İYİLİKLER VE KÖTÜLÜKLER
İyiliklerinizi gizlediğiniz gibi kötülüklerinizi de gizleyin demişler.. kötülükler kötü.. iyilikler iyi.. gösterir lakin sizin gösterişten yana bir alış verişiniz yoksa.. kötülüğün ve iyiliğin kökeninin ne olduğunu arayabilirsiniz.. aksi halde nereden geldiğinizi sormaz gelip nereye gittiğinizi aramazsınız..
https://www.facebook.com/watch/?v=736369714446071&aggr_v_ids[0]=736369714446071¬if_id=1655844245923992¬if_t=watch_follower_video&ref=notif
ames odası.. yamukluk
"Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz."
İbn-i Haldun
NİYYET
İlginç bir durum Hz. Ali'nin dediği "Niyyet, ok gibidir. Niyeti kötü olnan attığı ok kendine döner." Bunu halk ne edersen kendine edersin kendi kendine.. iyi niyette.. kötü niyette.. bumerang gibi sahibine rucu ediyor. Şu da var ki İNSAN'nın niyetinden başka bir de nazarı bulunur.. fakat bir nesne daha saptadım.. ZANN.. sui zann ya da hüsnü zann olarak bilinen bu var sayı ve yok sanı ve kesitrme.. öngörme ve var saymalarımız geniş bir repertuvar teşkil eder. Bu nazar ve niyetten oluşan "odak'ı çevreler. [Odak (focuk, ocak, mihrak) denilen bu nesneye OZAK derim.. tek noktalı ÖZEK'e (merkez) e kafiye olsun diye. ] Bu durumda NİYET.. nazar ve zanndan bağımsız olmasa da etkin bir faktördür. Hatta insanın niyeti amelinden hayırlıdır derler. Demek ki âmiller ve aktörler, böyle daha saymadığımız (basar, sem', aher ve sair) ve bilmediğimiz faktörlerle etkilenen bir VEKTÖR çizer ki bu hatta SIRAT adını veriyor ve onu günde kırk kez.. İSTİKMET duası ediyoruz.
Değerli Bir Arkadaş Filibeli Ahmet Hilminin AMAKI HAYAL kitabı için ;
Doğu ve batı felsefelerindeki mistik duruşu ve tasavvuf anlayışını güzel bir karmayla sunmuştu , insanın kendini arayışı için çok zengin bir kitaptı, bir ilk yapıt olması da ayrı heyecanlandırmıştı. dedi
DEDİM: Teşekkür ederim değerlendirmeniz için.. dışarıdaki gerçeği ya da içerideki kendini.. "arayış" insanı gereksiniminden öteye götüren sorumluluktur. Belki ikisi ayrı ayrı ya da aynı “yer”e ulaştıracaktır amma "gereksinim" de yabana atılacak bir sorunluluk değildir.
Küresel kültürün sıkıntısı.. dört fizik kuvveti birleştirmeye çalışırken bu sorunluluk ve sorumluluk.. gereksinim ve arayış dörtlüsünü birleştirmeyi ihmal etmesidir.
[Bu yüzden teknoloji giderek "insan"ı doğaya yabancılaştırıyor.. bu yüzden yeşil, mavi ve kırmızı ideolojiler "insan"ı insandan uzaklaştırıyor] diye düşünüyorum.
On yıldır face.. bu savıma katılan ya da karşı çıkan "ses" çıkmadı.. Acaba "insan" mı yok.. yoksa ben mi "insan" değilim diyorum...
Dedi ki:
"Ne gariptir insanın kendisini doğadan üstün görmesi.
Ne büyük bir cehalettir insanın kendisini doğadan ayrıştırması.
Ne büyük bir kibirdir insanın doğaya meydan okuması.
İnsanın kendisini doğadan üstün görmesi,
Doğanın insanı altına aldığı güne kadardır."
#MustafaSavaş
Bu gün sayfama yazacaktım buraya nasipmiş.. insanlar doğa ve dönesiyle evreni bildiğini sanıyorlar.. aldanıyorlar.. insanlar uz ve usu ile kendilerini bildiklerini sanıyorlar aldanıyorlar.. insanlar esma ve sıfatıyla Tanrı'yı bildiklerini sanıyorlar.. aldanıyorlar. Aldandıkları için herkes iyi bilmediği üçlüden biri için başkasıyla tartışıyorlar.. diye düşünüyorum.
Dinnur Yaşar
Ancak değerli olan şu ki umudumuzu yitirmiyor yine öğrenmeyi ve öğretmeyi sürdürüyoruz.
• Adın ya da kadın muhteşem bir ağaç ve belki tek başına bir evrendir.
•
•
Arkadaşlık çağrımı kabul ettiğiniz için teşekkür eder, yeni girişiminizde de başarılar dilerim.. ve fakat bununla beraber: Dilozof’un bıraktığı boşluğu doldurmak istiyorsunuz anlaşılan.
İnsanlara HAZIR açık ve seçik SEHİL yani anlaşılır bilgiler verirseniz.. kolaylarına gider alırlar, paylaşırlar fakat anladıklarını eleştirmez ve anlamadıklarını sormazlar.. yani düşünmezler.. çünkü ANLAŞILIR bilgilerle düşündürtmezsiniz.. bu bilgileri hazırlayan hocalara ve yazarlara gelince doğa ve dönesiyle evreni bildiğini sanıyorlar.. aldanıyorlar.. uz ve usu ile kendilerini bildiklerini sanıyorlar aldanıyorlar.. esma ve sıfatıyla Tanrı'yı bildiklerini sanıyorlar.. aldanıyorlar. Aldandıkları için herkesle, iyi bilmediği üçlüden biri için başkasıyla tartışıyorlar.. diye düşünüyorum.
Bu yüzden on senedir face YBA reklamı dışında içerikli bilgilerin paylaşılmasından ve tartışılmasından kaçındım.. bilgi yemeklerinin yapıldığı.. inanç tatlılarının kotarıldığı.. mutfağa (YBA in tenceresi olan Analitik Düzlem'e çağırdım.. gelen de olmadı..
Sonuçta ben yoluma devam ediyorum.. onlar yollarını sürdürüyorlar.. bakalım nerede bulaşacağız.. sağlıcakla kalınız.
TANIRLIK
Ne tarafa gideceğinizi saptamayamışsınız ? Tutarlı ve Tutarsız düşünce ayrı.. inanmak ve inanmamak ayrı.. kesin ve yaklaşık bilgi ayrı.. kuşkulu ve kuşkusuz inanç.. bütün bunlar TANIRLIK sorunları.. bu sorunlar çözülmeden Tanrı Tanırlık ya da Tanrı Tanıklık konusunda söz söylemek.. Tarikatçıların reddettikleri dünya hakkında konuşumalarına benziyor.
GÜZELLİK ve SEVGİ
Aşkın olan yetkinlik.. iyilik.. güzellik.. yararlılık nedensiz sevilir.. ancak Sevgilinin güzelliği nedensiz değildir.. ÇÜNKÜ . Toltsoy'un dediği gibi "Güzel olan sevgili değildir; sevgili olan güzeldir." sözünün gereği olan İÇKİN ve ÖZEL bir GÜZELLİK söz konusudur. İşte din bu içkin nedene dayandığı için herkesin güzeli ve dini farklıdır.
KAFİRUN ve NASR
Değerli Kardaşım.. o kadar yazıyorsun.. yanıt vermiyorum.. Kusura bakma. Kendim içinde geçerli.. çok luzumsuz konuşuyoruz. Bu kadar çok olan ve çok konuşan peygamberleri bu dünya kaldırmaz. Zaten üç yüz yıldır dinlemiyor.. kendi işlerini kendi çözüyorlar. Biraz fazla yazacam.. bir kere din bir tane değil dört tane.. Kafirun (ilk surelerden) ve nasr (son surelerden 110.cu) iki sureyi birleştirirsen bu anlam çıkıyor. Biri kafirlerin dini.. ikincisi müslümanların dini.. üçüncüsü peygamberin dini.. Allah azze ve celle nin dini.. (fî dinillah.. diyor ayet). Bunu uzun uzun anlatmaya ve açıklamak istemiyorum.. çünkü uzun uzun anlatmayı sevmiyorum.. yazarlık ve hocalık yapmak istemiyorum.
Kafirlerin dini belli.. her asırda da müslümanlarını dini ayrı ayrı olmuş.. her dinin toplumunda yüzer mezhebleri bulurmuş.. bu normal ve yasal ve doğal bir durum. Herkes konserve kutusu değil ki ayni dini resmetsin.
Daha önceki hristiyanların 200.. ondan önceki Yahudilerin 400 mezhebi olmuş ve bizim 100 tane mezhebimiz varmış. Şimdi bir fırkayı naciye efsanesi çıkarmışlar herkes birbirini tekfir eder. Bu yanlış bir duruş.
Şimdi kafirlerin dini yanında müslümanların dini nasıl temiz görünüyorsa.. peygaberin dini yanında müslümanların dini o kadar pis görünür.. Şöyle diyelim kafirlerin dini "kara" ise , müslümanların dini "gri" peygamberin dini "beyaz"..
Şimdi sıkı dur.. bak ne diyor bu din hususunda Kitabımız.. NASR suresinin sonunda “İnnehü kane tevvaba” Şimdi peygamberi KUTSAMA ötesine götüren Müslümanlar diyecekler.. ümmetin günahları için tevbe etmedir bu.. zaten fetih suresinin başında “senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladım” diyor gerekçesini söyleyecekler.. yani nebinin beyaz dini için bile günde yetmiş kere tevbe ediyor.. nasr ayeti de nebisinin tevbesini istiyor.
Bu şu demektir nerede din varsa orada tevbe vardır.. nerede tevbe varsa orada zenb var.. günah vardır.. hata vardır.. kusur vardır.. çünkü bunlar Yaratan’ın KUSURSUZLUĞUNU gösterir kusurun değil. Konu uzuyor.. şimdi esasa geliyorum.. ayetin ifadesiyle DİNİLLAH’a geliyorum.. ne dir bu Allah azze ve celle nin DİNİ ?
