylerin ve toplumların sağlıklı bir şekilde gelişmesi için gereklidir. Din ve bilim arasındaki dengeyi bulmak, bireysel özgürlüklerin korunması ve toplumsal uyumun sağlanması açısından önemlidir.
"Bilim bilginin sınırlarını zorlar; dinse yüreğin derinliklerine iner. Her ikisi de eksiksiz değil, ama birlikte insanı tamamlar."
S/A
dedi
dedim ki:

Değerli Yazerim "Bilim bilginin sınırlarını zorlar; dinse yüreğin derinliklerine iner. Her ikisi de eksiksiz değil, ama birlikte insanı tamamlar." Selim ATEŞ.. Siz kutlarım muhteşem bir CÜMLE.. efradımı câmi ve ağyarını mani dedikleri ANLATIM. Tebrik ve teşekkür ederim.

Halil DALMAN Yazerim dedi:

“Dinsiz bilim topal,bilimsiz din kördür.”
Albert Einstein

Dedim

Değerli Yazerim, Einstein İZAFİYET kuramını çıkarmadan önce çağdaş bilgi kuramının resmi filozofu Kant Kuramını okuyormuş.. Kant Kuramını NEWTON fiziğine göre inşa etmişti.. Einstein ise yetersiz kalan bu fiziğin MUTLAK mekan ve zaman paradigmasını İZAFİ zaman-mekan süreklisi (Continuum) haline getirdi.. Kant'ın ünlü "Kavramsız görülür kördür.. görüsüz kavramlar ise boştur." tümcesini belirttiğiniz “Dinsiz bilim topal, bilimsiz din kördür.” cümlesi ile ifade etmiş. Sağlıcakla kalınız.. saygılarımla. osmanziya


Face de Sixali ABBASOV kardeşim dedi:

Baktiqimiz zaman ikiside gucu temsil ediyor.
Eskiden kulaktan dolma hocadan molladan esitiklerim bende bu kanati olusdurmusdu din bizim iyi insan olmaqimizi vicdanli merhametli adil adaletli gozel kalbli biri olmamizi isttiyor boyle yasadim boyle kabul etdim.
Ama sonralar mobil telefonlar ciktikda yutub qooqle feysbuk bir cok sosiyal medya sayesinde daha cok imkanlar əlde etdik okuduk azcik dini biraz daha iyi ogrenme firsati elde etdik ve dinlerin boyle olmadiqini okuyub anladik sadece ona inananlar haric ayricaliklik teskil ediyor.
inanmadiqin surede ne kadar iyi bir insan ne kadar vicdanli merhametli ahlakli olsan bile hic bir onemi yok bunu ogrendigimde cok hayal kirikliqina uqradim.




dedim

Kardeşim katkınız için teşekkür ederim. Bilim ve din insanın iki yanıdır.. ancak bilimci ve dinciler bu iki yanı ayırarak.. birin abartıp diğer unutarak ortaya bilimcilik ve dincilik adını verdiğim iki abartılı ve birbirine nerede ise düşman iki alan ortay çıkartıyorlar. İki yan iken iki alan haline geliveriyorlar. Özellikle partiler ve ideolojiler insanın bu ortak dil ve din ile emek ve özgürlük değerlerini kendilerine paravana ve paratoner yaparak insanların oylarını ve teveccühlerini kazanmaya çalışıyorlar. Oysa her ikisi bir sorunumuzu çözüyor ve bir işe yarıyor. Fakat bu iki YAN yaşantı ve davranışlarımızdan.. görüş ve tutumlarımıza kadar öyle birbirinden uzak haline getirilmişler ki iki ALAN haline getirilmişler bir bunları bütünlemek için yırmi yıldır uğraşıyoruz bir milim ileriye gidemedik.. çünkü çoğumuz düşünmeye cür'at ve konuşmaya cesaret edemiyoruz. Uygarlığımız bir birinden ayrı görülen Mekan ve Zamanı bir arada getirerek Continuum denilen uzay-zaman sürekliği çıkardı.. belki bir günde altmış yıllık SESLİ dil ve din birlikteliğinin arından gelen altı bin yıllık YAZILI beraberlikle KÜLTÜR'ün olmazsa olmaz bileşenlerinin bilim haline gelen din.. hukuk haline gelen din.. birlikteliğini de kavrar. Belki bir süre sonra bilim hikmet ve hukuk ahlak haline gelerek bilgi toplumu ve hukuk devleti ülkülerine ülkelerde yansır hale gelecektir. Osmanziya



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info