Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

HAKK

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Yöntem Bilim
Forum Adı: Yöntembilim
Forum Tanımlaması: Yöntembilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2447
Tarih: 27-Aralık-2024 Saat 12:57
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: HAKK
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: HAKK
Mesaj Tarihi: 24-Ağustos-2024 Saat 19:49
"Hakka müteveccih hakikata mütemessik olarak sabit ve salikiz. .. seslerin ve sözcüklerin anlamları ve anlatımları.. ikisi bir bütün. "Doğruya yönelik ve gerçeğe yapışık olarak değişmeden ilerliyoruz" Osmanlıcanın bu TÜRKÇE çevirisi bize ANLATIM içinde ANLAM veriyor mu ? Biraz.. azıcık.. çünkü soyut anlam ve ağır anlatım.

İşte GDDY yazısının yetersizliği...

isterseniz Buradaki HAKK sözcüğünden işe başlayalım:





[12:40, 24.08.2024] Mustafa BUGUCAM: HAKK ne dir ? Ya da kim dir ?
[19:25, 24.08.2024] Mustafa BUGUCAM: Bu saate kadar yanıt gelmedi.. biz verelim





HAK   yerine BOK da yazılabilirdi.. PAK yerin PİS yazmak gibi bir şey olurdu.. Hatta Beaucoop yani boku boku mersi diye fransızca sözcük var.. çok çok teşekkür ederim.. beni bağışlayın ÇOK yerine ÇÜK de yazabilirsiniz.. demem o ki sözcüklerini anlamları sözcüklere yapıştırılmış değildir.. o seslere o anlamları dilimizle biz kendimiz katıyoruz. Bunu avamı nas bilmez.. metin ve manayı birbirinden ayırabilir alimler bilir.. LİTERAL sentaks (söz dizimi) ve KONSEPTUAL semantiği(anlam bilimini) birbirinden ayırma düzeyine gelme ve getirme.. YBA bir işlevidir.. YBA sözcükleri çizgi ve noktalar düzeyinde işler.. Şimdi bunu şunun için yazdım hem yazılı hem sesli bildiğimiz kelimeler 70 bin yıl önce sadece bir SES idi.. YAZILI metinler 4500 yıl önceye inebiliyor. Bizler kelimelerin seslerini ve gürültülerini biliyorduk.. sonra kelimeleri yazılar ve görüntüler haline getirmeyi yani YAZLI dil (beyan) ve din (maan) birlikteliğine geçtik. Bu gürültü ve görüntü GÖRÜLTÜLERİ birbirine karıştı.. DİL vasıtasıyla dünya ve din birbiri içine girdi.. şimdi dilin ve dinin ve dünyanın KÖKENİNİ arıyoruz.. bu YBA ile bu işe DİL'den başladık.. var sanıyorum ki dil hem dünyayı belirliyor hem dini tanımlıyor. Bu yüzden dili kötü ve kötüye kullandıkça.. kendimizle birlikte dünyayı ve dini de bozuyoruz ve bu yüzden iki milyar hristiyan ve iki milyar muslüman birbirine DÜŞMAN edilebiliyor. ve 7 ekimden beri bir katliam.. ağustosta sonra eylül.. arkasından ekim.. gelecekse BİR YILA varıyor. Sonuçta gördüğünüz gibi bizim en birinci sorunumuz.. hakikat ve hukuku birbirinden ayırabilelim ki HAKKI açık ve seçik ortaya çıkaralım.. yoksa işleri CENABI HAKKA havale etmekle.. Cenabı Hakk'ın bize verdiği işi yine ona havale etmek olmuyor mu ?

OSMANZİYA 24.08.24



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 24-Ağustos-2024 Saat 20:01

Bilgiye sadece BILENLAR mihenk olmaz BILINENN kanadi da gerekir ki bu da kişiler duzeyinden olaylar duzeyine çikmayi gerektirir. Degerler ise kişiye baglidir. Bilgi ve degeri ayirt etmek.. metni ve manayi ayirt etmeye benzerki bu herkese nasib olmaz. Olaylarda olguya.. olgulardan adlara çıkmak marifet ve muhabbetten hayret ve mahviyete çikmak gibi zordur. Osmanziya


Dogrunun ne kadar "tamm" bulundugunun mizanı olur mu.. gerçegin ne kadar "en" oldugunun kıstasi bulunur mu ? Elbette bu bunlarin beyyin bürhani ve bariz hucceti aranirsa bulunacaktir. Lâkin araştirmak ve tartişmak gerekiyor. Bunun için salt ve kesin ile yaklaşık ve gorecel alanlari tefrik etmek gerekiyor. Aksi takdirde kuşkuyu ve soruyu ve yaniti kontrol edemez siniz.



