TERAKKİ VE TEDENNİ
YUPERMEN dizini içindeki dosyalar
uploads/20160612_124412_YUPERMEN.rar - 20160612_124412_YUPERMEN.rar
Yol.. yan.. yön.. yüz.. yıl.. yer.. yararlanma.. yetkinleşme.. yaratan.. yapan.. yeme.. eyleme.. oylama.. öyleme.. uyma.. uygulama öylesine çok “Y” var ki fakat bu saydığım KRİTİK kavramların bu hem biri iki hem ikiyi bir hale gelişini simgeleyen “Y” karakterinde göstergeleniyor.. Bu YÜPERMEN simgesini görünce asıl SÜPERMENLİĞİN istikamet olduğunu anladık.. ve bunu bu yazıda bir derece açıkladık...
Bütün ehli cennete cennetin yüzde biri verilmiştir.. kalanı aklını çalıştıranlara diye bir haber var.. bu demektir bizim bu dünyadaki YARARLANMA yatay çizgimizde oluşturduğumuz bir yetkinleşme dikeyimiz var.. artı ya da eksi yönde.. ahirette bunun capı kadar bir yararlanmamız olacak ve orada yeni yepyeni bir YETKİNLEŞME ÇİZGİSİ oluşturacağız artı ya da eksi yönde.. diye düşünüyorum.. bu nedenle naksımızı itmam ve kasrımızı ikmal orada da sürecektir.. Doğrusunu Allah Bilir.
YARARLANMA VE YETKİNLEŞME
Yazılarımda YATAY yararlanma ve dikey yetkinleşme çizgisinden bahsederim.. yararlanma bizim naksımızın tamamlanmasıdır.. itmam-ı naks.. insanın acz ve fakrının kudret ve gına ile bütünleşmesi ve bütünleştirilemesidir.. İmamı Nursi buna nokta-i istinad ve nokta-i istimdad adını veriyor. İnsanın yoksulluğunu gidermesi ve güçsüzlüğünü karşılaması babından yaptığı bu işler aslında gereksinin ve ihtiyacımızın karşılanmasıdır. Felsefe buna DEĞER adını veriyor fakat bu olguya HACAT adını veririm.
Gereksinimlerimiz karşılanması bizim için bir çıkardır ve bu yarar çoğu zaman başkaları tarafından verilen bir yarar ile gerçekleşir. Çoğu eylemlerimizdeki bu yarar verip kutlu olmak ve çıkar alıp mutlu olmak iki taraflıdır. Örneğin ticari ve hukuksal işlemler böyledir. Bu işlemlerde iki tarafta hem mutlu hem kutludur. Bazen de ahlaki işlemlerde tek taraflı olur. Zekat vermek gibi.. iyilik yapmak gibi.. burada bir taraf veren kutlu bir taraf alan kutlu olur. Yani burada cari bir işlem yada bir yatırım işlemi yoktur bir transfer işlemi vardır.
İşte biz bütün bu cari, yatarım ve transfer işlemlerini çıkarlanıp mutlu olma ya da yararlanıp kutlu olma eylemlerinin sonuçlarını “yararlanma” olarak ifade ediyoruz. Çünkü sonuçta YARATAN kulları ve köleleri ve kralları aracılığı ile yani rububiyeti ile bizleri besliyor.
Gereksinimler yinelendikçe karşılamalarda yenilenirler.. örneğin acıktıkça yemek yeriz.. özellikle yaratılıştan bize gömülmüş olan çoğalma ve beslenme programları gereğince bizim avlanma-eşlenme süreçleri yaşam mücadelesinde çeşitli süreçlerin çizgilerini ve değişimlerini izletir.. bunlar çok farklı olabilir ancak sonuçta yaratılış ve diriliş yarı doğrusu üzerinde bulunan bizim doğum ve ölüm noktaları arasında bulunan YARARLANMAMIZ.. bir “kavis” çizgisidir.
