Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Dünya | |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4063 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: Dün Saat 17:03 |
her din bir noksani barindirir..
en azindan evrensrl ve ortak din (deyn) ve tarihsel ve ayrik yol (sırat) ayiriminin farkinda degildir. Bu durumda budizm ve hinduzm ve yahudilik ve hristiyanik ve muslumanlik olarak bilinen DİNLER tarih (döne) ićinde yer aldiklari donemin ve cağin gereksimini karşilamişlardir. Çesitli yazilarimda açikladigim gibi aralarinda 300 yil çikis ve 300 inis olmak uzere ortalama 600 yillik bir donem (miad) bulunmaktadir. Ancak hepsinin mahiyetinu Tanrı Hakki ve Kul Borcu temeli ve Sonsuzluk Ulkesi ve Bireysel Kurtuluş olmak uzere 4 prensip çercevesi çizer. Muslumanlik.. galiba en son din oldugundan.. dini tarihini Hazreti Peygamberin gelişi ve Kur'ani Kerimin inişinden itibaren başlatir. Oysa ilk ata Âdem.. ikinci ata Nuh nebilerinde ummetleri bulunur. Adeta isevi ve musevi ve ibrahimi geçmisin tarihi deneyim ve birikimlerini nazara almaz görunur. Oysa kulturu ve milleti ve devleti ve medeniyet bunlar ortaya çikarmişlardir. Sanki sadece ahiretle ilgileniyorda dunyaya iliskin bir çozumu bulunmuyormuş gibi gorunur. Hristiyanlik.. önundeki tevrat ve sonundaki Kur'an ile hic bir baglanti kurmadigi gibi ahirete dair hiç bir fikri bulunmaz gibidir. Iki arada kalmiş.. mahiyeti varsa da yoksa da Isa nebi ve hayatıdir. Ne yazik ki bazi akilli kimseler Tevrati Incil ile birleştiren Yehova Sahitligin çikarmiş lakin dinin mahiyeti olan tutuculugundan kurtulamamişlardir.. eger oyle olmasalardi KUTSAL KITABA Kur'ani da katabilirlerdi. Yahudilik.. tarihseli evrensel haline getirmiş ve dini millileştirmiş ve hatta ırkçilaştirmiş bir yaklaşimla diger dinlerin ve dinlerin tepkisini çekmislerdir. Bu nedenle iki kez tarihten silinmisler uçunsu HITLER eliyle olmuştur. Bu yuzden iki milyar musluman ve hristiyan gibi iki milyar yahudi olmasi gerekirken çok küçuk bir azinliga ve kalintiya donuşmustur. Fakat dunya uygarligini inşa eden kulturel ve genetik mirasi ve tarihsel deneyimi itibariyle diger dillerin ve dinlerin ve kulturlerin içine nufuz etmiştir. Bunun ićin evrensel masonlugu kendisine hizmet ettirmektedir. Sonuçta sadece dunya hayatini nazara alan yahudilik yolu ile sadece ahiret hayatini nazara alan muslumanlik yolu.. bir birini imha etmeye çalisirken hristiyanlik çagimiza gelen birikimi ve bu birikimin gucunu kullanarak dunyaya nizam vermeye calişmaktadir. Dunya yasaminda başlangici ve sonucu gizemli isa nebinin yaşaminda kaybolan hristiyanlik yolu.. çagda dunyadaki gucune dayanarak kendi yolunun cizgilerini din olarak tanimlamakta başkalarin sapma olarak görmektedirler. Bu sadece onun degil butun inanci elde eden totaliter sistemlerin ve gucu elinin altinda bulunduran otoriter rejimlerin ortak sorunudur. Bu kendini HAKK başkalarini BATIL gormenin birinci nedeni bencillik ve kendini beğenmişlik.. ikinci sebebi düşuncesiz inanirlik yuzunden kendinden başkasiyla ilgilenmemek.. üçuncusu bencillik ve kendini begenmislik ve sadece inanmadan kaynaklanan yani birinci ve ikinci nedende kaynaklanan koru körune inanma v bunu sonucunda boşu bosuna savaşmaktir. Aslinda temeldeki bu üç sapma ve din ile yolu kariştirma yuzeye ne çikariyor biliyor mu sunuz ? osmanziya 21.04.2025 duzeltme 12:30 ![]() Cehalet.. Dalalet.. Zillet.. Zulmet Her yola çikista bunlara bulaşma veya ugraşma yolunda Rabbine sığınan Nebinin ümmeti olarak haftanin birinci gunune BILGISIZLIKTEN kurtulmaya.. haftanin ikinci gununu INANÇSIZLIKTAN korunmaya.. haftanin uçuncu gununu ALCAIKTAN sakinmaya.. haftani dorduncu gununu SALDIRGANLIKTAN çekinmeye.. ve RABBIMIZE KARŞI GELMEMEYE adiyorum. osmanziya 21.04.2025 17:02 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4063 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