Bilgiye sadece BILENLAR mihenk olmaz BILINENN kanadi da gerekir ki bu da kişiler duzeyinden olaylar duzeyine çikmayi gerektirir. Degerler ise kişiye baglidir. Bilgi ve degeri ayirt etmek.. metni ve manayi ayirt etmeye benzerki bu herkese nasib olmaz. Olaylarda olguya.. olgulardan adlara çıkmak marifet ve muhabbetten hayret ve mahviyete çikmak gibi zordur.



Burada paylaştığınız gibi kişi.. olay.. olgu (fikir, vakıa) ve ad (isim) katmanlarından kişi ve olay ve olgu tabakaları günlük bilgi, bilimsel bilgi, felsefi ve burada olduğu gibi dini bilgi ile ifade ve ibare edilerek ilan ve ilan edilebilirse de bunlardan AD (isim) mertebesine gelince, kişi ve olay ve olgu katmanları birer HARF (AR) haline gelirler ve bunlar YBA tabloları ile çok yanlı ve yönlü olarak izaha başlanır ve irca edilmeye çalışılır. Asıl olan bu suret ve şekillerin yatay ve dikey çizgilerin (yansımasını( ve çiftilerinin (ansımasını) arkada bırakıp ESMA-YI İLAHİYE varlıklar ve olaylar ile yapılar ve işlevler AYNASINDA seyre başlayabilmektir. Böylece insanın ESMA ve kainatın AYNA olduğunu HAKKALYAKİN görebilmek.. basar ve nazarın aracılığından ve işaret ve delaletin dolayımından çıkabilmek.. kafandaki dil sepetini ve başında düş çorabını çıkarabilmektir. Bu tasfiye ve tekmile ve takribe 'yi sadece TARİKATA bağlamak.. bizim bin yıllık hamakatimizdir.. diye düşünüyorum. Sonuçta bu gün sonunu geldiğimiz nebiler ve veliler ile deliler ve dahileri birbirinden



osmanziya yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 24-Ağustos-2024 Saat 23:48



Cenabı HAKK demekle onu tanımış ve tanımlamış olmazsanız.. Hatta ALLAH azze ve celle nin özel adını anmakla da O'nu tanımış olmazsınız.. seslendiğiniz gürültü ve yazdığınız görüntüden ibarettir.. ses ve yazı ile ibare edilip ilan edilen NESNE'nin bir AR ve HARF olduğunun farkına varmadıkça.. işaret ve remiz'e.. o gösterge ve simge'ye.. bağlanıp TANRI denilince o sesden kırmızı görmüş boğa gibi nefret etmek hatta saldırmak.. o Tanrı sesinin arapçası da bol miktarda ayetlerde ve dualarde kullanıldığı halde.. böyle yapının AR ile AD'ı.. "metin" ile "mana"yı ayırt edemediğinin en açık göstergesidir. İşte o HKK sesi burada kaç anlamda kullanılmış.. ben sizi dili tanıma ve anlamanız için YBA işletiyorum.. sesleniyorum.. seslenmenin konuşma ve düşünme diye ayrıldığını.. konuşmanın söyleme ve dinleme diye ayrıldığını.. düşünmenin sav ve soru ile yanıt ve kanıt ARAMA ve BULMA olduğunu açık ve seçik teker teker anlattığım halde.. usu işletmenin esemelerini.. uza çalıştırmalarının sezinlemelerini.. zihnin etkinliğinin mental virtüalitesinin belirtilerini.. işitmiyorum, duyamıyorum ve okuyamıyorum.. çünkü kökende olan öğrenme tutkusunun okuması dumara uğramış ve yazması körelmiş.. önem verdiğiniz sadece ÇIKARINIZ değer verdiğiniz sadece YARARINIZ bulunduğundan.. sonunda avukat retorikinin köke ve filozof diyalektiğinin kökü şuur altında olduğundan.. kendinizi masum ve haklı beni de kendini beğenmiş şikayetçi görmek özgürlüğünü kullanabileceksiniz.. öyle ise şunu iyi bilin ki benim muhatabım sizler görünseniz bile asıl okuyup yazma yapacak müstemi'ler yani söyleyen ve dinleyinin ardında bulanan gelecekteki İŞİTENLER.. burada yaptığım ÖĞRETİYİ gayet rahatlık ve kolaylıkla anlayacaklar.. yazılarımı ve tablolarımı değerlendirecekler.. işte onlar için emek ve zaman harcıyorum burada yazdıklarıma..


iŞTE BU bir sütundür:

