Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
İnsan Bilim
 YöntemBilim Forumu | İnsan Bilim | İnsan Bilim
Mesaj icon Konu: insanı tanıma 01 Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: insanı tanıma 01
    Gönderim Zamanı: 16-Ağustos-2024 Saat 14:50

Nevi şiir, felse ve san'at gurubunuda
Zeynep ÖZTÜRK paylaştı:

Kimsin sen Olric? -Ben sizim efendimiz.. Ben kimim Olric? -Kim olmak istiyorsanız aslında osunuz efendimiz Kim olmak istiyorum? -Aslında hiç kimse, aslında kendiniz efendim.. Kendim nasıl olunur Olric? -İnanarak efendim... ( Oğuz Atay )

dedim ki: biz de kendimizin nasıl olunacağından önce kendimizin aranacağını ve bulunacağını ve sonra olunacağını düşünüyoruz.


Tam ortada kem küm eden bir kelime var dikkatli bakarsanız aslında M Ü M K Ü N yaziyor.. tablonun tamami da ol an ak lar anlatıyor.. 16.08.2019



beş sene önceki bu fotoğraf insanı MÜMKÜN ile anlatıyor:

bu senede şunu demeye başladık:








insanın AKLI.. telefonda görülüyor mu tablonun yazıları.. görünmüyorsa söyleyiniz.. İnsanın SAĞ ALT KÖŞESİ.. düşünce KAFESİ.. yani bizim AKLIMIZ. Ona bir bakımdan USUL demişiz.. bir bakından da MANTIK. Mantığın çalışması içinde HAFIZA ve ZEKA'ya ihtiyaç bulunuyor. İşte bunu bilgisayarın yazılım ve donanımı ile birlikte BİRAZCIK benzerini yaptılar. Amma ne kadar birazcık.. önce MAKİNALARLA satranç ustalarını karşılaştırdılar.. sonra satranç oyunundan daha zor GO oyununda karşılaştırdılar.. sonunda onu öğrenmeyi öğrenme yapabilir hale getirerek gündemdeki YAPAY ZEKA'yı oluşturdular. Bu yapay zekayı yapan doğal zekalar.. arasında çok büyük bir fark olduğu için BİRAZCIK benzerini dedim. Ancak şunu unutmayalım öncelikle.. yapılan zeka bir (1) tane yapan zekalar 8 milyar insan nüfusu.. fakat bütün bunlarda öte bizim kendimizin AKIL hakkında neler bildiği.. ve her bilenin üstünde de bir bilen olduğu muhakkak. Fakat her insanın üstünde bir üstün insan bulunmuyor. İşte bunu anladığımızda bilgi ve insanı birbirine karıştırmamız oluruz. İnsan bilgisinin.. aklının.. hatta diğer latifelerin kalbin, nefsin, ruhun ve sırrın üstünde bir SIRR. Hata bunun üstünde hafa ve ihfa diye iki ince ayırıma dahi gidilir. Siz kendini bir beden üstünde baş (beyin) olarak görebilirsiniz.. ve uygarlık olarak insanın başı ve beyinini ayırt edebilmesi için.. canlılığı esas alırsanız üç milyar ya da usluluğu baz ederseniz üç milyon sene geçmiş görebilirsiniz.. ancak biz bu seneleri hemen PARANTEZ [ ( ] ya da TIRNAK " içine alıveriyoruz.. fakat o kadar da aciz bir kimseyim ki şu tırnak ve parantezi karıştırırım.. bir türlü öğrenemedim.. nete bir bakayım.. tamam doğru adlandırmışım. Tırnak deyince şu [ ( ] şu yay parçası görünümü.. "tırnak"ımızı benzediği için hep karıştırıyordum.. uzun süre karıştıra karıştıra karıştırdığı öğrendim.. işte benim bu deneyimim bir ömre bedel YİNEMELERLE öğrenmeye dönüştü.. ancak MAKİNE bizim gibi yavaş değil IŞIK hazında çalıştığı ve ATOMİK hacme yerleştirdiği için.. bu yönden bizden kat kat üstün olan YİNELEME özelliği nedeniyle çabuk öğrenebiliyor. Amma ne öğretirsen öğreniyor.. fakat yarın özyinelemesi adı verilen BENLİĞE kavuşturulduğunda ortaya çıkan yapay zeka önce usul.. sonra mantık.. sonra akıl hilene gelebilir mi ? Bu uygarlığımızı hakikaten düşündürüyor.. asıl daha ötesi akıl ile birlikte nefis ve kalb ve ruh sahibi de olduğunda onu DURDURABİLECEK ne olacak ? işte o sensin.. şimdiden kendini tanı ve cehenneme düşmekten kurtul.. dedim KENDİ kendime.





Yaratan bize özyineleme ya da öznel deneyim adını verdikleri ENE (ben, ego) adı verilen iki kanatlı bir EMANET vermiş.. özdeşlik ve özgürlük emanetini almış cahil ve zalim İNSAN aldığı bu emaneti iade edecek.. çünkü mülkiyeti değil.. yani asıl sahibi değil.. geçici olarak verilmiş bir YETİ ve KABİLİYET.. fani bir fenomen olan YETKİ ve SELAHİYET.. bunu FENOMEN dosyamda 52 tablo ile teker teker açıkladım.. İşte EMANET sadece biz BEŞERE değil cinlere.. meleklere ve ruhanilere de verilmiş. Cin ve beşer sakelanında nasıl çalışıyor.. melek ve ruhani latefenında nasıl çalışıyor.. cemadı ve hayatı ve şuuru ve imanı yani dört varlık katmanını cami olan İNSAN'ın bu dağıtılmış latefan ve sakelana dağıtılmış yeti ve yetkileri nasıl çalışıyor.. bunu ayrıntılı bilmiyoruz. Kuşkusu iki temel ayırım bulunuyor.. bir ŞERAİT ile mükellef olan cin ve beşer sekalanı.. ayrı bir ŞERAİTİ olan melekler ve ruhanİler latefanı. Bu konuda kadim bilgi ve çağdaş araştırmaların da bir dedikleri var.. bunların büyük bir çoğunluğunu da ben BİLMİYORUM.. ancak bilmemekle fazla şey kaybetmiyorum. Çünkü İNSAN olarak verilen YETKİ ile TANRI tanıyorum.. O'na inanmışım.. O'na bağlanmışım.. O'na güvenmişim.. kendimi ve insanı ve evreni tanıma ve Kitabını öğrenme noktasında KISMETİM kadar olanı da toplayarak ilerliyorum.. ilerlerken de TEMEL bilgiler dışında ayrıntılı ilgiler ile kendimi yitirmemeye çalışıyorum ve bu temel bilgilerimizi de sizlerle paylaşıyorum.. o kadar. Nasip olursa insan hakkında TEMEL bilgilere önem ve değer verip kazanırsak.. İnşaallah boşa gitmeyecek. Saygılarımla sağlıcakla kalınız.

