İlim ve Kelam


Fikir ve Zikir


İfade ve İbare...


Maan ve Beyan


ve


İlim ve İrfan


LİSAN ve nakil ile akıl ve KALB.. yani dil ile gönül arasında akıl ve nakil ile dokunan öyle perdeler var ki doğrudan irfan ile dolaylı ilim farkını anlamak için bir ömür boyu elde ettiğim malumat ve marifet bir işe yaramadı.. buna rağmen kalemi ve kelamı çalıştırmaktan vaz geçmedim.. vaaz ve edebiyata devam ediyorum.. yöntembilimsel analizle yaptığım bilimi de zaten çoğu kimse anlamıyor.. anladıkları zamanda ben burada olmayacağım.. dünya fezada bulunduğu gibi insanda "fiza" da oturur.. yani "fi" olan süreklilik ve "iza" olan süreksizliğin birlikte anlatımı olan vetire.. süreç.. proses.. onun tam bulunduğu yerdir.. aklın ve ruhun Fİ ' si yani sürekli yerinde durmasıyla vicdan-ı kalbin zihni ile cism-i beden-i vucudun İZA ' sında yani arası öne çıkmasında.. hem tekrir hem tecdid eden.. hem tezyide hem tezkiye eden.. garip bir kavuşma ve acib bir buluşma ortaya çıkar ki.. bu orta yeri korumak zordur ve insanı sürekli sağa veya sola savurur.. doğrudan-dolayı.. doğurduğun olayı.. zabt etmek kolay değildir. Bende bu durumu düz yazının tamlama.. tanım ve tümceleriyle toplamaya çalışıyorum.. o kadar.


Biz her şeyi çift yarattık.. iki yarattık.. karşıt yarattık.. ve halaknâküm ezvaca.. zevc ve çiftlik gibi karşıtlık ve zıdd'lıkta var.. çoğluğun birimin çift olduğunu düşünürdüm.. "çift ve çok ile bir ve tek" derdim.. fakat şöyle de olabilir "bir ve çok ile çift ve tek" tabi başka kombinasyonlarda kurulabilir...bunların hepsi.. kemmiyet.. kuantite.. nicelik.. tanımlarını düşündürüyor.. tane.. birim.. öğe.. üye.. birey.. tüm parçalar bize en genel yasalardan birini verir PARİTE yasası.. par'çalılık kanunu.. elbette dünya sadece KUANTUM dünyası değil.. elbette parçacıklar dünyası değil birde dalgalar ve dalgacıklar dünyası var.. bir de keyfiyet.. kalite.. nitelik dünyası.. sonra bu iki dünyayı birleştiren kalitelerin kantitelerin den oluştuğunu düşünen BİLİM dünyası.. Üniversite sıralarında okuma dünyasına yavaş yavaş girdiğimde aldığım ilk kitaplardan biriydi.. Engels'in ve adını hatırlmadığım bir kitabı.. DOĞANIN DİYALEKTİĞİ.. galiba.. kütüphane bakım ismini doğrulayamayacağım.. çünkü zaman zaman kitaplarımı dağıtırım başkalarına.. bilimin canlı ve cansızların çekirdek ve hücrelerinin matematik yapısını ve yasasını saptadığı zamanlarda.. MENDELİSTİK.. genetik kodlar ve MENDELYEFİK elenter kodlar saptandığında BİLİM DÜNYASI.. bir işin NASIL'ını çözdükten sonra nedeninden ve niçinden vaz geçti.. zaten LİSAN, NASIL'dan fazlasını veremezdi.. dilin MOND 'undan ve dünyanın monad'ından çıkamaz.. bunun için insan evvelinden ve ahirinden.. nedeninden ve niçininden.. anlamından ve amacından hasılı dünyanın Yaratanı ve ahiretin Garantisi ALLAH'dan vaz geçti.. şimdi dilin içeriği ile bu insanları geçmiş derinliklerine ve geleceğin enginliklerine NAKŞİ-BENDİ.. ACZİ-MENDİ.. monadlarına çağıramayız.. terklerine ve talklarına çekemeyiz.. elbete bu dünyada bir ton gayrı meşru zevkler var iken bu tarikatın hoş ve güzel ve meşru zevklerine davet haram olamaz.. lakin OLANAK'tan haberi olmayan bu insanları hangi ZORUNLULUKLARA ve GEREKLİLİKLERE çağıracağız.. dilini bilmeyen insanlara elbette dünyanın güzellikleri ve dinin iyilikleri anlatılarak bir çekim alanı oluşturulabilir.. ama bu geçicidir.. aydınlığını kendi bulmayan insana dinin ve dünyanın ışığı geçici bir yürüyüş sağlar ve içinden çıkmayan aydınlığın götüreceği yer ya mezarın sönük ötesi.. ya da dünyanın parlak karanlığıdır.. beni bağışla sevgili dostum.. bırak bu dünyanın ve dinin ışığını.. insanın kendisi bulsun.. biz kendinin karanlığını ve dilinin aydınlığını sunalım..


Varlıklar ve olaylar.. yapılar ve işlevler koşullandırılıp kurgulanarak varsayımlar ve kuramlarla ile bazı yasalar elde edilir.. varlıkları ve olayları ile yapılan ve işlevleri VERİLER ve GÖZLEMLER olarak adlandırarak elde edilen varsayım, kuram ve yasaları da SAYILAR halinde sadeleştirirsek elimizde kalan SOMUT sonuca; "GERÇEK" adını verebiliriz.. çağımızda bu DAR ANLAMDA gerçek iki uçta toplanmış bulunuyor.. biri macro dünyanın RÖLATİVİTE'si.. diğeri micro dünyanın KUANTUM'u.. ikisine birden EVREN adı veriyoruz ve böylece “evren” iki ayrı “gerçek”i gösteriyor.. bilimin görevi de bu ikisini BİRLEŞTİRMEK.. yani büyük resmi görmek..

Şimdi biri istatistik yasaların geçerli olduğu atom altı dünya.. diğeri determine yasaların yürürlükte olduğu atom üstü dünya.. ki burada acib bir durum var: Gözlenen dünyanın gerçeği olan ÇEKİM; en büyük dünyayı belirleyen en küçük kuvvet.. bu yüzden bize dört boyut (uzay-zaman süreklisi) yetmemiş 11 boyutu çıkarmışız..
Diyoruz ki başka dünyalar varsa başka medeniyetler de var mıdır ? Başka medeniyetler başka başka matematikler var mıdır ? Başka matematikler varsa.. bu tematikler uzar gider.. uzayda.. ne gariptir ki biz DİL’de ve İNSAN’da uzlaşmadan.. uzlaşamadan.. başka uzayları arayabiliyoruz uslamlama ile. Çok tuhaf değil mi ? Atomun altı ile üstü arasında bulunan us ve uz sahibi “insan”ın merakı bir gariptir azizim.. ota konar .oka da.. demişim ağayı yere basan bilimcilere yukarıdaki sözleri başları göğe değen kilimcilere demiş olayım.. bilim ve ilimin başındaki k ve b leri kaldırırsak geriye kalan “ilim”ci vazifemizi yerine getirmiş oluruz.. dileyen bilim yapar kendisinden başkasını görür kendini görmez.. dileyen kilim yapar kendisini görür başkasını görmez..




Düzenleyen osmanziya - 15-Nisan-2015 Saat 12:17