HAKK

Hakikat
Kuvvet
Hakk
Hürriyet

KİTAB

Hakimiyet
Fiyat
İstiklaliyet
Ücret

İNZAL


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 25-Ağustos-2024 Saat 05:31


Şimdi HAKK ve EMEK ve Cenabı HAKK karşımızı çeşitli şekillerde çıkıyor.. soldaki HAKİKAT sağda HÜRRİYET haline geliyor. Yukarıdaki HAKİMİYET aşağı da İSTİKLALİYET haline geliyor.. neyin egemenliği ve bağımsızlığı.. fiyatın egemenlik ve istibdaki ile ücretin bağımsızlığı ve mücadelesi.. yani kavi SERMAYE ve zayıf EMEK karşı karşıya.. aslında çağdaş İSA Hasan MEZARCI'nın dediği gibi iş ASGARİ ÜCRETTE düğümleniyor. Asgari ücret baskısını kaldır bakın işler nasıl yoluna gidiyor.. Şimdi hakk.. hukuk.. ve emek mücadelesinden kimlerin kimlere ihanet ettiği ortaya çıkmıyor mu ? O zaman ZİHİN soruyor.. bu denklemin çözümü ne.. CENABI HAKK yazan yere ne yazmalıyız.. öyle ya sadece SESLİ ya da YAZILI "cenab" ve "hakk" yazmak işi çözmüyor.. işte YBA bizi böyle düşünmeye ve düşünceye davet eder.. tefekkür ve fikri çağırır.. bizler SÖZLERLE birbirimizi kandırıyoruz.. DİLİMİZİ kötü ve kötüye kullanıyoruz.. Hakikatın KUVVETİ ile Hürriyetin HAKKA"niyet"'in görmüyoruz.. ortada bulunan HAKK kitabı.. BUG haline getirdiğimiz booke (buk)u görmüyoruz. Pek HAKK kitab nasıl İNİYOR muş ? Elif.. Laaam.. Miiiim.. ile


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 25-Ağustos-2024 Saat 06:24


dediklerimizi burada gösterdik.. ancak siz bakmadıkça.. görmedikçe.. izlemedikçe.. incelemedikçe.. imgelemedikçe.. irdelemedikçe burada da kullanılan GÜNLÜK DİLİN DÜZ YAZISISI (GDDY) dan öteye gidemezsiniz.. giremezsiniz.. kaldı ki bu GDDY ile ne anladıklarını ELEŞTİRİYORSUNUZ.. ne de anlamadıklarını soruyor sun uz.. bazılarınız üç beş kelime kapıp face de GDDY gösterisine kalkıyorsunuz.. bununla bir yere varamazsınız.. etrafı yineler kendinizi yenilemeden bu dünyadan göçer gidersiniz.. nitekim kendim de öyleyim.. kendimi YENİLEMEDİĞİMDEN.. her gün bir günün kopyesini diğer güne taşıyıp.. yerinde sayıyorum.. bunu sonucu bir süre sonra geriye gitmektir.. Hafazanallah.

osmanziya 25.08.2024 üçyol izmir


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 25-Ağustos-2024 Saat 07:00
Hukuk Suresi BAKARA ile Bilim Suresi Aliimran arasında ve tam ortasında Aliimran suresinin birinci sayfası bulunur. Burada hem BİLİM ve hem de HUKUK metodolojisi yer alır. Bu bakımdan Eğer tüm Kitabı üç sayfa olarak görseydik.. birinci sayfa Bakaranın ilk sayfası .. orta sayfa burası.. son sayfalarda Vedduha'dan kitabın sonuna kadar NAMAZ SURELERİ olurdu.. İşte ben sizi buralara çağırıyorum. Her iki sure de ELİF. LAAAAM MİİİİM ile başlıyor.. yani burada söz konusu olan HARFLER değil ÇİZGİLERDİR. Elif harfi DİKEY çizgi.. Lam harfi YATAY çizgi.. Mim harfi de bir biri içinde dört daire.. YBA (Yöntem Bilimsel Analiz)   4444 duasının sırrı ile ortaya çıkan ve HADİD suresinin ilk üç ayetinden kaynaklanan.. Descartes'den beri ortaya çıkmış bir çalışmadır.. hatta ondan çok daha öncesi olan KADİM bir bilgidir.. Türklerin çadırlarına (+) TAMGA ya da DAMGA dediğimiz bu ARTI işareti ile başlar.. hristiyanlara HAÇ olarak görülür ki sanırım Descartes.. Cizvit papazı olarak buradan işe başladı.. bu da işe yaradı.. çünkü KİTAB biz sizi ÇİFT yarattık derken evrende PARİTE ve zihinde DUALİTE yasalarını işaret ediyordu.. geçmişteki kadim alimler de bundan yararlandılar. Çağdaş bilim ve çağdaş felsefenin Descartes'in KOORDİNATLARI ile başladığını unutmazsak.. YBA ciddi ve kadim bir çalışmayı da izlediğini anlarsınız.. Ancak sizi bunu benim kadar önem ve değer vermediğiniz için GDDY alışkanlığını sürdürüyorsunuz. Belki günlük dilin mantığı ve bilimsel dilin matematiği bize günlük dilin sayısal ve sözel simgelerini kullanmamızı gerektirebilir. Fakat YBA de bunlara gerek kalmaz.. sadece HATT çizgi yeterlidir. Bu çalışmada nokta ile harf arasında bir yerde bulunursunuz.. ancak tabi bu denizin okyanusuna dalmakta biraz cür'et hatta cesaret istiyor ki bu da kolay değildir. Dediklerimizi özetlersem; + işareti türkün ya da müslümanan malı değil İNSAN'ın malıdır.. öylesine kendimize ve malımıza sahip çıkmalıyız. Yoksa bizi türk kürd.. müslüman yahudi.. çatıştırıp bitirmeyi planlıyorlar.. bununla beraber her birimiz de kendi dilimize.. dinimize.. kültürümüze sevgi ve saygı ve minnetimizi unutmak anlamına gelmiyor. osmanziya