Doğumdan orta yaşlara doğru sürekli yükselir.. orta yaşlardan ölüme kadar sürekli düşer.. yani gökte güneşin çizdiği kemal-zeval yayını çizer. Bu yayın yüksekliği kişinin durumuna göre.. örneğin zengin-yoksul.. sağlıklı-hasta.. durumun göre değişir.. zenginin çıtası yüksek fakirinki düşüktür.. ancak büyük bir farkta yoktur gereksinimin karşılanması ve ondan yararlanılması bakımından. Zengin belki kristal bir bardakta su içerken.. yoksul cam bardakta su içer.. zengin belki her gün ayrı bir eşle gecelerken yoksul ömür boyu aynı eşle geceler.. ancak akabinde ve detayında bu yararlanma çizgisini doğumdan ölüme kadar “kavisli” bir yay ile değil de “düz” bir çizgiyle gösterebiliriz.
Mahiyet-i insaniyyede NAKS (eksiklik) değil aynı zamanda KASR dahi vardır. Varlık yapımızda İmamı Nursi’nin dediği gibi KASR (yetersizlik) dahi vardır. Türselliğimiz ve tenselliğimiz ile eksikliğimiz bütünlemek ve dinselliğimiz ve tinselliğimiz ile yetersizliğimi yetkinleştirmek var oluşumuzun ve yok ölüşümüzün sırrıdır. Çoğalma.. beslenme.. seslenme ve sevinme programlarının işletilmesidir. İmamı Nursi bu yaşam sırrını açma ve tanınç nurunu saçma noktasında bizi sadece narın seyrinden başka bir noktaya taşımıştır. Müslüman olan ya da olmayan zerre ve hücre enerji paketlerine göre çalışan Nar Sahipleri bunun farkında değildir. Ene ve zümrenin sırrından gafil oldukça bu sürecektir.
Naks itmam etmeye çalıştığımız gibi kasrımızı dahi ikmal etmeye çalışırız. Kasrımız bizim tehir ve terkimizdir. Yani bizim işlerimizi ve eylemlerimizi geciktirme ve bırakma kusurumuz ve sorumluluğumuz vardır. İhmal ve suistimallarımız.. atalet ve sui istihdamlarımız.. malımızın ve melimizin.. tebarüzü.. amelimizin ve emelimizin tezahürü.. bunları kitabet eden soz’umuz ve KALEM’imiz.. ve kıraat eden sözümüz ve KELAM’ımız.. enine boyuna işler..
Sorunluluklarımızı gideren geçim işlerinde.. sorumluluklarımızı gideren seçim eylemlerimizde.. daimi bir kusur bulunur. Sıfır hata mümkün değildir. Mutlaka onu mükemmel hale getirmeye çalışırız. Çalışmazsak zaten içimizde gelişme zenbereği canımızı sıkar ve şuurumuzu acıtır.. kendi kendimize hakaretle bir iç tazyik duyumsarız. Bu kendini gösterme ve kendini görme şeklinde ortaya çıkar.. ancak bu bir güdü ya da dürtüdür.. temeli mahiyetimizdeki kasrı ikmal ARAYIŞIMIZDAN çıkar. İşte doğumdan ölüme doğru giden yararlanma çizgisini dikine kesen olumdan düğüme doğru giden bir de YETKİNLEŞME çizgimiz vardır.
Bu yetkinleşme çizgisinin adına İSTİKAMET diyoruz.. hayırları istikrar içinde sürdürmek.. bu yolda şerli yönlere inhiraf etmemek ve istikameti devam ettirerek sürdürmek.. kazanmamızı sabit tutarak kazanmamızı artırmak.. sürekli artırarak.. sürekli arıtarak.. sürekli aklanarak.. devamlı bağışlanarak.. kurtarmak ve kurtulmak yetkinleşmedir. Doğrultumuzda ileri gitmek ve önümüze doğru yürümek yani ileri gitmek ve ilericilik istikamettir. Buna karşın sağdan ve soldan geriye dönmek ve gerilik ise dalalettir.. abd ya hayırda atalete düşer.. ya da istikamettin batalet inhiraf eder.. ya da böyle sağdan veya soldan geriye dönerek ataletli ve bataletli bir dalalet eder ki bu a ve b ve d ‘nin toplamı ABD’dir. Öyle ise zenb ve tevb.. NÖBETLEŞE bizim sürekli çizgimizdir. İraz yerine inab.. irab yerine evvabdır bu.
