Dünya çapında bir değişim var.. sadece müslümanların yeniliği ve geleneği değil.. masonların ve marksistlerin geleneği ve yeniliği de dahil bu işe.. islamın demedim müslümanların dedim.. artık bunu öğrenmemiz gerekecek.. islamı müslümanlardan.. hürriyeti masonlardan.. emeği marksistlerden ayırmakla doğru oturup doğru konuşabiliriz.. eğri oturmakla asla doğru konuşulmaz. Bu da elbette kolay değildir.. düşüncelerimizi örerken düşünmemizin aldığı biçim daha baştan bizi kısıtlar.. daha niyetlerimizi ve umutlarımızı ve inançlarımızı söz konusu etmiyorum. Elbette bunlar en az düşünceler ve olaylar kadar ve hatta onlardan daha değerlidir. Ancak konuşmamızda.. "kal" dilimizde olan sakatlık kavlimizi etkiler. Zaten kimsenin haline ve havline karışamayız.. herkez özgürdür.. cennetine ve ütopyasını yürür.. ideal hukukuna yol.. mükemmel bilimini arar. Ancak düşünce artık diyalektik olmaktan çıktı interaktif oldu..
bir yerde; “Hegel diyalektik ilişkiyi açıklarken şöyle der :'Birincisi bağımsızdır ve temel dogası kendi için olmaktır; öteki bagımlıdır ve özü baskası için yaşamak veya var olmaktır.İlki efendidir, ikincisi ise kul.'
Paulo Freire” denilmiş bende şunu yazmıştım:
Master ve slave terimleri buradan geliyor demek ki.. şimdi bunu primer ve sekonder ile birlestirince.. interaktif ilişki ortaya çıkıyor.. diyalektik yetmiyor.. bilgisayarlar böyle çalışır.
İmamı Nursi master’e mana-yı İSMİ (AD ANLAMI) diyor.. slave’e manayı HARFİ (AR ANLAMI) diyor.. yani burada tersine bir krallık ve kölelik düzeni var ki bu da TANRI-KÖLE oluyor.. sorunda bu kölelikten kurtulup KUL olma oluyor.. Dünyada kölelere bağımlı krallık ve krala bağlı kölelik düzeninden kurtulmak olası değil..
Her ne ise.. düşüncelerimiz içinde bulunan ön yargılarımız.. saplantılarımız.. alışkanlıklarımız.. alışkınlıklarımız.. özdeşlik ve özgürlük ilkelerimiz.. nedensellik ve amaçsallıklarımız.. duyum ve düşüncelerimiz.. duygu ve dileklerimiz.. öylesine karmaşık ki sanki "amerikan" saçı.. ki bu arabın saçını darmadağın ettikten sonra gözünü türkün saçına dikti.. kürtün zaten öteden biri anasını ağlatıyor.
Batının düşünmesi ve düşüncesi.. teknolojisi ve ideoloji buraya kadar.. ticaretimizin ve siyasetimizin önünde bir takoz olmaktan başka bir işlevi yoktur.. diğer taraftan bilim ve hukukumuzun önündeki baskı ve dayatma dilimizi ve dinimizi kilitlemiş durumda.. bu durumda ülkede ve dünyadaki bu kölelik ve krallık düzenin daha sağlam ve sağlıklı hale getirilmesi, bakın bu master ve slave dikmesini ya da primer ve sekonder yatayını kaldıralım demiyorum, daha salih ve sahih hale getirelim diyorum. Ben bunun yolunu şöyle buldum.. Tanrı varmış gibi yaşamak.. tanrı yokmuş gibi düşünmek.. sanrılarınızla ancak böyle baş edebilirsiniz. Artık gördüklerinizi örmeye yeni bir dil buldum; interaktif bir anlam sürücü ve anlatım aygıtı olan YBA.
Pek biz bu YBA ile ne yapıyoruz.. yeni din.. yeni bir ideoloji.. yeni bir sistem.. yeni bir rejim mi getiriyoruz.. vallahi ve billahi HAYIR.. sadece günlük bilim ve bilimsel bilginin üstündeki hikmet, felsefe ve din katmanlarında yeni bir dil, yeni bir anlam sürücü ve yeni bir anlatım aygıtı sunuyoruz.. lakin bunu bu güne kadar “anlayan” çıkmadı desem kendimden başka herkesi suçlamış olacağım.. ben “anlatamadım” desem o zaman web sayfam diyecek ki madem anlatamadın yüzbinleri aşan girişlerin “anlamı” nedir ?
İşte arkadaşlar kimseyi suçlamaya gerek yok.. çünkü ANLAM da zordur.. ANLAMA da zordur.. ANLATIM da zordur.. bu gibi durumları olayı özetleyen birkaç tümce var; demek ki NASİP değilmiş.. ve anlaşılmak için ZAMAN gelmemiş.. ancak biz yine de YBA anlatmayı sürdüreceğiz.. çünkü başka bir iş bilmiyoruz.
Bilgi, sevgi, saygı ve sağlıcakla kalın.
osmanziya
|