Bu çalışmanın linkini face de bir arkadışımızın sayfasında paylaştık.. biz beşinci boyut olan ŞUUR'un eline yeni oyuncaklar sunduk.. YBA saygılarımla. osmanziya.. YBA bir OYUNCAK mı.. diye düşünmeyin.. elimizde OYUN ve ÖYKÜ den fazla bir malzeme bulunmuyor. sadece Doğum ve ölüm arasındaki BUGÜN.. olum ve düğüm arasındaki DÜĞÜN.. YENİ BİREYLER ortaya çıkmasını sağlıyor.. böylece bir bu geçmişte kurulan gelecekle.. yarın TORUNLARIMIZLA oyalanıyoruz. Ancak oyunda ciddi ve öyküde samimi olarak HAYAT kalitemizi ARTIRABİLİRİZ.. ŞUUR karakterimizi.. DÜZELTEBİLİRİZ.. hem birey hem tür olarak.. tabloda hayat yaşancı ve şuur tanıncı koca koca yazılarla gösterilmiştir. osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 25-Ağustos-2024 Saat 13:01
Evvel ve ahiri ile zahir ve batın.. ilim koordinatlarını gösteriyor.. Hadid Suresi Sebbeha ile başlayan yedi sureden biridir ki bunlar Bunlar yedi sûredir: İsrâ, Hadîd, Haşir, Saff, Cuma, Teğâbün ve A'lâ sûreleridir. Bu dört isim el-EVVEL.. el-ÂHİR.. ez-ZÂHİR ve el-BÂTIN isimleri cehri ve hafi nakşi, kadiri büyük tarikatların zikirlerinde yer alır. İmamı Nursi Meyve Risalesi yedinci mes'elesinde (11.Şua 7.mes'ele) bu konuyu ağaç, yıl ve dünya modelleriyle açıklar. Keza İhtiyarlar risalesinden (Lem'alar 26.Lem'a 7.rica) sağ ve sol ile yukarı ve aşağı cihetleri ile bize koordinatik bir resim çizer. Bir analitik düzlem geometri kitabının girişinde çağdaş bilim ve çağdaş felsefeyi başlatan DESCARTES'in 1611 yılında bir DALINÇ halinde rüyada bütün ilimlerin anahtarı olarak analitik geometrinin kendisine öğretildiğini söyler. Biz de zaten 4444 duasının bereketiyle çıkardığımız YBA in mutfağı olan ANALİTİK DÜZLEMİ yıllardır kullanıyoruz. Ancak insanlar başkalarınca hazırlanmış HAZIR açık ve seçik SEHİL yani kolay ve anlaşılır BİLGİ edinmek peşindeler. Bu yüzden bu güne kadar çalışmamız iltifat edilmemişse de gelecek için oldukça sağlam temeller hazırlanmıştır. Ne zaman ki bayanların etini budunu göstermesi gibi bayların da nazım ve nesirlerle zihnini ve bilgisini gösterme zaafı bulunuyor. Fakat gösterme zevki yerine görme ve örme keyfi aldığında ülkemiz için bilim ve eğitim alanında bir mesafe alınacaktır diye düşünüyorum.

Siyasi olarak M.Kemal Atatürk ile muhalif olmasına rağmen Bediuzzaman Said Nursi ikisi de DEKARTÇI idi.. Atatürk Geometri kitabı yazacak kadar alim birisi idi.. Bediuzzaman Tarihçe-i Hayatında bu millet çok Dekartlar yetiştirecek diyordu.


