the matrix
Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: İnsan Bilim
Forum Adı: İnsan Bilim
Forum Tanımlaması: İnsan Bilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2555
Tarih: 06-Aralık-2024 Saat 00:38 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
Konu: the matrix
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: the matrix
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 14:14
https://www.youtube.com/watch?v=Q3HG0iQOlg0
https://www.yontembilim.com/matrix.asp
yirmi yıl önce yazdığım bir öykü idi.. paylaşım için teşekkür ederim. Gekesinimden sonra arayışa ve uyanışa geçenlere sunulan KAHRAMANLIK seçenekleri; gerçeği arayış.. kendini buluş.. özgürlük.. sonsuzluk.. ya da bunların hepsi.. yani bu kavi ve zayıf düzenindeki kölelerine bağlı kralların ya da krallara bağlı kölelerin sunduğu öykünün özeti.. kendi gerçeğini bir tür kendinin kurmasıdır.. bu da bizi yazgı ve yargı konusunu tartışmadan sorunluluk ve sorumluluğumuzla yani gereksinim ve arayışımız ortaya güzel ve iyi bir GERÇEK koyabilmektir.. gerisi HİKAYE.
osmanziya 01.11.2024 üçyol izmir 14:06
Başka bir arayış hakikat.. gerçeklik çok kırılgan bir yapıya sahip.. fakat gerçeklik nedir.. ya da GERÇEK ne kadar gerçek.. bunu bir filim ya da bir kuram ya da kitap ile çözebilir miyiz ? Geçmişte bir çok GERÇEKLİK tablosu bırakmışsak..
Gereksinimden sonra bir arayışın bulunduğunu söylüyoruz ve fakat arayışın amacının ne olduğunu söylüyoruz.. gerçekten aşkla yapılmış buram buram emek kokan bu film bize arayış amacının ÖZGÜRLÜK olduğunu söylüyor.
. özgürlükten başka seçenekler de bulunuyor.. örneğin UYANIŞ'a pek itibar etmiyorum.. kendini uyanık karşısındakini uyuyor görüyor ve gösteriyor.. ya da ben senden daha "bilgiliyim" anlamına da geliyor.
|
Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 14:20
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 14:49
https://www.youtube.com/watch?v=nSSrlJT4Piw
Dünyayı 70 Yıl Boyunca Nasıl Zehirlediler?
BEBAR İLİM
20. yüzyılın hemen başlangıcı tüm dünya için her anlamda bir dönüm noktasıydı. Tüm bilimsel ve teknolojik gelişmeler meyvelerini veriyor, özellikle otomobil denen kişisel ulaşım aracı her şeyi değiştirmeye hazırlanıyordu. Bu devrimin en önemli unsuru ise içten yanmalı motor tasarımı olacaktı. Fakat bir sorun vardı. Bu tasarım ilk haliyle pek dayanıklı değildi. Yani kullanılan yakıt bir noktadan sonra motorların sorun çıkarmasına ve kimi zaman bildiğiniz patlamasına neden oluyordu. Bunun nedeni ise basitçe yakıtın motor içerisinde silindirlerin sırasına uygun olarak sıra ile değil sıkıştırma ile aynı anda yanmasıydı. Daha yüksek sıkıştırma oranına sahip daha verimli ve güçlü motorlara ihtiyaç vardı. Özellikle o dönemde ABD’de yaşanan yakıt sıkıntısı bunu mecbur kılıyordu. 1921 yılında ise sayısız başarısız deneme sonrasında dahi ancak biraz da çılgın bir kimyacı bu sorunu çözecekti. Thomas Midgley geliştirdiği yakıt katkısı hem bu arızaları gidermiş hem de verimliliği artırmıştı. Tüm dünyada da onun geliştirdiği katkı maddesi popüler olmuş, herkes kullanmaya başlamıştı. İşte bir başarı hikayesi gibi başlayan bu girişin aslında tüm dünya ve insanlık adına bir felakete dönüşeceğini kim bilebilirdi ki?
Bebar ilim
dedim ki: çok teşekkür ederim Değerli Kardeşim bu hepimizin suçu ve bir neo beklemeye de gerek kalmıyor.. ne o değil kim o demeliyiz.. yoksa faktörlerle uğraşa uğraşa aktörleri unutacağız..
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 17:47
Kızılderili ata sözü imiş: Bir dere iki balık kavga ediyorsa orada beş dakika önce bir ingiliz geçmiş demektir. Geçmişte bu işi osmanlılar yapmıştır.. selçuklularda.. ondan önce romalılar da yunanlılarda.. hatta bu iş mısır ve hititliler arasında da olmuştur.. elbette bizim ömrümüz içinde bildiğimiz İNGİLİZLER.. almanlar ve fransızların da onlardan farkı var mı ? Sonuçta insan ile karşı karşıyasın.. ilim ve irade ve kudret MÜCADELESİ her yerde bulunur. Şimdi seninki MÜCAHEDE oluyor da onun ki MUHAREBE mi ? Fakat KATLİAM harb ve cihad ve mücadeleden farklı bir iş.. İNSANLIK SUÇUDUR.. ki biz buna GAZZE engel olmadığımız için müslüman ve mason ve marksist olarak sınıfta kaldık. Yapılacak iş ölmeden önce suni teneffüs yaptırarak insanlığı diriltmeye çalışmaktır. Artık birbirimizi suçlamak zamanı geçti.. çareleri düşünmek ve çözümleri yüklenmek zamanı geldi.. osmanziya yontembilim.com
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 17:55
BOZUK PARA gibi adam harcamaktan bahsedildi de dedim:
Harcamak kazanmaktan kolaydır.. üstelik harcanan insanların şehadetinde "vefa"sız olarak tanınmakta var. En güzeli insan kazanırken dikkatli olmak.
