S.A. Iki daire var.. tablonun altinda gorunuyor.. esbab ve itikad dairesi ile daire-i imkan ve daire-i vucub.. dediklerimi anlamaniz gerekmez.. zaten alanı olmayan pek çok profesor de anlamaz.. ancak anladiginz bir kaç sözcuk hem benim hem sizin için kazançtir.. çunku yenilerine yol açacaktir. Tabloyu da benim yanimda kalmasin.. sizinle birlikte daha ileri bir zamana gitsin diye gonderiyorum. Saygilarimla.. sağlicakla kalıniz. Osmanziya

Ahale'ye sordum.. bunlari ben zekamla mi yapiyorum ya da çok bilgim bulunuyor.. öyle mi oluyor ? Yok dedi boş degilsin.. 3 ler.. 5 ler 7 ler çalışiyor.. sen farkında degilsin.. Elbette böyle bir şey olmuyor.. olsa söylerim.. çalişsa çalişsa bende 2'ler.. 6'lar.. 8'ler çalışır.. ilhamla arilara bal.. böcege ipek.. örümcege çelik dokutan Allah azze ve celle.. dahilere ve benim gibi delilere keşif ve icadı dokutturuyor.. ihtira ve telifi okutturuyor. Yerin ve göğun ordulari Alîm ve Azîz ve Hakîm olan Yaratan'ındır. Nebiler ve veliler ile dahiler ve delileri DÖRT KOLDAN caliştirir. Rabbimiz bizim ve sizin akibet ve ahiretini guzel ve iyi etsin. Amin.

İNSAN İNSAN BİLİMLERİNE TERK EDİLEMEZ

Paylaşım için teşekkür ederim. Uyduruma diye eleştirilmiş yazınız.. oysa hepimiz örüyoruz.. hatta gördüklerimiz bile algıda seçicilik nedeniyle bir türyapılandırma.. varlıklar olaylarla "yapı"ladırılır.. olaylar varlıklarla "edi"lendirilir. Ben ne yaptım şimdi "uy"durdum.. amma güzel uydu.. "cuk" diye oturdu. Kültürün olmazsa olmaz bileşeni dil ve dil birine güzelce UYARAK kültür denilen muhteşem yapıyı ortaya koyar.. şimdi konu bir de biz yapılandıralım.. Evrenin program ve protokollerini yapılandıran dört yasa bulunur: Çoğalma.. beslenme.. seslenme ve sevinme. Bunların en başatı ve sizce yüzde yetmiş değeri verilen ÇOĞALMA yasasıdır.. bunu maddeye uygularsak KARANLIK ENERJİ olur.

Çoğalma yasasının başatlarında eşeyli üremeyi temin eden CİNSELLİK elbette kalın bir kabuk gibi insanı örter. Buna geçmiş psikolojide İD adı verilmiş.. daha eski psikoloji KUVVE-İ ŞEHEVİYE ve GADABİYE demiş.. ben kızlık ve kızgınlık diyorum.

Kelimelerin etimolojik kökeninden.. hatta diller arası ortamdan.. bilgi çıkarmak ve sacre ve sekreter ve sakral arasında bağ kurmak elbette mümkündür.

Eğer güzel bir sekreterim ve iyi bir menecerim olsaydı bende yazarlar kümesine katılır İNSANBİLİM konusunda yazdıklarım yazarlar arasında tartışırdı.. sonuçta İNSAN.. hiçbir yazara ve hocaya, mantık temelli PSL (Psikoloji, Sosyoloji ve Linguistik) insan ilimlerine teslim edilemeyecek.. Funun ve Hukuk ile San'at ve Hikmet etkinliklerine terk edilmeyecek kadar önemli bir yapı ve değerli bir olaydır. Bu yüzden her bir insan teker teker kendi kendileriyle ilgilenmeli ve bilgilenmelidir. Bunun için içerikleri reklam ve propaganda yaparak YBA biçimini inşa ettim. Bu yemeğin pirişilmesi için de mutfak olarak YBA öneriyorum.

OSMANZİYA


Çakra sistemine göre Sakral, bedenimizdeki dokuz ana merkezden biridir ve bakın Human Design bu merkezi nasıl tanımlıyor kısaca:
SAKRAL: -Yaşam Kuvveti ve Dayanma Gücü- Aynı zamanda jeneratör merkezi de denen, yaşam kuvveti enerjisiyle çalışan motor odasıdır. Büyümeyi, genişlemeyi ve yaşamı tetikleyen, yaşamın zorluklarına dayanma gücü veren hiçbir farkındalığı olmayan bir enerji kullanır. Bazen buna “cinsel merkez” dendiği de olur. Dünya nüfusunun %70 lik bir kısmının, durdurulması imkânsız potansiyele sahip tanımlı sakralı bulunmaktadır. Cinsel istek ve dürtü bu merkezden yayılır ve insan etkileşimi ile birlikte yaratma arzularına fırsat verir.
İşte böyle, doğanın bizlere bahşettiği durdurulması imkansız ve üstelik farkındalıksız bir enerji kullanan bu güç merkezi, adeta kozmik bir şaka gibi önümüzde yükselen bir engel haline geldi. Daha önceki yazılarımda sık sık bahsettiğim; “tekamülün hizmetkarları” oluşumuz tam da bu merkezle ilgili.
Bu güç, öyle muazzam bir etkidir ki, insanın aklına hayaline gelmeyecek şekilde her ediminin her sözünün arkasına saklanır ve onu iştahla gökyüzüne yönelmiş alevden bir dil haline getirir.
En ilkel canlılardan en tekamül etmişine kadar tüm varlıklarda bulunur. Eğer bu güç ve iştah olmasaydı gezegenin geçmişteki vahşi şartlarına karşın ona tutunmamız mümkün olamazdı.
Yaratmanın, zorluğa dayanmanın, gelişip büyümenin itici kuvveti olan Sakral merkezi dünyadaki insanların yüzde yetmişinde tanımlı imiş. Neden cinsellikle ilgili tüm konuların ve onun ikamecisi savaşa ilgili her şeyin, tüm zamanların en reyting alan konusu olduğunu anlayabiliyorsunuzdur.
Bu merkezin yaratımdan anladığı bi şey yok; çünkü bilinçsiz!
İnsanın farkındalığını genişletmesi sonucunda sakralın kullanım alanları da değişip genişler, çocuk yapmaktansa sentez yapmaya iter öncelikle, fakat bu kez de kimin sentezi kiminkini döver şeklinde yarışa ve kavgaya giriştirir bu enerji Yorulmak bilmez, asla pes etmez!
Ah evrimin bu şahane enstrümanlarına bayılıyorum. Bu mekanizmaların dahiyane yapıları gözümü kamaştırmaya devam ediyor.
Sa 2011
Sibel Atasoy
Çakra ile Sakral arasında hiç bir ilgi yok. Tamamen farklı kavramlar. Çakra sözü Farsça Çark sözünün Hintçe söylenişidir. Çark sözü Türkçeye de girmiştir ve "dönen dairesel yapı" anlamındadır. Nitekim bedendeki çakralar dönen enerji merkezleri olarak kabul edilir. Sakral sözü ise Fransızca kökenlidir ve fransızca Sacre' sözünün anlamı "kutsal" demektir. Sacre' bir kavramdır Sakral ise "kutsal olan" demektir ki, kavramın maddeleşmiş halini belirtir. Cinsel merkez kavramı bir uydurmadır. Çakra ile karıştırılmamalıdır.
Haluk BERKMEN