Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim  
Mesaj icon Konu: kehanet uzerine Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 4131

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: kehanet uzerine
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 21:09
Guzel ve iyi bir sava
Gerçek ve dogru bir kanıt Bulmak
Kolaydır.
OZO

1954 yılinda ve 2012 yilinda iki kıyamet kehaneti olmuştu.. tutmadı.. her ikiside bilimsel olarak incelenmiş.. 1954 de olanini Festinger (1919-1989) tarikat lideri ev hanimi Doroty Martin olan KEHANET BOŞA ÇIKINCA kitabinda yayinlamiş.
Bilgi (dogru ve gerçek) ile deger (iyi ve guzel) in buluştugu ilginç bir INANÇTIR kehanet. Bu yüzden yukaridaki PROPAGANDA tumcemi soyledim.
Çogu insan bilgi ve degeri ayiramaz.. benimde ayırmam ve yukaridaki KAMDIRIM'ı söylemem 73 yıl 4 gün sürdü.
Sozun taşıdigi bilgi ve degerin sağlam ve sağlikli olmasina duyarli olunmali savin ileri sureli yaklaşik 16 yıl olmasina rağmen bir kişi bile katilmamasi gosteriyor ki.. insan düsunce ve bilgi ve inanç gibi VIRTUEL yani SANAL nesneler konusunda soyut duşunce ve somut bilgisi arasinda yer alan INANÇLAR konusunda yeteri kadar samimi ve ciddi ve geregi kadar safi ve halis olamiyor.. acaba bu konuya önem ve konuşmaya deger vermediginden olabilir mi ?
Bakınız burada sözleri dizerken kullandigim "önem ve deger ile yeteri ve geregi" sözcuklerini de YERINDE kullandigimdan yani dili iyi ve iyiye çaliştirdigimdan emin degilim.
Ama hocalar ve yazar bunu çok iyi yaparlar.. ozellikle politikacilar ve felsefeciler ve avukatlarin bu konuda ellerine su dökülemez. Ancak ben kezzab dokmeye kararliyim. Neden salak salak bu işe soyundum bilmiyorum.. solak solak oldugumdan mi dir.. yoksa salaklik ve solakligi birleştirip tam bir abdal olup etrafi kandirmak isteyisimden mi dir bilmiyorum.
Reklamlara TANITIM propagandalara KANDIRIM adini veriyorum
Tanıtimlar.. hizmetleri iyi ve guzel.. mallari kaliteli ve ucuz.. gostererek ugruna para vermeye ikna eden pazarlama yöntemleri kullanilir.
Kandırımlar ise gercekleri ve dogrulari savunarak sizi dunyevi ve/veya uhrevi bir geleceğe ikna eder.
Eger ikna degilde isbat ise konu.. o zaman söz konusu olan ticaret ve siyaset degil bilim ve hukuktur.
Ancak insan oyle garip bir davraniş ve yasanti ile gorüş ve tutum sahibidir ki butun bu bilgi ve degerleri toplayan düşunce ve inanç sahibidir ki her şeyi bilir vaziyeti toptan REDD ve toptan KABUL ile siyah ve beyaz arasindaki o SANAL çizgiyi oluştur.
Siyah ve beyaz sanaldir ve kuramsaldir.
Renklilik ise yapay.
Ancak her ikisi içinde bizim dogal(tarihi) ve dönel (tarihi) evrensel ve evrimsel kuramlarimiz bulunur.. hemde fiziksel ve matematikse olarak. oysa bunlarda sanal öykuler ve yapay oyunlardan oluşmuyor mu ?
Elbette kendimi ve sizi solipsizme ve agnostizme düşurmek istemem..
ancak dogru ve gerçegin NE kadar sevab ve hakikat.. ne kadar hata ve hurafe oldugunu cezrı ve cerbı duşunmeye ve anlamaya ve tartişmaya cağiririm.
hatta iyi ve güzelin KIM kadar hayır ve husun.. kim kadar kerih ve kubuh oldugunu baglanmaya ve guvenmeye ve inanmaya çıglik çığlik çığırırım.
Ve butun bu çok yönlu ve yanli konularin ve alanlarin ve katmanlarin GDDY ile yapilamayacagini.. sözun taşıdigi bilgi ve degerim saglam ve saglikli olduguna duyarli olunacaksa bu işin YBA ile yapilmadi gerektigini animsatirim
Saygilarimla
Saglıcakla kaliniz
Osmanziya Osmanziyaoğlu
Yontembilim'i Beğenen Arkadaşlar
08.05.2025
Not; Festinger'in bilişsel UYUMSUZLUK kurami.. özdeşlik ilkesinden habersiz mantiksal derinligi bulunman ve var oluşsal genişligi olmayan MODERNITE urunu bir savdir. Tutarlilik sanal duşunce ve ilkelilik yapay eylem ve özgurluk luks bir yaklasim olamaz. Bunlardan kuşku duyuldugunda biliş kalmaz ki bilişsel uyumsuzluk var olabilsin.
Sonuçta mutabik olacaktir.. muhalifte.. muvafikta bulunacaktir.. munafikta.. bu insanin kendini inşasidir.





