Sevgili Kızım,

Sesini duydum nasıl sevindim bilemezsin.

Öyle ki buraya yazı,  üstelik şema ile birlikte yazı göndermenden daha sevinçli oldum.

Hanım dedi ki meşguliyetleri vardı nasıl vakit bulmuş da yazmış...

Şemana gelince

bizim tablolarımızda yatay çizgide  oklar sağdan sola doğru ilerler.. dikey  çizgide de aşağıdan yukarıya doğru çıkar.  Bu iki çizginin keşistiği yer ORTA olur ve ara da MERKEZİ yer belli olur. Sen ise farklı bir bakış açısıyla işi merkezden başlatmış  dört bir yana dağıtmışsın ve bu ARA’ları  adlandırmadan ortaya çıkan dört ALAN’a dört kavram koşmuşsun.

Ancak sonuçta bizim gibi ecel-i fıtrıyı önceye ve haşri sonraya koymuşsun ve yine tecdidi önceye ahireti sonraya koymuşsun ve yöntembilimsel analizin ÇOK GÜZEL bir uygulamasını yapmışsın.

Eee.. kıdemliler elli oluyor.

Tam senden umudumu  yitirmek üzereyken yine çıkıp geliverdin kürt kızı,  seni evladım gibi seviyorum Allah hayırlı yazgılar yazsın.

Ve merkez’de KİM ve orta’da NE  olduğunu göstermişsin.

Sadakte ve bilhakkı natakta..

Evet doğrusun ve hakkı söyledin.

Merkezde  bulunan  ve tam ortada duran, Nur-u Muhammedi ASM var ve bu Muhammedî hakikatın, nasıl zat-ı Muhammedde A.S.M de tebarüz,tezahür ve tecelli ettiğini anlamada yöntembilimsel analizle gelecekte daha bir açık ve seçik yapılacak. Muhammedî bir hakikatın çekirdeği olan İNSAN'nın  tanımı, bilinme ve sevilmesi  islamiyetin bir insaniyet-i kubra olduğunu gösterecek.

Bu merkez ki sende, bende ve herkestedir.

Onun içinde yeniden HAŞR edilelcek kainat var, onun içindeTECDİD eden  insan var, onun için AHİRETTE tamamen belli olacak nebi var, onun için ECELİ yazılı  bütün fıtratlar ve defterler, ihdalar ve tahdisler, itibar ve ibretler, tüm betik ve  kitap olan KUR'AN var..  er-Rahman allem-el-Kur'an.. fakat bu “iç” bizim bildiğimiz iç değil, işin içinde bir İÇ var.

Ne demiş Koca Yunus, beni bende demen bende değilem bir ben bende benden içeru…

Derinliğini gösterdin ve ben de gördüm..

Bahtiyar ettin, bahtiyor ol.

Osmanziya