Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

fareli koyun kavalcisi

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Genel
Forum Adı: Dünya
Forum Tanımlaması: Genel Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2549
Tarih: 09-Aralık-2024 Saat 13:47
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: fareli koyun kavalcisi
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: fareli koyun kavalcisi
Mesaj Tarihi: 26-Kasım-2024 Saat 02:28
İnsanı bilmesen.. kültürü bilmesen.. uygarlığı bilmesen.. dili bilmesen.. dini bilimesen.. bu saçmalıkları inanacaksın.. aklı gözüne inmiş bazıları kültürün ve uygarlığın evrimini alır tabiatı yansıtır.. fakat YARATILIŞI sıfırlar Burada sorun bir kimsenin en başat bilme cihazımız ve fakat en fazla yanıltan BENZETME yolunun sınırlı olduğunu bilmemesidir. Bu benzetme ve teşbih ile ya insanı TANRI'ya ya da Tanrı'yı insana benzetir. Veya teşbih sesinin kökü (ŞBH)   şübhe ile evrim ve yaratılış savının sahipleri birbirine şüphe ve kuşku ile bakar. Teşbih ya da kuşkudan birini keskinleştiren diğerini görmez.. doğal ve normal olarak.. dilin bu oyunu ile kesinci benzetme ve kuşkucu başkalaştırma ile ya Tanrı Tanır ya da kuşkucu Tanrı tanımaz olur. İnsanlar ayni aygıtı.. temsil ve teşbihi yani BENZETİM (analoji) ve BENZETME (metafor) 'yi kullanarak dinci ve bilimci olurlar lakin asla dinde ve bilimde ortaya bir yeni bir inanç ve yeni bir bilgi çıkaramazlar. Tarih boyunca pek çok uygarlık gelmiş ve bu anlatılana "BENZER" süreç geçirerek gitmişler. Bilimde ve hukukta indirgeme genelleme.. tüme varım.. tümden gelim.. aynalama.. yansıtma.. döngü.. özyineleme.. yineleme.. ve daha pek çok "benzer"likle yapılan işlemler bulunur.   Güzel Türkçem.. bunları B.ENzer ve B.AŞka.. ile ifade etmiş.. en başta B ile takılmış kalmış. Dilimiz benzerlikle yapılan bu saçmalamaları.. da şöyle ifade edivermiş.. "her sakallıyı baban sanma". Benzerlikler ve başkalıklar (benzemezlikler) arasında sıkışıp kalkmış zihin böyle masturabasyonları yaparak ve yaptığını da unutarak rahatlamaya çalışır.. insan güneşini hayvan mumuna benzetir.. bununla da dini mit saydığı gibi dili de mit sayar.. bununla kültürü mitleştirmeye çalışır. Fiziği.. biolojiyi.. psikolojiyi.. sosyolojiyi birbirine benzeterek yana birbirine indirgeyerek ANLAMSIZ ve AMAÇSIZ yaşamını başı boş sürdürerek içinde yaşadığı "önce başlat sonra bitir" cehennemi böyle dışına taşır. Ne diiim.. Ateşleri bol olsun. Osmanziya yontembilim.com

neden bunları yazdım..
Amerikalı bilim insanı John Calhoun tarafından gerçekleştirilen “Universe 25” deneyi, bilim tarihindeki en çarpıcı ve kaygı uyandırıcı çalışmalar arasında yer alır. Bu deney, bir fare kolonisi üzerinden insan toplumlarının davranışlarını anlamayı amaçlamıştır.
Calhoun, yüzlerce farenin yaşayabileceği, “Fareler Cenneti” adıyla anılan ideal bir ortam tasarladı. Bu ortamda bol miktarda yiyecek, su ve geniş yaşam alanı mevcuttu. Deneyin başında, dört çift fare bu alana yerleştirildi. Fareler hızla çoğalarak nüfusun kısa sürede artmasına neden oldu.
Ancak 315 gün sonra üreme oranları keskin bir şekilde düştü. Nüfus 600’e ulaştığında bir hiyerarşi oluştu ve kolonide “sefil” olarak adlandırılan bireyler belirmeye başladı. Büyük ve güçlü fareler diğerlerine saldırmaya başladı, bu da erkek fareler arasında ciddi psikolojik sorunlara yol açtı. Dişi fareler ise yavrularına karşı saldırgan davranışlar sergilemeye ve onları koruyamamaya başladı.
Zamanla dişiler, artan saldırganlık, yalnızlaşma ve üreme güdüsünün kaybıyla dikkat çeker hale geldi. Bu durum düşük doğum oranlarına ve genç fareler arasında yüksek ölüm oranlarına neden oldu. Aynı dönemde “kibar fareler” adı verilen yeni bir erkek sınıfı ortaya çıktı. Bu fareler çiftleşmeyi veya alanlarını savunmayı reddederek sadece yemek ve uykuya odaklandılar. Koloni giderek “kibar erkekler” ve “izole dişiler”den oluşan bir yapıya dönüştü.
Calhoun, bu süreçte koloninin ölüm evresini iki aşamada tanımladı: birinci aşama, sadece var olmanın ötesinde bir amaç kaybını ifade eden “ilk ölüm”, ikinci aşama ise tamamen fiziksel çöküşün yaşandığı “ikinci ölüm” olarak adlandırıldı. Zamanla yavru ölümleri %100’e ulaştı ve üreme tamamen sona erdi. Kolonideki bireyler arasında yamyamlık ve eşcinsellik davranışları arttı. Tüm bu gelişmeler, yiyecek bol miktarda mevcut olmasına rağmen yaşandı.
Deneyin başladığı tarihten iki yıl sonra son yavru fare doğdu ve 1973’te 25. Evrendeki son fare de öldü. Calhoun bu deneyi 25 kez tekrarladı ve her defasında aynı sonuçlara ulaştı.
Bu çalışma, toplumsal çöküşün dinamiklerini modellemek için kullanılan önemli bir referans haline geldi ve kent sosyolojisi alanında büyük yankı uyandırdı.@herkes

kara sibel



Cevaplar:
Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Kasım-2024 Saat 07:39
Değerli Halis ÖZDEMİŞ Bey Kardeşim.. "ÖĞRENMEK İSTEYEN KİMSE YOK, HERKES ÖĞRETMEN OLMUŞ ONLARIN DA BENCİLLİKTEN VE KORKUDAN BAŞKA ÖĞRETEBİLDİĞİ HİÇBİR ŞEY YOK, BEN BİLİYORUM DİYENLER SİZE SÖYLÜYORUM: NE BİLİRSENİZ BİLİN SEVGİYE ULAŞAMAYAN BENCİLLİKTEN VE KORKUDAN BAŞKA HİÇBİR YERE VARAMAZ, HİÇ KİMSE SEVGİYE VARAMIYOR, BENCİLLİK VE KORKU TÜM DENGEYİ BOZAR VE DENGE BOZULDU, HEPİNİZ DE ADALETSİZSİNİZ, TÜM YERYÜZÜNDE DÜZEN BOZULDU, ŞEYTAN AMACINA ULAŞTI, TAMAMINIZ ŞEYTANIN OYUNCAĞI OLDUNUZ, DÜZELTİLEBİLECEK DURUMDA DA DEĞİLSİNİZ, DURUMUNUZ SİZE ÖZETLENDİ; RABBİM! NASIL YAPACAĞIZ? DEDİM; SEN HİÇBİR ŞEY YAPMA BEN GEREKENİ YAPACAĞIM DEDİ; RABBİM! BİR ŞEY SÖYLEMEYECEK MİSİN? DEDİM; SÖYLEDİM, EY HALİL! HER ŞEYİ ALLAH'A BIRAK DEDİ." Bak Halil Bey Kardeşim.. "Öğrenmek isteyen kimse yok" dediğine katılıyorum.. lakin şu ihtirasi kayıtla.. senin ve benim ve birde yerli felsefeci arkadaşımız Nazif Beyin öğretmek istediklerimi öğrenmeyi isteyen kimse bulunmuyor. Yoksa millet ihtiyacı olan ne varsa öyle öğrenmek istiyor ki hatta bizlerden fazla öğreniyorlar. "Herkes öğretmen olmuş onlarında bencillikten ve korkudan başka öğretebildiği hiç bir şey yok" diyorsunuz. Buna da katılıyorum ancak o herkes dediğimiz bütünüyle tüm insanlar değil.. senin ve benim gibi memleketi kurtarmaya kalkmış herkes anlamındadır diye düşünüyorum. Öyle ise başkalarını kurtarmaya kalkan kimsenin BENCİL olmaması yani BAŞKACIL bulunması gerekiyor öncelikle.. diğer taraftan başkasına bir şey öğretmeye kalkan CESUR olmalı.. aksi halde öğretmek ve ögüt vermek istediği kimselerden farkı kalmaz. Sözü uzatmayayım.. TÜMCELERİN hepsinin BENCİLLİK koktuğunu herkes görür.. fakat ben ve sen görmeyiz.. belki de ben görmem.. zatı aliniz ve Nazif Çalıkoğlu bey kardeşim görür. Kuşkusuz sizin güzel ve yararlı bilgileriniz bulunuyordur.. fakat oldukça BENCİLLİK koktuğu için müşterisi bulunmuyor. Fakat beni unutmak ve bencilliği kaldırmak dahi kolay bir iş değildir.. belki kaldırmakta gerekmiyordur.. sadece haddı aşmadan kullanmak gerekiyordur. Allah azze ve celle yar ve yardımcımız. olsun. osmanziya yontembilim.com