ÜTOPYA: KIZILELMA/ TURAN,
İSLAM BİRLİĞİ/ASRI SAADET, DEMOKRASİ/MUTLULUK Ve gerçeğe uyanmak!.. Ütopya, gerçekte varolmayan ancak üyeleri için mükemmel bir yaşam alanı olarak öngörülen hayali bir ideal toplumu ifade eder. Kızıl Elma imgesi, Türk devletleri için bir hedefi ve amacı simgeler. Ulaşılması gereken bir yeri, fethedilmesi gereken bir beldeyi ifade ettiği gibi kimi zaman bir devlet kurma idealini, kimi zaman cihan hakimiyeti idealini, kimi zaman da Türk birliği idealini ifade etmiştir. Buna aynı zamanda da, Turancılık veya Turan ülküsü de diyebiliriz. Malumunuz 2009 yılında Türk Devletleri Teşkilatı kurulmuştur. Kurucu üyeleri Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Türkiye'dir. Gözlemci üyeleri Türkmenistan, Macaristan ve KKTC'dir. Özbekistan 2019 yılında Türk Devletleri Teşkilatı'na katılan son asil üyedir. Açık söyleyim, İslam İş birliği Teşkilatının, pasif, korkak, hantal yapısı ve işlevi sebebi ile Türk milletleri olarak Türk Devletleri Teşkilatının kurulması, oynayacağı aktif, etkin, cesur bir rol için Ümitlenmiş, hepimizi heyecanlanmıştık. Ancak, maalesef, gelinen süreçte bunun şu an hayalden öteye gidemeyeceği gerçeği ile yüzleştik. Malumunuz,geçenlerde Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Von Der Leyen Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Özbekistan iş birliği stratejik ortaklık kapsamında 12 milyar avroluk anlaşma imzaladı. Yayınladıkları ortak bildiride ise BM’nin 4.Maddesi kapsamında 541 ve 550 sayılı kararlarına istinaden “güçlü taahhütlümüzü yineliyoruz” denilerek Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) için “Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak ilan edilmesine destek verildi. 5 ülke BM'de yer alan maddeyi onaylayarak Türkiye’nin adadaki askeri ve siyasi varlığına karşı çıkılmasını kabul ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni doğrudan ilgilendiren maddelere karşı Türk dünyasında yankı uyandırarak Türkiye’yi Kıbrıs’ta “işgalci güç” olarak resmen tanıma kararı aldı. Yahu haydi KKTC'yi tanımıyor sunuz da Türkiyeyi nasıl işgalci güç olarak tanır sınız? Bu nasıl vahim, acı, alçakça ve hatta şerefsizce bir durumdur? Para için nasıl bu şerefsizliği, alçaklığı, HAİNLİĞİ yapar sınız? O zaman Türk Devletleri Teşkilatını kurmanın ne anlamı var? Zaten, Azerbaycan ta baştan beri KKTC yi tanımamıştır. Aliyev, babası gibi tam bir Rus uşağı dır. Geçen günde İsraile dost olduğunu açıklamıştır. Adamın zaten zerre kadar İslamla bir bağı yoktur. Hani, TÜRKÜN TÜRKTEN BAŞKA DOSTU YOKTU. Hasılı, içi boş, beş para etmez Türk Devletleri Teşkilatını bir kenara koyalım. Gelelim, İslam ülkelerine, İslam ümmetine. Hani Resullah ın buyurduğu gibi : “Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.”dı. İslam ülkelerinde, ümmette var mı bu duyarlılık? Maalesef yok. Her şey laftan öteye gidemiyor. Bir kaç KINAMA, bir kaç protesto yürüyüşü o kadar. Myanmar, Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, Doğu Türkistan vb her yer akıtılan Müslüman kanına karşı Türkiyeden başka diğer İslam ülkelerinin bu kadar duyarsız, izzet siz, şerefsiz tavır hiç kimse kusura kalmasın çok alçakça. Bu sebeple Tayyip Erdoğan geçen gün yaptığı açıklamada: "İçim kan ağlayarak söylüyorum, İslam