Çalışmak.. üretmek.. Başarmak.. daha büyük bir surecin parçası.. ÇÜB.. yanı cübbeyi giymek ve sonra kubbeyi inşa etmek. Ç.. Ü.. B.. tek başına sağlanamıyor. Ekip gerekiyor. Adam seçmek istiyor. Bu maaşını verdiğinde dükkanında adam çalıştırmaktan fazla bir şey istiyor. ÇALIŞMAK tek başına olmuyor.. ÜRETMEK bir başkasıyla iş bölümü istiyor.. BAŞARMAK uygun kişilerle işbirliğini gerektiriyor. Çalışırsın fakat tek başına isen ortaya bir çocuk bile çıkmaz.. Üretirsin fakat ürettiğini kendin tüketiyorsan bunun adı üretim olmaz.. benim YBA çalışmam gibi.. Tek başına başarsan bile bunu paylaşacağın arkadaşların bulunmaz. Sonuçta aile, ekip, şirket ve parti işleri bir kimsenin değil pek çok kişinin katıldığı bir etkinlik ve çalışmadır. Peki bunları yaptın ÇÜB ortaya çıktı.. çıktı çıkmasına ortada kocaman bir cubbe ve kuyu meydana geldi...
|
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Aralık-2024 Saat 18:48
ÇALIŞMAYA CANIM İSTEMİYOR diyen bir arkadaşıma dedim: Yemek ve mide orada bulunma bile yemek yemeye "iştah".. yemekten aldığın enerjiyi harcamak için hareket etmeye "iştiyak" gerekiyor. İştah ve iştiyakın ne olduğun da çağdaş tıbbımız çok daha iyi biliyor. Ben tabib değilim ancak bilgiğim kadariyle İŞTAH bulunmamasının nedeni vucudun HASTA olmasıdır.. hasta olduğu için beden kendini korumaya alır ve yemek yemeyle meşgul olmak istemez.. ya da tabiblerin bildiği başka bir sebeb olur. Hareket ve fiil ve ameliye için gereken İŞTİYAK ve ŞEVK.. biraz daha karmaşıktır ve MOTİVASYON dediğimiz bir süreçle ortaya çıkar. Yani kişinin kendisini bir hedefe yöneltmesi beklenir ve bir ereğe kilitlemesi istenir. Burada çok çeşitli hedefler ortaya çıkar. Örneğin yemek yemesi için yiyecek olması.. yiyecek alması için para kazanması.. para kazanması için bir iş bulup çalışması.. bunun için bir meslek ve beceri geliştirmesi.. bunun için bir okulda tahsil ve eğitim görmesi.. kısaca kıçını kaldırıp ÇALIŞMASI gerekli olduğunun BİLİNCİNE ulaşması gerekiyor. Eğer hazır parası bulunuyorsa cebinde ve orası da dikleşiyorsa.. aştan başka bir de kendine eş bulması gerekiyordur. ÇALIŞTIĞINDAN DOLAYI tamam aşı var.. eşi var.. ve bu ikisini götürecek maaşı var ise.. hareket geçmek için başka nedenler ve hedefler ve erekler lazım gelecektir. Örneğin kaliteli mal ve hizmet sunmak için başkalarıyla işbirliği ve işbölümü yapması gerekecektir.. bunun için gereken cesaset ve cesaretini artırmak da bir iştir.. bu hedefte insanı harekete getirir. Karakterli bir fazilet ve kemalat sermek için başkalarıyla sadakat ve emanet ilişkisi kurmak gerekecektir.Tüm bunlar yaşamda yeni bir sayfa açmak.. yeni kişiler tanımak.. yeni yerler görmek gerekiyor bütün işleri çizgen PERGEL'in sivri uclu ayağını koyacağı bir YER ve haliyle merkez olacak bir DESTEK gerekiyor ki bu destek veren yere AİLE adını veriyoruz. Zaten tek başına bir insan bulunmaz. Tek başına bile görünün insanın bir dişil veya eril tarafı.. birey veya toplum tarafı bulunur. Fakat o kendini bu saydığım dört köşeden biri olarak görebilir: Yalnız bir erkek.. yalnız bir kadın.. yalnız bir toplum.. yalnız bir birey. Hasılı sahib oluş ile aid oluş arasından dalgalanan VAR OLUŞ.. gereksinim ve arayışı arasında dengelenin bir uyumu YOK OLUŞ tan kurtarmak için VAR ÖLÜŞ'ü.. unutmadan İLERİYE GİTMENİN çaresini aramayı gerekiyor. OSMANZİYA yontembilim.com
|
|