Mesajı Yazan: osmanziya
Mesaj Tarihi: 26-Kasım-2024 Saat 14:23
Sen aslında daima ruha soru soruyorsun!!....🙂Her an onunla muhattabsın....Hatta ruHu ruHA soruyorsun ..Ancak bilincin kadar cevap alıyorsun... Sevgi selamlar. 🖖

DEDİ Didem YANBAKIŞ kardeşimiz.
DEDİM:

SRuh hakkında bize pek az bilgi verildiğini bildirir Mucizeli Beyan olan Kur'an..
KIRAAT ve KITABET gizemli bir emel ve ameldir.. dilin ve dinin kökenine erişmese bile bize yardımcı olabilir.
Gunumuzde hürriyeti kısıtlayan teknolojini sefih durumunu nazara alinca ve ruhu reddeden ideolojinin sefil halini görunce.. Yapay Zeka çalışmalarının BEYIN araştırmalarının yararlı ve verimli olacağını düşünüyorum.
Belki de kelama ilişkin Hur-ruH projesinde.. kaleme dair Bir-raB programında.. YBA felsefe ve din arasında.. samimi ve ciddi bir diyalog kurulacaksa.. ortak bir platform olabilir.

DEDİ
ortak platformdayız.. Kuranın az bilgi dediği bilincimizin kavrama yeteneğinin gelişmesine atıftır bencesiyle . 🖖🙂

DEDİM


Tebrik ederim.. çok yerinde bir yaklaşım.. belki de bizim bilgimizin "evrim"le genişlediği ve geliştiği olgusu olabilir mi ? Felsefe.. bizim doğuştan ve yaratalıştan a prori (önsel, kablî) analitik bilgilerimizin.. sonradan oluşan deneyime bağlı a posteori (sonsal.. ba'di) sentetik bilgilerimizin.. bulunduğunu kabul eder. Ancak YARATILIŞ reddetmeye çalışan ve bilimi din edinen felsefe bunu reddeder. Düşünmeye cür'et ve konuşmaya cesaret etmemizi savunur. Bununla beraber ayetelkürsi.. bilgimizin ve ihatımızın sınırlı ve verili olduğunu söyler.. Özetle biz iki arada derede ilerliyoruz. Bazen tepeye çıkıyor bazen derine düşüyoruz.. sonuçta bizim.. din ve felsefe olarak bu konuşları konuşacak ortak bir dile ihtiyacımız bulunuyor

DEDİ

Allah nurunu tamamlar...kendi enfüsümüzde oluyor, Adaletli ...her yönden erişim var..ve aynı süt çocuğuna bulgur pilavı verilemeyeceği gibi aşikar.... insanın kemalatta ilerlemesi ademinin kararlı olmasına bağlı... Yorumunda acele etmesi zahire düşen kün frekansını (iradenin) idrakle şuurlanması murad edilmiş.. Kısaca Tam teslimiyet bunun özü de. Evrim dediğimiz kemalatın aşamaları.. Ve bu hafızamızda yüklü..zamanı aşan bir bilgidir..., 🖖🤸‍♂️🗝🔓🎻🎼