dünyası kendisinden bekleneni maalesef yerine getirememiştir" dedi. Dış işleri Bakanı Hakan Fidan ın tüm gayretleri de işe yaramamıştır. Maalesef, Türkün Türkten başka dostu olmadığı sözü gibi, müslümanın dostu müslüman ve hatta kardeşi olmadığı acı ama gerçeği ile yüzleştik. Çünkü, artık ister Türk devletleri, ister İslam ülkeleri olsun hepsinin tek dostu:MENFAATLERİDİR. KOLTUKLARIDIR . İKBALLERİDİR. Hepsi KORKAKTIR. İsrail fütursuzca,canice, çoluk çocuk, kadın, yaşlı demeden, hastahane, okul, cami demeden bombalamakta, filistinlileri soykırıma tabi tutmakta. Hızını alamayıp henüz bir devlet olamamış Suriye yi rastgele bombalamakta,ve hatta istediği yere korkmadan bomba atabilmektedir. Trump ise, dünyanın patronu, hakimi gibi her gün deli saçması bir şeyler saçmalamakta olduğu halde ne Türk Devletlerinden, ne İslam ülkelerinden sadre şifa bir açıklama, ne de aktif rol alıp bu zulme engel olma konusunda bir gayret maalesef yoktur. Apaçık bir zillet içindeyiz. Sadece seyredip , kendi kendimize MIYMIY yapıp, şikayetleniyoruz. Sahi, SÜKUTUN , ZALİMİN ZULMÜNÜ ARTIRMASINA VESİLE , OLDUĞUNU biz ne zaman anlayacağız? Ve ne zaman, Size ne oluyor ki; “Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu memleketten kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bize bir koruyucu ve yardımcı gönder” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla savaşmıyorsunuz? Nisa75 ayetinin gereğini yerine getireceğiz? Ha, ne zaman? Rabbimiz, Yahudilerin ve hiristiyanları dost edinmeyiniz, der. Başta, İNSANLIĞINI, Vicdanını, merhametini kaybetmiş, taşlaşmış kalpleri ile başta ABD VE AB olmak üzere emperyalist ülkeler güya insanlığa medeniyet, hümanizm, demokrasi getireceğiz kılıfı altında dünyanın yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürdüler. Kimi zaman soykırım yaptılar, dillerini, dinlerini, kimliklerini asimile ettiler. Sahi biz Türk Devletlerinin, İslam ülkeleri olarak ne zaman aklımız başımıza gelecek? Ne zaman gerçeğe uyanacağız? Türkiye olarak, Zavallı içi boş BM de BMGK için :DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR! derken bizi hangi Türk devleti, hangi İslam ülkesi destekledi Allah aşkına ? Bir kaç cılız açıklamadan başka, Hiç biri. Çünkü bu ülkelerin başında olan Devlet Başkanları emperyalist güçlerin kucağına oturmuş, onların kuklası olmuş insanlardır. Ve elbette, bu halimizle hem ümmet olarak, hem Türk Devletleri olarak HELAK EDİLMEYİ hak ediyoruz. Çünkü, Rabbimiz, helak ettiği tüm kavimler için: ONLAR BİRBİRLERİNİ KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMIYORLARDI. Der. Ancak, tüm bunlara rağmen asla ümidimizi kaybetmeyeceğiz. Ve yine Rabbimizin buyurduğu gibi : Bölünmeyin, parçalanmayın. Allahın ipine topluca sımsıkı sarılın. Ayetinin gereğini yerine getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Mezhep mezhep, tarikat tarikat,fırka fırka bölünmeyeceğiz. Belki Asr-ı Saadeti yakalayamayacağız, ama, Tefrikakaları bir kenara bırakıp Ortak menfaatlerimiz için Türk Devletleri Teşkilatını, İslam Birliğini kurmak için elimizden geleni hem fert olarak, hem toplum olarak, hem devlet olarak yapmalıyız, yapacağız. Çünkü, Ortak ordumuzu kurmadığımız, ortak para birimine geçmediğimiz , ortak bankamızı, ortak Mahkememizi kurmadığımız, ticari ve savunma sanayi konusunda işbirliği yapmadığımız, dayanışma, yardımlaşma içinde tek yürek ve tek bilek olmadığımız sürece emperyalist ülkelerin karşısında hep zillet içinde olmamız, onların kuklası olmamız kaçınılmazdır. Sahi biz neyi bölüşüp, neyi paylaşamıyoruz? Niçin bir ve beraber olma iradesini gösteremiyoruz? Rabbimizin buyurduğu gibi, Birbirinizle çekişmeyin. Yoksa Gücünüz /Devletiniz gider. dediği gibi bu gün sıra Filistin'de yarın kimde olacağını biliyor muyuz? Lütfen artık içimizdeki hır gürü, gereksiz çekişmeyi bırakıp,kardeşliği ve barışı hakim kılalım. Gözümüze tutulan kibrit alevine(Güncel, basit sorunlara) kanmayalım. Çünkü, arkada yanan ormanı görelim. Aslında Yanan, yakılan, Türk Devletlerinin ve İslam ülkelerinin geleceği, izzeti ve Şerefidir. Ve elbette bu işin anahtarı, çözümü toplumlardır. Rabbimizin buyurduğu gibi: Bir toplum kendinde olanı değiştirmediği müddetçe Allah'ta onların durumunu düzeltmez. Ayetine istinaden ülkelerin başında olan kuklaları yine o ülkenin toplumu indirecek,İSTİŞARE ile yönetme emanetini ehline verecektir. Yoksa, Tüm Türk Devletleri ve İslam ülkeleri olarak EKTİĞİMİZİ BİÇECEĞİZ. Çünkü, Rabbimizin buyurduğu gibi, ALLAH KULLARINA ZERRE KADAR ZULMETMEZ. BAŞINIZA GELENLER KENDİ ELLERİNİZLE İŞLEDİĞİNİZ SEBEBİ İLEDİR. Ve, biz bu ortak akılda buluşamaz isek, Rabbimizin buyurduğu gibi, ALLAH AKLINI KULLANMAYANLARI PİSLİĞE MAHKUM EDER. ETTİ Mİ ? ETTİ. Ne diyeyim, hem bir Türk olarak, hem bir Müslüman olarak çok üzgünüm. Musa as ın buyurduğu gibi: Rabbimiz, içimizdeki akılsızlar yüzünden bizi helak etme. AMİN. Selam ve dua ile... Mesut Yücetürk dedi ![]() dedim ki:Birlik iyidir ve fakat zordur.. teklik güzeldir ve fakat roz'dur. Bu yüzde biri hakiki diğerleri sahtedir.. kim bilir bütün teklikler birbirine göre sahtedir.. elbette teklik ile tekilliği.. birlik ile birlikteliği birbirinden ayırmakta gerekiyor. Saygılarımla osmanziya 21.04.2025 ![]() |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4063 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
İŞTE ATATÜRKÜN İNANCI!
(ALLAH, İSLAM, KURAN VE MUHAMMED AS İÇİN SÖYLEDİKLERİ) İyi okuyun kemalistler, atanızı biraz tanıyın: Kuran: “Gökten indiği sanılan kitapların doğmaları” …Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. M. Kemal (Kaynak: Söylev ve demeçler, cilt 1, s 389. (1 Kasım 1938′deki son meclis konuşması) “Suçlu Allah’ın dinidir.” Kralların ve padişahların istibdadına (baskılı yönetim), dinler mesnet olmuştur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, s 30.) “Kuran’ın yasalarını Muhammed yazmıştır.” Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir. (Kaynak: Atatürkün emriyle liselerde okutulan tarih kitabı (1938), 2. cilt) “Din, körü körüne bağlanmaktır.” Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir fikri yoktur, din dediği şey, bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör bağlılıktan başka birşey değildir. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan) “Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)” Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan) “İnsanları Allah değil “tabiat” üretti” Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da… M. Kemal (Kaynak: Atatürkten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya) Çünkü malumdur ki, insan tabiatın mahlukudur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan) “Duanın faydası yoktur.” M. Kemal Ali Kılıç (İstiklal mahkemeleri savcısı, merhamet nedir bilmez)anlatıyor: “Meclise geldik. Bir de müezzin geldi. Müezzin ezan okudu. Meclis kapısından içeri girdiğimiz zaman atatürkün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi. Atatürk ne istediğini sordu. İmam ellerini kaldırarak: “Dua etmeden girilmez!” dedi. Atatürk, “Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu meclis onun gayretiyle kuruldu. Yoksa senin duanla değil! Çekil oradan!” dedi ve imamı eliyle iterek meclise girdi.” (Kaynak: Kemal Arıburnu, Atatürkten Anekdotlar-Anılar) “Arapların dini Türkleri mahvetti” Türkler, Arapların dinini kabul etmeden evvel büyük bir milletti. Arap dinini kabul ettikten sonra Türk milletinin milli rabıtaları gevşedi; milli hisleri ve heyecanı uyuştu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde, bir arap milleti siyasetine müncer oluyordu. M. Kemal (Kaynak: Medeni bilgiler ve Atatürkün El Yazmaları, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365) Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkilabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız. M. Kemal (Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165.) İnsanlar ilk devirlerinde pek acizdi. Kendilerini koruyamıyorlar, hiçbir hadisenin de sebebini bilmiyorlardı. Kendilerini koruyacak bir kuvvet aradılar. Nihayet insanlık vicdanında bir kuvvet yarattı. O da işte Allah’tır. Herşeyi ondan beklediler, ondan istediler. Hastalıktan, felaketten korunmayı hep Allah’larından istediler. Fakat modern çağlarda insan herşeyi Allah’tan beklemedi. Ancak toplumdan bekledi. Her şeyin koruyucusu insan cemiyetidir. Bizi koruyan, refah içinde yaşatan toplumdur. M. Kemal (Kaynak: Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, 1932, s 305.) Masum ve cahil insanları, yüzlerce Allah’a taptırmak veya Allah’ları muayyen gruplarda toplamak ve en nihayet bir Allah kabul ettirmek, siyasetin doğurduğu neticelerdir. M. Kemal (Kaynak: Türk Tarihinin Ana Hatları, 1930, Devlet Matbaası, s 220-221 ) İnsanlar, kurtçuklar gibi sulardan çıktılar en önce… İlk ceddimiz balıktır. İşler daha daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. “Biz maymunlarız”; düşüncelerimiz insandır. M. Kemal (Kaynak: Ruşen Eşraf Ünaydın, Atatürk Tarih ve Dil Kurumları, s 53.) Muhammed, iptida Allah’ın resuluyüm diyerek ortaya çıkmamıştır, bunu düşünmemiştir. Bu düşünce, senelerce mücadele ettikten ve fikirlerini neşreyledikten sonra kendisinde hasıl olmuştur. M. Kemal (Kaynak: Nokta Dergisi, 17 Kasım 1985) Muhammed’in peygamberliğinin başlangıcına dair birçok eski rivayetler vardır. Bunlar artık efsanelere karışmıştır. Hakikatte peygamberin ilk söylediği Kuran ayetinin ne olduğu malum ve belki de mazbut değildir. Kuran sureleri Muhammed’e açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdi. Muhammed’in söylediği sureler uzun bir devirde dini düşüncelerinin ürünü olmuştur. Muhammed, bu surelere birçok çalıştıktan ve incelemeler yaptıktan sonra edebi şeklini vermiştir. M. Kemal (Kaynak: Afet İnan, Atatürkün El Yazmaları, 2000′e Doğru Dergisi, 8. Sayı, s 15-16.) “Beyni sulanmış hafızlar” Türk milleti, bir kelimesinin manasını bilmediği halde, Kuran’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. M. Kemal (Kaynak: Medeni Bilgiler, Afet İnan, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1969, s 364-365.) Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız.(Kaynak:İstanbul, Tekin Yayınevi, 1990, s 83-84.) Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir, adeta halkı bir kapana kıstırırlar. M. Kemal (Kaynak: Andrew Mango, Atatürk, s 447.) Hasılı, Tüm bunlara rağmen, bir Müslüman asla Atatürkü sevemez. Yüceltemez. övemez. Çünkü, tüm övgüler Allaha aittir. Bu bir şirktir. Bunu da geçtik. Artık kemalistler Atatürkün putuna, tapınmaya başladı. Onun putunun karşısında Selam vermek, saygı duruşunda bulunmak, ona halini arz etmek, ona şikayette bulunmak nasıl bir akıl tutulmasıdır Allah aşkına ? Putperest kavim davranışından ne farkı var? Türbelerdeki ölmüş kişilerden yardım istemekten ne farkı var? Yahudi mimarisine uygun yapılmış ve içinde yahudi simgelerini taşıyan Anıtkabir in bir türbeden ne farkı var Allah aşkına? Hülasa, Kemalizm bir tarikat in ötesinde bir dindir. Kitapları Nutuk, peygamberleri Atatürk, kabeleri de Anıtkabir dir. Allah sizleri ıslah etsin. Yoksa sizi Atatürkle beraber haşretsin Rabbimiz. Selam ve dua ile... Mesut Yücetürk dedi ![]() Büyük adamların yaptıkları da büyüktür.. yıktıkları da da büyüktür. Rahmetli Hilmi Ziya ÜLKEN Hoca.. isim vermiyor.. ama Sezar ve İskender ve Atatürk gibi büyük adamlar yanında Musa ve İsa gibi BÜYÜK İNSANLAR olduğunu söyler. Ülke sınırları, Ulus yani nüfus kayıtları, DEVLETİN Siyasal İktidarı ifade eden Cumhuriyet ve M.K.Atatürk Yaşayan Anadolu'nun bileşenleridir. Bunlarını birini kaldırırsanız.. DEVLET ölür. osmanziya 21.04.2025 Herkesin bir HAYALİ bulunur.. benim de hayalim..irandan Yunanistan'a.. iraktan israile.. anadolunun ve çevresinin akan kan ve göz yaşını dindirecek ANADOLU BİLEŞİK CUMHURİYET'i ile bir DEVLET-İ İNSANİYE'nin kurulumasıdır.. çünkü KÜRESEL (GOLBAL) güçlere karşı ancak dile ya da dine dayalı ULUSAL bir güçle deil YEREL (LOKAL) ve YENİ bir güçle karşı konulabilir. Ancak bu yeni oluşum büyük bir olasılıkla "GLOKAL" olacak ve böylece insanların ve islamların bir arada bulunmasına sağlayacaktır. Çünkü insan olmadan İSLAM olmaz.. İNSAN islam olmadan kurtulmaz. Osmanziya 21.04.2025 üçyol izmir 17:17 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4063 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
TEOMAN DURALI
İhsan Fazlıoğlu şöyle diyor: "Teoman Duralı'nın derdi neydi? Teoman Duralı'nın derdi dil öğrenmek mi? Teoman Duralı'nın derdi iyi bir felsefeci, akademisyen olmak mı? Bence değil. Teoman Duralı'nın tüm dertlerinin merkezinde olan dert, bir Türk felsefesi inşa etmenin imkanlarını zorlamak ve araştırmak diye düşünüyorum. Ve bizde takipçileri olarak bunu yapmaya çalışıyoruz..." Bunları okurken aklıma şu sorular takıldı: Peki bunu ne kadar başarabildi? Türk felsefesi ne demek? Bunu yapmak mümkün mü? Evrensel felsefe açısından bu derdin bir değeri var mı? Böyle bir felsefe inşa etmenin imkanı var mı? Felsefeyi içinde bulunduğu mensubiyet ve mesuliyet bağlamında konuşturmaya çalışmak ne kadar felsefi bir çaba? Felsefeyi Türkleştirmekle felsefe ve bilimi İslamileştirmek arasında herhangi sahici bir fark var mı? Faruki, Seyyid Hüseyin Nasr ve Ziyaüddin Serdar ile başlayan ikinci çabanın akıbeti ortada değil mi? Bir Türk felsefesi inşa etmenin felsefeyi Türk milletine ve Türkler'in dinî olan İslam'a hadim etmekten başka bir anlamı var mı? Bunu yapmak ne kadar mümkün? Ve bunu yaptıktan sonra ortada felsefe diye bir şey kalır mı? Kaldı ki geçmiş kelamcılar ve Hıristiyan ortaçağ Avrupası bunu fazlasıyla yapmadılar mı? Türk felsefesi söylemi "işrakilik bir Kürt felsefesidir" şeklindeki farklı söylemleri zorunlu olarak intac ve işmam etmez mi? Sorular uzatılabilir. Yusuf Kaplan Türkiye beynini kaybetti diyor. Teoman Duralı gerçekten de beyni miydi Türkiye'nin? Felsefeyi, bilimi ve bütün insanlık müktesebatını peşin bir ön kabule, bir ülküye, bir inanışa, bir hikâyeye, Fazlıoğlu'nun tabiriyle bir mensubiyete hizmetkar etmeye çalışmak en büyük yanlış bizce. Her mensubiyet erbabı böyle yapmaya çalışırsa olan sadece halis felsefe'ye olur. Duygusal olarak Teoman hoca ve Fazlıoğlu hocanın durduğu yerde durmakla birlikte şunu itiraf etmek zorundayım: Bir Yasin Ceylan, bir Ahmet Arslan, bir Hasan Aydın