Kafirin dini siyah, Müslümanın dini gri.. Nebinin dini beyaz.. Tanrı’nın dini nasıl olacak ?
İşte o Musevilerin 400.. İsevilerin 200… Muhammediler 100 tane dini var.. işte onlardan bir tanesi zamanla PARLAYIVERİYOR.. Müslümanların dini oluveriyor.. milletlerin.. devletlerin.. medeniyetlerin dini oluveriyor.
Örneğin bir zamanlar nurcular parlamıştı.. sonra siyasal İslamcılar parladı.. Nasıl emevilerin ardında birisi var.. abbasilerin ardında birisi varsa.. o kim bilmiyorum.. benim ayrıntılı tarih ve fizik ve sosyal bilgilerim bulunmaz.. bildiğimi konuşurum.. bilmediğim konusunda ahkam kesmem.. bu kestiğim ahkamı senin için kesiyorum.. Nasıl Selçuklunun ardında İmamı Gazali var.. Osmanlının ardında Hacı Bektaş ya da Mevlana varsa.. Nasıl Müslümanların ikinci bin yıldan sonra Müceddidi elfi sani Ahmedi Faruki imamı Rabbani varsa.. gelecekteki Allah’ın dininin ardında da İmamı Nursi olacak… diye öngörüyorum.
Sen bakma siyaseti kaplayan GELENEKÇİ Recep Tayyib Erdoğan YENİLİKÇİ Fethullah Gülen.. yani reto ve feto savaşlarına.. geleceğin küresel uygarlığının temelinde İMAMI NURSÎ olacak.. ama nasıl ?
Gelenekçiler ve Yenilikçiler.. Kültürel İslamcılar.. siyasal İslamcılar.. askeri İslamcılar.. Sünniler ve Şiiler.. Kur’ancılar ve Hadisçiler.. RNK iman mesali altındaki USUL noktasına gelecekler. İman mesaili olan tanrı tanırlık ve tanrı tanımazlık (İMAN) altında yatan TANRI TANIKLIĞINA ulaşmak için sağlam ve sağlıklı bir TANIRLIK gerekiyor. İşte RNK görünün iman mesaili altındaki USUL noktası ileride daha açık ve seçik ortaya çıkacaktır. Buna CADDE-İ KÜBRA-YI KUR’ANİYE adımı veriyor Üstad BEDİUZZAMAN.
İmamı Nursi’yi biz türlü türlü nurcular onu bir MEDRESE hocası haline getirdik.. eski said, yeni said.. üçüncü said.. başımıza ŞEYH yaptık.. sen hiç imamı Nursi’nin namaz dışında zekattan.. oruçtan.. haccdan.. ve sair dünyevi ahkamdan yani ŞERİAT’tan bahsettiğini okudun mu ? Hayır sadece ŞEAİR.. diye toplumsal durumdan bahseder.. zaten zamanında ŞERİAT diyenin kellesini alıyorlar.. Amma onun ayakta tutmaya çalıştığı itikad ve ibadet.. ve ahlak.. Allah azze ve celle ile yatıyor.. Peygamber Aleyhisselamla kalkıyor.. yaşadığı da tamamen AHLAK.. hedefi de AHİRET.. ancak din itikad ve ibadet ile ahkam ve ahlak dörtlüsünden ibaret.. bunu yüz kere bin kere yazdım.. on senedir.. tek bir tık yok.. çünkü bizler EZBERE KONUŞURUZ.. bende öyledim.. on sene önce.. hakikata arama amacımız yoktu çünkü.. işimiz elimizdeki hakikatı satmaktı..
İşte Allah azze ve celle’nin dini;
ne KAFİRLERİN siyah dinidir..
ne MÜSLÜMANLARIN ne gri dinidir..
ne de nebilerin beyaz dinidir..
Yaratan’ın ve Yaradan’ın dini nebiler ve veliler ile dâhiler ve deliler ARASINDA dağılmış bir din.. nebiler gibi dâhiler gibi RASUL’dür.. yani gönderilmiştir.. O’nu tanımasalar ahi dâhiler ve deliler vazifelerin ifade eden misyonerlerdir.
MİLLİ EĞİTİMİMİZ
Doğan Hocam, "eğitim sisteminin özü, yaşayışta olabildiğince tüketicileştiren, dilde sığlaştıran, tefekkürde kuraklaştıran yapısıyla varlığını korudu." demişsiniz.. lakin sağ ol-Ma-sun'lar Hazır açık ve seçik Sehil yani ANLAŞILIR yazan ve konuşan yazarlar ve hocalar da bu seyir defterine katkıda bulundular maarifin.. teşhis ile tecrid.. tesmiye ve tarifi birbirinden ayıramayan aydınlarda.. metni manadan ayıramayan okuyucuları saymıyorum bile.. amma tüm bunlara toptan çözüm olmas başlangıçta ve girişimde çare:YBA
Dinnur YAŞAR
21.06.2022 Erciş-VAN 14:37
|