osmanziya 16.08.2024 cum'a


Düzenleyen osmanziya - 16-Ağustos-2024 Saat 14:58
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 16-Ağustos-2024 Saat 17:50
Sonuçta YAPAY zekadan öte EDEY bir akıl, SANAL bir kalb, BANAL bir ruh ve BİLİNEN sır yapabilirler mi ? Böylece fabrika imalatı İNSAN ortaya çıkarabilir ler mi ? Hayır ! İnsan ne fabrikadan çıkar.. ne tarladan hasat edilir ve ne de dükkanın vitrininde satılan bir NESNE değildir. Hem kimse hem kimse barındıran bir ÖZNE'dir. Özne ise namaz ve zaman ile nizam ve mizandan oluşan bir âlemdir.. aynı zamanda İsim ve Harf ile İmam ve Kitab yüklenen bir AT'dır. Felak PATLAT ile ortaya çıkmış ve helakı ATLAT'maya programlanmış bir YAZGI ve YAZGI'dir. Kader ve kaza ile ceza ve ata arasında bir geçim ve seçim ile ahseni takvimden ahseni amele YOLCULUĞUNU sürdürüyor. Burada önemli sorun RUH'u anlamak.. ruhu anladığında Hür-ruH projesini tanımak.. değerli olan problem BİR'liği kavramak ve Bir-raB programını uygulamak.. ve ahseni kasası uygulayarak hüsn-ü hatimeye ulaşmaktır. Ancak oraya kadar bize imamı ve kitabı mübin anlamakla insanın ESMA ve kainatın HÜSNA olduğunu görmeyi.. SÖZ OKU ve SOZ YAZ işinde ustalaşmayı.. malın amelinden ve melin emelinden çıkan ELEMLERLE başa çıkmayı.. öğrenmek ve kullanmak ve yararlanmak gerekiyor.. kusura bakmayın kendimi tutamadım YAZARLIĞA başladım.. en nefret ettiğim bu işi inanın yapmayacağım.. bu gün KALEM baştan çıktı.. eğer RUH Arabi'nin dediği gibi tek bir RUH ise ki öyle anlaşılıyor.. DECCAL'in işi kolay olacak.. değilse her bir RUH tek tek "üflenmiş" ise durum FLU.. bununla beraber KİTAB belirtildiği "emr-i rab" olan ruhu HALK etmekte olası görünmüyor. Bununla beraber nefs-ül-emr adlı hüve ve emr-i itibari denilen nüve arası UKDE'yi çalıştıran HANNAS bizi daima öğrenir, kullanır ve yararlanır.. türlü şeytanları ve çeşitli mesihleri.. türlü türlü mehdileri ve çeşit çeşit imamlar ordusunu çalıştırır. Buna karşın sığınağımız Kitabın son iki suresidir. İnşaallah bir daha böyle şeyler yazmam ve sizlerde okumazsınız.. bu gün BERBAT bir günüm.. KONTROL'ümü yitirdim.. ben dahil hiç bir yazara kanmayınız ve kendinizi öğrenmeye.. tanımaya ve bilmeye bakınız. Başkalarından elde edilmiş bilgi suyun üzerine çizilmiş bir yazı.. kendi çıkardığınız bilgi ve elde ettiğiniz söz taşa kazınmış sazıdır.. sesi de daha güzel ve hoştur. Saygılarımla osmanziya 16.08.2024 17:49
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 16-Ağustos-2024 Saat 23:43
Insan önem verdiğine SEVGI.. değer verdiğine SAYGI gosterir.
Hatta diyebiliriz ki güzellik önemlidir ve sevgiye sebebtir.. iyilik değerlidir saygıya sebebtir..
Hatta daha da somutlaştırırsak   kadın ve özellikle karı güzelliği ile KOCASININ sevgini kazanır.. keza erkek ve özellikle koca iyiliği ile KARISININ saygısını kazanır diye düşünebiliriz.
ÖNEM.. sevgi.. erkekteki kadın..
DEĞER.. saygı.. kadındaki erkek..
nefis ve akıl ile önem ve değer
kalb ve ruh ile sevgi ve saygı
Burada bir DENKLEM kurduk:
nefis ve akıl SAMİMİ   önem ve değer
kalb ve ruh CİDDİ sevgi ve saygı
ŞİMDİ
samimi bir duygu DİLEKLERİMİZ.. aktualite
ciddi bir duyum ve DÜŞÜNCELERİMİZ.. virtualite..
VİTAL aktüalite hayatiyeti.. yaşancı..
MENTAL virtüalite şuuriyeti.. tanıncı..
Kendimi tanıdığımızda ortaya çıkacaktır.
Sayglarımla
Osmanziya
16.08.2024 üç yol izmir


IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 17-Ağustos-2024 Saat 00:33


Sanırım tablo biraz daha okunaklı oldu.. ŞUHUD tarafına "dış" hayati faaliyetler.. GAYB tarafına "iç" şuuri zihniyetler.. olarak görüyorum. Bazı insanlar DIŞA DÖNÜK derken bu vital ve özellikle toplumsal etkinliklere ağırlık verirler.. ve bu yüzden dışa eğilimli konulara yönelirler. Bu durumda nefsin duyumu ve aklın duygusu ağırlıklı olarak çalışır. Bazı kimselere İÇE DÖNÜK derken bunların kişisel çalışmalara ve özel çabalara yönelik virtual ve zihni sonuçları bulunur. Bu dışa ve içe dönük yönelik yapılanmalardan dört tür YAKLAŞIM buluyorum. Kadın ya da erken olsun fark etmiyor ve ana hatlarıyla ve ağırlıklarıyla bazı kimseler seksi veya sosyal profil çizileri bazı kimselerde   entelektüel ve sadık bir yüz veriyorlar.. seksi ve sosyallar dışa dönük oluyor.. sadık ve entelektüeller içe dönük oluyorlar. Bu çizdiğim genel çerçeve sosyolojik ve bilimsel bir çalışmaya dayanmıyor. Benim KURAMSAL bir çerçeve oluyor. Olay ve olgulara ne kadar uyum gösteriyor bu sizin takdiriniz.. ancak bu tabloda ENTELEKTÜEL olarak karakterle kariyer sahibi olmayı.. AKLILLA yapılan AKADEMİK uğraşıya.. usulle ve mantıkla ciddi ve yoğun haşir ve neşir olmaya .. hafızayla ve zekayla yapılan fazla çalışmalara bağlıyorum. Böyle akademik ve entelektüel olarak dünya çapında ünlü kişilerden.. isim vermiyorum.. fakat bunlar özel hayatlarında.. sosyal ve ahlakı alanda.. seksi ve ailevi yanda.. sadakat ve edeb cihetinde..   başarılı bir manzara ve saygıdeğer karakter çizememişler. Bununla beraber buradaki AKIL ve fikir ve ilim.. kariyer sahibi olsun ya da olmasın.. çok ağırlıklı bir yeri bulunur. Bilgi, düşünce ve inancın, insanın cinsel hayatına, sosyal davranışına ve ahlaki yaşantısına çok önemli bir etkisi ve pek değerli bir katkısı bulunur. Bu sanki fen bilimlerinde MATEMATİĞİN ağırlığı gibidir. Eğer insanın matematiği zayıfsa fizik, kimya ve bioloji de zayıf olacaktır. Bu benzetmeyle insanın aklı SAĞLAM bir temeli bulunmuyorsa itikadı ve ibadeti ve ahlakı yapıları ilk depremde yıkılırlar. Sonuçta insan bilgisinin sağlamlığı ve değerinin sağlığı ancak akılcı bir yaklaşım ile yöntem (usul) ve mantık (düşünme) ile bir çeki düzen vermeye kalkmakla ortaya çıkıyor. YBA yani yöntem ve bilim ve analiz üçlüsü, bilgi ve değerlerimizde bir kalite arama ve bulma sevdasıyla yürünen   yolda ortaya çıkmıştır. osmanziya 17.08.2024 00:33

Akıl ilkeleri nedir.. usul ve yöntem nedir.. zeka ve işlemci nedir.. bellek ve hafıza nedir.. mantık ve lojik nasıl çalışır.. ve ayrıca DİL nasıl kuruluş ve işletilir.. bu konularda koca kültür tarihimizde ve muazzam uygarlık birikimiz de çok temelli çalışmalar yapılmış.. Aristo'dan Descartes'e.. Hume'dan Kant'a.. Kuhn'dan Popper'e kadar.. Bizim dünyamızda ibni sina'dan ibni rüşd'e.. razi'den gazali'ye..   imamı nursi'den cahit arf'a çalışmalar yapılmıştır. Ancak dünyada BÜYÜK HARFLE yazılanlar biliniyor. Yalnız şunu belirtmeliyim ki artık felsefenin kainat bazından insan bazına.. bir çok konusu BİLİM'e geçti.. şimdi felsefe sadece dil ve bilgi ile ilgileniyor.. Biz de YBA ile bu dil ve bilgi ile ilgilendik.. ancak insanları ilgilendiremedik ve bu nedenle bilgilendiremedik.. sadece çağımızın sağladığı KONUŞMA imkanlarıyla kendimizi SAĞLAM düşündürmeye ve SAĞLIKLI konuşturmaya çalışıyoruz.

osmanziya 00:44 17.08.2024


Düzenleyen osmanziya - 17-Ağustos-2024 Saat 00:47
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 18-Ağustos-2024 Saat 01:32


[00:52, 18.08.2024] Mustafa BUGUCAM: Beş gün önce böyle başlamıştık: 4 LATİFE   nefis.. akıl.. kalb ve ruh

Eskiden beri İNSAN yapısını bileşenle açıklayabilirler.. ÇÜNKÜ insanın en iyi bildiği yine kendisidir.

BEN de en iyi bildiğim KENDİMİ şu şekilde inşa ettim:

NEFİS duyum kümesi..
AKIL düşünce kafesi..
KALB duygunun sesi..
RUH Dilek hapishanesi...


Osmanziya 13.08.2024 00:11 İki gün önce de AKLIN düşünce KAFESİ'nden söz ettik.. 18.08.2024 bu gün de KALBDE duygunun sesine bakacağız.
[01:31, 18.08.2024] Mustafa BUGUCAM: Duygunun.. muhabbet ve sevginin sadası.. hurmet ve saygının nidası.. vicdanın insaf sesi olabilir mi ? İç vucudumuz vicdan.. dış vicdanımız vucud olabilir mi ? Dahili varlığımıza VİCDAN.. harici varlığımıza VUCUD.. demek biz iki şey buluyoruz dışımızda bir SAVT.. içimizde de çeşit çeşit sadalar ve nidalar.. savt, nida ve sada eski dilde sözlüklere bakılınca ANLAMLARI bulunabilen kelimeler. Fakat biz Güzel Türkçe'mizde sadece SES ile karşılıyoruz.. ağızdan çıkan fiziki kulak duyarlığımızı eski dilde savt deniliyor. Dil bilgisinin konusu olan fonetik duyarlığına da NİDA denilirdi. Hatta "nida" bütün kelime türlerini, yani isim (ad), sıfat (önad), zamir (adıl) , zarf (belirtec), edat (ilgeç), rabıt (bağlaç), fiil (eylem), başlatan ve bu nedenle birinci olarak sayılması gerekirken ve fakat sekizinci olarak sayılan ÜNLEM adıyla bilinen sözcüktür. Savtı hallettik.. nidayı hallettik.. sıra SADA'ya.. “Hak sillesinin sedası yoktur. Bir vurdu mu, devası yoktur." yerine Modernitede "Tanrı"ya Yer Yoktur - denilmiş nette.. işte bu da KALBİN sesidir. Bazıları Tanrı'nın sesini SEVER.. bazıları SEVMEZ.. bundan gafil olanlar.. kalbin sesini ve sadasını duymayanlardır. Ela bi zikrillahi tatmeinnelkulub.. 13/21 Haberiniz olsun ki kalbler Allah'ın zikriyle tatmin olur.. işte bu zikir ve sada, hem nida hem savt ile bağlantılı bir KALB olayıdır.. SEVGİ.. SAYGI.. DUYGU.. biz bunu hissiyat ve uyarlık olarak duyarız. Hepimize ayar veren bu sesi SEVMEYENLERDE bulunur. Bu kalb olmadığından değil, mühürlü bulunduğundan. Aslında SEVGİ, sevileni.. güzeli.. iyiyi.. yetkini kısaca SEVGİLİYİ arar. Lakin kalb sahte güzel ya da sözde iyi ya da ikincil yetkin ya da GEÇİCİ sevgili bulduğundan ve onu bırakamadığından O'nun sevgisiyle mutmain olma derecesine gelmemiştir.. ya nefsi emmarede kalmış.. ya nefsi levvamede kalmış.. ya nefsi mülhimede kalmış ve bir türlü MUTMAİN nefis ve daha doğrusu KALB düzeyine gelememiştir.. Rabbimiz ulaşmak nasip ede.. amin.. ecmain. Saygılarımla 18.08.2024

01.30

TANRI'yı sevmek önce YARATTIKLARINI sevmek ile başlar.. hatta KENDİNİ sevmek ile başlar.. Yukarıda Osmanziya'ın yazdıklarını bakarak TARİKAT'ın düştüğü kuyuya düşmeyin.. zaten kendini sevmeyen.. ana babasına sevmeyen.. eşini sevmeyen.. çocuklarını sevmeyen.. çicekleri sevmeyen.. böceklerini sevmeyen adamın NEBİSİNİ ve RABBİNİ sevmesi mümkün mü ? İşte bu sayılan sevgilerde samimi ve ciddi olan bir VİCDAN.. eğer İNSAFI bulunuyorsa kendisini YARATAN ve YAPAN "Tanrı"yı çok ama çok sevecektir ki işte bu sevgisi ondan safi yaşantı ve halis bir davranış İSTEYECEKTİR.. bu da bizim konumuz değildir.. yukarıdaki yazı ile konu dışına çıktım.. bu yazı ile de İNSANI TANIMA konusunu dönüyorum. Osmanziya 18.08.2024 11:34

Düzenleyen osmanziya - 18-Ağustos-2024 Saat 11:34
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3402

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 21-Ağustos-2024 Saat 18:54
"Cinselliği ve boş vaadleri aradan çıkartırsan sonra göreceksin ki bir çok erkeğin sana duygusal, mental, spritual anlamda verebileceği hiç bir şey yok." capsini kendiniz yazmamış paylaşmışsınız. Amma yazılan bir gerçeği ifade etmiyor.. çünkü almasını bilmiyorsan elbette bulamazsın.. almasını biliyorsan elbette kadından dahi mental ve spritual alış veriş yapılabilir.. zaten kadın bir DUYGU OKYANUSUDUR.. bunu söz konusu bile etmem. Tabi bu arada "dahi" sözcüğünü dâhi anlamda kullandım.. Madam Curie gibi dâhi kadınlar çıkmıştır. osmanziya yontembilim.com
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk