Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

islam dunyası neden geri kaldı..

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2380
Tarih: 09-Kasım-2024 Saat 03:47
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: islam dunyası neden geri kaldı..
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: islam dunyası neden geri kaldı..
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 18:31
Sosyologlar Sokagı face gurubunda Hasan ODABAŞI kardeşimiz yazmış; İbrahim Müteferrika
Bir devlette "gerileme”, çöküşün başlangıcı mı yoksa tetikleyicisi mi?
Bir kitap ki, yazar kitabında çöküşün nedeleri olarak 8 maddeyi şöyle sıralamış :
1. Kanunları uygulamamak,
2. Adaletsizlik,
3. Devlet işlerinin ehliyetsiz ellere düşmesi,
4. Bilim adamlarının fikirlerine tahammülsüzlük,
5. Modern askeri teknolojide bilgisizlik,
6. Orduda disiplinsizlik,
7. Devlet servetini kötüye kullanma ve rüşvet,
8. Dış dünyadan habersizlik.
30 Ocak 1726 tarihi Türkiye için önemli bir kilometre taşıdır. Bu tarih, ilk Türk matbaanın kurulduğu ve Türkçe eserlerin basılmaya başlandığı tarihtir ve kurucusu da hepimizin bildiği isim olan İbrahim Müteferrika’dır. İbrahim Müteferrika’nın ismi ilk Türk matbaasının kurucusu olarak geçer.


DEMİŞSİNİZ.. teşekkür ederim.. DEDİM Kİ sayılanlar tali ve ikincil nedenler asıl birincil nedenler İSLAM DÜNYASINDA bin yıldır düşüncenin (tefekkürün) durması ve üç yüz yıldır düşünmenin donması.. DURMA'nın belirtisi felsefe ve hikmetin dini karşı görülmesi.. DONMANIN kanıtı islam bilim ve hukukun doğada ve toplumda sorunları çözemez hale gelmesi.. her ikisinin ortaya çıkardığı sonuç İCTİHAD kapasının kapatılmasıdır. Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan'da Sacevendî denilen denilen noktalama işaretleri.. yani tümcenin başladığı ve bittiği yerlerin konulması en temel dini metnin artık DÜŞÜNME konusu olmaktan çıkarılması demektir. Özetle dünyanın iktidarından islamiyetin düşürülmesi.. islamiyetten insaniyettin çıkarılmasıdır. Bununla beraber işin karşı tarafında dünyanın muhalefetinde ne bulunuyor ? Beşeriyetten insaniyetin çıkarılmasıdır. Paganizmin.. animizmin.. süfliyetin.. sefahetin yani bozulmanın her türlüsünün bilim ve san'at adı altında yaygınlaştırılmasıdır. Bunun sonucunda beşeriyetin medeniyetinde..   9 aydır süren 7 ekim katliamı göstergesiyle.. İktidar ve muhalefeti ile islamiyetin durması ve donması ve insaniyetin bozulması ve yozlaşmasıdır. Bunun için geçmişten ders alarak.. her şeye yeniden başlamak gerekiyor. osmanziya 08.07.2024



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 18:46
Tebrik ederim.. güzel bir soru. Neden melekleri, ruhanileri ve cinleri göremiyoruz ? Aybüke Özdemir'in "Bu Kadar Büyük Bir Evrende Üzerinde Yaşam Olan Tek Gezegen Olmamız İmkansız.." sorusuna "Evrenin uçsuz bucaksız genişliği göz önüne alındığında, yalnız olmadığımız fikri caziptir. Ancak, yaşamın ortaya çıkması ve gelişmesi için gereken koşulların karmaşıklığı, bu olasılığı hem heyecan verici hem de gizemli kılıyor. Dünyamız, yaşam için 'Goldilocks Bölgesi' olarak adlandırılan ideal mesafede yer alması, koruyucu bir manyetik alana sahip olması, dengeli bir atmosfer yapısı ve sıvı su varlığı gibi nadir faktörlerin bir araya gelmesiyle benzersiz olabilir.
Öte yandan, milyarlarca galaksi ve trilyonlarca gezegen olduğu düşünüldüğünde, benzer koşulların başka yerlerde de oluşma ihtimali yadsınamaz. Ancak 'yaşam' tanımımız da önemli: Bildiğimiz karbon-bazlı yaşam formları dışında, hayal bile edemeyeceğimiz farklı yaşam türleri var olabilir.
Sonuç olarak, evrende yalnız olup olmadığımız sorusu hala cevaplanmamış en büyük bilimsel ve felsefi sorulardan biridir. Bu soru, hem bilimsel araştırmaları teşvik ediyor hem de varoluşumuza dair derin düşüncelere yol açıyor. Belki de asıl soru şu: Evrende başka yaşam formları varsa, onları anlayabilecek ve iletişim kurabilecek kapasiteye sahip miyiz?" diye yanıt vermişsiniz ve güzel de bir soru sormuşsunuz. Ancak 1793 de Kant 1928 de İmamı Nursi 1960 Popper dini ve bilimsel metafiğizi irdeleyerek sağlam ve sağlıklı düşünceye yol açtığı halde gerek din ve gerekse bilim EDEBİYAT yapmayı sürdürmüştür. Bu yüzden ana-karadan ayrılarak kuram ve kurumularıyla oluşan günlük dil ve bilimsel bilgi'ye karşın felsefi bilginin ve dini dilin henüz oluşturulamaması nazara alınmalıdır. Bunu anlamak için etmesi için şu konuyu gündeme getirmek yararlıdır. Eskiden sadece bir söz Tanrı Sözü mü yoksa insan sözü mü bunu tartışırdık. Bu yüzden ilk kitap bende siz kafirsiniz.. ya da son kitap bende.. siz kafirsiniz tartışması yapardık. Şimdi bununla beraber şu tartışmayı yapmaya başlayacağız; bu tümce insan yapısı mı makine yapısı mı ? osmanziya yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 18:57
SiyaH ve BeyaZ Kardeşim.. İ nanç odaklı beyin yapınız, tüm meseleleri bu çerçevede değerlendirmenize yol açarak, felsefi tartışmaları dar bir perspektife hapsediyor ve böylece geniş kapsamlı, rasyonel ve çok yönlü analizlerin önüne set çekiyor, bu da entelektüel gelişimi ve hakikat arayışını sınırlıyor. diyorsunuz ancak b ende sizin için tam tersini sizin için düşünüyordum https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp... DERİM ki bilimi düşüncesinden çıkartan İNANÇ.. dini düşüncesinden çıkaran KUŞKU.. bilim ve dini savaştırmaktan başka bir konuyla ilgilenemiyor.. ne hikmet yapabiliyor ne ahlakı gerçekleştirebiliyor. Kuşku ve İNANÇ bizim iki kanadımız.. bilimde kuşkuyu ve dinde inancı çalıştırırız. Çünkü alanları farklı.. bilim cüz'i alanda işler.. din külli alanda çalışır. Farklı alanlarda aynı yöntemlerin kullanılması hatalı sonuçlara yol açar, bunu herkes bilir ancak kuşkuyla gözünü kör edenler ve inançla kulağını sağır edenler görmez ve bilmez. Gerçekten anlam.. anlama.. anlatım dünyanın en zor üç işi.. baksana belki maksadımız çok ta farklı olmadığı halde anlaşamıyoruz. Saygılarımla. https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp...


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 18:59
Eskiden sadece bir söz Tanrı Sözü mü yoksa insan sözü mü bunu tartışırdık. Bu yüzden ilk kitap bende siz kafirsiniz.. ya da son kitap bende.. siz kafirsiniz tartışması yapardık. Şimdi bununla beraber şu tartışmayı yapmaya başlayacağız; bu tümce insan yapısı mı makine yapısı mı ?

Siyah Beyaz
Dinnur Yaşar İnanç odaklı beyin yapınız, tüm meseleleri bu çerçevede değerlendirmenize yol açarak, felsefi tartışmaları dar bir perspektife hapsediyor ve böylece geniş kapsamlı, rasyonel ve çok yönlü analizlerin önüne set çekiyor, bu da entelektüel gelişimi ve hakikat arayışını sınırlıyor.

Dinnur Yaşar
Siyah Beyaz SiyaH ve BeyaZ Kardeşim.. İnanç odaklı beyin yapınız, tüm meseleleri bu çerçevede değerlendirmenize yol açarak, felsefi tartışmaları dar bir perspektife hapsediyor ve böylece geniş kapsamlı, rasyonel ve çok yönlü analizlerin önüne set çekiyor, bu da entelektüel gelişimi ve hakikat arayışını sınırlıyor. diyorsunuz ancak b ende sizin için tam tersini sizin için düşünüyordum https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp... DERİM ki bilimi düşüncesinden çıkartan İNANÇ.. dini düşüncesinden çıkaran KUŞKU.. bilim ve dini savaştırmaktan başka bir konuyla ilgilenemiyor.. ne hikmet yapabiliyor ne ahlakı gerçekleştirebiliyor. Kuşku ve İNANÇ bizim iki kanadımız.. bilimde kuşkuyu ve dinde inancı çalıştırırız.

Çünkü alanları farklı.. bilim cüz'i alanda işler.. din külli alanda çalışır. Farklı alanlarda aynı yöntemlerin kullanılması hatalı sonuçlara yol açar, bunu herkes bilir ancak kuşkuyla gözünü kör edenler ve inançla kulağını sağır edenler görmez ve bilmez. Gerçekten anlam.. anlama.. anlatım dünyanın en zor üç işi.. baksana belki maksadımız çok ta farklı olmadığı halde anlaşamıyoruz.

Saygılarımla. 08.07.2024 üçyol izmir


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 19:04
Saygıdeğer Elif AYDIN Kardeşim, ""Kendi özünde hikmeti bulan kişi ihtişam kazanır, herşeye hükmeder ve evrenin bütün zenginliklerine sahip olur...!" demişsiniz kendimize hâkim benimize sâhib olabilsek, Yaratan bize Evreni ve İnsanı bilecek ve sevecek göz ve gönül verir. osmanziya yontembilim.com

"İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda kalmamasındadır."

J. J. Rousseau.

dedim ki:

Nesnesiyle koşullara bağımlı ve kimsesiyle kurallara bağlı olan öznenin özgürlüğü doğal ve normal olarak kısıtlıdır.. bu yüzden "hürriyet"e ÖZGÜRLÜK değil de GÜRLÜK.. demeli. Yoksa özün mü gür.. gürün mü öz.. diye sorarlar adama.. osmanziya


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 19:07
DEDİLER Kİ
: BİLGİ KORKUYU YENER
19-03-2021 13:47
Distopik bir toplum da kurallar otoriter unsurlar tarafından işletilir. Baskıcı bir karakter de işleyen devletin en önemli silahı korkudur.
Korku, bütün canlılar için içsel bir otokontrol duygusu olsa da, kontrol edilemediğin de psikolojik olarak hastalık sebebidir.
Nedeni bilinmeyen korku, hiç bitmeden devam eder. O Sebeple nedeni bilmek, bulmak ve ondan kurtulmak gerekir.
Unutmayın ki korkuya karşı en iyi silah ta bilgidir. Bilgi çok önemli bir savunma silahıdır.
Bilgi insan hayatının kılavuzudur. Okuduğum bir kitaptan not ettiğim şu ifade her insanın hayatında mutlaka karşılık bulacaktır.
“Kendinizi, eğilimler ve ön yargıların bir karışımı ile yıllar içerisinde tıkanan bir dere olarak düşünün. Bu tıkanıklığı açmalı ve bilginin özgürce akmasına izin vermelisiniz.”(Alıntı)
Gerçekte bu değil mi? Kalp damar hastalıklarının sebebi gibi! Yediğimiz içtiğimiz besinlerden oluşan plakların, damarları kapatıp kanın akmasını ve kan ile birlikte oksijen taşınmasını önleyince, organlar iflas ediyor biliyorsunuz.
Eğilimler ve ön yargılar da insanların zihnine doğru bilginin girmesini engelleyen unsurlar oluyor. Korku ile toplumları yönetmeyi planlayan, sindirilmiş bir toplum oluşturmayı başaran kişi ve kurumlar distopik bir yapıda istediği gibi hareket alanı bulacaktır.
İzin vermeyin!
Allah’ın insanı şerefli kıldığı düşünme unsuru “Aklınızı” mutlaka doğru kullanın ve sorgulamaktan, korkunuza sebep olan nedenleri bulup, ortadan kaldırmaktan kendinizi alıkoymayın.
Düşünün, kendiniz olun, sizin adınıza düşünüp karar verenlere fırsat vermeyin, zira doğru düşünmedikleri ortada!
Her gün binlerce sirkülasyon ajanı tarafından, sosyal, yazılı, görsel medya kanalları ile kozmik odanız, zihninize, bilincinize zerk edilmeye çalışılan subliminal mesajların etkisiyle olayları görüp değerlendirmeyin.
Objektif olun, önyargılarınızdan kurtulun, hakikate sorgulayarak ulaşın, göreceksiniz ki size izlettirilen hayat hayallerden ibaret. Bilinçli bir topluma ulaşmak ütopik gibi görünse de düşünen, korkularından kurtulmuş, bilgiye ulaşmış bir yapı ile gerçekleşir.
Korkmayın.
Korkunun ecele faydası da yok biliyorsunuz.
~Alp HAN"
DEDİM Kİ
Kişi korkularının esiri ve umutlarının kölesidir.. alışkanlıklarının ve alışkınlıklarının da kralıdır.. kölelerinin esiri olduğunda krala baglılığı ve kölelerine bağımlılığı da tehlikeye düşer.. osmanziya yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 08-Temmuz-2024 Saat 22:19
Yine siyah ve beyaz konuştunuz Değerli Siyah Beyaz Kardeşim.. Heraklitos'un "Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir" sözünden ilhamla,
DEĞİŞİM ve DÖNÜŞÜM ÜZERİNE BİR ÇÖZÜMLEME:
Evren, Büyük Patlama'dan bu yana sürekli değişim halindedir. Galaksiler oluşur, yıldızlar doğar ve ölür, yeni gezegenler meydana gelir. Bu kozmik dans, milyarlarca yıldır devam etmektedir.
Dünyamız da bu değişimin bir parçasıdır. Kıtalar kayar, dağlar yükselir, okyanuslar şekil değiştirir. İklim değişiklikleri, jeolojik olaylar ve atmosferin evrimi, gezegenimizi sürekli dönüştürür.
Canlılar, bu değişen ortama uyum sağlamak için evrilir. Doğal seçilim, türlerin çevresel değişikliklere adapte olmasını sağlar. Bazı türler yok olurken, yenileri ortaya çıkar. Biyoçeşitlilik, bu sürekli değişimin bir sonucudur.
İnsan da bu değişimin dışında değildir. Biyolojik evrimle fiziksel özelliklerimiz değişirken, kültürel evrimle toplumlarımız ve yaşam tarzlarımız dönüşür. Teknoloji ve bilgi birikimimiz arttıkça, dünyayı algılayış ve etkileşim biçimimiz de değişir.
Sonuç olarak, evrenin en küçük parçacığından en karmaşık yapısına kadar her şey sürekli bir değişim içindedir. Bu değişim, yaşamın ve evrenin temel bir özelliğidir dediniz.. DERİM Kİ.. insanlar TEMELLERİ bulmak için İnsanları bir kısım yinelemenin için yenilemeye bakar diğer kısmı da yenileme içinde yineleme bakar.. bu tekrir ve tecdid ikisi birlikte sabit ve mütehavvil bir dünyayı inşa ederken buradaki YARATILIŞTADAKİ inkilab ve değişim ve dönüşüm ve evrim değişik şekillerde yorumlanırlar. Bunlardaki betimleme ve indirgeme ve açıklamalarla çeşitli bilimsel ve felsefi kuramlar ortaya çıkar. Ancak halkı konuyu anlatabilmek için kavramlardan birine ağırlık verilir; değişim, evrim, yaratılış gibi.. oysa yaratılış gibi yapılışta bulunur.. evrim gibi devrimde olur.. değişimin çeşitli başkalaşım ve dönüşüm çeşitli bulunur. Ancak insanlar TEVHİDE pek meraklıdır.. kimi dinde kimi bilimde.. insanları bir kampta toplamaya çalışırlar.. diye düşünüyorum. Temel.. asıl.. zat.. esas.. gibi kavramlar insanlığın çokluğun çatışmasından ve çiftliğin çekişmesinden.. kurtarır. İşe de yarar.. ancak herkesin işe yarayanı farklıdır. Bütün bunları genelde iki ana akım halinde birleştirirler. Hatta standart ve patentin iki ana akım olduğunu söyleyebiliriz 🙂 Saygılarımla osmanziya yontembilim.com



Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info