osmanziya 25.08.2024 üçyol izmir

İnsanlar güçlü ve genç servetlilere ve şöhretlilere yönelirler.. gerçi bu servet ve şöhret genelde ömrün sonlarına doğru elde edilirler. Ancak genç yaşta olursa elbette herkesin gıpta etti bir çekicilik arz ederler. Servet ve şöhret sahipleri de işe yarar ve KALİTELİ mal ve hizmet sunumları ya da KARAKTERLİ fazilet ve kemalat serimleri ile bulundukları durum gelmişlerdir. Bunların hepsi BİLGİ ile olur. Ancak sonunda her çicek gibi bu çocukta solacaktır. Peki çekenlerin ve çekilenlerin solmayan kazançları nedir ? Samimi ve ciddi bir insanlık.. safi ve halis bir islamlık. Bu da insanın kendini tanıması ve benini bilmesi ve bu kadar ni'meti vereni halkı ve Hakkı anlaması ile sağlanır ki bu anlayışta daha işin başından beri SEVGİ olarak o insanda bulunmaktadır. osmanziya



Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 25-Ağustos-2024 Saat 15:21


DÜŞÜN-me TEFEKKÜR
DÜŞÜN-ce FİKİR
DÜŞÜN-mece MÜTEFEKKİR


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Ağustos-2024 Saat 05:43
Fakirin hasedi ve zenginin hırsı.. insanları birbirinden uzaklaştırır. Hevası azmış amirler ve hikmeti kalmamış âlimlerde bu hırs ve hased sorununu görmezse yanlış receteler havada uçuyor. Dil ve din ile emek ve özgürlük gibi ortak değeri paravana eden partiler ve paratoner eden ideolojiler ortaya çıkar. Samimi ve ciddi insan.. safi ve halis islam.. azalır. Bu yüzden de dünya 7 ekimden beri yapılan katliamı izler. "Fakirler zenginlere özenirse, şükretmezse; asla bu dünyada mutlu olamaz."diyorsunuz sadece fakirler değil zenginlerde dün bu dünya için çalışırsa mutlu olmaz. Nasıl olsun ki her on yılda bir ölüme daha çok yaklaşıyor. Sonunda ölecek olan birine zenginliğin ya da fakirliğin anlamı kalmaz. Anlamı bilemeyenin de amacı bulunmaz. Ölüm sorununu şuur altına atanın da KURAMLARININ gerçeklikle bağlantısı kalmaz. En güzeli KUR'AN'ın HAKKI'na bakınız.. dediklerimi daha iyi anlarsınız. Saygılarımla. Osmanziya yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Ağustos-2024 Saat 06:24



Dinler bitmiştir..
geçmişte kültürün olmazsa olmaz bileşenler olan dil ve din işe yarıyor ve sorunları çözüyordu.. bu gün dil bilime ve din hukuka intikal etti.. sorunlarımızı çözmeye çalışıyor.

Elbette itikad ve ibadet ve ahlak olarak ilk insan adem ile son insan arasında fark bulunmaz.. bu alanlarda din geçerlidir.. edebiyat olarak dil yürürlüktedir.. fakat sorunları çözen kurumlar olmaktan çıkmıştır.

Bilimin esası olan iktisad.. hukukun esası olan adalet sağlanmıyorsa bilimin hikmete ve hukukun ahlaka intikal etmesi zamanı geliyor demektir.

Dinler işe yaramaz demeyelim.. işe yarar.. birbirine düşman yahudi ve hristiyan ve müslüman insanların birbirlerini öldürmelerine.. yarar.

Böyle dünya nüfus azalır.. daha kaliteli ve karakterli insanlar gelir.

Başka türlü dünya nüfusunu nasıl azaltırsın ki...

Zaten DÜŞÜNMEYEN insan ne kadar dindar olursa olsun.. ahmakın tekidir. Surelerin başlarında.. sonlarında durmadan DÜŞÜNÜN DÜŞÜNÜN DÜŞÜNÜN.. tefekkür edin.. tezekkür edin.. tedebbür edin.. tedekkür edin.. diye düşünmenin onlarca çeşidini öneren bir kitabı uymayan dindar, en başta kendi dinine ihanet ediyor.


Saygılarımla

osmanziya

https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2447&PID=4103#4103

DİNLER BİTMİŞTİR: Sözüm sadece semavi dinler değil beşeri dinler yani bilimi ve felsefeyi din haline getirenler içeri alır. Sadece ahirete inanan.. cennet ve cehenemi olan Kitabi dinler değil sadece dünyaya kanan ve dünya cenneti vaad eden ideolojik dinleri de kast ediyorum.

Öyle ise sorun ilahiyi ya da beşeri dinlerde değil.. insanın DÜŞÜNMEMESİNDE.. düşünmeyen insan kendi hissiyatıyla baş başa kaldığında.. ANLAMADAN inanmaya başlıyor.

Öyle ise sorun dinde ve inanmada değil düşünmeme de ve bu yüzden anlamama da. Çünkü düşünmesi ve anlaması söz konusu olmadığında başkasının dinine ve inancına saygı göstermiyor ve ona düşman oluyor. Kendini TANRI yerine koyuyor.. Tanrı'nın kendisine vermediği yargılama yetkisini kullanarak mü'mini müşrik ve müslimi münafık haline getiriyor.. oysa kendisine baksa ya.. belki kendi öyle.. bu durumuda ortaya çıkan sonuç.. birbirini düşmanlar dindarlar.. başkaları değil bizzat kendileri dini bitirecekler.





işte bu durumda tüm insanlar için bir DEİZM önermiyorum..
Teistlere ve Ateisteler de saygı gösterecek bir TANRI TANIRLIK.. ancak bu tanrı tanırlık TANRI TANIKLIĞA ulaşmadıkça asla kendini KURTARAMAZ.


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Ağustos-2024 Saat 17:51
Böyle "İslam'da en büyük günah nedir ?" sorulu paylaşımınız için size tebrik ederim. Mü'mini müşrik ve müslimi münafık görmek.. ve bunu dil ile ifade etmek. İnsanlar En büyük günah denilince Günahı Kebair adı verilen cinayetm, hırsızlık ve iftira gibi cana, mala, namusa ve onura tecavüzü görürler. Doğrudur, bunlar gerçekten büyük suç, saldırı ve vidansızlıktır. Ancak bunlardan daha büyüğü dindarların dillerini koruyamadan başkalarının dinine ve inancına dil uzatmalarıdır. İman ve ihlas ve nazar ve niyet ve ilim gibi zahirde bilinmeyen MANEVİYATI diline dolayıp başkasına SALDIRANLAR.. aslında kendilerini TANRI yerine koyarak başkalarını yargılayanlar ve onlar hakkında hüküm verenlerdir. Bu gibi durumlardan dolayı dinin bittiğini ilan ettim. Bununla acaba bende aynı hataya düştüm mü ? Okuyun siz karar verin:


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Ağustos-2024 Saat 19:32
İki aşırı uç:

Bu bir tarafı:

Sultan Şeyh Seyyid Muhammed Sâkî El-Hüseynî (kuddîse sırrîhu) Hazretleri buyuruyor'ki;
Sey­yid Ab­dül­bâ­ki (kuddîse sırrîhu) Haz­ret­le­ri­; ben gör­me­dim kü­çük­tüm o za­man, an­nem­den duy­du­ğu­ma gö­re an­la­tı­yo­rum. Ba­bam Sey­da’ya (kuddîse sırrîhu) he­men in­ti­sap et­ti, çek­ti­ği ders­le­ri de Sey­da’ya ar­ze­de­rek;
"Kurban bu­yu­run, doğ­ruy­sa yan­lış­sa bun­la­rı ya­pı­yor­dum. Bun­dan son­ra siz na­sıl em­re­der­se­niz öy­le ya­pa­ca­ğım” de­miş.
Sey­da haz­ret­le­ri ba­ba­mı ye­ni­den der­se baş­lat­mış. Gav­sı­mız (kuddîse sırrîhu) mür­şi­di­ne ilk ön­ce kal­bi­ni ver­di, son­ra kal­be bağ­lı bü­tün âza­la­rı­nı ver­di, son­ra bü­tün var­lı­ğı­nı ver­di, önün­de boy­nu­nu bük­tü, nef­si­ni onun ayak­la­rı al­tı­na ser­di, nef­sin üze­ri­ne Sey­da’nın (kuddîse sırrîhu) sa­adet sa­çan nûr­lu aya­ğı­nı bas­tır­dı. On­dan son­ra da âle­me Ğavs ve rah­met ol­du.
Kar­deş­le­rim, ter­bi­ye­de ve ke­mâle er­me­de yol ve usul bu­dur. Her­kes bu yol­da yü­rü­me­li­dir. Ha­yır bun­da­dır. Ne­fis ve ben­lik ile hiç kim­se kâ­mil ola­maz. Ön­ce­ki ta­rih­ler­de ol­ma­mış, bun­dan son­ra da ol­maz. Yü­ce Al­lah’ın (Celle Celâlühû) Di­ni, yo­lu ve usulü de­ğiş­mez.
(S. M. Sâkî El-Hüseynî (kuddîse sırrîhu) Hazretleri'nin sohbetlerinden derlenmiştir.)
Bir Hadîs-i Şerif;
Rasûlullâh (Sallallâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur;
"Sattığı zaman kolaylık gösteren, satın aldığı zaman kolaylık gösteren ve hakkını isterken kolaylık gösteren kula Allâh (Celle Celâlühû) merhamet eylesin..." (Hadisi Şerif-İbn Mâce, Ticaret, 28)


