Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: siyaset seytani Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3177

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: siyaset seytani
    Gönderim Zamanı: 20-Mayıs-2021 Saat 15:31


ilim ve ibadet ile siyaset ve ticaret
olmazsa olmaz..
ilim ve ibadet ile ticaret ve siyaset desteklenir..
ticaret ve siyaset ile de ilim ve ibadet beslenir..
Ancak bu besleme ve destekleme
meşru, makbul, makul ve mümkün sınırlar içine olmalı..
Ancak işler olmalı demekle olmuyor
Olan dan olmalı ya giderken, ister isteme, de pek çok masraf, zahmet, kayıp oluyor.

dirayet ve rivayet
riyaset ve riayet
SEYİS-AT ve millet
SİYADET ve ümmet
Hepsi SİYASET içinde...


Krallık ve kölelik düzeni kaldırılabilir mi ?
Sanmıyorum..
dinler geldi geçti.. kaldıramadı..
ideolojiler geldi geçti.. kaldıralamadı..
Savaş ve barış gibi bu krallık ve kölelik düzeni daha doğrusu sistemi (belevi, âlemi) kaldırılamaz.. ancak kaldırmak için da çalışmak ve gayret göstermek gerekiyor..
Peki bu nasıl olacak..
Bu işin doğası (tabiatı)nedir, dönesi (tarihi) nasıl yürüyor..
Bu yazıda(Daha doğrusu bu tabloyu gelence kadar yapılan on aşkın tablo ile) buna dokunulmaya çalışıldı..



KRAL VE KÖLE


eden dominant.. degil.. beyin recessive degil.. kadin aktive degil.. erkek passive degil.. sonuçta bu bio yapıdaki bağımlı kralllik ve master ile bağlı kolelik ve slave DUZENININ ojik.. matematik.. psik.. sosyal.. ekonomik.. politik.. milli.. dini ve askeri uzantilarindan.. kendimize gore bir OLÇUSUN çikarip.. ölçuyu master duzeni de slave yapip âlemimizi ( system'izi.. belev'izi ) kurup.. sonra bu saraya insanlarin kafasina sokup.. kendi kulubelerini inşa etmesine engel olmak.. iyi mi kötu mü.. bilmiyorum.
Bence.. ezikliğin başlangıc yapilması gerekli olabilir ama zorunlu degil.. ya da zorunlu amma gerekli değil.. karar veremedim.
Nitekim bazıları ezikligi degilde.. evrimi.. evreni.. devrimı.. devrani.. her şeyin başlangici ve tanrısi ve kralı yapar.. benim adamim da INSAN her şeyin ölçüsudur.. diyerek insani asil olay evreni gölge yapmış...
Kimbilir.. belki.. bilimsel paradiğmalar.. dinsel doğmalar.. toplumsal oncelikler.. oncülukler.. onderlikler.. böyle ortaya çıkiyordur.
Koşulsuz EZIKLIK kuralsız SÖMUREN.. salt ÇEKINIK.. YOKLUK tanrısı.. aynen VARLIK sanrısi.. ya da tersini söyleyerek yokluk SANRISI ve varlik TANRISI ile bir BELEV kurarak.. ÂLEM buysa KRAL benim.. demek.. hoş bir nesne mi yoksa hor bir kimse mi.. karar.. verebilir mi yiz ?
Düşüne konuşa.. konuşa düşune yargılama ve yuklemeler yaparak butun bu karşılsma ve karşılastirma sonunda.. karar vemek kolay degildir.
Nitekim benim yirmi yıllik K - P (karar ve performans) projeme kimse karar veremedi.. benden başka.. sizin EZIKLIK tutmuşsa
tebrik ederim
..sutten ağziniz yanmamışsa üflemeden.. sayim almaniza gerek bulunmuyor.. yoğurdunuzu yiyebilirsiniz.



Siyaset.. siyadet.. riyaset.. dirayet ile rivayet.. riayet.. diyanet.. milliyet.. önemli çunkü oncelikli.. amma bu dordunun her hangi birine de BAGIMLI degilsem.. ne olurum ? BAĞLİ. Biz bağĺılara köle bağımlılara kral diyoruz. Bu mecazin hakikisine de TANRI ve KUL.. diyorlar. Demesine de yaşabilmek için.. öncede tapılası karı.. kulluk edilesi koca çemberinden geçmek gerekiyor.. aksi halde tanri ile yatıp elçisiyle kalmanin bin yildir bir yarari olmadı...

(Murat AKGÜL paylaşımı ankara okulundan: Bu Yazı Filistin Konusunda Ezber Bozan Bir Yazıdır,
‘’Bir buçuk milyarlık İslam dünyası, 9 milyonluk İsrail ile başa çıkamıyor’’
Daha kaç nesil bu ezici cümleyle muhatap olacak, bu cümleyi her duyduğunda özgüvenini kaybedecek, refleksleri kırılacak, komplekse girecek, İslam’a ve Müslümanlığa olan inancı sarsılacak?
Şu anda dünyada başka bir ırk ve din mensubu yönetim altında ikinci sınıf teba olarak yaşayan başka bir toplum var mı?
Bu zilleti de mi Müslümanlar çekmek zorundadır?
Burada bir yanlış yok mu?
Bu işin Kur’ani çözümü nedir, Allah’ın bizden istediği nedir?
Resulullah ve ashabı Mekke’yi, Müslümanların ibadetleri için gerekli olan beldeyi terk edip hicret etmedi mi?
Bu hicreti Kur’an daha sonra itikadî bir mesele olarak tanımladı, Hicret tercih değil Allah’ın Müslümanları mecbur kıldığı bir eylemdi. Çünkü insanlar alışmış oldukları, sevdikleri beldeyi terk etmek istemezler çoğu zaman onurlarının kırılmasına eziyet görmelerine bile razı olurlar.
Fakat mesele İslam’ın onuruysa, Kur’an’ın bize öğrettiğine göre iş değişiyor.
Hicret ile ilgili ayetleri tekrar hatırlayalım;
İman edip Allah yolunda hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd edenlerle onları barındıran ve onlara yardım edenler, işte onlar, birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar. İman etmiş olmakla birlikte henüz hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar sizin onlarla hiçbir dostluğunuz ve yardımlaşmanız olamaz. Buna rağmen eğer onlar dinlerini korumak için sizden yardım isterlerse, aranızda barış anlaşması bulunan bir topluluk aleyhine olmamak şartıyla, onlara yardım etmeniz lâzımdır. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. Enfâl / 72. Ayet
Zulme maruz kaldıktan sonra Allah yolunda hicret edenleri dünyada mutlaka en güzel bir yere yerleştiririz. Âhirette verilecek mükâfat elbette çok daha büyüktür. Keşke bunu bilselerdi.
Nahl / 41. Ayet
Melekler, dininin emirlerini yerine getirmeyerek kendilerine yazık ederken canlarını aldıkları kimselere: “Sizler ne işle meşguldünüz?” diye sorarlar. Onlar: “Biz düşman yurdunda dinimizi yaşamaktan âciz bırakılmış, gerçekten zayıf kimselerdik” derler. Melekler de onlara: “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Orada uygun bir yere hicret etseydiniz ya!” derler. Onların varacağı yer cehennemdir. Orası, son durak olarak ne fenâ bir yerdir. Nisâ / 97. Ayet
Dünyada ilk defa bir belde güç ile veya hile ile terör ile işgal edilmiyor. Yahudiler öyle veya böyle dünyada kazandıkları gücü kullanıp her türlü terör, hile ve para gücüyle Filistin bölgesini ele geçirmektedir. Müslümanlar buna engel olamamıştır. Şu anda Yahudileri işgal ettikleri yerlerden çıkartma durumumuz yok öncelikli olarak böyle bir vazifemiz de yok.
Oradaki Müslümanları koruyamıyorsak, İsrail iç siyasetini kurgulamak için veya başka sebeplerle her sefer müslümanları orada ölüme , hakarete tabi kılıyorsa bunun mutlaka değişmesi lazım.
Müslümanlar orada polis şiddetine uğramadığı günlerde psikolojik şiddete maruzdur. İkinci sınıf bir teba durumundadır. Müslümanların bu kadar geniş , zengin toprakları varken Filistinlilerin düştüğü bu kötü durum yüzünden onurumuzun toptan kırılmasına müsaade etmemiz Allah’ın bize öğrettiği dinin ilklerine uymamaktadır.
Filistinliler Kudüs’ü ve Yahudilerin yoğun oldukları bölgeleri terk edip çıksa emin olun Yahudiler kısa zaman sonra birbirine girer ve dağılırlar. Bu Yahudilerin tarihinde çok defa yaşanmış bir durumdur.
Mescidi Aksa meselesi Kur’an’ın öngördüğü dini anlamamış olmanın, geleneği kutsamanın bir sonucu olarak Müslimanların başına çok defa iş açmıştır.
Filistin meselesinin çözümünde Müslümanların inisiyatifi ele alabilme sırrı Kur’an’a tabi olmalarında saklıdır.
Bugün Hz Ömer gelse orada meseleyi nasıl çözerdi diyerek bir vizyon oluşturulabilir.
İslam’ın ibadet merkezi olarak tayin ettiği tek belde Mekke’dir. Beytül- Makdis, İsrailoğulları peygamberlerinin çevresinde yaşadığı ibadet mekanı edindiği yerdir. İslam o geleneğin devamıdır ama yeni bir vizyon ve mekan tayini yaparak İsrailoğullarından tevarüs edilecek her türlü hurafenin ve sıkıntı oluşturacak kutsiyet enflasyonunun önünü kesmek için tüm kutsallığı Mekke’de toplamıştır. İsrailoğullarının kutsiyet enflasyonu yaratma alışkanlığını da şiddetle kınamıştır.
Çünkü her kutsal yeni bir ayrılık yeni bir çatışma sebebidir. Hz Ömer Kudüs’ü ele geçirdiğinde kutsal bir beldeye girdim havası yaşatmamış ve Müslümanlar akın akın Kudüs ziyaretine gitmemiştir.
Bunlar dikkate alınarak Müslümanlar Kudüs için dünyaya şöyle bir teklifte bulanabilir.
Özel bir komisyon kurulacak. Müslüman , Hristiyan ve Yahudilerden oluşan siyaset dışında bir komisyon oluşacak.
İçinde Muallak taşının üzerine yapılan müze niteliğindeki Kubbetü s-Sahra ve Hz Ömer Camisini de bulunduğu 144 dönümlük alan üç dinin mensuplarının kullanabileceği şekilde paylaşılacak denetim ve idare uluslar arası bir komisyon tarafından idare edilecek.
Filistinliler ve Yahudiler kesin şekilde ayrı devlet olacak şekilde Kudüs’ü de eski Berlin gibi bölüşecek. Filistinliler kesinlikle Yahudilerin hakim olduğu bölgelerde yaşamayacak. Orada yaşayıp zilleti göze alan hiçbir müslüman için Müslüman dünya sorumluluk kabul etmeyeceğini beyan edecek.
Bu teklifle dünyanın karşısına çıkarsak İsrail projesi kendi kendini yok etme sürecine girecektir. Müslümanların periyodik şekilde onurunu kırma imkanından mahrum olan İsrail projesi boşa çıkacağı için Yahudi küresel gücü için varlık sebebini tamamen yitirecektir.)


Teşekkur ederim.. kulturel.. sosyal.. ekonomik.. politik.. askeri sureç.. yasalari ve yasaklari olan işletim ve etkinliklerdir. Baziları bunlara ilişkin yargi ve kararlardan yazgılari okuyabilir.


Ilk kitab bende son kitab bende tartışmasina girmeden TEK bir KITABA erişmeden uygarlik defteri INSANLIK kitabini yazmadan kapanmayacaktir.. insanlik oluşmadan da islamlik asla sağlanamayacaktir.


Bunu gerçekleştirmek ise imam.. mehdi.. mürşid bekleyen insanlara degil beklenen islamlara düşecektir.. diye düşunuyorum. Doğrusunu Allah bilir.


Not: Müslümanlar ayet ve hadislerde DERS alabilseler idi bu güne kadar çözüm bulabilirlerde.. demek ki kainat kitabını okumadan ve insan defterini bilmeden.. ne kadar kozmoloji biliyor.. fizik ve kimya okuyor.. ne kadar antropoloji biliyor.. sosyoloji ve psikiloji okuyor.. bizimkiler dini vaaz onlarda felsefi edebiyat yapmaktan.. hakikat araştırlamasını bizzat girmiyor.. hazır okudukları bilgileri.. öyküleri ve vaazları satıyorlar. Diyanet papazları ve ilahiyet hahamları ile buraya kadar.. Hasılı Kur’an mushafından ders çıkartılmıyor. Yıllardır sünni ve şia diye çarpıştılar.. şimdi de kitab ve hadis diye çatışıyorlar.. çünkü bekleyen Müslümanlar. (not, yazıyı geçti.. dediklerim de hiç biri içeriğe ve esasa ilişkin değil biçime ve yönteme ilişkindir.. çünkü bize altı ayda bir değişen ESASI öğrenme değil.. usule ilişkin BİÇİMSEL öğrenmeyi öğrenme DAHA ÇOK gerekiyor.)
Dinnur YAŞAR



Hikayeden ziyade oyun kurmaya benziyor anlatım.. öykülerden oyun çıkarmaya da diyebiliriz.. insan bir süre sonra aramayı bırakır yorulur.. bir kısmı kör görü ve boş kavram der.. bir kısmı da kör öykü ve boş oyun.. oysa gerçek her zaman aranmaya doğru bulunmaya layıktır...
(Doğum günüm için iyi dileklerini bırakan tüm dostlara teşekkürler ediyorum, lütfen tek tek cevap veremediğim için kusuruma bakmayın   
Ahmet Akseki arkadaşımdan az önce gördüğüm bu tatlı ve her duruma uyan şablon hikayeyi özürüm sayın
Jung un en sevdiği hikaye şuymuş:Yeryüzünde bilinmek isteyen abıhayat,bir artezyen kuyusundan yükselip zahmetsizce ve sınırsızca akmaya başlamış .İnsanlar gelip bu büyülü sudan içmeye,onunla beslenmeye başlamışlar çünkü pek temiz ,saf ve canlandırıcıymış.Ama insanlar yaşamın bu cennet hali içinde sürüp gitmesiyle yetinmemişler .Zamanla kuyunun çevresine çit çekmiş ,giriş ücreti almaya ,kuyunun çevresindeki arazinin kendilerine ait olduğunu iddia etmeye,kimin kuyuya gelebileceğine dair ayrıntılı yasalar oluşturmaya,kapılara kilit vurmaya başlamışlar.Çok geçmeden ,kuyu güçlü ve seçkin zümrelerin mülkü haline gelmiş .Su öfkelenip alınmış, akışına son verip bir başka yerde yeryüzüne yüklenmiş.İlk kuyunun çevresindeki araziye sahip olan kişiler,iktidar ve mülk sahiplikleri ile öylesine meşgullermiş ki,suyun yok olduğunu fark etmemişler.Var olmayan suyu satmaya devam etmişler ve gerçek gücün yitip gittiğini pek kişi fark etmiş.Ama durumdan hoşnut olmayan bazı kimseler büyük bir cesaretle aramaya koyulup,yeni artezyen kuyusunu bulmuşlar.Bir süre sonra o kuyuda mülk sahiplerinin eline geçmiş ve aynı şeyler bir kez daha olmuş.Suda gene bir başka yere göç etmiş ve bu ,tarih tarih olalı böyle sürüp gitmekteymiş.Bu son derce üzücü hikaye Jung u özellikle etkiliyordu çünkü Jung temel bir hakikatin nasıl kötüye kullanılıp benmerkezci bir oyuncuğa dönüştürülebileceğine görüyordu.Bilim,sanat ve özellikle psikoloji bu karanlık sürecin olumsuz etkilerine etkilerine maruz kalmıştır.Ama hikayenin olağanüstü yanı,,suyun her zaman bir yerlerde akıyor olması ve halihazırdaki,biçimiyle hayat veren suyu arama cesareti olan akıllı herhangi bir kimse için mevcut bulunmasıdır.
Robert A. Johnson Gölgene Sahip Çık, Robert A. Johnson S.atasoy paylaşımı)

Hikayeden ziyade oyun kurmaya benziyor anlatım.. öykülerden oyun çıkarmaya da diyebiliriz.. insan bir süre sonra aramayı bırakır yorulur.. bir kısmı kör görü ve boş kavram der.. bir kısmı da kör öykü ve boş oyun.. oysa gerçek her zaman aranmaya doğru bulunmaya layıktır... diye düşünüyorum.. sanırım bu yüzden yıllar boyu YBA ile örüyorum.

osmanziya 20.05.2021 Üçkuyular İZMİR

Düzenleyen osmanziya - 20-Mayıs-2021 Saat 15:45
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk