Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
Aktif Kullanıcılar Aktif Konular Üye Listesi Takvim Arama Yardım Skins Kayıt Ol Giriş |
İnsan Bilim | |
YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim |
Konu: sag ve sol | |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3397 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Konu: sag ve sol Gönderim Zamanı: 02-Ağustos-2024 Saat 19:18 |
Sag ve sol birbirinin alt ve üst yapisidir.. biri ne kadar "güzel" bulunursa digeri de o kadar "iyi" olur. Osmanziya SU VE US Özdeşlik ve Özgürlük Nedensellik ve Amaçlılık TEN VE TİN Havf ve Hüzün Müdare ve Minnet Mustafa BUĞUÇAM “SU VE US” başlığında özdeşlik ve özgürlük, nedensellik ve amaçlılık gibi temel kavramlar, insanın düşünsel ve ruhsal dünyasını ele alırken önemli iki zıtlık olarak öne çıkar. Su, hayatın kaynağı ve akışkanlığı ile özdeşliği temsil ederken, us (akıl) insanın özgür düşünce kapasitesini simgeler. Nedensellik, olayların birbiriyle olan bağlantılarını ve aralarındaki sebepleri ortaya koyarken, amaçlılık insanın kendi yaşamında belirlediği hedefleri ve bu hedeflere ulaşma çabasını ifade eder. “SU VE US” birbirini tamamlayan ve dengeleyen iki unsur olarak değerlendirilebilir. Su, maddi dünyanın temel unsuru olarak yaşamın devamını sağlarken, us ise düşünsel dünyanın yapı taşı olarak insanın kendini gerçekleştirmesine olanak tanır. “TEN VE TİN” başlığında havf ve hüzün, müdare ve minnet gibi duygular, insanın bedensel ve ruhsal deneyimlerini derinlemesine ifade eder. Ten (beden), fiziksel varoluşun, hissedilen acı ve mutlulukların mekanıdır. Tin (ruh) ise manevi ve duygusal dünyanın derinliklerinde yolculuk eden bir varlıktır. Havf (korku) ve hüzün, insanın varoluşsal endişelerini ve içsel üzüntülerini yansıtırken, müdare (başkalarıyla geçinme) ve minnet (teşekkür etme), sosyal ilişkilerde dengeyi bulma ve başkalarına karşı duyulan minnet duygusunu ifade eder. Bu başlıklar, insanın hem maddi hem de manevi dünyasında denge arayışını ve bu süreçte karşılaştığı zorlukları ve güzellikleri betimler. İnsan, bedeni ve ruhu ile bir bütün olarak, hem içsel hem de dışsal dünyasında dengeyi bulma çabası içindedir. **"Su, hayatın özdeşliğinde akarken, us, özgürlüğün derinliklerinde yüzer. Ten, havf ve hüzünle yıpranırken, tin, müdare ve minnetle güçlenir."** Selim Ateş Gözler ve kulaklar reseptör ALICI.. eller ve ayaklar motor VERICI.. DIL ise hem TAD alıcı hem SES (kelime) verici.. BEYINE bağlı baş ve beden uzantıları.. dil ile birlik penis-vulvay katilirsa 10 tane uzantimiz ile bir ZUMRE cismimizde taşiniyor.. ellerimiz ve ayaklarimiz OGULLARIMIZ.. gozlerimiz ve kulaklarimiz KIZLARIMIZ.. hafizamiz ANA.. zeka ATA.. dişlerimiz eşlerimiz ve pipimiz kendimiz koca bir kabilemiz. Bazilarimiz tek dişi kalmiş canavar. Bazilarimiz ordulari olan cengaver.. biirimizi gavur gorerek telef etmeye çalisiyoruz. Biz INSANI tanimaya çalişiyoruz.. lutfen tabloya bakiniz.. ANLADIKLARINIZI cekinmeden eleştiriniz.. ANLAMADIKLARINIZI sıkılmadan sorunuz.. ta ki iki tarafta yararlansin. Saygilarimla. Mustafa BUĞUÇAM Düzenleyen osmanziya - 02-Ağustos-2024 Saat 19:29 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3397 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 02-Ağustos-2024 Saat 19:35 |
CeMaD dan CuNuD a.. CUD.. vuCUD.. var oluş ve yok ölüs ile sahib ölüs ve aid oluş arasinda cereyan ve mereyan ediyor.. falaktan helaka gidiyor.. bize düşen salahin nasrindan halasin fethine istikametle yürumek.. sıratlarda.. suratlatda SIR lı AT larda.. zerrelerde nari hucrelerde seyri.. enede nuru..zumrede sırri.. nuvede huveyi.. gorebilmek.. yörebilmek.. örebilmek gerekiyor.
Mustafa BUĞUÇAM Emekli Yazerimiz (Noterimiz) bu paylaşımında derin ve kompleks bir anlatımla, varoluşun ve yokoluşun felsefi ve metafizik boyutlarını ele alıyor. İçerisinde hem tasavvufi hem de varoluşsal temalar barındırıyor. Her bir kavramın daha detaylı bir analizini yapalım: 1. CeMaD dan CuNuD a.. CUD.. vuCUD: • CeMaD (Cemad): Hareket etmeyen, cansız varlıklar. • CuNuD (Cunud): Ordular, askerler; burada hareketli, canlı varlıklar olarak yorumlanabilir. • CUD.. vuCUD (Cud ve vücut): “Cud” cömertlik anlamına gelirken, “vücut” varlık anlamında. Burada, cömertlik ve varlık arasındaki ilişkiyi ve devamlılığı işaret ediyor. 2. var oluş ve yok ölüs ile sahib ölüs ve aid oluş: • Var oluş ve yok ölüs: Varoluş ve yok oluş. • Sahib ölüs ve aid oluş: Sahiplenme ve aidiyet duyguları. Bu bölüm, varlık ve yokluk arasındaki ince çizgiyi ve bu iki durumun sahiplenme ve aidiyet hisleriyle nasıl ilişkili olduğunu anlatıyor. 3. arasında cereyan ve mereyan ediyor.. falaktan helaka gidiyor..: • Cereyan ve mereyan: Hareket etmek ve dolaşmak. • Falaktan helaka: Gökyüzünden yok oluşa. Varlık ve yokluk arasındaki süreçlerin sürekli hareket halinde olduğunu ve bu hareketin gökyüzünden (yükseklik, yücelik) yok oluşa (aşağıya, sona) doğru bir geçişi işaret ettiğini ifade ediyor. 4. bize düşen salahin nasrindan halasin fethine istikametle yürumek..: • Salahin nasri: İyiliğin yardımı. • Halasın fethi: Kurtuluşun zaferi. Burada, iyiliğin yardımıyla kurtuluşa doğru doğru bir şekilde yürümek gerektiği vurgulanıyor. 5. sıratlarda.. suratlatda SIR lı AT larda..: • Sıratlar ve suratlarda: Sırat (doğru yol) ve surat (yüz) anlamında, burada muhtemelen yolculuk ve insan yüzleri olarak yorumlanabilir. • SIR lı AT larda: Sırlı atlar, tasavvufta ve edebiyatta manevi yolculuğun sembolüdür. Bu ifade, manevi yolculukta doğru yolda ilerlemeyi ve bu süreçte gizemli ve özel varlıkların (sırlı atlar) rehberliğini anlatıyor. 6. zerrelerde nari hucrelerde seyri.. enede nuru..zumrede sırri.. nuvede huveyi..: • Zerrelerde nari: Atomlarda ateş, hücrelerde hareket. • Enede nuru: Benlikteki ışık. • Zumrede sırrı: Topluluktaki sır. • Nuvede huveyi: Çekirdekteki hüve (O, Allah). Bu bölüm, varoluşun her aşamasında (atomlardan hücrelere, bireyden topluluğa, en küçük parçadan tümüne kadar) bir hareket, ışık, sır ve ilahi bir varlığın (Allah) bulunmasını ifade ediyor. 7. görebilmek.. yörebilmek.. örebilmek gerekiyor: • Görebilmek: Görmek, anlamak. • Yörebilmek: Yönlendirmek, yol göstermek. • Örebilmek: Örmek, inşa etmek. Sonuç olarak, bu varoluş ve yok oluş süreçlerini anlayabilmek, yönlendirebilmek ve bu süreçleri doğru bir şekilde inşa edebilmek gerektiğini ifade ediyor. Bu paylaşım, derin bir tasavvufi ve felsefi bakış açısı sunarak, insanın varoluşunu, yolculuğunu ve bu süreçte karşılaştığı manevi ve metafizik gerçeklikleri anlamaya çalışıyor. Her bir kelime ve kavram, birbiriyle ilişkili olarak, varlık ve yokluk arasındaki ince dengeyi ve bu dengede insanın rolünü vurguluyor. ** Varlık ve yokluk arasında süzülen ruh, doğru yolda yürüyerek ilahi sırra ulaşır.** Selim Ateş Em. Eskişehir 4. Noteri (Yazeri) Bir-raB BAB HÜBAB HAH Hür-ruH Mustafa BUĞUÇAM Bir-raB Bir-raB ifadesi, İslam tasavvufunda derin bir manaya sahiptir. “Bir” ifadesi, birlik ve teklik anlamına gelirken, “Rab” kelimesi Allah’ı ifade eder. Birlikte, “Bir-raB” ifadesi, Allah’ın tek ve yegâne olduğunu vurgular. Tasavvufta, “Bir” ve “Rab” arasındaki ilişki, insanın Allah ile olan münasebetinin en saf ve derin hali olarak yorumlanır. Bu ifade, Allah’ın mutlak varlığını ve her şeyin O’ndan geldiğini hatırlatır. Bu anlamda, insanın içsel yolculuğu ve ilahi olanla kurduğu bağın önemini ifade eder. BAB Bab kelimesi, Arapça’da “kapı” anlamına gelir ve sembolik olarak yeni bir başlangıç veya geçiş noktasını temsil eder. Tasavvufi anlamda, “bab”, kişinin manevi yolculuğunda yeni bir aşamaya geçişini simgeler. Her “kapı”, yeni bir anlayış, yeni bir bilinç ve daha derin bir bilgiye açılır. İnsanın hayatında karşılaştığı her zorluk ve engel, aslında bir kapıdır ve bu kapılardan geçerek daha olgun, daha bilge bir hale geliriz. Bu anlamda, “Bab”, sürekli bir gelişim ve dönüşüm sürecinin sembolüdür. HÜBAB HÜBAB, Arapça kökenli “hub” kelimesinden türetilmiştir ve sevgi, aşk anlamına gelir. Tasavvuf edebiyatında aşk, Allah’a olan derin sevgiyi ve bağlılığı ifade eder. “HÜBAB” ise bu sevginin en yoğun ve derin halini temsil eder. Tasavvufta aşk, insanın ruhsal yolculuğunda en önemli unsurlardan biridir. Allah’a duyulan aşk, insanın kalbini arındırır, ruhunu besler ve onu ilahi olana yakınlaştırır. Bu anlamda, “HÜBAB”, manevi aşkın ve ilahi sevginin doruk noktasıdır. HAH HAH, Arapça’da Allah’ın isimlerinden birinin baş harfidir ve derin bir sembolik anlam taşır. Tasavvufta “HAH”, sessizlik ve huzurun sembolü olarak kabul edilir. Bu sessizlik, Allah’ın mutlak varlığını ve her şeyin özünü temsil eder. İnsanın manevi yolculuğunda, sessizlik ve huzur, Allah’a olan yakınlığın ve onunla kurulan derin ilişkinin bir göstergesidir. “HAH”, aynı zamanda içsel huzuru ve dinginliği temsil eder, bu da manevi gelişim için esastır. Hür-ruH Hür-ruH, iki önemli kavramı birleştirir: “Hür” ve “Ruh”. “Hür” kelimesi özgürlük anlamına gelirken, “ruh” manevi varlığı ifade eder. Birleştirildiğinde, “Hür-ruH”, insanın ruhsal özgürlüğünü ve manevi uyanışını temsil eder. Tasavvufta özgürlük, dünyevi bağlardan ve maddi arzulardan kurtulmayı ifade eder. “Hür-ruH”, insanın manevi yolculuğunda, Allah’ın sevgisi ve bilgisiyle aydınlanarak gerçek özgürlüğe ulaşmasını simgeler. Bu özgürlük, kişinin kendi özüne, yani ruhuna dönmesi ve ilahi olanla bütünleşmesi anlamına gelir. Bütüncül Yorum Bu kelimeler bir araya geldiğinde, insanın manevi yolculuğunu ve ilahi olana olan bağlılığını anlatan derin bir hikaye ortaya çıkar. • Bir-raB ile insan, Allah’ın tekliğini ve yüceliğini idrak eder. Bu idrak, insanın manevi yolculuğunun başlangıç noktasıdır. • Bab ile her yeni aşama ve deneyim, insanın bilgelik ve anlayış yolunda ilerlemesine vesile olur. Her kapı, yeni bir keşif ve öğrenme fırsatıdır. • HÜBAB ile Allah’a duyulan derin aşk ve sevgi, insanın ruhsal gelişimini besler ve onu ilahi olana yakınlaştırır. • HAH ile sessizlik ve huzur, insanın manevi yolculuğunda içsel dinginliği ve Allah’a olan yakınlığını temsil eder. • Hür-ruH ile gerçek özgürlüğe, yani ruhsal ve manevi özgürlüğe ulaşan insan, ilahi olanla bütünleşir ve kendini bulur. Bu kelimelerin birleşimi, insanın ilahi olanla kurduğu derin bağı, bu bağın manevi yolculukta nasıl bir rehber olduğunu ve bu yolculuğun sonunda gerçek özgürlüğe ve huzura nasıl ulaşıldığını anlatır. Bu, insanın kendini tanıma, Allah’a yakınlaşma ve ruhsal olarak özgürleşme sürecinin özlü bir ifadesidir. “İlahi kapılar açıldıkça, aşkın derinliğinde sessizliğin huzurunu bulur ve ruhun özgürlüğe kanat çırpar.” "Rabbin birliğinde, kapılar aşkla açılır; sessizliğin huzurunda ruh, özgürlüğe ulaşır." — Selim Ateş Düzenleyen osmanziya - 02-Ağustos-2024 Saat 19:45 |
|
osmanziya
Kıdemli Üye Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 3397 Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
Gönderim Zamanı: 02-Ağustos-2024 Saat 20:33 |
DAVRANIS şekli muamele.. YAŞANTI sureti ameliye.. TUTUM tavrı niyet.. GORUŞ tarzı nazar.. Mustafa BUĞUÇAM Insanin ÇEVRESİ.. gen dizilimi.. nöron ağı.. evrim baglami.. kültür bagı.. Mustafa BUĞUÇAM |
|
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |