Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

bin bir gece masalları

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Yöntem Bilim
Forum Adı: Yöntembilim
Forum Tanımlaması: Yöntembilim Üzerine Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2292
Tarih: 16-Kasım-2024 Saat 12:36
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: bin bir gece masalları
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: bin bir gece masalları
Mesaj Tarihi: 22-Nisan-2024 Saat 01:17
BİR BİR GECE MASALLARI

İşin aslı reklam.. eylemin zatı propaganda.. ilmin kökü yineleme.. beyanın temeli benzetme.. asıl ve zat ve kök ve temel dediğimiz dörtlünün maanı ise dilin bir oyunu ve dinin bir öyküsü olduğunu anlamaktır.

Buna KANT gibi din BOŞ bir kavram dil KÖR bir öykü demeyeceğim ancak biz CANLI öğrenme ve DİRİ düşünme yoluna yürümedikçe dili kötü ve kötüye kullanmayı sürdürebiliriz ve HANNAS'ın "oyun"una takılarak sağlam ve sağlık bir "öykü" seçme duyarlığımızı yitirebiliriz.

Bizim konu hakkında bilgilenmeden ön yargı üretme yani kararı varma ve yorum yapma hastalığımız var. Deneme ve yanılmadan sonra değiştirme ve düzeltmeye pek gitmiyoruz. Alışkanlıklarımızı ve yanılgılarımızı sürdürebiliyoruz. Çoğu zamanda aynı hatayı sürekli yapan APTALLAR kategorisine giriyoruz.

YBA analiz hakkında BİLGİSİ bulanmadan (aslında deneyimi demek lazım) onun reklamın yapan OSMANZİYA'yı değerlendirmeler yapanlara rastlıyorum. Ancak yazarını (ya da yapanını) çözümleyerek yazı (yapı) hakkında bir yere varmak sağlam.. en azından sağlıklı değildir.

Hem yazar sağlıklı hem yazı sağlam olmalıdır. Yani gerektiğini söze bakarsın gerektiğinde adama bakarsın.. ancak tarihe mal olmuş ve işe yaramış pek çok yazı ve yapıya baktığımızda yapanların ve yazarların çoğunun hastalıklı olduğunu görürüz.. zaten o hastalığı taşımasalardı yapıtlarını ortaya çıkaramazlardı.. bu tarihi bir gerçektir.

Gerçeği arıyorsak doğruyu.. doğruyu arıyorsak gerçeği.. feda etmek zorunda kalıyoruz. Elbette hem doğru hem gerçek SAĞLAM bilgileri elde etmenin.. hem iyi hem güzel SAĞLIKLI değerlere sahip olmanın da bir bedeli olur: DUYARLIK ve İNCELİK. Sağlıcakla kalınız.

Saygılarımla

Osmanziya

22.04.2024 Üçyol.İzmir





https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Hebb_teorisi




1940 öncesi sibernetiği sonrası veribilimi asla birbirinin aynısı değildir..

1950 önce nörobioloji ile sonrası bioloji asla birbirinin aynısı değildir..

1960 öncesi astronomi ile sonrası astrnonomi asla birbirinin aynı değildir.

BİLGİLER hızla değişmekte ve genişlemekte ve gelişmektedir.. ya DEĞERLER ?


Bu bir reklamdir

1950 den önceki bilgiler bir ise sonra bilgiler bindir.. 2000 den önceki bilgiler bir ise sonraki bindir..

1001 gece masalları bazılarina yetmişse.. 10001 masallar da bazilarina yetecektir..

peki sen zihninin masal deposu olmasina razi mı sin ?

Hayat ve Şuur arasindaki Zihninin DILININ oyun ve masal sahasi kalmasina razı mi sın ?

Razı degilsen YBA ögren.. kullan.. yararlan.. ki YONTEM BILIMSE ANALIZ Dilini edinmelisin.. osmanziya yontembilim.com

Bu bir reklamdir.





ALANLARIMIZ

Fizik KIRMIZI
Bio KRM-MVİ
Psik MAVI
Lojik YEŞIL

ALANLARIMIZ

Katlar.. alanlar.. boyutlar.. çizgiler.. noktalar ile ÇOKLUGUN   çiceklenmesi ve çocuklanması.. çeşitlenmesi ve türlenmesi.. yineleme ve yenilemenin artmasi bizi büyüler.. ancak bu kesret ve çokluk iki YER'e gider BETER borulari ve KEVSER yüzukleri... Bu gün YOUTUBER Barış ÖZCAN'ın YÜZÜKLERİN EFENDİSİ sunumunu izledim de..   


ozo 22.04.2024 01:00

VE dedim:yüzük bir döngü ya da bir dolanım.. bir dairedir.. kuyruğunu ısıran yılandır.
En başat yasa.. önce başlat sonra bitir.. fenomenin yasası FENÂ yasası.. biz Enbiya 35'e götürür.

YBA analitik düzlem dairesini geometrik.. aritmetik ve matematik kullanımından METODİK kullanımına götürerek felsefe ve din arasında ortak bir platfor oluşturmayı amaçlar.

Bu konuda the matrix içinde benzer bir reklam yapmıştım..

Matrix'in Haini Cypher Aslında Haklı Mıydı?
Shockwoice

Teşekkür ederim.. serinin ilk filmini seyrettiğimde.. ikincisini ve üçüncüsü bulunmuyordu o zaman.. https://www.yontembilim.com/matrix.asp bu yorumu yapmıştım.. uzun zamandır söylerim: "Hakikati hikaye etmek kolay olmadığı gibi hikayenin hakikatine erişmekte zordur." Bu noktadan bakarsak elimizde iki senaryo bulunuyor. Birincisi MEDENİYETİN önerisi yani maymunlar cehenneminden yapay zeka cennetini gidiyoruz. İkincisi AMİNİYETİN çağrısı herkes cennetini kendi inşası kadar bina edecek. Medeniyette özgürlük oluyor, sonsuzluk bulunuyor. Aminiyette ise sonsuzluk oluyor özgürlük bulunmuyor. Bazılarımız bu ikisinden de yararlanarak bulunmayan sonsuzluk ve olmayan özgürlüğü var sanarak ya da sayarak bir dünya inşa ediyor.. ki bunun içinde ben olabilirim sizde.. bu kişisel bir sorun ve bireysel bir seçim.. burada önemli olan doğru.. gerçek.. iyi.. güzel gibi kavramları tartışmak.. ancak bu da ayrı bir dil ve platform gerekiyor.