Sayin Tarik Tarkan paylaşti ve dediki:

Aklınızı başınızdan alacak veya uykunuzu kaçıracak bir şey söyleyim mi?
Şu resme iyi bakın!
Bu gördüğünüz noktaların her biri bir GALAKSİ...
Ve her bir galaksinin GÜNEŞ gibi ortalama 100 milyar YILDIZI ve her YILDIZIN da en az bir GEZEGENİ var.
Dünyamızın o trilyonlarca gezegenden biri ve bir toz zerresi kadar olduğunu düşünmek aklımızı zorluyor.
Üstelik bu resim sadece evrenin çok küçük bir parçasının fotoğrafı.
(Bu fotoğraf James Webb Uzay Teleskobu tarafından geçen yıl çekildi)
Ve bizim de burada toz kadar bile olmadığımız düşünülürse, bu kadar ego, bu kadar kendini ennn sanma o kadar acınası geliyorki..
BU KADAR MAL MÜLK TELAŞI. İTİŞME, DİDİŞME NE ACINASI İNSANOĞLU!

Dedim ki:

Bakiş önemli ancak kişinin bir de goruşü buluniyor.. bakışa basar diyelim gormesi de nazar olsun..

2015 da KAINAT ve INSAN temel Astronomi ve Köklü Humanizma başlıkli ppt sunulariyla hazirlanmış 200 tane DVD hazirladim.. hepsini de aydin olan tahsilli kimselere gonderdim.

Çalişmada gezegenler arası uzay GUNEŞ SISTEMI.. yıldizlar arasi uzay SAMANYOLU galaksisi.. galaksiler arasi uzay EVREN olmak uzere TEMEL ASTRONOMI BILGILERI veriliyordu.. bir kişi bile geri dönmedi..

Neden ?

Insanin iştah ve iştiyaki ile oluşturdugu AŞKI.. öylesine gereksinimler.. böylesine alışkAnliklar ve şöylesine seker ve gışave ve hile-yi hailler oluşturur ki bu ortuleri yırtmak ve bu perdeleri açmak kolay degildir.

Keza merak ve meramin oluşturdugu IŞKI.. öylesine arayişlar.. böylesine alışkInliklar ve şöylesine meker galal ve huda-yı hududlar oluşturur ki bu örguleri ve organonlari bozmak ve bu duvarlari yikmak zordur

Sizi sureti levni aksin hattlari ve şekli sıbgayi hadsin hadd'lerin tefrik ve tarif ve tayin etmye çağırirdim.. YBA reklami proje ve propagandasini dava etmeseydim.. fakat bu gibi icerikler YBA vizyonu ve misyonu yaninda uçuncu ve dorduncu planda kaliyor.

Kainati ve insani merak etmeyen ve DVD mi incelemeyen adam.. aşk ve ışk otesindeki işlemediginden dumura ugramiş ALAKA odagini işletip Kendini Arayan Yolcu yolcu olabilir mi ?

Osmanziya Osmanziyaoğlu

Yontembilim'i Beğenen Arkadaşlar

07.05.2025 02;09




Felsefe nedir ?

Değerli bir Arkadaşımın Felsefe nedir ? sorusuna doğrudan felsefeyi tanımlamaka yerine dolaylı şu yanıtı verdim: FELSEFE gunluk dil ve bilimsel bilgiden sonra ortaya çikacak bir katmandir. Gunluk dil katmaninin MANTIGI ve bilimsel bilgi katmaninin MATEMATIGI iyi kotu oluşmuştur. Daha da gelistirilip iyileştirilebilir.

Felsefi bilginin katmani henuz oluşmaktadir. konulari.. alanlari.. kullanimlari.. kuramlar ve kurumlariyla ortaya çikincaya kadar dini dil ve bilgiyle çatişmayi surdurecek.. dinin yerine geçme yanlisini surdurdukçe dinde onunla ugrasacaktir.

Ancak bir sure sonra bu mucadele felsefi "matematik" ve dini "mantik" ortaya çikinca.. gunluk dil ve bilimsel bilgi gibi FELSEFI BILGI ve DINI DIL katmanlari da yapi ve işlevleri belli olacak ve bu gun nasil matematik temeline dayali evren ilimleri FKB ya da mantik temeline bağli insan ilimleri PSL.. işbirligi içinde birlikte calişiyorsa ana-kara dan oluşan gunluk.. bilimsel.. felsefi ve dini DIL ve BILGI katmanlari işbolumu halinde beraber calişacakladir.. diye dusunuyorum.

Doğrudan felsefeyi anlatmak istersem "Felsefe" doğru TUŞA basarak elde edilen bir aydınlıktır. Örneğin Enter tuşuna ya bura menünün OK tuşuna bastığım anda bütün yazma işlemi durur ve yazdıklarımı karşı tarafa gider.. bunu yapmazsam yazmaya devam edebilirim.

Filolojiden filozofiye (felsefeye)

Teolojiden teolojiye (tarikata)

Giden resmi ve sivil yolu AÇMAK enimizi aşar..

DİRAYETTEN rivayete

Riayetten RİYASETE

Giden avam ve havas yolunu AÇIKLAMAK boyumuzu aşar..

Burada bunulardan daha temel olan bir “konu”ya konumlanmak istiyorum:

Düşünürken SORULAR tuşlar gibidir; kaç.. hangi.. NASIL .. neden.. niçin.. NİYE.. burada ALTI TANE tuş belirledim.. iki tane soruyu büyük NASIL tuşunda topladım.. iki tane soruyu NİYE tuşunda topladım.. elbete büyük NASIL ve NİYE tuşlarından daha pek çok sorular çıkarılır.

Burada NASIL ana başlığında KAÇ ile "sayısal" ve HANGİ ile "sözel" betimleme ve tanımlamalar yapacak anlatımlar yapılır. buna uygun açıklamalar ve benzetimler çıkarılabilir.

NİYE ana başlığında NEDEN ile “ ne eden ” sorunun yanıtı.. NİÇİN ile de “ ne için” sorusunun yanıtı aranır. Dikkat edelirsen “neden” sorusu ANLAM’ı arar.. “niçin” sorusu AMAÇ’ı arar.. biraz daha dikkat edilirse.. NEDEN sorusu nereden geldi.. NİÇİN sorusu nereye gidiyor.. konusun sual ediyor. İşte bunlar felsefi ve dini edebiyatta göz önüne alınan temalardır. Fakat

“Ana” TEMA şudur:

///////////////////MAKAM//////////////////////

MUHATAB /////////////// MÜTEKELLİM

///////////////////MAKSAD////////////////////

Buradan “maksad”dan “mevzu”ya yani KONU’ya geçiyorum.

SESLENME’nin tavanı söyleme ve dinleme ile KONUŞMA ise tabanı ara ve bulma ile DÜŞÜNME…

Burada KONU ve mevzu ve bahis denilen NESNE.. konuşmayı ve düşünmeyi yönlendiriyor. Diğer taraftan konular alanları oluşturuyor.. alanlarda katmanları oluşturuyor. Peki KONU’yu ne oluşturuyor ?

NUTKA..

Kıyas

Cümle

Kelime

Harf

Hatt

NUKTA..

