Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: BILISIM Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3406

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: BILISIM
    Gönderim Zamanı: 18-Mart-2024 Saat 04:41


Dünya 7 Ekimden 2023 beri hızlı bir değişime girdi.. İsrail'in katliamı sürüyor.. katliam altıncı ayını bitirecek.. Bu günde İsrail Hastaneye saldırdı 170 kişi katledildi.. keza Rusya'ya saldırı yapıldı ilk belirlemelere göre 150 kişi öldürüldü...

Dünya da HUKUK düzeni olmadığı için bu tür saldırıların artacağı ve üçüncü dünya savaşının başlatılarak dünya nüfusunun azaltılması yolunda DECCALENE çalışmaların süreceği anlaşılıyor.

Deccal varsa mehdi de söz konusu edilir.
Şeytan bulunuyorsa elbette mesih'den de söz edilecektir.

Kötü varsa iyi de bulunur
Güzel varsa çirkinde söz konusu edilecektir..

Dikkat ederseniz kötü'nün soyutluğu kadar Deccal'in gizemi de Günlük Dilin Düz Yazısında (GDDY) örtülüdür.

Dil ile güzellik gibi soyut kavramları ve mesih gibi gizemli terimleri ÖYKÜLER yoluyla somutlaştırılır ve kişiler ve olaylarla ilişkilendirilerek BELİRLİ hale getirilirler GDDY ile..

Zaten "yazı"nın kendisi sanal ve yapay ve soyut.. soyut konu yine soyut ile yansıtılmaya çalışılınca.. iş daha mı açık olur yoksa daha mı kapalı olur ?

Sanırım DİL kafamızı konulmuş bir sepet ve DÜŞ başımıza örülmüş bir çorap derken.. DİL ile dünyaya ve dine nasıl baktığımızı anlatmış olmalıyım..
Bu sepet ve çorap BENZETME’si ile..

Benzetme doğrudan anlatamadığımız da kullandığımız DOLAYLI bir yoldur.. aracısız ansıtabildiğimizde ve dolaysız yansıtabildiğimizde neden bu teşbih   örtüsünü ve temsil perdesini kullanalım ki..

Etrafımıza birer birer insanlar GİRİYOR.. birer birer insanlar ÇIKIYOR.. Torumun MELİSA geçen senenin aralık 25 inde dünyaya geldi.. bu gün 23 martta ev sahibim Osman DEMİR amca dünyadan gitti…
Bu girip çıkmalar ve gelip gitmeler.. şuna benziyor:

SÖZCÜKLERDE terimlerinin gitmesi ve kavramlarının gelmesi gibi.. AR (HARF)...

SÖZDE anlatım değişkenlerinin girmesi ve anlam değerlerinin çıkması gibi AD (İSİM)...

GİBİ her birimizin de böyle olanaklar ve olasılıklar olduğunu söylesem.. size yine yeni bir BENZETME yapmış olurum.

Bizler nesne ve madde İLE kimse ve mana BİLEŞİNLERİNİ barındıran ÖZNE'leriz.. aynısının tıpkısı olmasa da buna yakın bir surette; kültürün dil ve din bileşeni barındıran bir ÖZNE’si bulunmalıdır.

Kısaca gerçek kişi ve soyut kültür olarak her birimiz nesne yükü (AR) ve kimse (AD) yolcusu taşıyan AT'larız.

Görüldüğü gibi dilimizi kullanırken.. hangi dil olursa olsun.. ister GDDY ister Yöntem Bilimsel Analiz (YBA) İKİLİKTEN kurtulamıyoruz. Bunun için DİL anlamında kullanılan “Diyalektik”.. dia-lect.. iki lehçe demektir.

İşte bu BİLİŞİM başlığı ile bu ikiliği YBA dili ile anlatmaya çalışacağım.
Saygılarımla
Sağlıcakla kalınız
Osmanziya 23.03.2024



Düzenleyen osmanziya - 24-Mart-2024 Saat 01:18
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3406

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 18-Mart-2024 Saat 05:24
Seslenmelerin bazıları konuşmadır. Kuşların sesi olur.. hayvanların sesi olur.. fakat biz onların dilini bilmediğimiz için bize bir müzik aletinin enstrüman sesinden fazlası değildir. Hatta ingiliz dilini konuşmayı bilmiyorsak yapılan seslendirmeler bir gürültüden başka bir görünüm vermez. Seslenmelerin bir konuşma olması için söyleyenin dinleyeni anlaması gerekir. Tablo da kısaca bu OLAY anlatılıyor:

SÖYLEME söyleYEN'in belirli imgelerİ simgelerE yüklemeSİ.. demektir.
DİNLEME ise dinleYEN'in simgelerDEN bu imgelerİ çözmeSİ.. demektir.

Bu OLAY gerçekleşiyorsa SESLENME süreci.. böylelikle KONUŞMA'ya dönüşüyor demektir.

Tablo bu olayı nasıl gösteriyor ?
Söyleyen'i sağ tarafa yerleştirmiş..
Dinleyen'i sol tarafa oturtmuş..
İkisi arasında geçen olayı da yukarıda SESLENME aşağıda KONUŞMA olarak göstermiş.

Şimdi hepimiz bu olayı biliriz.. her gün binlerce kez yaşarız.. ancak bu tablo ile gösterilmesi hadise bize daha açık ve seçik olarak gösteriyor.. hatta size temin ederim uzmanlarda dahil çok kimse.. KONUŞMA'yı söyleme ve dinleme olarak ayırmayı düşünmemiştir bile.. mütekellimi (söyleyeni) ve muhatabı (dinleyeni) bilir bir tekellümde (KELAM).. ancak ifade ederken çoğu zaman KONUŞMA işini söyleme ve dinleme olarak ayırmaz.. A konuştu B konuştu.. A şöyle dedi B böyle söyledi.. oyas bir işin öylesi.. böylesi.. şöylesi olur değilmiş.. ŞÖYLE dedi.. BÖYLE dedi.. ÖYLE dediler.. "BU" sesi yakın için.. "ŞU" sesi uzak için.. "O" sesi daha uzak için kullanılır ve bu seslere "YL" sesi eklendi mi "böyle.. şöyle.. öyle" sözcükleri elde edilir.. ve sesler ÖYLESİNE derindir bunlarda "BU"varlık çıkartılarak koskoca VAR OLUŞ felsefesi yani eksiztansiyelimzm ortaya konulur ve cild cild kitaplar ile Jaspers'den Heidegger'e kadar ünlü ünlü felseciler ortaya çıkar.
Ancak biz konuya daha açık ve seçik ortaya koymak için YAŞANAN ve çok daha derin olan TANINAN bu hayat ve şuuru daha hızlı ve kolay tanımlayabilmek için basit ve yalın bir tabloda yani bir ( + ) resmi veren çizgilerle GÖSTERGELER haline getiriverdik.

İşin komplekliğini de tablonun ortasındaki DİKDÖRTGEN içindeki I integer.. ? soru işareti ve X harfi ile gösterdik.

Bilmem anlatabildim mi ? Her ne kadar her gün yaptığımız işlerden biri olmasına rağmen gerçekte çok kompleksi ve karmaşık olması nedeniyle büyük bir olasılıkla konuyu anlamamış olabilirsiniz ki bu da gayet doğaldır. Benim kırk senedir kullandığım dili size yansıtmakta zorlanmamda gayet normaldir. Ancak konuyla samimi ve ciddi ilgileniyorsak anladıklarımız eleştirmiyorsak ve anlamadıklarımız tartışmıyorsak bu hiçte normal ve doğal değildir.
Osmanziya 18.03.2024











   
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3406

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 19-Mart-2024 Saat 01:54


IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3406

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 19-Mart-2024 Saat 02:30
Bilisimiki

Seslenmeyi konuşma haline getiren konuşmadaki söyleyen ve dinleyenin birbirini anlaması.. yani birbirini anlayacak ortak bir dile sahip olmasıdır.

Eğer ortak bir dil bulunuyorsa.. konuşma sadece söyleyen ve dinleyen arasında bir iletişim olmaktan çıkar ve iki taraf arasında ortaya çıkan sözler başkalarına taşınır ve yansıtılır.. sözlerle taşınan ve yansıyan bilgi ve değerler başka söyleyenler (iletenler) ve dinleyenler (işitenler) arasında da simge yükleme ve imge çözme işlemleri yapılmasına olanak sağlar.


Bu durumda karşımıza DÖRT yeni KAVRAM daha çıkar: Söyleyenin dediklerini İLETEN.. dinleyenin dediklerini İŞİTEN.. söyleme ve dinleme ile iletme ve işitme yani konuşma malzemesi olan KONU ve maksad ve bu konuşma seslenmesinin yapıldığı yer ve makam.

Aslında dilimiz ve düşüncemizden oluşan kültürde böyle BİRİNCİL söyleyen ve dinleyen ile seslenme ve konuşması dörtlüsünden çok daha fazla sayıda İKİNCİL ileten ve işiten ile yer ve konu dörtlüleri ortaya çıkar. Birincil dörtlüye ASLİ bilişim (dirayet ve riyaset) adı verirsek ikinciye TALİ (rivayet ve riayet) bilişim adı verebiliriz.

Bir iletişim düzleminde asli bilişim yüzde yirmi teşkil ederse tali bileşim yüzde sekseni oluşturur. Böylece PARETO ilkesi bir kez daha kendini kanıtlar. Yani burada da çoğunluğu azınlık yönetir. Yani halk aydınların konuşmalarının üzerine konuşur. Çünkü yeni bilgi ve değer üretemez.. onları taklit eder ve dediklerini ezberler. Bunlar da zaman içerisinde eskiyerek değerini yitirir. Bundan da GELENEKÇİLER ve YENİLİKÇİLER arasında çatışma çıkar.

Gelencekçiler kalıcı bileşenlere dikkat eder.. eskiyenleri görmezler. Yenilikçiler geçici öğelere çekilir.. eskimeyen kökleri görmezler. Bu süreç içinde toplum gelenek ve yenilik arasında sağlıklı değişimi sağlayamazsa güçlü toplumlar tarafından sindirilirler.   Bu gelenek ve yenilik çatışmasını sadece bilim ile din arasında görmekte halkı ve aydını yanıltır. Standartlar ve patentler arasında görmekte fazlaca daraltır.

Sorunun çözümü için bu dar ve geniş alan orasında orta bazı saptayıp gereken önlemleri olmak için artık din ve felsefe arasında ortak bir dile gereksinim bulunmaktadır. Bu söyleyen ve dinleyen ya da ileten ve işiten sağın gelenekçi tutuculuğu ile solun yenilikçe değişimi arasında bir yer ve konuda öncülerin sorun çözümünden bunalımın belitine geçirecek önerileri ve çalışmaları oluyor. Tarihin sesine ve edebiyatın konuşmasına kulak verirsek bu sesi duyabiliriz.     

Yani biz kendimiz örgümüzve gördüğümüz bilgilerden ziyade başkalarının ördüğü ve gördüğü sözler ve bilgiler ve değerlerle meşgul oluruz. Öğrenme canlılığını ve düşünme diriliğini yitirir. Böylece seslenmenin ve konuşmanın.. suyunun suyu.. aslın yerine tartışılmaya başlar ve böyle bize de bu konuşmaların delaletler ise evveline gitmek TEVİL.. bu anlatımlar işaret ise aslına irca etmek yani TERCÜME.. işlemlerini yapmak gerekliliği doğar. Bu da gereklilik te yeteri kadar yerine getirilemez. Bir süre sonra seslenmelerin ve konuşların diriliği ve canlılığı kalmaz. Ezber düşünmeler ve taklit konuşmalar artır. Bu pozitif geri tepki artar ve içeriden ayar yapılmazsa dışarıdan müdahele edilmeye başlanır. Kültür işgal edilir. Kültürlenme ve kültürleme ve kültürleşme yasaları işler. Bu süreç sonunda DİL ise azami İKİ bin yıl sonra ortadan kalkmaya.. DİN ise asgari   ALTI yüz yıl sonra kültürden silinmeye başlar. Yeni diller ve yeni dinler ortaya çıkar.. diye düşünüyorum.

Sağlıcakla kalınız. osmanziya 19.03.2024


Düzenleyen osmanziya - 19-Mart-2024 Saat 06:00
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3406

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 01-Nisan-2024 Saat 06:15
Logos'un öyküsünü yazacağız..

Karen ARMSTRONG'un MİTLERİN KISA TARİHİ'ni okuyorum.

Sempozyum için hazırlamayı düşündüğün..

Söylence'den Söylem'e
çalışması için hazırlık yapıyorum.

Söylenceden eyleme..
Eğlenceden söyleme..
içeren bir oyun ve öykünün peşindeyiz.

Peki ya gerçek ve doğru.. iyi ve güzel..

Bunu da sanal ve yapay "sözde" leri ve "sahte"leri aşınca geçeceğiz.

Bu da arayanların olmasına bağlı..
Sözün taşıdığı bilgi ve değerin sağlam olmasına ve sağlıklı bulunmasına duyarlı olanların artmasına bağlı.

Bu aşamaya gelinceye kadar hepimiz elimizdeki gerçekleri ve doğruların satışını.. iyiliklerin ve güzelliklerin pazarlama ile meşguliyeti sürdüreceğiz.


ilk defa böyle bir şeyi keşfettim.. iki tablo yan yana..







Düzenleyen osmanziya - 01-Nisan-2024 Saat 06:19
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk