Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

KAVAL

Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
Kategori: Diğer
Forum Adı: Din
Forum Tanımlaması: Diğer Paylaşımlarınız
URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1323
Tarih: 28-Mart-2024 Saat 21:39
Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com


Konu: KAVAL
Mesajı Yazan: osmanziya
Konu: KAVAL
Mesaj Tarihi: 13-Ağustos-2018 Saat 17:39


KAVAL

KAVAL dizini içindeki dosyalar


uploads/20180813_173853_KAVAL.rar - 20180813_173853_KAVAL.rar




Görsel ve işitsel duyulabilir duyanın kapısı olan DUYARLIĞIMIZ (hassasiyetimiz) beş deliklidir.
Deri.. ağız.. burun.. kulak ve göz. Hepsini derinin (epiderm) in özelleşmiş bir şeklidir. Cild dediğimiz derimiz bedenimizin kabuğudur, kışrıdır, shell’idir. Bunun içinde hayal (ruh, gost) var. Beden ile ruh arasında da BEYİN..

Duyarlığımızın başlangıcı olan deri “sıcak ve soğuk ile sert ve yumuşak” dört UYARAN alır.. eskilerin anasırı erba dedikleri “hava ve su ile toprak ve ateş” dört unsur, DERİ(cild) dediğimiz LAMİSE kapısı da dahil olmak üzere bu, zaika, şamia, basıra ve samia’ya beş kapıya açıktır.

Cild (deri, epiderm) kuru, nemli, soğuk ve sıcak, dedikleri “tabiat”ı alır. Tüm uzviyeti su boğar, toprak ezer ve ateş yakar.. hava ise hortum ile onu savurur. Yani insan bunlara besin ve barınak olarak bağımlı olduğu ve onlardan yararlanarak ayakta kaldığı kadar onun afetlerinin etkisindedir. Bu belaların başında ATEŞ gelir. Fakat o bunlardan çoğu zaman nisyan halinde olup farkında değildir.

ISI.. çok soğuk ve çok sıcak olmayan ILIK ortam ile yaşayabilmemizin biricik koşuludur. IŞIN’de da mavi berisi ve kızıl ötesi arasında IŞIK ile bizim gözümüzün duyum eşiğinin aralığında bize aydınlık verir. UYARAN’lar bize YAKAZA (uyanık, uygulama) halinde iken hassasiyetimize ve duyarlığımıza UYARI verirken hangi DUYURU’yu yaparlar ? NEZİR !

Nedir Nezir ? Nez’ gibi bir beladır. Bu zel, bu ze den aşağı kalmaz.

Derinin okuması ona dokunulması ile olur..
Hazır hassasiyetin hazı cilde TEMAS edilmesi ile gerçekleşir.
Okumak şekillerinden birisi de dokumaktır.. dokunmaktır.
Dokularımıza dokunmaktır.
Mensucat ve dokunulmuşların en canlısı ve dirisi DERİ’dir.
Bu o kadar çok tatlıdır ki burnumuzu karıştırmadan duramayız, eğer kaşınırsa.
En temel refleks budur. Okşamak ve temas ve masaj yapmaktır..
Bunlar temas, mübaşeret ile DOKUNMAKTIR.
Ateş deriye dokunursa YAKAR.. yakılan deri ACIR.. acıyan deri AZAB aracı olur.

Bir arkadaşım demişti.. en tatlı iş; et yemek bir de eti ete değdirmektir.
Bu öyle pis bir lezzettir ki sokulabilecek tüm et (cild) deliklere et (cild) tıkar.
Çağımız buna gidiyor.. çoğalma yasasını delerek ateşe delik açıyor.
Bu bir delilik.. fakat LBGT sekeri ve mekerinin şekeri
ateşin ve gayyın ağzını sonuna kadar açıyor.
Bu çok kötü bir şekilde ateşe tekerlenmek ve yuvarlanmaktır.
Allah korusun.

Bedenimizin dokuz deliğine dokuz ateş şişi.. sokulsa şiş kebabı oluruz.
Isı.. işi.. ışı.. isi.. sis.. süs.. ses.. sus.. ben havaya SIS diyorum.
Havanın oksijeni ile suyun hidrojeni bir araya gelse ATEŞ olur.
Yer yüzü POTANSİYEL ateştir..
Yerin merkezi zaten MAĞMA denilen ateş.
Uzay zaten -270 derecelik soğuk ortam.
Güneşin dış yüzeyi 5 bin içerisi 5 milyon derecelik ateş.
Öyle ki testislerdeki spermleri 37 derecelik ateş yaktığı için, 36 derece yani bir derecelik fark için dışarıda duruyorlar. En çok temas etmeye hazırlanmış yeri 1 derecelik ısı işlevsiz bırakabiliyor.
Sperm ovaryuma temas etmek için programlanmış.
Bu üreme hücreleri diğer hücreler gibi aslında E-ner-Ji (ateş) paketleri.
Ancak biz bunların zevkiyle ateşin KEVN’in “nezir” inden ve uyarısından
Ateş (enerji) paketleri olan ve sahiplendiğimiz zerrelerden ve hücrelerden haberdar görünmüyoruz.

Dış beş kapı olan lamise, şamia, zaika, samia ve basıra ile.. bu birbiri içinde beş alıcımızla mübaşeret ve TEMAS ile mücaveret TEMAŞA.. bunlar narın SEYR’inden ibarettir.

Biz çevremizdeki aş, eş, ev.. ısı.. ışık.. gibi bağımlı olduğumuz nesnelerin bedenimize temas ettikleri nokta sadece beş dış duyu değilmiş.. Ahmet Maranki’nın SHIATSU denilen noktalarla Mucizevi Tedaviler kitabının arka kapağında bedenin cildinin altında 365 yaşam noktası bulunduğu söyleniyor.

Yani bu temas noktaları SİNİR noktaları demektir.. sinir ağları cildimizi beyin aracılığı ile dışarısı ile TEMAS ve TEMAŞA seyri ile iletişime ve etkileşime açık hale getirmektedir.


TEMAS; mübaşeret ile deri, ağız ve burun ile üç YAKIN iletişim ve etkileşim kapılarıdır.
TEMAŞA; mücaveret ile göz ve kulak ile iki UZAK iletişim ve etkileşim kapılarıdır.

SEYR, temas ve temaşa ile yakın çevremizle irtibat kurmaktır.

NEZİR, bunların olumsuz etkileşimidir.
Bu HOR bir istimal ve kullanımdır.
Bu kevnin işareti ve ihbarıdır.

BEŞİR, bunlarla olumlu iletişim yapılmasıdır.
Bu HOŞ bir tasarruf ve kullanımdır.
Bu insin delaleti ve ihtarıdır.

Hoş ve hor durumlar.. insanın koştuğu cennet ve kaçtığı cehennemdir.
Fakat bu yerler unutulmak ve göz ardı edilmek istenilmektedir.

Şimdi bu Shell ve kabuk.. ve biz bunun olumlu alışverişine öylesine bağımlıyız ki acısıyla ve tatlısıyla bu kışr ve kabuk olmadan yaşayamayız.. fakat bundan gaflet ve nisyan halinde ya da ülfet ve ünsiyet durumunda hiç korkmuyoruz.. çünkü insan vücudu kadr edemez.. ancak o vücudun ademinde , yoksunluğunda ve yoksunluğunda o nesnenin ve işin kıymetini ve değerini bilir.

İşte bu kabuk içerideki hayalin bundan habersiz görünmesi.. korkmaması.. CEHENNEM UYARISI’nın etki etmemesi.. sanki beyinin acıyı hissetmemesine çok benziyor. Acıları alan beyin kendi acısından haberdar olmaması gibi korkuları alan ruhunda kendi korkusundan haberdar olmaması ortaya çıkıyor.

Acı içinde olan kendini hep acı içinde kalacak sanır.
Tat içinde bulunan kendini hep tat içinde kalacak sanır.
Yok Sanılar ve Var Sayılar kabuğun tattığı değil hayalin tuttuğudur.


Kabuk tadılan acıyı çeker, hayal tutulan korku çeker.
Bunlar beden ve beyin kabuğu.. ben ve ruh hayali.. ancak bir araçtır.