DEDİM

Felsefe ya da hikmet iki halde yaklaşılan bir etkinlik birisi FELSEFE TARIHI yoluyla geçmiş birikimleri IZLEME.. istidatlı olanlar bu dağdan hazineler çıkarabilirler.
Diğeri SISTEMATIK FELSEFE.. okullarda öğretilen ontoloji.. epistemoloji.. aksiyomatik. Bunları hepsi bir essance ve esas ve öz'e dayalı düşünce ve görüşler.
Bir de bunun tam karşısında transendance ve var oluşa bağlı SERBEST yaklaşım var ki bunun Tanrı tanir dai bulunur.. tanımazı da olur. Belki bu işin yanı tarihi ve sistematik ve serbest yaklaşimlari benzeri din de dahi olur.
Fakat kolaylık olsun diye şöyle bir ayırım yapiyorum; RESMI filoloji (bilim) ve teoloji.. SIVIL filozofi ve teozofi (tarikat)
Şimdi biz ağzı olanın konuştuğu bir çağdayız.. Bir internet olayı var bir de bundan çıkan.. zati alınız ve benim gibi.. internet fenomenleri.. bunlarında ünlü olanlar bulunur. Tanıdığım Barış Özcan.. Haluk Tatar.. Sinan Canan.. Abdullah Çiftçi.. HAZIR açık ve seçik SEHIL.. yanı ANLAŞILIR bilgiyi.. düşünmeye ihtiyaç bırakmadan.. halka kolayca sunanlar.. bunlar geçmiş hocaların ve yazarların devamı olarak.. aramayana bile oturduğu yerde.. hatta eğlendirerek.. BILGI sunma.
Bununla KULTURLEME ve KULTURLENME yan KULL verme ve TÜR almanın edilgin ve etkin olanı.. bu iki birlikte oldugunda KULTURLEŞME ile ortaya milletler.. devletler.. uygarlıklar.. teknolojiler ve ideolojiler ortaya çıkıyor.. son ikisinde dil kötü ve kötüye kullanıldığında.. sonuç BUGÜN oluyor...
Peki dil nedir ki onun kötü ve kötüye kullanıldığı savı kanıtlasın...

DEDİ

dil özde bir olma halidir... Kök harflerin yer değiştirmesi özü değiştirmez.. Fakat farklı isimlendirmelerle zahire çıkar.. Öz bozulmaz.. Bilinç artar...idraklenmediysek o bilgi yük olur ancak. . Bu arada saydığınız konularda akademikleşiyor.. Hayranlık mertebelerinde ismini duyuruyor... Sular yükseliyor ve bir tufanla hepsi yerle yeksan... Öyle de olmalı....Ve idrak o ki yeniden başlaması bir üst bilinciyle geçmiş bilinci arasında bir yerden olıyor........ Mesele tekerrür edeni tefekkürle çağ atlatabilmek.. Gaflet sınırını aşmak .. Yapabiliyor isek, geneli etkileyecek bir formül bulmaktır... Buda öyle karışık bir durum değil.. Sevgiyle 🙏🌈🎼🎻

Allah nurunu tamamlar...kendi enfüsümüzde oluyor, Adaletli ...her yönden erişim var..ve aynı süt çocuğuna bulgur pilavı verilemeyeceği gibi aşikar.... insanın kemalatta ilerlemesi ademinin kararlı olmasına bağlı... Yorumunda acele etmesi zahire düşen kün frekansını (iradenin) idrakle şuurlanması murad edilmiş.. Kısaca Tam teslimiyet bunun özü de. Evrim dediğimiz kemalatın aşamaları.. Ve bu hafızamızda yüklü..zamanı aşan bir bilgidir..., 🖖🤸‍♂️🗝🔓🎻🎼

"tam teslimiyet" yükselen bilncin fiilleri sahiplenmekten vazgeçmesidir... Tanrılık iddiasını bırakıp Kulluğa yaklaşmasıdır...
O'nûn ilmi bâkidir. Ve sabit olan direksiz bir zemine oturtulmuştur...
Sevgi selamettir.. 🖖 günümüz güzelliklerle dolsun dilerim.

DEDİM:

Tam teslimiyet oldu mu irade biter.. aynı zamanda ilim de kalmaz.. Mevlana nin dediği gibi kıl ü kal yanı dedi kodu olur. Yeşil.. mavi.. kızıl ideolojilerin va'd ettiği bütünlük ve birlik. Bir türlü totaliteyi sağlayamadılar ve otoriteyi gerçekleştiremediler.. son meyvesi 7 ekinde başlayan ve 400 günden fazla süren KATLIAM..

ve konuyu böyle bitirdim:


RUH hakkında konuşunca KONU dağıldı.. ancak dağılanlarda güzeldi.. bende burada topladım.. ruh konusu o kadar İNCE'dir ki nefis ve akıl ve kalb ile SIRR arasında bir MAFSAL teşkil eder.. bunu ne kadar fasıl fasıl açsanız da yine bitmez. Bu yüzden işin aslını ve füruatın usulunu gözden kaçırmamak gerekir. Bu yüzden usule ve yönteme ve metoda ağırlık veriyorum. Yöntem Bilimsel Analiz diyorum. Saygılarımla sağlıcakla kalınız. Osmanziya

https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2549








Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info