İşte bu yolda abid yararlanma çizgisini dikine kesen yetkinleşe çizgisini sürekli ileriye götüremez.. bir ileri bir geri gitse yerinde sayar.. bir ileri iki geri gitse geriye gider.. iki ileri bir geri gitse ileriye gider mehter marşı ile.. ileri gitme (+) geri gitme (-) yöndür.. fakat kimin inayet ve hidayet artısında yürüdüğü.. ilerlediği.. yükseldiği.. geliştiği.. iyileştiği ve kimin de hıyanet ve dalalet eksisinde geri gittiği “belli” değildir.. bazımız bunu yahudiliğe göre tanımlarken bazıları bunu hristiyanlığa göre tanımlar.. bazıları bunu kapitalizme göre tanımlarken bazıları bunu marksizme göre tanımlar.
Hasılı eski ve yeni dinler ve ideolojilere göre İZM değişir. Biz ise insaniyet-i kübra olan islamiyete erişmeden önce beşeriyet-i kübra olan insaniyete ulaşmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz ve arayaşımızı bu yönde sürdürüyoruz. İşte bu yararlanma çizgisine dik olan yetkinleşme çizgisi olumdan düğüm noktasına gidene kadar sürekli büyür.. artı ve eksi yönde.. bu büyüme en son noktasına HATİME anında verir.. onun için bu hüsn-ü hatime ve sui hatime noktası için üzerinde titizlikle titremek gerekiyor.
İşte bunun için YAŞ GÜNLERİNDE şu duayı yaparım “Ömrünüz bol.. sonunuz güzel ve geleceğimiz iyi olsun.” Ya da YAZIMIN SONUNDA “Akıbetiniz hüsün ve ahiretimiz hayır olsun” derim. Bu nâ (biz) ve salah (iyi-güzel) sırrını taşıyan “Esselamü Aleyna ve a’la ibadillahissalihîn” duasıdır. Mahiyet-i insaniyede naksımızın acz ve fakrı nakşında itmamının “bizi” dokuması.. celal ve cemaldir.. kasrımızın terk ve tehir sarayında .. “salahat”ı işlemesi.. kemaldir. Mahiyetimizin duyumsatığı fark ettiğimiz hacatı göz ardı etmeden ve kadr ettiğimiz harratımızı unutmadan.. köleliğimizin bağlılığı ve krallığımızın bağımlılığını hatırda tutarak.. krallık ve kölelikten kulluğa yükselerek.. gereksinimimizin SELAMETİ ve arayışımızın SALAHATI istek ve dileklerini dillendirmek “teveffeni müslimen velhıknî bissalihîn” duasıdır.
Bu gereksinim ve arayış ya da kazanma ve koruyuş ya da artırış ve arınış ya da aklanma ve bağışlanma ya da yararlanma ve yetkinleşme çizgileri birbirine paralel çok çizgileri içerirler ve bunların hepsine birden YARARLANMA yatayı ve YETKİNLEŞME dikeyi adını veriyoruz. Ancak önemli olan bu anlatımın kitabını yazmak yerine bunları yaşamaktır.. tanımaktır.. bilmektir.. anlamaktır.. inanmaktır.. bağlanmaktır ve güvenmektir. Allah bizim ve sizin akibetiniz ve ahiretimizi iyi ve güzel etsin. Amin.
KARACABEY 12.06.2016 OSMANZİYA
|