astroloji
DÜZELTİLMİŞ: Insanin YORUMLAMA gucunun karşisinda betimleme ve açiklama ve indirgeme ne yapabilir ki.. gostergeleri çevirirken ve gorunguleri evirirken basarin manzaralari ile nazarin mubsiralar olan BIRINCIL BILGI'nin hiç bir onemi kalmiyor sanki.. varsa yoksa işaretlerin tercümesi ve delaletlerin tevili.. çeviride metni tasrih.. eviride manayi teşrih zahmetine bile katlanmadan hatta aramadan tabir ve tefsir ve tafsil ettiklerimizi aslin kendisi saymak ve hatta hakikat sanmak.. başimizdaki düş çorabini.. kafamizdaki dil sepetini ve hepsinin ustunde kultur çarsafini tamamen unutmaktir ya da hiç haberi olmamaktır.

Artik hakki bulmak için hakikatı didik didik etme gayreti kalmadı.. hakikati dikip ördugumuzun bile farkinda olmadan düşünce kumaşlarımızın terziligni yapiyor ve aldıgimiz "oy" parasina bakiyoruz.

Iste bu mensucatin en iyi pazari bu astrolijidir.. eger astronomi okumasaydim onlarin astarina meftun olup yüz istemeyecektim.. hatta tum yaşami 30 derecelik 12 parcaya bölen gazete köşeleriyle yetinecektim.. Simya bu gün kimyası karşısında nasıl bu gün müzeye konulmuşsa astroloji de geçmişti padişahların müneccimlerden füturlojist olarak yararlanma hatırası kalmıştır.

Fakat insanın merakını ve gelecek kaygısını da boşa atmamak gerekiyor.. sanirim bu iş KUMAR gibi kurtulamadigimiz bir aliskanlik.. ya çıkarsa deyip at yarişlarndan ve top kosturmalarindan pay beklemek.. bir tur YAŞAM tuzagı.. bu tuzagin tefekkurde tefsirin tahkikden.. hatta hakikatı taharriden.. hatta tahriri muellifden.. ayiramamak gibi zihin tembelligine ve şuur meskenetine ve akil atalatine ve sonuçta inanç sapmasina yol açtığının acaba farkında mı yız ?

Dunyayi guneş etrafinda döndurmek yerine.. guneşle birlikte tum gökyuzunu dunya etrafinda dolandirma optik yanilsamasindan kurtulalı çok olmadı.. ya yüz ya da yüz yıl önce arz kainatın merkezi görülüyordu.. yüz yıl önce İstanbulda esir pazarı varmış.. bilim ve hukukta yapılan keşifler ve devrimler çok yenidir aslında.. bu nedenle boğazında kravat bile olsa zihni geçmişin kalıbıyla biçimlenmiş çok insanlar var aramızda.. bu yüzden bazıları galaksi fotoğrafları NASA’ın ressamların şahane tabloları görüyor. Yer merkezli, güneş merkezli ve referans merkezli kainat tasvirleri artık bizden bilim tarihi ve paradigma süreci hakkında biraz daha yakından bilgi edinmemizi bekliyorlar.

Bununla beraber bu optik yanılsamadan kurtuluşumuzdan aldıkları güçle ve psik aldanisin aptalligi yuzunden çagdaş dolandiricilar bizi maymunlar cehenneminden yapay zeka cennetini goturmek hayaliyle kandiriyorlar. Hatta 13.8 milyar yıllik zamanin ve 90 milyar yerlik mekanin.. macro ve micro kosmosuyla "insan" etrafinda dönmediğini savunuyorlar. Kainat ve İnsan temel astronomi ve köklü hümanizma başlıklı DVD çalışmamda galaksiler arası uzay.. yıldızlar arası uzay v gezegenleri arası uzayı tanıtarak insanın mikro ve makro âlem arasında TAM ORTADA olduğunu gösterdim. Tamam insan ortadadır amma çevresindeki yıldızlar ve içindeki atomlar onun KADERİNİ belirliyorsa.. TAKDİRİNİ kim yapıyor.. genetik programların kodları.. nörolojik protokollerin modları mı.. sosyo kültürel yasaların evrimi mı.. ekonomi-politik yasaların devrimi mı ? Artık bildiğimiz o kadar çok, faktör, aktör ve vektör var ki.. artık sadece yıldızların etkisine ve süper novaların mutasyonlarına bel bağlayamayız.. Ben TANRI deyip ŞİRK’ten kurtuluyorum.. size de öneririm.
Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız.

Osmanziya 22.12.2021 Konak-İZMİR

Transhumanizm

Cennet.. cehennem.. ontolojik kanıt.. mükemmellik.. güzellik ve iyilik ve yetkinlik.. krallık.. padişahlık.. nemrudluk.. fravunluk.. patronluk.. kariyer.. kapasite.. karizma.. nebiler ve veliler   mu’cizeler ve kerametler.. dâhiler ve deliler.. uçaklar ve otomobiller ve süpermen ve spidermen.. nasyonalizm.. komünizm.. sosyalizm.. kapitalizm.. hümanizm ve transhümanizm.. pozitif hukukun ideal ya da doğal hukuku olduğu gibi pozitif bilimin bir de negatifi ve ütopiği bulunacaktır.

Beşeriyetin yapısından çıkan medeniyetin inşa ettiği en yüksek kule İNSANİYET olunca.. beşerden ve insandan sonra onun bir ötesi ve büyüğü olacaktır ki biz müslümanlar bunun İSLAMİYET olduğunu düşünüyoruz hatta inanıyoruz. "burada taşlar orada hayvanlar gibidir" inancını taşıyan bir müslüman orada ve ahirette ağaçları insanlar gibi görecektir.. ağaçlar insan olunca hayvanlar ne olacaktır.. her yanı ve yönüyle diri olan cennette insanlara ne olacağını bilmiyoruz… hatta denilir ki oradakiler hiçbir insanının hatırına getirilmemiştir.

Zaten bizlerde her şeyi de bilemeyiz.. dünya, kabir, mahşer, mizan, sırat her DURAKTA öğrendiğimiz kadar öğreniyoruz.. hadis olarak söylendi.. bütün ehli cennete cennetin yüzde biri verildi.. kalanı AKLINI ÇALIŞTIRANLARA verilecek denilmiş.. yani kainat ağacının meyveleri olan insanlardan yeni yeni âlemler ve kainatlar ortaya çıkacağı anlaşılıyor.. ancak hayvanların sahteleri olan makinaları bizler yaptık.. elbette aramızda insanlarında sahteleri var.. ve elbette GEÇMİŞTE bire tanrıların da sahteleri bulunduğunu bildiğimize GELECEKTE de sahteleri olalcaktır ki biz bunlara DECCAL adını veriyoruz. Bazıları deccale mehdi.. bazıları da mehdiye deccal adını verir.. bazıları her ikisini de tagut ed.. sonuçta imam, mehdi, tağut ve deccal tanımı olmayan adlandırmalardan ibaret oluyor.


Gördüğünüz gibi bu yazıda sap samana karıştı.. hangisi tane hangisi ot.. ayırmak lazım.. işte bunun için bize hizlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıatı gerekiyor ki biz de bu durumda YBA kullanıyoruz.. günlük dilin düz yazısı ile bu çok yönlü ve yanlı konuların hal ve şerh edilmesi kolay olmuyor.. sizler halka edilen retoriğe ve aydına yapılan diyalektiği razı iseniz bir diyeceğim bulunmuyor.. ancak arayanlar için yeni bir anlatımm aygıtı ve anlam sürücüsü gerekiyor ki bu www.yontembilim.com webimde ve FORUM’unda bunu 2 bin yazı ve 20 bin tablo ile paylaşmışın.