Bu acı ve korku koşullarının ve kurallarının birlikteliğinin kararlarını ve seçimlerini belirleyen dil oyununu , din oyunu ve dünya öyküsünü.. yasaları ve yasakları.. bu ödül ve odun programı ve mükafat ve mücazat protokolü kendi tenimizi ve tinimizin benini bir “yer”e yönlendirmektedir.


Bu YER nedir ?

Buna varlık ve yokluk gerilimi de diyebilirsiniz.
Buna cennet ve cehennem akımı da diyebilirsiniz.
Buna geçmiş ve gelecek çizgisi de diyebilirsiniz.
Buna sıcak ve soğuk dolaşımı da diyebilirsiniz.
Peki bu seyr ü sülukunun ve seyahat ve seferlerinin
tevellisi ve trafiği nasıl olacak ?

Açlık nereye yönlendiriyorsa.. tokluk nereye yönlendiriyorsa.. gereksinim nereye yönlendiriyorsa.. arayış nereye yönlendiriyorsa.. ne yere.. ne zamana.. ne nesneye.. ne kimseye gidiyorsak..

Bir KAVAL sesi duyuyoruz.. Fareli köyün kavalcısından haberimiz olmayabilir..
ancak biz fareler.. kediler ve köpekler dünyasından.. insan dünyasından hiç haberimiz yok.

Üstelik kendimizi insan sayıyoruz.

Bütün bu yürütüşün motoru nezir, ceza, tehdit, tedib, tehzib, havf ve KORKU’dur.

Bazıları bu korkuyu atmış.. güçlüler ve güçsüzlük dünyasında.. krallar ve köleler dünyasında.. kendi güçlü krallığını elde etmeye çalışıyor.

Bu bir yanılma ve yanılsama değilse.. bir uyanma ve aydınlanma ise..

İktisad ve Adalet için ne yapmak lazımsa.. onu etmek gerekmektedir.

Bunun için gereken bilgiyle başlayan sevgi ve saygı ile hoşgörü ve onur gibi buyrukları yükselterek
Daha iyi bir kimlik.. daha güzel bir kişilik, daha gerçekçi bir bireysellik ve daha doğru bir başarıya doğru yürümeliyiz.. bunun başarının sonunda gelen baş-arı.. baş-arılık.. BAŞKANLIK..
Var saydığın Rabblık.. elde etmeye çalıştğın Meliklik.. yok sandığın Tanrılık..
Birer sekerden, mekerden, tekerden başka bir nesne değildir.
Seni ait olduğun yere götürüyor.

Acılar ve tatlar..
Kinler ve sevgiler..
Korkular ve esenlikler..
Yanlışlar ve doğrular..
Yalanlar ve gerçekler
İyilik ve güzellikler
Kötülükler ve çirkinlikler
Çıkarlar ve yararlar..
Sevgiler ve saygılar..
BİRBİRİNİ TANITMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMAZ.

Bunlardan birini seçerken
Savaş ve barış gece ve gündüzü içinde bulunan
oldukça karmaşık bir yarış ve sınav düzeni içinde kalırsın.
Taki TANIŞ’ı buluncaya kadar.

Krallık ve kölelik düzeni tanrılık ve kulluk düzeninden ayırt edecek
geçicilik ve kalıcılıktan, doğallık ve yapaylıktan öte
başka hiçbir ölçütün ve kriterin yoktur.

Gözünü ve gönlünü aç..
Kendinin duyarlığının UYARISINI ve beninin uyarlığının DUYURUSUNU al..
ve başkasının tenini ve tinini tanı..
Haddini bil..
Değişimi kavra ve yaşa…

Kavalın tekerinin sesine kanma..
Mavalın sekerine kanma tenini sağlam kur..
masalın mekerini unutma tinini sağlıklı kıl..

Bundan sonra Tanrı Tanırlık’tan Tanrı Tanık’lığa geçebilirsin.
Benim işim YBA çağrısı ile tanırlığı aramak ve tanıklığı bulmaktır.

Bilgi ve sevgiyle Sağlıcakla kalın

OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim






Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03 - http://www.webwizforums.com
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide - http://www.webwizguide.info