Biz de NOKTA’yı buraya koyuyor ve KONU’yu bitiriyoruz.

osmanziya

30.01.2025


Sefa SEZEN paylaşti
BEN KAZIM MİRŞAN ;
-- Ulukem, Baykal Lena, Altay, Talas, Moğolistan, Başkurdistan, İskiteli, Val Camonica, Anadolu, İsviçre, Etrüsk, Yunanistan, Makedonya, Fransa, Portekiz, Pra Mısır ve İskandinavya yazıtlarını okumakla kalmadım
-- Türklerin takvimlerini de ortaya çıkararak bolbolların tarihlerini de tespit ettim, elimden geldiğince erken Türk gramerini de yazdım.
-- Batılı bilginlerin bütün iddialarının aksine bugün dünyada kullanılan alfabelerin hepsinin temeli Türkler tarafından 18 bin yıl öncelerinden beri geliştirilen tamgalara dayanıyor.
-- Türklerin alfabetik yazıyı geliştirdiği çağlardan daha geç çağlarda Sümerler, Hititler ve çok daha sonraları Çinliler tarafından geliştirilen hiyerogliflerden bir alfabetik yazı gelişmemiştir, çünkü bu çağlarda artık diller kendi karakterlerine kavuşmuş durumdaydı.
-- Türklerin Avrupa''daki ayak izleri Romanya''daki Attila hazinesi yazıtları, Proto-Bulgar yazıtları, Yunanistan''daki Attika yazıtları, Sırbistan''daki Vinça-Tartaria yazıtları, İtalya ve Avusturya''daki Etrüsk yazıtları, Fransa''daki Glozel yazıtları, Pra-Portekiz yazıtları, Başkurdistan yazıtları ve İskandinavya yazıtları ile ben Türklerin Avrupa''da bıraktıkları ayak izlerini tanıtmış bulunuyorum.
-- Yani bugünkü Avrupa medeniyetini kuranların yazı yazmasını bilen Türkler olduğu ispat edilmiş durumdadır.
-- Batı bilginlerinin en büyük hatası Türklerin aşağılanmasına vesile teşkil edecek şekilde, Kül Tigin anıtının M.S. 732''de ve Qanım Kağan yazıtının 734''de dikildiğini kabul etmiş olmalarıdır.
-- Bizans tarihçisi Menander, Kül Tigin''in ölüm tarihini M.S. 575 olarak veriyor. Türük takvimine göre de aynı tarihi elde ediyoruz. Çinli kaynaklardaki tarihler Çin saltanat takvimine göre yazılmıştır.
-- Bizim bugün kabul ettiğimiz takvime göre değil.
--   El Taberi, ''Resuller ve Hükümdarlar Üzerine Bilgiler'' kitabında şöyle diyor: ''Ali bin Muhammed''in bildirdiğine göre, Kuteybe, Nizek ile bir anlaşma yaptıktan sonra M.S. 705 yılında Baykent''e doğru yola çıktı.''
-- Arapların M.S. 707''de Buhara''yı, M.S. 711-712''de Semerkant''ı küçük çapta ordular ile aldıkları da biliniyor."
-- Çin kaynakları Kül Tigin devrini anlatırken Kore denizinden Hazar denizine kadar uzanan coğrafyada Çin dışındaki bütün devletlerin Türk devletinin boyunduruğu altında bulunduğunu belirtiyor
-- Nasıl olur da böyle büyük bir hakandan, yani Çinlilerin Sse-kin dedikleri Kül Tigin''den Araplar''ın haberi olmaz ve nasıl olur da bu büyük Türk devleti Arapların, kendi coğrafyasının tam ortasında giriştikleri katliamlara göz yumar?
--   Ki Türük Bil hakanları hiçbir zaman katliamlara göz yummamıştır.
-- M.Ö. 517 yılında yazılan yazıtta ilk Türk tarihçisi Önre Bina Başı;
   ''Bütün Türk Hakanları''nın ülkesini gezdim ve buraya, Türk federasyonunun kuruluşunun 1000.yılını kutlamak üzere geldim'' diyor. Ben bunu okudum; tarih nereye gitti? M.Ö. 1517 yılına gitti.
Oysa bize, ''Sizin tarihiniz Orhun Abideleri ile ve M.S. 734''te başlar'' derler; doğru değil bunlar.
Bilimsel olarak doğru değil."
KAZIM MİRŞAN





Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 21:13
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk