BİLİMSEL
ZİHNİYET
Bilimsel
zihniyet ve bilimsel dil olan matematik günlük dilin ediniminden sonra onun
mantığının tecrübe ile kaynaşmasından ortaya çıkar ki bu hilafet-i arziyye
vazifesine taalluk eder. Böylece DİL fehim ve fünun haline gelirken ona eklemlenen
DİN de hukuk ve fıkıh haline gelir. Fehim ve fıkıh fikri bir faliyet olarak
manalar üzerinde tasaddur ve tasarruf etme kabiliyetini bir salahiyet ve
selahiyet haline getirme muvaffakiyeti kazandığında çeşitli ana disiplinlerde
ve mesleklerde ve bu günkü tabirle ana akımlarda böyle BİREYLER ortaya çıkar.
Bizde ilk
dört beş yüz yıldan sonra bu HAZEM ve BURUNİ ve HALDUN ve SİNA ve FARABİ gibi
dahilerin ırkı kesildi.. ne yazık ki çağdaş tefekkür ve hikmetin temellerini
yani FELSEFE'yi başlatan ve aynı zamanda bitiren İMAMI GAZALİ oldu.. onun açtığ
akıl ve kalb gözü ayırımı Pascal vastısıyla Kant'da Teorik (mantık) ve Pratik
(meşiet) akıl oldu.. bu usul ve iman temelli bilgi ve değer ayırımını Mana-yı
İsmi ve Mana-yı Harfi ayırımıyla başlatan İMAMI NURSİ de bir medrese hocası
olarak tanınmaya mahkum edildi.
Böylece Nur
mekteb-i irfanı da bir okul olmaktan çıkartılıp bir dini cemaat haline
getirildi. Belki bu da yine İMAMI GAZALİ'de görülen yapan ve yıkan etkisinin
bir benzeridir. Gerçekten zordur akıl ve kalbi dengesini bağdaştırmak..
hakikaten pek güçtür dünya ve ahiret ilişkisini intibakını kurabilmek.. kimseyi
suçlamamalı.. eğer kolay olsaydı teklif ve külfeti kavuşturmak ya da mesail ve
mesuliyeti barıştırmak.. imtihan ve müsabaka olmazdı...
Geçmişte
ekonomik ve politik çıkarları dil ve din değerlerine alet ve paravana
edilmesinin çağdaş yansıması emek ve özgürlük değerlerinin ideoloji ve
partilere bayrak ve paratoner yapılması oldu.. sonuçta sorun müslümanda..
masonda ve marksistte değil insanda.. insanda cilvelenen esma kainatte tecelli
eden hüsna ile birleşmez ve ahseni takvmde yaratılan beşerden ahseni amele
doğru yol alan bir insan çıkmazsa olmazsa.. âdemin canavar hayvandan daha aşağı
düştüğünü de olaylar gösteriyor.. bunu örtmek içinde onu maymun haline getiroyorlar..
fakat yine de umut kesmemek gerekiyor.. yaşamda birinin başladığını diğeri
götürerek bayrak yarışını yürütüyor.. biten ve eskiyen islamiyeti yenilenen bir
insaniyetle eskisinden daha güçlü başlatmak gerekiyor.. aksi halde ezberleri
yinelemenin kimseye bir yararı olmuyor.
Bilgi,
sevgi, saygıyle sağlıcakla kalınız. Osmanziya 30.03.2021
SÜREÇ
Geçmişe özlem.. yaşlı olarak kaçınamadığımız.. gençliğimizde
kaçırdığımız fırsat.. ilkbahar ve yaz ve sonbahar ve sonunda kış.. her biri
bize ayrı bir güzellik sunduğunu fark etmeden yeniden ilk bahara dönme
isteğinin bir açıklaması var: Dünyadan daha güzel dünyaya kavuşmak.. biz buna
fenadan sonra beka.. uladan sonra uhra ve dünyadan sonra ukba.. fakat bu
hayırlı neticeden de kazandığımız sebebler yüzünden uzaklaşmak isteriz.. acaba
sorun bu sebeb ve sonuç ilişkisini yanlış kurmadan olabilir mi ? neden ve
netice.. sebeb ve sonuç.. SEBEB ve NETİCE.. belki buna SÜREÇ ve SONUÇ desek..
süren uçları bu dört mevsimde değil perdenin ötesinde birleştirsek.. belki o zaman
kendimizi daha açık ve seçik görebiliriz.. diye düşünüyorum.
SUSMA
Dalay LAMA "Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar
edersin amma dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin." demiş.. gerçekten
Seslenmek güzeldir.. susmak ise ondan daha güzel.. bu yüzden atalarımız söz
gümüşse sükut altındır demişler. Şimdi biz bu konuşmayla eskiden bilinenleri
yineledik.. peki buna ne ekleyebiliriz ? Biririni yiyen çoğalma.. beslenme..
seslenmeden sonra SEVİNME'nin gelmesi için SUSMAMIZ gerektiği.. aksi halde
zaten konuşma ve seslenme.. söyleme ve dinlemeden ibarettir. Susma daha
derinede olan tahiyyat-ı mübarekenin bir yansımasıdır.
HİKAYELER
Antropsentrizm ile antroformizm.. arasındaki farkı aradım..
insan merkezcilik ile insan biçimcilik acaba bir temsil (anoloji) ve teşbih
(metafor) farkı olabilir mi.. insan hakikatlerini hep insan merkezinden.. insan
hikayelerin hep insan biçiminden.. yapmak zorunda mı ? Sonra zihninde bu hürafe
ve hakikatlerle ile hikaye ve ustureler karışarak bizim ütopya ve cennetlerle
bezeli ideal ve umutlarımızı mı oluşturuyorlar.. bu durumda bizim hırsı hayat
ve hıfzı hayat gibi dilin usulüne ve dinin üslubuna dayalı iman şuurundan başka
bir dayanağımız kalmıyor.. ancak insan somut öyküleri ve romanları ve filimleri
de bırakamıyor. Aslında geceler ve rüyalar.. bunlar için yeter ve artar bile..
ama yine de çoğumuz ben dahil filimlerden kurtulamıyoruz.
|