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Eylül-2024 Saat 15:31
Jupiterin dunyamizi meteorlardan korudugu soyleniyor , dinazorlari yok eden meteordan niye koruyamadı sorusundaki jupiterin dünyaya kalkan olması konusu olanakların içindeki olasılıkların kestirilmesi ve bu kestirime ilişikin tezin kanıtlanıp kanıtlanmasıyla alakalı bir sorunun.. bu sorunun çözümüne ilişkin ve tezin kanıtlanasına dair verilerin toplanıp tartışılması da ayrı bir çalışma.. ki bu biraz havanda su dövmeye benziyor. Buna rağmen "Jupiterin dunyamizi meteorlardan korudugu soyleniyor , dinazorlari yok eden meteordan niye koruyamadı" dünya ve dinazor ile meteor ve jupiter" arasında şöyle bir ilişki kurabiliriz: meteor > dinazor < dünya < jupiter bu BÜYÜKLÜKLER ilişkisi de biz yukarıdaki varsayamı tartışabilir.. olumlu sonuç çıkarsa bunun düzenlilik ve düzensizlik ile evrim ve tanrı arasında yanlış tartışmaları çıkarır bundan kaçınmak için şunu söyleyebilirim: Bilimde cüz'i ve sınırlı konular tez test edilerek ıspatlanır ve kanıtlanır.. ancak bu BİLİMSEL tez (dava, iddia) Popper e göre kesin değildir çürütülebilir. Nitekim yanlış dediklerimizin doğru.. gerçek bildiklerimizin yalan olduğu ortaya çıkıyor. Bir konu böyle çürütülemiyorsa o bilimsel bir konu değildir dini bir konudur. Mevzu evrilen ve gelişen bilgimizin sınırları dışındadır. Dini konu ise külli ve sınırsız ve hatta sonsuz olduğundan onun tezi test edilemez.. savı doğrulanamaz ya da yanlışlanamaz.. keza kanıtlarla çürütülemez ve yaşatılamaz. Bu yüzden onun KÜLLİ (tümel, genel) daha doğrusu MUTLAK (salt) konusu yani TANRI'nın varlığı ve yokluğu, ISBAT değil İKNA konusudur. Sav.. kanı.. tanı.. sayı.. soru.. yanıt.. kanıt.. gibi mantıksal ve epistemolojik konular bilim problemleri değil felsefe problematikleridir. (Adam demiş.. idraki meali bu akla gerekmez.. zira bu terazi o sikleti çekmez.) Elbette bu durum bütün dini konularda değil.. nitekim ahirete ve nebilere ve kitaplara ve meleklere ilişkin konulara gelince, bunlar isbatlanabilir. Örneğin geçmişe seyahat ettiğimiz de nebilerin seslerini ve görüntülerine ulaşabiliriz teknoloji gelişince. Sözümü kısa kesersem, günlük bilginin MANTIĞI bu gün nasıl bilimsel bilginin MATEMATİĞİNDEN ayrılabiliyor.. yarın felsefi bilginin "matematik"i de dini bilginin "mantık"ından ayrılacak. Böylece kuşkulu soru soran bu FELSEFİ var sayma ve yok sayma "düşünme2 YETİMİZ ile kesin yanıt veren bu DİNİ hiç yok (hiçleme) ve hep var (hepleme) "deme" YETKİMİZ açığa çıkacak. Biz şimdilik BİLİM becerimiz ile yetinelim. Osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Eylül-2024 Saat 20:25
SON 1500 yılda dil bilime din hukuku intikal etti.. dilin esası olan iktisad ve dinin temeli olan adalet ticaret ve siyasetle sağlamaya çalışıyoruz. Yetkililer ticarette nesneleri ısraf etmeden kullanır ve siyasette kimselere zulmetmeden çalıştırırsa maksad da hasıl olacaktır. Ahseni takvimden murat ameli salih amelde gerçekleştirilmiş olacaktır. Eğer bu sağlanmıyor asgari ücret altında işçi sömürülüyorsa ve 7 ekimden beri katliamla insanlar öldürülüyorsa bilimin HİKMETE ve hukukun AHLAKA doğru alacağı daha pek çok yol var demektir. Bu hikmeti ve ahlakı bilimcilerin ve dincilerin sağlayabileceğini düşünmüyorum. Onlar sadece laf yapar trip atar. Çünkü davası olanların icratı ve kuvveti de bulunması gerekiyor. Saygılarımla. osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Eylül-2024 Saat 20:28


Prof. Dr. Fuat Sezgin doçent ünvanını 1954 yılında aldı, 1960 askeri darbesinin ardından üniversitelerden uzaklaştırılan 147 bilim adamı ve akademisyen arasında kendi adının da bulunması üzerine 1961'de Türkiye'den ayrıldı ve çalışmalarına Goethe Üniversitesi'nde (Frankfurt'ta) devam etmek zorunda kaldı.

diye paylaşmış orhan üç kardeş bilim kulubunde..

dedimki:

kimi müslüman demiş kimi türk.. gelin buna İNSAN diyelim doğru yolu ve ortayı bulalım. Müslüman olduğu için değil iktidarın ekonomik ve politik çıkarlarını ters düştüğü için kültürel kimliği nazara alınmış.. bu her zaman her dil.. her din ve her kültür için böyledir. İnsan olduğumuz unuttuğumuzdandır ki birbirimize zulm ederiz.. bazen dini.. bazen dili bazende kültürü bahane ederek. osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 01-Eylül-2024 Saat 20:30
YARATILIŞ VE EVRİM

Ne yazık ki YARATILIŞ ve EVRİM konusu bilim ve din çatışmasının başat alanı olmayı sürdürüyor. Daha da sürdüreceğe benziyor.

Burada paylaştığım Şengör Hoca'nın makelenin son sayfasına şu notu düşm:

"Olmayan sonsuzluğunun ve bulunmayan başıboşluğunun farkında olmayan Şengör Hoca, bilimi din haline getirmek istiyor, dini bilim haline getirmek isteyenlere inad..."

KÜLTÜR Ana-kara'sından ilk ayrılan kıta GÜNLÜK DİL oldu..
Kurama göre 70 bin yıl önce.. bu BİLİŞİM devriminin ardından 12 bin yıl önce TARIM devrimi başqladı ve insanlar TAŞ DEVRİ'nden çıktılar yani toplayıcı ve avcı yaşantısından çıktılar ve böylece göçebe kültüründen de kurtularak yerleşik hayata geçti.. toplayıcılar tarımcı.. avcılar hayvancılık.. yaptılar. Böylece şehirleşme ve devlet ve imparatorluk devreleri başladı.

Taş devirleri yani pre-historia (tarihöncesi) devirlerinin YAZININ icadiyle bittiği ve   altı bin yıl önce historia (tarihi) çağlar başladığı kabul edilir...

Kültürün olmazsa olmaz bileşenleri olan dil ve dinin 60 bin yıllık SESLİ birlikteliğinden sonra başlayan bu dil ve dinin YAZILI birlikteliği, hayal ve vehmimize bir disiplin verdi. Hayali hazır ve hatırı vehim fikir ve zikir ile lafız ve ma'nalarla işlendi.. Ortaya çıkan NUTKUN mantığı M.Ö. 230 larde Aristo tarafından ORGANON yapıtıyla tedvin edildi.

Alış veriş ve kayıt gibi gündelik gereksinimleri karşılayan YAZI dil ve din gibi kültürel gereksinimleri karşılamak için kullanılmaya başlayınca ortaya KİTAB çıktı. PAPİRUS ile Mısır uygarlığı bu kolaylıktan yararlanarak gelişti. Kalemin kitabeti ortaya çıkınca da   TEVRAT da inmeye başladı. Tanrılar ve Krallar filminde başarılı bir şekilde anlatıldığı gibi TANRI'nın yazılı tarihi de başladı.

Ancak TANRI'nın TARİHİ denilince akla Karen ARMSTRONG'un muhteşem kitabı geyin akla ve kadıncağız Tanrı Hak ve hakikatından ürkütmemek içini konuyu TANRI FİKRİNİN tarihi olarak ele almış. isabetli de olmuş.

Dilin BİLİM ve dinin HUKUK haline dönüşmesi için uzun bir kültür dönüşümleri gerçekleşmiş. Son geçen 1500 yılı yani İSLAM TARİHİNİN.. kalu beladan çıktığını unutan hatta belki haberi bile olmayan ISLAMLARIN konuyu cahilane ele almasını nazara alırsak yine son bin beş yüzyıldaki BİLİM tarihinden de haberi bulunmaması normaldır.

Bin yıldır düşünme ve tefekkürü (felsefe ve hikmeti) durduran kültürümüz, son üç yüz yılda da düşünceyi ve fikri (bilimi ve hukuku) dondurdu. Böylece kuvvetini yitirdi dünyasını kaybetti.. bunun acı neticelerini 7 ekimden beri süren katliamlarla görüyoruz.

Bunlara DİN, dil ve kültür tarihinden haberi olmayan İNSANLAR eklenince ortaya yaratalış ve evrim meydanının savaşan dincilerin ve bilimcilerin çıkması da normaldır.

Ancak bu da gayet normaldir.. kusurlar ve hatalar.. yetersizlikler ve yanlışlıklar.. sorular ve sorunlar.. olumsuzluklar ve sıkıntılar.. her zaman olur ve onların çözülmesiyle insan maddi ve manevi genişler ve gelişir.

Biz burada kitabın kenarına not düştüğümüz çalışmayı web sayfamızda paylaştığımızda siz o tabloları versiyon sırasıyla incelediğinizde konuyu anlayacaksınız. Bu sırada anladıklarını eleştirir ve anlamadıklarını sorarsanız karşılıklı bilgileniriz ve öğreniriz ve düşünürüz aydınlanırız.

Sağlıcakla kalınız

osmanziya 01.09.2024


https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2447&PN=1








01.09.2024









Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info