Teoman Duralı ve Fazlıoğlu'na göre çok daha serbest, serazat, bağımsız ve özgürce düşünebiliyor. Felsefenin alamet-i farikası bu değil mi zaten? Çağın dışında yaşamak ve gelecek yerine romantik bir mazi idealine sığınmak Yusuf Kaplan'ın çok sevdiği tabirle 'çağ körleşmesi'ne sebep olur sadece. Teoman Duralı hocaya tekrar Allah rahmet diliyor, mekanı cennet olsun, nur içinde yatsın diyorum. (Şahin DOĞAN, Aralık/2021) dedi Urfalı felsefe profesörü Ahmet Arslan hoca ile yarım saate yakın bir konuşma. Konuşurken büyük keyif aldığım ender insanlardan. Söyledikleri cup diye oturuyor zihnimin içine. Türkiye'de ikinci bir Ahmet Arslan hoca yok. Nevi şahsına münhasır. Urfa'dan böyle bir kumaşın çıkmasına hayret etmişim daima. Çünkü Urfa'da böyle bir toprak, bir maya yok. Belki de erken yaşlarda Urfa'dan ayrıldığı için Ahmet Arslan oldu. Urfa'da kalsaydı büyük ihtimalle iyi bir vaiz olurdu. Ahmet hocanın en mümeyyiz vasfı doğallığı, dürüstlüğü, samimiyeti ve akılsallığı. Bugün Masumiyet Çağı'nı izledim. Çok duygusal bir çekim. Hocanın çocukluk yılları anlatılıyor. Sanat kokan bir çalışma. Devamı gelecek. Günah Çağı, Akıl Çağı... Gerçi her şeyi "Bir Ömür Düşünmek" kitabında anlatıyor. Ama bu belgeselin çok daha şahane bir tadı var. Urfa'nın siyah beyaz eski fotoğrafları ile desteklenmiş. İnançlarımız ayrı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok yakın hissediyorum. Merhum Teoman Duralı gibi insanlarla inançlarımız aynı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok uzak hissediyorum. Bunlar sanki hiç düşünmemiş, hiç akıl ile tanışmamış. Felsefeciler ama vaiz gibi konuşuyorlar. Cübbeli ile yer yer benzerlikleri var. Bir insan ömür boyu felsefe okusun, profesör olsun ama kendisine sorduğu sahici egzistansiyel soruları olmasın. Bu nasıl mümkün olabiliyor? Felsefe dindara ve muhafazakara (bu muhafazakarların içine Kemalistler de dahildir) göre değil gibi. Adamların tek bir gayesi var: İnsanlığın ürettiği bütün bir felsefi müktesebatı İslam'a, daha doğrusu siyasal İslam'a hizmetkar etmek. Aslında sadece felsefeye değil. Bilime, sanata, edebiyata, siyasete, demokrasiye birer araç, birer aparat gözüyle bakıyorlar. Tek bildikleri şey özgür zihinlerce üretilmiş her şeye cebri yöntemlerle hükmetmek, tahakküm etmek sadece. Geçmişte Osmanlı bunu yaptı. Medeniyeti ve düşünceyi kılıçla fethetmek istedi ama feci bir şekilde mağlup oldu. Medeniyet ve düşünce kılıçla fethedilmez. Maziden, tarihten ders almamak bütün fetihçi zihinlerin alamet-i farikası değil mi? Şahin DOĞAN dedi masumiyet çağı: https://www.youtube.com/watch?v=XDWQGR6vcpQ panaroma https://www.facebook.com/photo/?fbid=4075926185982474&set=a.1674737756101341 dedim: Hocam.. düşünme'ye cür'et edebilen.. az ya da çok.. fark etmez.. konuya aydınlık vermede ve soruna çözüm getirmede.. bilgeliğe adım atmış demektir. Ancak çalışmak ayrı.. satış ayrı.. başarmak ayrı.. işlerdir. Saygılarımla osmanziya ÖZGÜR HAKİ İhsan Fazlıoğlu'nun öğrencisi ancak bu konuda Abuzer Diskaya Hoca'yı ayrı bir yere koymak lazım. Gerçekten dindar ve İslamcı olup felsefe yapmayı ve düşünmeyi başarabilmiş çok saygıdeğer bir akademisyen. Deyince Bende ABUZER Hocayı tanımış oldum. Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 19:49 |
|
![]() |
|
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4063 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() |