Zaman zaman barış Özcan ve haluk tatar ve bebar ilim gibi youtuber’lere böyle anlatımlar yazarım.. bana dönmediler.. Yazarları ve hocaları HAZIR açık ve seçik ANLAŞILIR yazılarla insanları düşünmekten uzaklaştırdığını suçlayan Osmanziya’yı bilgi edinmede KOLAYLIĞI zirveye çıkaran YOUTUBER’lerin evleviyetle kale almayacağı da belli. Dikkat ederseniz burada var ya da yok kavramlarını kullanmaktan kaçındım.. bulunuyor.. oluyor gibi şimdi zaman kalıpları kullandım. Midi dünyamızda olanaktan çıkan olasılıkların günlük dilimizde geçmiş ve gelecek dizilimleri İZAFİYET kuramıyla DETERMİNE belirli ve sıralı SİMETRİ “gerçek” hesaplanarak geçmişten geleceğe akan ASİMETRİK bir gerçeklik yadsınır. Makro uzay ölçeğinde benimsenen budur. Atom altı KUANTUM micro ölçeğinde ise tam tersini sırasız ve belirsiz ve fakat matematikle belirli hale getirilmeye çalışılan İSTATİSTİK bir “gerçek” söz konusu edilir. Bu iki gerçekliği birleştirmeye çalışan SİCİM kuramını matematiğini gözlemeye ise çağımızın teknolojisi yetmiyor.

Fakat dediğim gibi konu içerik ve gözlem ve bilim ve matematik değil DİL sorunu. Bizim felsefe ve din arasında ortak bir dil platformumuz bulunmuyor ki bu konuyu çözümleyelim ve sorunu çözelim. Herkes kendi açısından “haklı”dir.. doğrudur.. gerçektir.. iyidir.. güzeldir demekte hiç birimizi tatmin etmez.

Bu durumda sözlerin yani din öyküsünün ve dil oyununun taşıdığı bilgi ve değerlerin sağlam ve sağlıklı olduğunu duyarlık göstererek bu ortak platformu aramaya ve bulmaya önem ve değer vermek olmazsa olmaz bileşenleri dil ve din olan KÜLTÜR’ün belli bir düzeye gelmesini beklemekten başka çare görünmüyor.

Osmanziya yöntembilim.com





Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 22-Nisan-2024 Saat 21:55
İşin aslı reklam.. eylemin zatı propaganda.. ilmin kökü yineleme.. beyanın temeli benzetme.. asıl ve zat ve kök ve temel dediğimiz dörtlünün maanı ise dilin bir oyunu ve dinin bir öyküsü olduğunu anlamaktır.
Buna KANT gibi din BOŞ bir kavram dil KÖR bir öykü demeyeceğim ancak biz CANLI öğrenme ve DİRİ düşünme yoluna yürümedikçe dili kötü ve kötüye kullanmayı sürdürebiliriz ve HANNAS'ın "oyun"una takılarak sağlam ve sağlık bir "öykü" seçme duyarlığımızı yitirebiliriz.
Bizim konu hakkında bilgilenmeden ön yargı üretme yani kararı varma ve yorum yapma hastalığımız var. Deneme ve yanılmadan sonra değiştirme ve düzeltmeye pek gitmiyoruz. Alışkanlıklarımızı ve yanılgılarımızı sürdürebiliyoruz. Çoğu zamanda aynı hatayı sürekli yapan APTALLAR kategorisine giriyoruz.
YBA analiz hakkında BİLGİSİ bulanmadan (aslında deneyimi demek lazım) onun reklamın yapan OSMANZİYA'yı değerlendirmeler yapanlara rastlıyorum. Ancak yazarını (ya da yapanını) çözümleyerek yazı (yapı) hakkında bir yere varmak sağlam.. en azından sağlıklı değildir.
Hem yazar sağlıklı hem yazı sağlam olmalıdır. Yani gerektiğini söze bakarsın gerektiğinde adama bakarsın.. ancak tarihe mal olmuş ve işe yaramış pek çok yazı ve yapıya baktığımızda yapanların ve yazarların çoğunun hastalıklı olduğunu görürüz.. zaten o hastalığı taşımasalardı yapıtlarını ortaya çıkaramazlardı.. bu tarihi bir gerçektir.
Gerçeği arıyorsak doğruyu.. doğruyu arıyorsak gerçeği.. feda etmek zorunda kalıyoruz. Elbette hem doğru hem gerçek SAĞLAM bilgileri elde etmenin.. hem iyi hem güzel SAĞLIKLI değerlere sahip olmanın da bir bedeli olur: DUYARLIK ve İNCELİK. Sağlıcakla kalınız.
Saygılarımla
Osmanziya
22.04.2024 Üçyol.İzmir


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 22-Nisan-2024 Saat 21:58



İnsanbilim yazan Mustafa BUĞUÇAM'ın 2984 arkadaşım bulunuyor ve face bana bunlardan sadece Cuma Özusan ve Hasan Boynukara ve Kozmik Evren ve Fatih Mehmet Turhan ve Salih Can Yılmaz ve Ömer Özköylü ve Ethem Derman ve Mehmet Ali Taş ve Harun Sönmez.. olmak üzere 9 tane arkadaşımın resmini veriyor. Face'in algoritmasının yakalamadığı 10.cu kişiyi Matt Ali Bugucam dan da haber vermeliyim. 22.04.2024 tarihi itibariyle.. Bu değerli zevattan sadece üç tanesine şahsen tanırım. Bu değerli kimselerden Astronomi Profesörü Ethem Derman Hocam.. hem kadim Hocam Dostum hem ülkemizin tanıdığı Değerli bir bilim ve astronomi insanıdır. Sayfasına yazdığım yazılarıma iltifat eder beni sevindirir. Ancak kendisi dahil diğer bütün zevat taakkul düzeyi yüksek entelektüel kimseler olmasına rağmen bu güne kadar yazılarıma bir KATILIM alamıyorum. Anlaşıldığında eleştiri ve anlaşılmadığında soru şeklinde bir KATILIM olmamasının gerekçesi çoğu zaman çoğu kişinin dediği ANLATIMIMIN ANLAŞILIR OLMAMASI.. gerekçesi gösterilir. Kötü yazma alışkanlığına eklenlenmiş edebi bozukluğumu da unutmuş değilim ancak güzel bir editörüm olsayda bende iyi bir yazar olurdum. Ancak bu ANLAŞILIR OLAMAMA görünen gerekçedir.. gerçeği ise kimsenin yazılarım katılmak gibi zorunluluğunun bulunmamasıdır. Ancak bu GERÇEK.. her birinin benim gibi özgür bir birey olarak istencinin seçimine karışmanın nezaket ve incelik olmamasıdır. Ancak özgür bir birey olmaktan öte AYDIN bir kimse olma ve sayfamda ARKADAŞ olarak kalma SORUMLULUĞU nazara alındığında durum değişecektir. Var sayıyorum ki üç bine yakın arkadaşımda bu dokuz kimseyi face algoritması bana GÖSTERİYORSA bilimselliği ve özgünlüğüyle Değerli Arkadaşlarımı DİKKATİNİ çeken zaman verip emek harcadığım yazılarım BEĞENME'nin dışında bana bir getirisi olmuyor. Çoğu zaman bu zevatın beğenmeleri de bulunmuyor.. nadiren Hasan Boynukara hocamın olur.. diğerlerinin hiç olmaz. Eleştiri ve soru ile KATILIM'larının bulunmaması beni cidden üzüyor. Kendimi ya DEĞER VERİLMEMİŞ salak konumunda ya da YAZILARINDAN YARARLANILAN aptal durumunda buluyorum. Bunlar sadece benimle bu zevat arasında KİŞİSEL sonuçlar. Ancak TOPLUMSAL sonuçları çok daha farklıdır. YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZ dediğim çağrının BİÇİMİYLE ilgilenilmemesinin asıl nedeni, hepimizi İÇERİĞİN zebunu ve kendini içerikle özdeşleştiren ÖZNE'nin yitirilmesidir. Çok şükür kendim yitirmiyorum.. yüz tane uzman ve ihtisas sahibi PROFESÖR olsa.. senin bu YBA beş para etmez dese.. onun değerini bende düşürmez.. tam tersine çok önemli ve değerli bir çalışma deseler.. yine onun değerini bende artırmaz. Bununla beraber BEN'i İÇERİKLE bulanmış.. YARARLA sararmış ve ÇIKARLA kararmıştır halinden arındırıp durulandırarak SAYDAM hale getirmek çok ama çok zordur. Belki de benim BEN'imde YBA öylesine bulanmış, sararmış ve kararmış bir halde dir ki bu değerli arkadaşlarımı YBA BİÇİMİNE çelemiyor ve çekemiyorum. Yöntem Bilimsel ANALİZ reklam ve propaganda içerikleriyle Osmanziya YBA e perde oluyor. Baksana.. YBA katkıyı.. Osmanziya'ya katılım olarak anlıyor. Yakınılarım için özür dilerim. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. (Yaşın yetmiş.. işin bitmiş.. ölüp gideceksin be adam.. ahiretini düşünsene.. diyenlere de ne diyeceğimi bilmiyorum.. Hayat yolda karşılaştığın fırtınalarla ilgilenmez gemiyi limana ulaştırmana bakar diyeceklere de Eyvallah diyorum. Evladım sen yapacağını yapmış siber uzaya yüz bin tablo ve onbin yazı yazarak geleceğe göndermişsin..ye iç keyfine bak diyen Kadere yüzüm kızarıyor.. içten gelen bu basınca ve dıştan gelen bu baskıya karşı aradakalan'ın hiç umursamaz DAVRANIMASINA da şaşıyorum.. umarım okuduğum DAVRANIŞ kitabı beni uyarır ve uyandırır.)


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 22-Nisan-2024 Saat 22:00


Cuma ozusan
sizin de belirttiğiniz gibi ben de yöntem biliminizden hiçbir şey anlamayan arkadaşlarınızdan biriyim. arkadaşına karşı dürüstlüğün icabı doğruyu söylemektir. çünkü en kestirme ve rahat yol budur. insan anladım dediği zaman tabii bunun çıkarımlarını ve uzantılarını da takip etmesi lazımdır.
Yöntemden benim anladığım şudur. Her bilimin veya disiplinin bir düşünme ve çalışma yöntemi vardır. İslami literatürde buna usul denir. mesela bir hadis usulü vardır, bir fıkıh usulü vardır, bir tefsir usulü vardır. kişinin bir ilimde ilerlemesi için önce usulü sonra füru okuması gerekir ki bunun önemini eskiler “usul esasa mukaddemdir” diyerek belirtmişlerdir. Usulü bilmeden edinilen malumatın pek fazla bir kıymeti yoktur.
Bu usul yani yöntem fizikte de, kimyada da, astronomide de, jeolojide de, biyolojide de, hukukta da, filolojide de, dilbilimde de… vardır.
Sizin yöntem bilim dediğiniz bilginin üzerinde uğraştığı bilgi dalı nedir. O bilgi dalını söyleyin ki ona göre hareket edelim. Felsefe mi, etimoloji mi, dilbilim mi. sonra üzerinde uğraştığınız bilim dalının temel ilke ve kavramları nedir. Her bilim o alanın temel kavramlarına dayanır. Mesela fizikte atom kavramı vardır. kimyada maddenin sakımı kanunu vardır. bunlar fizik veya kimya biliminden önce öğrenilmesi gereken şeyler. Usul bilmeyenlerin bilgisi karmakarışık yığma bir bilgi olur ve bilim ehlince değerlendirilmez, kıymet verilmez.
Sizin dostlara karşı yaptığınız bu serzeniş ve sitemlerinize ilgisiz ve bigane kalmamak adına düşüncelerimi kısaca belirterek cevap verdim. Umarım dediklerim yanlış anlaşılmaz ve kaş yapayım derken göz çıkarmış olmam. Selam ve saygılarımla iyi geceler dilerim.


Teşekkür ederim Hocam.. bu geç vakitte yanıt vermişsiniz.. gece boyu uykusuz olduğum için yorgunum.. İnşaallah en kısa zamanda ayrıntılı ve açıklayıcı yanıt verebilirim.

Şimdilik kısaca şunu belirteyim Yöntem bilim denilince işaret ettiğiniz gibi şu iki uç akla gelir:
YÖNTEM tek tek bilimlerin usulü mü yoksa tüm bilimler için bir "method" mu ?

Çok şükür bu kavramın üç tane terimi, yöntem, usul, metod sözcükleri bulunuyor ki ilk nazarda anlamlı görünen bir cümle kurabildim. Oysa YBA de bir tabloda bir kelimeyi bir kere kullanabilirsiniz.. ikinci kez ona başka bir ad vererek kullanamazsınız. Örneğin gerçeğin tanımını başka.. hakikatın tanımını başka.. realitenin tanımını başka yapamazsınız.

YBA Yöntem Bilimsel Analiz dediğimde benim muradım tüm bilimler için bir "METHOD"dur. Malumu aliniz ANALİZ (tahlil, çözümleme) mantıkta bir metoddur. Bunun tersi SENTEZ (terkib, bireşim) de bir metoddur. Hatta bu tahlil ve terkibin anası olan istintaç (dedüksiyon ,tümden gelim) ve istikranın (tümevarım indüksiyon) ortak atası olan ANALOJİ (benzetim, temsil) dahi bir metoddur.

YBA dediğimde her ne kadar adına ANALİZ desem de orada analiz (tahlil) sentez dahi kasdedilir. YBA kısaltmasındaki ANALİZ sözü tümevarım, tümdengelim ve benzetmeyi kapsamına alan bir USUL'ü anlatır.

İşte akıl deyince mantık ve mantık deyince usul ve usul deyince de bu akıl yürütme yolları anlaşılır ki bu konuları ilk defa ARİSTO ele almış.. özellikler sofistlerin retorik ve platoncu idealistlerin diyalektiği çatışmasına bir çözüm getirmek için.. dilin kurallarını ORGANON isimli kitabında düşünmenin ve yargılamaların özü olan GEÇERLİ karşılaştırmaları (kıyasları) açık ve seçik anlatmış.

Bu ŞEKLİ MANTIK öylesine değerli bir çalışma ki Gazali zamanına kadar küfür sayılan felsefe.. onun felsefenin bir parçası olan MANTIK islam alimleri tarafında ortaya çıkarılmış tefsir ve fıkıh gibi a'la (amaç) ilimler yanında alet (araç) ilimler olarak dil bilimiyle birlikte baş sıraya yerleşmiş. Ancak bu şekli ve temel mantık.. orta çağ boyunca da Aristo'nun zihinler üzerinde saltanat kurmasına neden olmuş.. ta Descartes'in YENİ METOD'u ortaya koymasına kadar.

Dekart ile çağdaş felsefe ve çağdaş bilim başlamış. Özellikle onun geometriden aritmetiğe geçen yöntemi.. Fermat'ın aritmetikten matematiğe geçen yöntemi ile dönüşümün iki yanı açılmış.. Euler bu ikisini kullanarak bu günkü kullandığımız ANALİTİK DÜZLEMİN matematik kullanımı ortaya çıkmış.

Analitik düzlemin MATEMATİK kullanımıyla denklemleri çizgiye.. çizgileri denkleme çevirerek yani aritmetiği ve geometriyi kullanarak BİLGİSAYARDA çizgileri ve ışıkları kullanarak SİMİLASYON örneğin canlı bir akvaryum yapabiliyorsunuz.

İşte YBA ışıkları ve çizgileri değil.. terimleri ve kavramları matematik değil METODİK olarak kullanarak fikir ÇİZGİLERİNDEN mana RESİMLERİ yapabiliyorsunuz. Başka bir anlatımla hafıza ve zekanızla gerçeği örüyorsunuz. Oysa şimdiye kadar insanlar gerçeği gördüklerini düşünüyorlardı.. gördüğü GERÇEK uğruna birbirlerini öldürüyorlardı. Şimdi GÖRME paradigmasını değiştiriyoruz ve ÖRME aşamasına geçiyoruz ki bunun matematik ve metre ile yapılmasını onun KESİNLİĞİNİ sağlamaz.

Bilimin yöntemi olan hipatetik dedüksiyon ile kat’i ve kuşkusuz bir sonuç ortaya çıkarttığınızda o iş de BİLİM olmaktan çıkar. Keza dinin inancını da KUŞKUSUZ hale getirdiğinizde o da din olmaktan çıkar. Kısaca bilim kesin ve din kuşkusuz hale getirilemez. Dötümüzden pok kaldırılamadığı gibi gölümüzden de kuşku kaldırılamaz. Bunu KOCA bir tablo ile kanıtladım.


Aslında 2020 yılında Bandırma Üniversitesinin düzenlediği II FİLOLOJİ kongresine sunduğum ve kongrenin tam metin kitabında KURAMSAL olarak YBA anlattım. 56 aydına gönderdiğim halde SOYUT olduğundan kimse anlamadı.. email adresinizi verirseniz yirmi sayfada yirmi tablo ile anlattığım YBA çalışmasını size de gönderebilirim.

Fakat benim derdim bu kuramsal çalışma değil.. teker teker aydınların konuya merak edenlerle zoomda masaüstü çalışması yaparak örneklendirerek tablo kullanmanın tanıtımını yapmak.

Analitik düzlemin bilimin kullandığı matematik kullanımından başka olan metodik kullanımının bir benzerini Tony Buzan 1960 da başlatmış ZİHİN HARİTALARI adıyla tanıtmıştır.

Zihin haritaları ile 2009 yılında tanıştım ve aynısını yazmayayım diye iki kez inceledim. YBA anlamakta zorlananları ona havale ediyorum. Burada analitik düzlem beyin sinapslarının olaganüstü gücü kullanarak DOĞAÇLAMA yapılıyor. Oysa 1990 da başlattığım çalışma onu başkalarının da kullanabileceği bir TEKNİK.. yöntem ve DİL haline getiriyor. Bunu merak eden ve meram eden IŞK sahibi meraklılara anlatabilir ve açıklayabilirim. Lakin malum insanlar kolay ve hızlı YARARLI şeyler olmadan ve ÇIKARI bulunmadan bir şeyi öğrenmeyi bırakın merak bile etmezler.

Saygılarımla.
Sağlıcakla kalınız.
Osmanziya
22.04.2024

(not: Rahman suresinde dört tane MİZAN’dan bahsediliyr ve ondan öncede Rahman’ın BEYAN’ı öğretmesi haber veriliyor. Böylece dilin ve dinin kökenine erişme fırsatı veriliyor. Talim-i Esma ile şifreler veriliyor. Ancak biz insanlara şirket ve parti kurmanın yollarını anlatmıyor. Ahirette onları kurtaracak dua ve zikirlerden söz etmiyoruz. Yani onlara hazır mal ve hizmet değil üretmeleri gereken mal ve hizmetlere çağırıyoruz.)



Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 23-Nisan-2024 Saat 08:34
Bu biraz uzun bir yazı.. yontembilim   web sayfamızda.. bin bir gece masalları başlıkta https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2292&PN=1 anlatıyoruz.. aslında anlattığımız gerçek gibi görünüyor.. ancak gerçeği öyküden ayıran KESİN bir KRİTER bulunamamıştır. Bulunduğu sanılan MATEMATİK bile.. KUTBİ mantığın NİSBİ hale getirilmesinden ibarettir. Bu da bizim uydurmamızdır. Nedense insanlar dışarıda kesin ve değişmez ve bu nedenle "gerçek" sandıkları ya da saydıkları ve belki de bu nedenle "var" saydıkları şeyleri TANRI ile karşı karşıya getirerek "şirk" koşmak dediği işi yaptıklarını sanıyorlar. Oysa bu iş niyet ve nazar ile yapılıyor.. "gerçek" ile değil. "Gerçek" ile yapıldığını ancak Tanrı bilir ve onun hesabını sorar. Ancak insanlar başkasının niyete ve nazarını bilmedikleri sormaları kendilerini Tanrı yerine koymaları ile olur ki bu da yanlıştır. Hatta bu işi.. yanlışı yapan kimse kendi nazar ve niyetinin farkında bile olmayabilir. Bu yazı benim anlaşılmayan yazılarımı anlaşılır olduğunu savunmaya dönük bir yazı.. ne kadar anlatabilmiş konuyu bilmiyorum.. lakin benim muradım bir şey ÖĞRETMEK değil.. anladıklarını eleştirerek ve anlamadıklarını sorarak hep birlikte CANLI öğrenme ve diri DÜŞÜNME yolunda ilerlemek.. bizler bir yoldayız ve beraber bir yolculuktayız.. aynı koltukta oturanlar.. ana baba ve çocuklar.. karı koca ve akrabalar.. birbirimizi diğerlerinden biraz daha fazla tanıyoruz.. o kadar. Hem birbirimize yardım ediyoruz.. hem birbirimize tanıklık ediyoruz. Yarın Tanrı katında en yakın TANIK olarak bu ana baba ve çocuklar.. karı koca ve akrabalar.. soracaklar.. yoksa şimdinin cenaze merasimlerinde ömründe bir kere bile konuşmadığı ve tanışmadığı kimselerden değil.. Eskiden bütün müslümanlar ilk başlangıçta bir köyde ya da bir kasaba ya da şehir yaşıyorlarmış.. şimdi koskoca iki milyarlık bir nüfus.. yüzlerce mezheb ve binlerce cemaat içinde yaşıyoruz.. sonra bu cemaatlerin reisleri ve hocaları ve şeyhleri.. bizi KURTARACAK adamlar oluyorlar.. adam kendi evinde çoluk çocuğunu ihmal ediyor ve hatta yüzünü bile görmediği bir ismi bir hocayı örneğin bu hoca BEDİUZZAMAN olabilir.. başka bir isim olabilir.. sonra onun ŞEFAATİNİ bekliyor. Belki bunun bir faydası olur insanları ortadan kalkmış MAHALLER olarak onlarını yerinde işe yarar kültür çevreleri yapar.. lakin onlarda dünyanın efendileri tarafından birbirine düşman haline getirilirler.. nitekim bunları yaşadık.. gördük.. canımız yandı.. dünyanın bütün örgütleri müslümanlar.. masonlar ve marksistler... "DİN"î halde oldukları için rahatça kullanılabiliyorlar. En faydalı şey en zararlı şey haline getiriliyor. Nitekim en çok kullandığımız bilme aygıtı olan BENZETME.. en çok yararlı bir nesne.. ve fakat en çok aldatan bir eşya.. onunla ilim yaparız.. sonra yaptığımız ilmi DONDURURUZ.. en zararlı bir perde ederiz gözümüze ve gönlümüze.. ben YBA tablosu yapmaya oturduğumda.. kendimi en cahil ve hiç bir şey bilmez ve işe sıfırdan başlayan bir ZİHİN olarak oturduğumun farkında olurum.. sonra o tabloda öğrendiğim ya da birlikte yapıyorsak öğrendiğimiz.. resmi.. ÖĞRENMİŞ olurum. KELİMELER nasıl bir şeylerse.. çok SİHİRLİ nesneler.. iki sözcüğü aylarca ve yıllarca kullanırsın başka başka yerlerde.. sonra bir gün düşünürken ya da YBA olduğu gibi kağıt üzerinden yazarken.. ikisinin birleşmesinden yepyeni bir şey ortaya çıkar.. aynen biri erkek biri dişi iki insanın birleşmesinden yeni bir kişi çıkması gibi.. bu yinelenerek artma değil.. yenilenerek artma.. çeşitliliğin çoğalmasıdır.. şimdi bir burada ne yaptık BENZETME.. peki bu ne kadar GERÇEK ya da DOĞRU.. bilmiyoruz.. hatta gerçek ne kadar gerçek.. bilmiyoruz.. doğru ne kadar doğru.. bilmiyoruz.. ancak etraftan yağmur gibi doğrular akıyor.. gerçekler saçılıyor.. bilgiler.. yağıyor. Aslında çok acaib bir mekanda ve çok garaib bir zamanda yaşıyoruz.. işte madde ve mananın derinine inmiş BİLİM ve BİLGE insanları bunları zihinlerinde toplamaya ve şuurlarında derlemeye çalışıyorlar ve bununla bize DÜŞÜNCE SARAYLARI inşa ediyorlar.. biz de bunların içine girip büyülenmiş bir halde hayran hayran seyrediyoruz.. kendimiz düşünmeye.. kendimiz yargılamaya.. kendimiz çözümlemeye.. kendimiz karşılaştırmaya.. kendimi İKİ sözcüğü bir araya getirip yeni bir şey görmeye ve örmeye ve söylemeye ve dinlemeye çalışmıyoruz. Öğrendiklerimizle değil alında ezberlediklerimizi yetiniyoruz. Başkasından öğrenilmiş her bilgi aslında EZBERLENMİŞ bir bilgidir.. Bilgisayarlardan farkımız olmuyor o zaman. YÜKLENMİŞ oluyoruz. Tamam belki ilk başta yüklenme ve ezberleme gerebilir ve bu da yararlı olabilir.. ancak bu sürekli hale gelirse.. yıllar geçtikçe.. alınmış.. alışılmış.. alışkanlık ve alışkınlık haline getirilmiş nesneler olarak anlam İŞLEMLERİNE ve anlama EYLEMLERİNİ ve anlatım İŞLETİMLERİNİ ve anDlaşma ve anTlaşma ETKİNLİKLERİNE olumsuz etkileri oluyor. Şimdi siz böyle benim gibi rahat rahat sözcükleri bir araya getirip makina gibi DÜŞÜNEMİYOR ve kitab gibi KONUŞAMIYOR dır dır YAZAMIYOR olabilirsiniz.. çünkü benim gibi en az yirmi hatta otuz hatta kırk yılını vermemişsinizdir.. daha yararlı ve faydalı işler yapmışsınızdır.. fakat insanın asıl işinin İLİM ve köklü işletiminin KELAM olduğunu göz önünde bulundurup Rabbimizin KUTSAL KELAMI ile de karşı karşıya bulunduğumuzu anladığımızda hele birde NAMAZ ile günde beş kez onunla konuştuğumuzda.. Fatiha Şerife ile sorup Zammı Sure ile de yanıt aldığımızı göz önünde tuttuğumuzda bu öğrenmiyi CANLI ve düşünmeyi DİRİ hale getirmenin yollarını aramamız ve rahmetli Ali UÇAR ağabey gibi "Tefekkür Şecere-i Tuba gibi tezekkür ise Firdevs-i A'ladır" diyebilmemiz ve hatta İmamı Nursî gibi "Cennet selsebilinden daha tatlı Kur'an-ı Mu'iz-ül-Beyan" gibi olmamız lazım amma bu arada "gibi" "SO" "demek" "öyle ise" ve diğer şekillerdeki BENZERLİK SÖZCÜKLERİNE dikkat etmemiz gerekiyor. Bilinenlerden bilinmeyenlere giden yolculuğumuzda.. bilinenlerden çıkartılan "bilinmeyen" SORU ve bilinmeyenlerde bulunan "bilinen" YANIT ile İLERLİYORUZ.. bu yolculukta da en çok açıklama aleti de TEŞBİH (benzetme.. metafor) ve TEMSİL (benzetim.. analoji) dir. Bu alet ile elde ettiğimiz İZAH ve AÇIKLAMA ürünleri de çok yararlı oluyorlar. Şu da var ki bu ÖĞRENME ve buna bağlı DÜŞÜNME işi durduğunda ve donduğunda çok zararlı oluyorlar. BİN YILDIR bizim başımıza gelen bu.. Şanlı Peygamber'imizden sonra ilk dört YÜZ yılda müslümanlar böyle değilmiş.. sonra kuru kuruya ezberler.. körü körüne taklidler.. mezhebci taassublar.. başlamış bu hale gelmişiz. Bakın nasıl GELENEKÇİ eşitlilik YİNELEMESİ ve DEĞİŞİMCİ çeşitlilik YENİLEMESİ bir biriyle savaşıyor... ilk defa böyle geniş bir karşılaştırma kurdum.. bu günümüzün eski STANDAR ve yeni PATENTİNE benziyor. Şimdi bunu siz GDDY da göremeseniz. tabloya karşınıza alır bu 10 kelimeyi sağa ve sola yazarak.. açık ve net görürünüz.. zaten bir yazmanız beş okuma demektir.. insan YAZARKEN daha güçlü öğrenir ve düşünür.. canlı öğrenme ve diri düşünme ilk başka ELİNE kagıt ve ayetin işaretiyle bilinenlerden bilinmeyene götüren KALEM ile olur.. yoksa oturup koltuğunuzda televizyon ekranından ve bilgisayar monitöründen ve tablet ve telefon AYNA'sından başkalarının size yüklediklerinden değil.. benim size YBA anlatmam sadece bir GİRİŞ ve ancak bir BAŞLANGIÇTIR.. diğer hocalar ve yazarlar gibi okunacak KİTAPLARIN bulunmaz.. onların hepsi de sadece bir reklam ve TANITIM.. örnekleri.. bir propaganda ve BEĞENDİRME.. malzemeleri olur ki bunu da diğer tanıtım ve beğendirmeler gibi YUTTURUMACA ve YÜKLEMECE yapmıyorum.. muhatablarımın benim gibi birlikte öğrenmelerini bekliyorum.. yoksa ben BİLİNENLERİ öğreten ÖĞRETMEN olmadığı gibi BİLİNENLERİ öğrenen ÖĞRENCİ aramıyorum. Hepimiz birlikte bilinmeyenleri öğrenen ÖĞRENİCİLER olalım istiyorum.. sonra ileride biri çıkar bilinmeyenlere öğreten ÖĞRETİCİ olur işler daha hızlı ve çabuk olur.. YBA yayılır. Ancak bir süre sonra bu işin başına digerlerinin başına gelen gelecek.. öğreniciler ve ögreticiler kalmayacak ögretmenler ve öğrenciler olacaktır.. işte o zaman GELİŞME bitecek GERİLEME başlayacak.. bu bir başat yasadır.. ÖNCE başlayan SONRA biter.. insanlar KOLAY'a alışır ZOR'u bırakır.. ancak bu süreçlerle.. beşeriyet.. medeniyete.. medeniyet insaniyete.. insaniyet islamiyete dönüşür.. günümüzde İNSANİYET tehlikeye girdi.. çünkü İSLAMİYET bitti.. insaniyeti YENİDEN ve daha GENİŞLEMİŞ ve GELİŞMİŞ ve bu arada ARINMIŞ ve DURULANMIŞ hale getirmeden asla İSLAMİYETE kavuşamayız.. bu toplumsal.. ulusal.. yerel ve küresel yaşamda olduğu gibi BİREYSEL yaşamımızda böyledir. kimileri benim gibi samimi ve ciddi bir İNSAN olmakta zorlanıyor.. kimileri safi ve halis bir İSLAM olmakta zorlanıyor.. Rabbimiz yâr ve yardımcımız olsun. Amin. Saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya 23.04.2023 üçyol izmir 08:32


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 16-Mayıs-2024 Saat 17:12
DÜZELTİLMİŞ:


https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2316&PID=3694#3694

Cuma ozusan
sizin de belirttiğiniz gibi ben de yöntem biliminizden hiçbir şey anlamayan arkadaşlarınızdan biriyim. arkadaşına karşı dürüstlüğün icabı doğruyu söylemektir. çünkü en kestirme ve rahat yol budur. insan anladım dediği zaman tabii bunun çıkarımlarını ve uzantılarını da takip etmesi lazımdır.

Yöntemden benim anladığım şudur. Her bilimin veya disiplinin bir düşünme ve çalışma yöntemi vardır. İslami literatürde buna usul denir. mesela bir hadis usulü vardır, bir fıkıh usulü vardır, bir tefsir usulü vardır. kişinin bir ilimde ilerlemesi için önce usulü sonra füru okuması gerekir ki bunun önemini eskiler “usul esasa mukaddemdir” diyerek belirtmişlerdir.

Usulü bilmeden edinilen malumatın pek fazla bir kıymeti yoktur. Bu usul yani yöntem fizikte de, kimyada da, astronomide de, jeolojide de, biyolojide de, hukukta da, filolojide de, dilbilimde de… vardır.
Sizin yöntem bilim dediğiniz bilginin üzerinde uğraştığı bilgi dalı nedir. O bilgi dalını söyleyin ki ona göre hareket edelim. Felsefe mi, etimoloji mi, dilbilim mi. sonra üzerinde uğraştığınız bilim dalının temel ilke ve kavramları nedir. Her bilim o alanın temel kavramlarına dayanır. Mesela fizikte atom kavramı vardır. kimyada maddenin sakımı kanunu vardır. bunlar fizik veya kimya biliminden önce öğrenilmesi gereken şeyler.

Usul bilmeyenlerin bilgisi karmakarışık yığma bir bilgi olur ve bilim ehlince değerlendirilmez, kıymet verilmez.
Sizin dostlara karşı yaptığınız bu serzeniş ve sitemlerinize ilgisiz ve bigane kalmamak adına düşüncelerimi kısaca belirterek cevap verdim.

Umarım dediklerim yanlış anlaşılmaz ve kaş yapayım derken göz çıkarmış olmam.

Selam ve saygılarımla iyi geceler dilerim.

Cuma ÖZÜSAN

Teşekkür ederim Hocam.. bu geç vakitte yanıt vermişsiniz.. gece boyu uykusuz olduğum için yorgunum..İnşaallah en kısa zamanda ayrıntılı ve açıklayıcı yanıt verebilirim.

Şimdilik kısaca şunu belirteyim Yöntem bilim denilince işaret ettiğiniz gibi şu iki uç akla gelir:

YÖNTEM tek tek bilimlerin usulü mü yoksa tüm bilimler için bir "method" mu ?

Çok şükür bu kavramın üç tane terimi, yöntem, usul, metod sözcükleri bulunuyor ki ilk nazarda anlamlı görünen bir cümle kurabildim. Oysa YBA de bir tabloda bir kelimeyi bir kere kullanabilirsiniz..ikinci kez ona başka bir ad vererek kullanamazsınız. Örneğin gerçeğin tanımını başka..hakikatın tanımını başka..realitenin tanımını başka yapamazsınız.

YBA Yöntem Bilimsel Analiz dediğimde benim muradım tüm bilimler için bir "METHOD"dur. Malumu aliniz ANALİZ (tahlil, çözümleme) mantıkta bir metoddur. Bunun tersi SENTEZ (terkib, bireşim) de bir metoddur. Hatta bu tahlil ve terkibin anası olan istintaç (dedüksiyon ,tümden gelim) ve istikranın (tümevarım indüksiyon) ortak atası olan ANALOJİ (benzetim, temsil) dahi bir metoddur.

YBA dediğimde her ne kadar adına ANALİZ desem de orada analiz (tahlil) sentez dahi kasdedilir. YBA kısaltmasındaki ANALİZ sözü tümevarım, tümdengelim ve benzetmeyi kapsamına alan bir USUL'ü anlatır.

İşte akıl deyince mantık ve mantık deyince usul ve usul deyince de bu akıl yürütme yolları anlaşılır ki bu konuları ilk defa ARİSTO ele almış.. özellikler sofistlerin retorik ve platoncu idealistlerin diyalektiği çatışmasına bir çözüm getirmek için.. dilin kurallarını ORGANON isimli kitabında düşünmenin ve yargılamaların özü olan GEÇERLİ karşılaştırmaları (kıyasları) açık ve seçik anlatmış.

Bu ŞEKLİ MANTIK öylesine değerli bir çalışma ki Gazali zamanına kadar küfür sayılan felsefe..onun felsefenin bir parçası olan MANTIK islam alimleri tarafında ortaya çıkarılmış tefsir ve fıkıh gibi a'la (amaç) ilimler yanında alet (araç) ilimler olarak dil bilimiyle birlikte baş sıraya yerleşmiş.

Ancak bu şekli ve temel mantık.. orta çağ boyunca da Aristo'nun zihinler üzerinde saltanat kurmasına neden olmuş..ta Descartes'in YENİ METOD'u ortaya koymasına kadar.

Dekart ile çağdaş felsefe ve çağdaş bilim başlamış. Özellikle onun geometriden aritmetiğe geçen yöntemi.. Fermat'ın aritmetikten matematiğe geçen yöntemi ile bütünleşmiş ve dönüşümün iki yanı açılmış.. ünlü matematikçi dâhi Euler, bu ikisini kullanarak bu günkü hepimizin bildiği analitik düzlemin MATEMATİK kullanımı ortaya çıkmış.

Analitik düzlemin bu MATEMATİK kullanımıyla denklemleri çizgiye.. çizgileri denkleme çevirerek yani aritmetiği ve geometriyi kullanarak BİLGİSAYARDA çizgileri ve ışıkları kullanarak SİMİLASYON yapabiliyor ve olguları ve doğayı taklid edebiliyorsunuz. Örneğin canlı bir akvaryum yapabiliyorsunuz.

İşte YBA ışıkları ve çizgileri değil.. terimleri ve kavramları matematik değil METODİK olarak kullanarak fikir ÇİZGİLERİNDEN mana RESİMLERİ yapabiliyorsunuz.
Başka bir anlatımla hafıza ve zekanızla gerçeği örüyorsunuz. Oysa şimdiye kadar insanlar gerçeği gördüklerini düşünüyorlardı..gördüğü GERÇEK uğruna birbirlerini öldürüyorlardı. Şimdi GÖRME paradigmasını değiştiriyoruz ve ÖRME aşamasına geçiyoruz ki bunun matematik ve metre ile yapılmasını onun KESİNLİĞİNİ sağlamaz. Anlatım ve kullanım keskin ve çarpıcı olabilir lakin KESİNKES olamaz.


Bilimin yöntemi olan hipatetik dedüksiyon ile kat’i ve kuşkusuz bir sonuç ortaya çıkarttığınızda o iş de BİLİM olmaktan çıkar. Keza her hangi bir inancını da KUŞKUSUZ hale getirdiğinizde o da DİN olmaktan çıkar. Kısaca insanın sınırlı ve kusurlu zihni ile bilim kesin ve din kuşkusuz hale getirilemez. Dötümüzden pok kaldırılamadığı gibi gölümüzden de kuşku kaldırılamaz. Bunu KOCA bir tablo ile kanıtladım.


Aslında 2020 yılında Bandırma Üniversitesinin düzenlediği II FİLOLOJİ kongresine sunduğum ve kongrenin tam metin kitabında KURAMSAL olarak YBAanlattım. 56 aydına.. istemeleri üzerine.. gönderdiğim halde SOYUT olduğundan kimse anlamadı.. değerlendirme yapamadı.. belki değerlenmedirme yapmaya cesaret edemedi.. email adresinizi verirseniz yirmi sayfada yirmi tablo ile anlattığım YBA çalışmasını size de gönderebilirim. (Cuma Ağabey böyle bir talepte bulunmadı)

Fakat benim derdim bu kuramsal çalışma değil.. teker teker aydınların konuya merak edenlerle zoomda masaüstü çalışması yaparak örneklendirerek tablo kullanmanın tanıtımını yapmak.. suretiyle YBA i öğrenmelerini ve kullanmalarını ve yararlanmaları özendirmek.

BİLİMİN Analitik düzlemi MATEMATİK kullanımından başka olan benim METODİK kullanımımın bir benzerini TonyBuzan 1960 da başlatmış ZİHİN HARİTALARI adıyla tanıtmıştır.

Zihin haritaları ile 2009 yılında tanıştım ve aynısını yazmayayım diye iki kez inceledim. YBA anlamakta zorlananları ona havale ediyorum. ZİHİN HARİTALARINDA analitik düzlem kullanımı, BEYNİN sinapslarının olaganüstü gücü ile yapılan DOĞAÇLAMA ile sağlanmaktadır. Oysa 1990 da başlattığım çalışma onu bir teknik hatta bir metod hatta bir dil haline getiriyor. Ancak YBA dediğim “metodik” başkalarının da kullandığı geometrik bir TEKNİK matematik bir YÖNTEM ve bilimsel bir   DİL haline getirilmesinden bambaşka ve özgün bir çalışmadır.

Bu metodik benim kişisel yeteneğim ve bireysel bir başarım değil başkaları tarafından öğrenilebilecek ve kullanılabilecek bir ARAÇ haline getirilmesi ne yazık ki gerek benim kırk yıllık çalışması.. kırk dakikada karşıya “verme”.. karşımdakilerinin de onu kırk dakikata “alma”.. çabalarımız yüzünden sağlanamamıştır.

YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZİ merak eden ve meram eden IŞK sahibi meraklılara teker teker anlatabilir ve birer birer açıklayabilirim. Lakin malum insanlar kolay ve hızlı YARARLI şeyler olmadan ve ÇIKARI bulunmadan bir şeyi öğrenmeyi bırakın merak bile etmezler.

Saygılarımla.
Sağlıcakla kalınız.
Osmanziya
22.04.2024 (tashih:16.05.2024)

(NOT: Rahman suresinde dört tane MİZAN’dan bahsediliyor ve ondan öncede Rahman’ın BEYAN’ı öğretmesi haber veriliyor. Böylece dilin ve dinin kökenine erişme fırsatı veriliyor. Talim-i Esma ayeti ile de şifreler veriliyor.

Ancak biz face ve web sayfalarımda YBA reklam ve propagandası yaparken insanlara DÜNYEVİ şirket ve parti kurmanın yollarını anlatmıyoruz. UHREVİ olarak onları kurtaracak dua ve zikirlerden söz etmiyoruz. Yani onlara dünya ve ahrette yararlanacakları hazır mal ve hizmet.. hazır bilgi ve değer.. hazır karar ve çözüm değil bu tür üretmelerinde kendilerine lazım olacak YBA tekniğini öğrenmeye ve Yöntem Bilimsel Analiz anlam sürücüsünü ve anlatım aygıtını kullanmaya ve böylece mantık ve zeka ve hafızasından verimli yararlanmak için YBA dilini edinmeye çağırıyoruz.)




Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info