”Işık aydınlatır.. bilgi açıklar.. inanç anlatır..." OSMANZİYA
Bu konuda Değerli bir Hocama şu açıklamayı yapmıştım, Adese-i Rüyet (AR) ya da Rabbanî Ayn (RA) ne söylersek söyleyelim günlük dilin düz yazısının aydınlatacağı fazla bir ışık yoktur.. sözcükler zihnimizin ışığıdır.. ancak tek başına sözcükler bize bir ANLAM verirlerse de başka sözcüklerle, kök (AD) ya da ek (AR) sözcüklerle, bir araya gelmedikçe biz bir ANLATIM yapamazlar.. verilen anlam ve anlatım ise bir DÜŞÜNCE SARAYINDA (LİTARATÜR) açıklama yapar.
Bu nedenle sizin ya da benim ya da başkalarının inşa ettiği bu binaya girmedikçe başkalarının tamamıyle ve kemaliyle anlamaları da olası değil.. ya da en güzeli kendi binalarını kendilerinin yapılandırmalarıdır.
İşte YBA bu işe yarar.. işte bu nedenle gerçeği görmeden değil örmeden söz ediyorum. İşte bunun içindir ki "Işık nesneyi aydınlatır, bilgi kimseye açıklar ve inanç "özne"ye anlatır." dedim.
Yukarıda sözü edilen Düşünce Sarayı.. bir yazar ya da hocanın ya da bir filozofun “düşünme”siyle yapılandırdığı anlam binalarıdır. Bunlar dil ve dinden ibaret kültür ortamında inşa edilirler. Dil ve din daha büyük ve daha geniş ve daha sürekli şehirler, ülkeler ve dünyalardır. Zaten bunun için GENEL bir dünya ve bu dünya içinde ÖZEL dünyalardan söz edilir.
Günlük dilin düz yazısıyla bu özel dünyaların inşası bu gün bir tıkanmayla karşılaştı.. örneğin yukarıda “Işık nesneyi aydınlatır, bilgi kimseye açıklar ve inanç "özne"ye anlatır." Sözüm Dilthey’in AÇIKLAMA ilimleri ya da ANLAMA ilimleri olarak yaptığı ayırımın yeni bir açılım kazanmasıdır.. Aslında bu ayırım Batıda İmamı GAZALİ’nin akıl gözü ve kalp gözü ayırımının PASCAL vasıtasıyla KANT’da teorik akıl ve pratik akıl tenkidiyle biraz daha açık ve seçik olarak ortaya çıkmasıdır. Dilthey’in bu düşünce binası Husserl’in neotik özler ve neomatik özler yapılandırmasına dayanan binasına benzer. Keza bu yapılandırma batıda çağdaş evren ilimleri yanında HERMENUETİK adı verilen insan ilimleri açıklamasının da bir benzeridir. Yine bu yapılandırmanın bir benzeri doğuda İmamı NURSİ’nin mana-yı isme ve mana-yı harfi ayırımıdır.
Artık insanların birbirine benzeyen bu DÜŞÜN-CE SARAYLARI içine girerek birbirlerini tekrar etmeleri kültürümüzü fazla ileri götürmüyor.. artık aydınlanmak için düşünce binası ve fikir saraya inşa etme yerine DÜŞÜN-ME alanları açma yönüne gitmek ve tefekkür zeminlerini anlama yoluna girmek gerekiyor. Daha açık ve seçik bir anlatımla günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matemetaği ile felsefi edebiyat ve dini vaaz yapma yerine hikmet ve insan ilimlerinin çok yanlı ve yönlü konularına ve alanlarına ilişkin HIZLI bir anlam sürücü, KOLAY bir anlatım aygıtı ve YENİ bir dil aramak ve bulmak isteniyor.
Bu dille sağlam bir bilginin hem doğru hem gerçek olması sağlıklı bir buyruğun hem iyi hem güzel bulunması gerektiğini saptadım.
YBA bu koşulları sağlayan sağlam ve sağlıklı bilgi ve buyruk taşıyan sözleri koklamada özgün bir ARAYIŞ çağrısı ve hem BİLGİ’de gerçeğe uyarlı değişkenleri ve doğruya tutarlı değerleri araştıran yürüyüşe hem BUYRUK’ta esenli güzelliği ve güvenilir iyiliği önceleyen gidişe özgü bir YÖNTEM’dir.
Bu şu demektir, artık öğrenmeden, öğrenmeyi öğrenmeye geçtik.. artık düşün-ce’yi empoze etmeden düşün-me’yi kompoze etmeye atladık ve insanları gerçeği görme adına düşünce saraylarının aydınlığında hapsetme yerine geleceğimize düşünme alanları açmayı ve kültürümüze tefekkür zeminleri aralamayı hedefliyoruz. bunun için bildiğini güvenen öğrenci değil bilmeyi öğrenmek isteyen öğrenici arıyorum.
Osmanziya 25.10.2018 Üçyol İzmir.
|