Urfalı felsefe profesörü Ahmet Arslan hoca ile yarım saate yakın bir konuşma. Konuşurken büyük keyif aldığım ender insanlardan. Söyledikleri cup diye oturuyor zihnimin içine. Türkiye'de ikinci bir Ahmet Arslan hoca yok. Nevi şahsına münhasır. Urfa'dan böyle bir kumaşın çıkmasına hayret etmişim daima. Çünkü Urfa'da böyle bir toprak, bir maya yok. Belki de erken yaşlarda Urfa'dan ayrıldığı için Ahmet Arslan oldu. Urfa'da kalsaydı büyük ihtimalle iyi bir vaiz olurdu. Ahmet hocanın en mümeyyiz vasfı doğallığı, dürüstlüğü, samimiyeti ve akılsallığı. Bugün Masumiyet Çağı'nı izledim. Çok duygusal bir çekim. Hocanın çocukluk yılları anlatılıyor. Sanat kokan bir çalışma. Devamı gelecek. Günah Çağı, Akıl Çağı... Gerçi her şeyi "Bir Ömür Düşünmek" kitabında anlatıyor. Ama bu belgeselin çok daha şahane bir tadı var. Urfa'nın siyah beyaz eski fotoğrafları ile desteklenmiş. İnançlarımız ayrı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok yakın hissediyorum. Merhum Teoman Duralı gibi insanlarla inançlarımız aynı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok uzak hissediyorum. Bunlar sanki hiç düşünmemiş, hiç akıl ile tanışmamış. Felsefeciler ama vaiz gibi konuşuyorlar. Cübbeli ile yer yer benzerlikleri var. Bir insan ömür boyu felsefe okusun, profesör olsun ama kendisine sorduğu sahici egzistansiyel soruları olmasın. Bu nasıl mümkün olabiliyor? Felsefe dindara ve muhafazakara (bu muhafazakarların içine Kemalistler de dahildir) göre değil gibi. Adamların tek bir gayesi var: İnsanlığın ürettiği bütün bir felsefi müktesebatı İslam'a, daha doğrusu siyasal İslam'a hizmetkar etmek. Aslında sadece felsefeye değil. Bilime, sanata, edebiyata, siyasete, demokrasiye birer araç, birer aparat gözüyle bakıyorlar. Tek bildikleri şey özgür zihinlerce üretilmiş her şeye cebri yöntemlerle hükmetmek, tahakküm etmek sadece. Geçmişte Osmanlı bunu yaptı. Medeniyeti ve düşünceyi kılıçla fethetmek istedi ama feci bir şekilde mağlup oldu. Medeniyet ve düşünce kılıçla fethedilmez. Maziden, tarihten ders almamak bütün fetihçi zihinlerin alamet-i farikası değil mi?
Şahin DOĞAN dedi dedim: Hocam.. düşünme'ye cür'et edebilen.. az ya da çok.. fark etmez.. konuya aydınlık vermede ve soruna çözüm getirmede.. bilgeliğe adım atmış demektir. Ancak çalışmak ayrı.. satış ayrı.. başarmak ayrı.. işlerdir. Saygılarımla osmanziya ŞAHİN DOĞAN Ahmet ARSLAN için, “inançlarımız ayrı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok yakın hissediyorum. Merhum Teoman Duralı gibi insanlarla inançlarımız aynı ama hem düşünce, hem insani olarak kendime çok uzak hissediyorum.” Diyor. Sanıyorum bu HÜRRİYET ilgili.. HÜRRİYET başkalarının bize vereceği bir SERBESTİYET değil bizim kendimize kazanacağımız bir İSTİKLALİYET.. olmalı.. çünkü sadece hürriyet yetmiyor ve onu kullanacak bir KUVVET de gerekiyor.. sadece kuvvet yetmiyor onu işletecek bir HAKİMİYET de gerekiyor ve böylece elde ettiğin SALTANAT'ı başkasına kaptırmak ister misin ? İşte bu durumda hürriyetin tek başına bir değer olmadığını anlarsın.. ki aynı zamanda AYNİYET'in enaniyetinin diğer kanadı olduğunu da öğrenirsin. Bir kanadı HÜRRİYET ve diğeri AYNİYET olan bu kuş.. ya bu kanatları kullanan kartal.. ya da kullanamayan tavuk olmaya aday bir skala üzerinde bir çizgi olduğu ortaya çıkar.. aşk ve ışk kanatlarıyla bilgi ve sevgi zirvelerine yükselen kuşumuz.. öyküsü SİMURG'da yazıldığı gibi.. kendini tanıyınca ya her şeyden vaz geçecek ya da her şeye sahip olmak isteyecektir.. bize ikisi arasında durmak gerekiyor.. saygılarımla https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=2705 osmanziya 21.04.2025 üçyo izmir 20:01 Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 20:07 |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |