hakikat nedir ?  
       
      Nereden Yazdırıldığı: YöntemBilim Forumu
        Kategori:  Genel
       Forum Adı:  Dünya
       Forum Tanımlaması:  Genel Paylaşımlarınız
       URL: http://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=940
       Tarih: 04-Kasım-2025 Saat 16:55 Program Versiyonu: Web Wiz Forums 8.03 - http://www.webwizforums.com
      
 
  
      Konu: hakikat nedir ?
       
      Mesajı Yazan: osmanziya
       Konu: hakikat nedir ?
       Mesaj Tarihi: 11-Kasım-2015 Saat 07:42
       
      
        
          
	
 HAKiKAT nedir ? 
 
 HAK i KAT  dizini içindeki dosyalar
  uploads/20151111_073942_HAK_i_KAT.rar - 20151111_073942_HAK_i_KAT.rar 
 
 
 
 Hikmet hakkında bir yaz yazdım yakında.. bu bir reklam yazısı idi ve  maksad tabloları götürmekti.. bu hakikat başlığında ise içerikli yazı yazacağım reklam değil.. ancak buna karşılık önce tabloları teker teker izlemenizi.. imgelemenizi ve irdelemenizi isteyeceğim.. tabi çoğu kişi bunu yapmayacak.. ancak bir kişi yapacak.. çünkü bu içeriği  onun için yazıyorum.. çünkü kendisi ISRARLA yöntembilimi talib ya da talebe olmak istiyor. Eğer o dahi  önce tabloları incelemeden.. irdelemeden.. imgelemeden.. izlemeden bu yazı içeriğini okursa.. sanıyorum ki maksadına hasıl olmayacak yöntembilimi merak duyup sonradan terk eden kişiler listesine yazılacak.. burada şu adlarını söylemediğim ve benim bildiğim on beş yirmi bay ve bayan âdemin ayak izleri var zihnimde… burada negatif reklam yapıyorum.. korkutuyorum.. çünkü bu işe cesur yürekler lazım… 
  
 
 HAK hedefe ulaşmak için HAKİKAT çölünden geçmek gerekiyor.. kapının eskimiş  anahtarını paslı kilidine uydurmak kolay değil.. ulaşılmaz duvarları delip bir kapı açmak gerekiyor.. karanlıkları aydınlıklara çevirmek.. kapılıları açık hale getirmek.. sağlam ışık ve sağlıklı anahtar gerekiyor ki bu ikisine birden ÇELİKIŞIK diyoruz. 
 
 
 
 Mecaz.. teşbih.. istiare.. remiz.. işaret.. delalet.. hikaye.. hakikat.. bir biri üstüne örülmüş ve örtülmüş perdeler.  Bunları aşmak ya da aralamak sabır ve metanet  istiyor. Buna benim zamanım vardı.. çünkü zamanın sahibi bana bu imkanı verdi.. belki başkalarının zamanı olmayacak lakin bu zaman içine ortaya çıkan alet ve edevat  ile  gelecek zamanda olacaklar  çok daha kısa zamanda yöntembilisel analizin anlam hızı ve anlatım çabukluğu ile dilin ivmesini artıracaklar.. dünyanın ve dinin  inceliklerine dokunacaklar.. bilim ve hukuk gizemini izleyecekler.. san’at ve hikmet şarkısını ve sazını çınlatacaklar.. 
 
 
 
 desemde inanma bizzat kendin gör.. çünkü hakikatı örmedikçe göremezsin.. gördüğün ise değişmesi mukadder VAR SAYIM  ve yanılması muhakkak VAR SANI’dır. Bu var sanılan görüntü ve var sayılan görüntülerle Hakk dini aramaya  yerine  hakikatı vaaz edenler  ve filolojiyi  filozofiye çevirip felsefe diye edebiyat satanlar.. teolojiyi  teozofiye çevirip ezoterik yapanlar   belki dediklerimi anlamayacaklar.. olsun..  dilin kafamıza geçirilmiş sepetinden bunalanlar ve düşüncenin başımıza geçirilmiş çorabından sıkılanlar çıkacaktır.  Anlamaktan bıkmış ve anlatmaktan usanmış bazıları da su’yun gölgesinde hassayet-i seker gışavesini tadarak  ve us’un bölgesinde hissiyat-ı meker hudasını tutarak.. ölümle uyanmayı bekleyenleri terk ederek.. mekan ve zaman berisini.. mana ve gaye ötesini  arayacaklar.. 
 
 
 
 işte o zaman hakikat’ı  DİRAYET edenin RİVAYET-İ hikayesi başlayacaktır.
 
 
 
 HAKİKAT nedir ?
 
 
 The matrix filmi..  Matriks nedir, “What is the  Matrix” diye başlamıştı… 
 
 
 Ben olsam şöyle başlatırdım: GAYE nedir ?
 
 
 
 En genel geçer yasa olan 
 
 “önce başlat sonra bitir” (OLANAK)  yasasını  şöyle ifade edemez miyiz ?
 
 
 HAKİKAT  başlat  GAYE bitir.. ya da  GAYE başlat HAKİKAT bitir..  
 
 daha doğrusu;
 
 Hakikat’ı BAŞLAT Gaye’yi BİTİR.. ya da Gaye’yi BİTİR hakikat’ı BAŞLAT.
 
 
 Bu cümlelerin hepsi anlamı görünse bile BOŞ tümcelerdir, yuvarlak sözlerdir.
 Hakikat ise elle tutulur ve gözle görülür somut nesnelerdir ve şeytanlık ayrıntıdadır.
 Bu yüzden size elinizle tutacağınız ve gözünüzle göreceğiniz somut bir resim vereceğim. 
 
 
 
 
 BİRİNCİ  PERDE…
 
 
 Hakikat ASLINDA bir bütündür ve fakat biz onu insan ve kainat diye İKİYE bölerek izleriz.. dışımızda mekanı ve içimizde zamanı yerleştiririz..  ya da dışımızda manayı içimizde gayeyi oturturuz.. biz bu iletinin dizininde bulunan  m=hakikat  WORD tablosunda;  içimizi  BATIN dediğimiz ALT TARAFA  yerleştirdik..  dışımızı da  ZAHİR adı verdiğimiz ÜST TARAFA  yerleştirdik.. sonunda üstte görünün dünya ve kainat oldu.. altta ise görünmeyen insan ve din bulundu. Şimdi bu word’un SÖZCÜK işlemci penceresini açın ve o pencerede yaptığım tabloyu inceleyin.. buna birinci perde dedim. Bu perdeyi yukarıdan aşağıya.. sağdan sola.. ya da tersine soldan sağa.. aşağıdan yukarıya izleyin.. ne imgeliyorsunuz.. simgeler nasıl yerleştirilmiş.. iki simgeyi örneğin insanı ve kainat adını irdeleyin; niçin kainat ile insan simetrik yerleştirimiş.. neden dünya ve din bu simetrik eksenin uçlarına oturtulmuş ? 
 
 
 
 İşte “hakikat” insan ve kainat arasında bulunan.. din ve dünya ortasında duran bir “H” ve  “K” ve  “K” harfleriyle seslendirilen bir “HAK” özek veya “HAKİKAT”  merkezi haline geldi. Bir tek hak ya da bir çift hakikat artık ne ise bu merkez (özek) ya da mihrak (odak)  “hakikat” ya da “gerçek”  ya de “realite” adını versen,  değişmeyen bir manaya ve anlama sahip olabilir mi ?  Anlam nedir ? Anlamsız işler  ya da kimseler amaç edinilir mi ?  Kainatı mekan ve zaman ayaklarıyla  alta yazsak,  insanı mana ve gaye kanatlarıyla üste koysak  tablonun anlamı değişir mi ?  İnsan yerine din desek mana bozulur mu ? Dünya yerine kainat yazsak sonuç değişir mi ? 
 
 
 
 Şimdi şöyle düşünüyorum.. bu dört hakikat ya da sözcük ya da “HKK” yani GAYE ve MANA ile MEKAN ve ZAMAN  terimleri, bizim şuurumuzun dört TANE  köşe taşıdır. Şuur başımızı  bu dört köşeden dışarı çıkaramıyoruz. Bilgi ve buyruklarımız buralarda sonlanıyor.  
 
 
 
 Tablonun üst sağ ve sol taraflara yerleştirilmiş “zaman” ve “mekan” tanı ve tanımlarımız.. kesin bir sonuca varmıyor, durmadan değişiyor. Newton’da sabittiler Enisten’de hız sabitleştir bunlar mütehavvil oldular. Yarın ne olacak bilmiyoruz. Şimdilik kurama göre  ışık hızında ise gayb olup sıfırlanıyorlar. 
 
 
 
 Keza  gaye ve mana tanıma  ve tanımlamalarımız.. bunların temeline ve köküne ulaşamıyor.. anlamı anlamlandıramıyoruz.. amacı amaçlandıramıyoruz.. olduğu gibi kalıyorlar. 
 
 
 
 Mekan neyin içinde.. zaman kimin  dışında… Anlamlı olan amaç mıdır yoksa amaç olan anlam mıdır ? Bu sorunun yanıtı yok.. varsa bu sefer anlamın ve amacın anlamı ve amacı kalmıyor. 
 
 
 
 İşte bu durumda şunu söyleyebiliriz: Ben bu dördünü gösterebileceğim bir RESİM yapabilirim: Bu terimlerim tam anlamlarını ve bu sözcüklerin kesin tanımlarını ve bu değişkenlerin tartışmasız değerlerini bilmesem ve bilemesem  bile başkalarıyla tartışabileceğim bir MODEL oluşturabilirim. 
 
 
 
 Ördüğüm ve böyle gördüğüm bu MİSAL’den sonra bana mekanın hakikatını.. zamanın hakikatını.. mananın hakikatını.. gayenin hakikatını aramak ve sormak ve tartışmak ve bulmak düşer.. Bu tablo bile kardır.. en azından hakikatın birden fazla parçasının ya da üyesinin ya da biriminin ya da bölgesinin bulunduğunu biliyorum çünkü.
 
 
 
 Bazıları insanın hakikatının asıl,  KAİNAT’ın  gerçeğinin gölge olduğunu söylese de .. ya da tam tersine bazıları kainatın gerçeğinin asıl, İNSAN’ın hakikatının sözde bulunduğunu söylese bile.. hepimiz için ortak bu dört sözcüğü toplayan beşinci sözcük olan HAKİKAT etrafında toplanabiliriz.
 
 
 
 Bundan sonra “hakikat” artık YUVARLAK  bir sözcük değildir.. BOŞ bir küme değildir. Bu nedenle örneğin girişte söylediğim yuvarlak ve boş tümceleri eleştirebilirim.  Hakikat gayeden ibaret değildir mana dahi vardır.. hatta gaye ve manadan başka zaman ve mekan bile vardır, derim. 
 
 
 
 Ancak akıllı ve zeki ve kurnaz birisi bana.. her şey yani mekan, zaman, gaye hepsi manadan ibarettir ve manadan başka hakikat yoktur diye kanıtlayabilir.. ve bunun resmini de sunabilir.. Ben ortaya “hakikat” sözcüğünü koydum, o da “mana” adını yerleştirebilir.  işte bize sunulan bu tür resimleri  tartışabilmek için gerekli kural ve yolları anlatan bilime yöntembilimsel analiz adı veriyorum.
 
 
 
 Yöntembilimsel analiz.. seçmeye yarar.. ama seçim yapamaz.. seçimi bu aleti kullanan insan ya da makine yapar.  Ancak secimi yapan İNSAN, bütünü parçaladığının ve bu bütüne bir yandan baktığının ayırdında olmalı.. şuhudu gaybdan ayırmalı.. ortak şuhudumuzu  ayrık gaybı içinde kaybetmemeli.. bizim genel, müşterek ve dar alanımızı,  kendi geniş ve özel ayrık  dünyası içinde hapsetmemeli.. hem kendini hem bizi üzmemelidir. Belki biz onun bildiğini  bilmiyor olabiliriz.. öyle ise ortak olarak bildiğimiz.. ördüğümüz.. gördüğümüz.. resimlediğimiz tablo çerçevesinden kadar konuşmalıdır.
 
 
 
 Umarız ki bu arkadaşımız yöntembilimsel analiz diliyle   ortak dünyamızın ve müşterek dinimizin.. daha doğrusu dilimizin sunabildiklerini nazara alarak, sunamadıklarının çok daha geniş ve büyük olduğu irfanını taşımak suretiyle,  biz gerçeği  SUNMA yerine hakikati daha açık ve seçik olarak ortaya koymak noktasında kendisinin ÖRDÜĞÜ VE GÖRDÜĞÜ tabloyu resimlemeye  çalışarak,  müşterek  çabamızı kesintiye uğratmadan sürdürmeye çalışır.  Eğer bir resmi yoksa bizi üzmesin.. biz soyut hakikat satıcısı ya da alıcısı  değiliz, müşahhas ve somut  hakikat arayıcısıyız.
 
 
 
 Yazının girişinde HAK ve hakikat arayışından bahsetmiştik.. hakikat tamam..  HAKK nedir ? 
 
  
 
 Eğer kişi,  kainat (sen)  ve insan (ben).. sözcüklerinden,   sonsuz evren adında bir YARATAN   ve özgür evrim adında bir TAPILAN çıkarıyorsa ki böyle yaratan ve tapılan bir TANRI arayışı, samimi  bir arayış  olduğu kadar aynı zamanda ciddi  bir gereksinimidir ki yöntembilimsel analiz.. bu tanımlanan TANRI’ların bir SANRI olduğunu  yada olmadığını göstermeye yarar mı yaramaz mı ? 
 
 Bunu bilmiyorum.. zaman gösterecek..  ölmeden önce dil sepeti kaldırılır.. onun altındaki düşünce çorabı çıkartılır..  işaret dolayımı ve delalet aracılığı kalmaz.. doğrudan doğruya hak ve hakikat görülür ve gösterilir mi ? Hiç sanmıyorum. Bu dünyada dil teklifi ve düşünce imtihanı her zaman olacaktır.
 
 
 
 Ne kadar garip.. ortada pek çok dil ve yol var ise de yöntembilimsel analiz yolu  daha henüz ortaya çıkarılmadı.. biz onun geleceğini konuşuyoruz.. oysa bu gün onun  sadece reklam ve propagandasını yapıyoruz o kadar. 
 
 
 
 Bu iletinin dizini içinde daha 27  perde daha var.. eğer bunları da  konuşacak  zaman ve mekan imkanı verilirse tabloları konuşturacağız. Fakat benim bu içerikli bilgileri vermeye hiç hevesim ve iştiyakım yok. 
 
 
 
 Sağlıcakla kalın. 
 
  
 OSMANZİYA 
 
 Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE 
 semantik / anlambilimsel / MAANÎ  yetersizliklerim 
 için düz yazıdan özür dilerim
 
 . 
 
 NOT:
 Evet, aslında benim kullandığım sistemde 
 cümleye, kelimeye  hatta harfe de ihtiyaç yok…
 
 http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
 http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
 http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
 http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
 
 www.yontembilim.com
 www.insan-bilim.com
 www.osmanziya.com
 www.mustafabugucam.com.tr
 
 
 
 http://sites.google.com/site/yontembilim/
 http://sites.google.com/site/insanilim
 
 
 
 
  
          | 
         
        
      
 
  Cevaplar: 
       
      Mesajı Yazan: yakansu
       
      Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2015 Saat 00:47
       
      
        
          
	
Kainat, mükevvenat, Cenabı Hakkın KÜN emri ile ortaya çıkan nesneler. İnsan ise bu mevcudat arasında özel bir yere sahip mahlukat ve masnuat. Bu özel ve seçkin nesneye İNSAN adının verilmesi ve onun kainattan ayrı bir yere konumlanması zerrenin ve hücrenin birey ve toplum halinde insana hizmet etmesi bir hakikat mı yoksa insan böyle bir vehmi  mi hayal ediyor ? Bu can alıcı bir soru bence. Beşer kendisine ve uygarlığına bir ömür hizmet eden madde ve hareketin ve kısaca kainatın yanında kendi uygarlığının durumuna bir baksın. Makinalar yapan makina olan kendisinin de bir nasıl bir kainat olduğunu görsün. Kavunun çekirdekleri gibi insanda kainatın bir çekirdeğidir. Kavun çekirdeğinden  bir KAVUN çıktığı gibi insandan da bir KEVN  çıkacağı da kesin. Sadece ev ile av arasında eş ve aş arayan ve başka bişi bilmeyen şişler bunu anlamaz.  
 
 İşte bu hayal uçuk bir hakikattir. Hayal bile bu hakikatın yanında mon-O-ton kalıyor. Eğer bunu görmüyorsan palton'u giy, çık git bu dünyadan. Öyle ise Platon ol ve deki femonemin arkasındaki Noumen ve Nous kozmos ile kaos arasında bir eşya ile eşhas mabeyninde bir imkan ve potansiyeldir. 
 
 Tanrı sonsuza dek bilinecek bir olanaktır. Ve bizler bu ay-na ile yolculuğumuzu sürdüreceğiz. İhdi-na-ssıratalmüstakim. 
 
 
          | 
         
        
        
       
      
      Mesajı Yazan: osmanziya
       
      Mesaj Tarihi: 13-Kasım-2015 Saat 00:57
       
      
        
          
	
Yakansu.. Tanrı olanakların üstündedir. Makul ve mümkün bir mevcud olmanın fevkinde bir Vacil-ül-Vucud Vahid-i Ehaddir ki madum ve mevcudun musavatı olan mümkünat belki insan ve kainattan dahi daha zayıf bir gölgedir. Bu aynayı Tanrı ile karıştırma.. Tanrı'yı tanımak, bilmek, sevmek, düşünmek, anlamak, inanmak ve bağlanmak noktasında daha yiyeceğimiz çok fırın ekmek var. Cehennem onları pişiriyor. Doğrusunu Allah bilir...
 
 
          | 
         
        
        
       
      
     |