YAZAR
OLMAK uploads/20130929_085202_YAZAR.rar
Yazar
olmak, okunur olmak demektir.
Okunur
olmak içinde de önceden bol bol okumak gerekir.
Ancak
her okuyan da yazar olamıyor, okunur yazılar yazamıyor.
Demek
ayrıca bir yetenek ve bir artı çaba gerekiyor.
Acaba
neden okur.. niçin yazar.. nasıl okunur insan ?
Yazarlık
üzerine bir yazı yazmak yerine yazarlık ve yazerlik üzerine bir resim
yaptım.. kavramlarla.. terimlerle..
eskiden sentetik geometri varmış.. ya da kurulduğunda geometri sentetik
imiş.. yani kare ve üçgenlerin yani
SURETLERİ tanımlar parçalar ve bütünü birbirinden ayırırlarmış.
Birleştirilmiş parçalar üzerine elde edilen RESİMLERİN (bir kenar (doğru) iki
kenar (parelel) üç kenar (üçgen) dört kenar (dörtgen) kare, daire v.s. resimlerin (çizgelerin) kenarları ve köşeleri hakkında yapılan ilime
HENDESE yani geometri demişler. Bu ilim GÖRSEL’e dayanıyor ve PARALEL postulasına
oturuyordu.. 1611 yılında DESCARTES’in koordinatlarıyle geometri ilmini bu
sentetik halden analitik hale getirdi.. artık hendese çizilmekle kalmıyor hesaplanabiliyordu
böyle hesaplanabilir bir dünya oluşturuldu..
artık her suretin bir denklemi.. her denklemin de bir sureti elde
ediliyordu.. sayılar çizgilere, çizgilerse sayılara dönüştürebiliyordu ANALİTİK DÜZLEM ile.. Analitik Geometri’nin
MATEMATİK kullanımı ile geometri aritmetiğe ve aritmetik de geometriye dönüştürülünce
binaları düzgün yükseltme ve aya zamanında adam indirme hesaplanabilir ve
hendeselendirilebilir hale geldi muhasipler ve mühendislerin imar ve inşa
ettiği bir dünya medeniyeti elde ettik..
Şimdi
diyorum ki analitik GEOMETRİ sayıların
ve çizgilerin birbirine dönüştürüldüğü bir dünya kurulmasına yardım etmişse..
analitik YÖNTEM, terimlerin ve kavramların birbirine
dönüştürüldüğü bir başka dünya kurulmasına yardım edemez mi ? Etti bile..
çünkü insanlar analitik geometriden aldıkları bir ruhla KARZEYENİZM denenen
koordinaatik bir düşünme yolu açtılar.. buna çeşitli adlar verilir..
matematik düşünce.. analitik düşünce.. x ve y koordinatlarının oluşturduğu
alanın tanımlanmasına ve betimlenmesine dayanan açıklama, açılama, öngörme,
sayılama, simülasyon, animasyon.. türlü kullanım şekilleriyle bu düşünce
artık bizim zihin hapishanemiz oldu.. dünyayı enlem ve boylamlarla
kafeslediğimiz gibi sayfaları satır ve sütunlarla ekselledik.. zihnimiz “fî
amedimmümeddede” de mahpus halde.. yatay (medd) dikey (amed) cenderesinde sıkıldıkça sıkılıyoruz ta
suyumuz çıkıncaya kadar.. beşeriyetin meydana getirdiği bu medeniyette..
insanlığın suyunu çıkarttık.. İslamlığın suyunu çıkarttık.. her ne ise bu
tencerede artık bu sadece rakamlar ve
çizgiler yok.. önümüze açılan bu pencerede terimler ve kavramları da birbirine
dönüştürüyoruz.. Bu windows’ta uzay-zaman süreklisi yaptık ve hesapladık..
bu ekranda continium içinde yer kürenin geleceğine dair öngörü ve hesaplar
yapıyor.. bu monitör de yıldızımızın
geçmişine ilişkin hendese ve öyküler
çiziyoruz. Kısaca biz artık ANALİTİK DÜZLEMİ sadece matemtiksel olarak değil mantıksal ve
metodik olarak ta kullanıyoruz.
Şimdi
dediklerimi bir suret (biçim) ve resim
(çizge) ile göstereyim.
Sayılar
…………………………….. Terimler
MATEMATİK MANTIK
Çizgiler
……………………………. Kavramlar
Bu
TABLO ve şema buraya kadar
söylenenleri özetliyor.
Hasılı
lojiko-matematik yani mantıksal matematik bir gerçek üzerine inşa ettiğimiz
dünya..
sayıların
ve terimlerin İŞARETİ ve çizgilerin ve kavramların DELALETİ ile inşa edilirler.
Fakat
biz işareti daha sarih ve delaleti
daha şarih yapmak için maanı daha beyyin ve beyanı daha bariz yapmalıyız.
İşaret-i gayra şehadet etmek ve
delalet-i gayba iman etmek ayrı bir durum.. yukarıda bahsedilen işaret ve
delalet aynasını daha açık ve seçik
hale getirmek başka bir konu.. hey.. hey.. nereye geldin be arkadaşım.. ipin ucunu
kaçırdın…
Bazıları
ilim yapmak için uyumaz.. bazılarını
kelam etmek uykusunu kaçırır ? Geçenin üçünde parmaklarım tuşlarda
geziniyor… uyku ferman dinlemez.. çünkü rahmeti Rahman çağırır.
Acaba
yazar hangisi.. ya da yazar hangisi olur ?
“İlim”
yapmak ile “kelam” etmek arasındaki farkı ararsan yazar olamazsın.. çünkü
bundan bir “hakikat” çıkar amma hazır
bilgi çıkmaz.. ve bu bilgi günlük
dilin işine yarayan bir nesne olmaz.. amma hazır bilgileri verirsen..
görüşleri açıklarsan.. çözümleri paylaşırsın.. düşünceleri yani bilgi
içerikleri başkalarının yararına sunarsan okunur olursun ve sonuçta bir de bakmışsın ki kendi
yazar bulursun.
İnsan
bilgisini paylaşmak istiyor.. acaba niçin istiyor ?
Bildiğini
göstermek için paylaşmak istiyor..
Bilgisinin
sorumluluğundan dolayı onu başkalarıyla paylaşmak istiyor..
Bilim
uzmanlığının yükümlülüğünden meslektaşlarıyla tartışmak için paylaşmak
istiyor.
Güzel
bir meyve olan sözü, bilgiyi ve gerçeği
başkalarıyla bölüşmek için paylaşmak istiyor.
Gerçekle..
malla.. bilgiyle.. hizmetle.. sözle.. çözümle para kazanmak için paylaşmak
istiyor.
Milletini
toplumunu çocuğunu aydınlatmak, yönlendirmek ve eğitmek için paylaşmak
işitiyor.
Ürünü
kadar onuru olduğu için bir ürün vermek amacıyla bilgi paylaşmak istiyor.
Ürünü
ünlü bir ad haline getirmek için paylaşmak
istiyor.
Hasılı
karşılıklı ya da karşılıksız öğretmek ve öğrenmek ve bununla yararlanmak ve
yararlandırmak BİLGİ PAYLAŞIMI güdüleri,
dürtüleri, erekleri, nedenleri ve amaçlarıdır.
Bunların
hepsinde bir bilgi İÇERİĞİ verirsin.. bu içerik bazen somut bazen soyut
olabilir. Özel olabilir ya da herkesin işine yarayan genel bir konu söz
konusu edilir. Yazarlık genelde somut bir bilgi içeriği vermeye ya da belli
bir karanlığı gidermeye veya artı aydınlık vermeye ya da belli bir sorunu
çözüme dayanır. Yoksa kuru söze insanın karnı tok. Bu içeriğin konularına
göre de yazarlık çeşitlenir.
Bir
ünlü gazetenin yazarı olmaktan sıradan bir kitabın yazarı olmaya kadar
genişler ve daralır. Bir arkadaşım bana SİLİK yazar dedi.. yani okunurluğu ve
okuyanı olmayan bir yazar.
Doğrudur.. şimdi bu yazıyı okuyan kaç kişi.. okuduğunu
anlayan kaç kişi.,,
Amma
kaç kişi olursa olsun.. okuyan on kişi beğenen bir kişi de olsa biz bu on bir
kişiye okunur bir ileti ya da anlaşılır
bir bilgi içeriği verdik mi.. kendimizi gösterdik mi.. bilgimizi paylaştık mı
SESİMİZİ DUYURMUŞ sayıyoruz. Akıllı bir yazar on bir kişi için yazmaz.. öyle
ise ya biz silikte olsa yazar değiliz ya da silikliği göze alarak yazmak için
yazıyor değiliz.
BEN
ya da on bir artı bir on iki kişi olan BİZ bu nette ne yapıyoruz ?
Sanırım
gösteri ya da kendini göstermekten fazla bir şey var ki onun etrafında
dolanıp duruyoruz.
O
bizi güdüleyen. o bizi çeken.. o bizi hobi olarak etrafında tutan.. söz..
bilgi.. gerçek.. kendini böyle azar azar ortaya çıkaran yazarlık mı ? Bir iki
yazar ve on yirmi okurla yazarlık ve okurluk yapılmaz. Bu bilgi paylaşımı
öğrencilik ve öğretmenlik dahi olamaz.. ben buna ÖĞRENİCİLİK diyorum. Öğrenci
bilineni öğretir oysa öğrenci bilinMEyeni öğrenir.. öğrenciye hazır bilgiler
verilir halbuki öğrenİcİ ise hazır
olmayanı öğrenir.. şimdi net bunlarla dolu.. olsun bir konuyu uzmanca bilmiyoruz ama bilme
işinde uzmanlaşıyoruz. Öylesine laflar ediyoruz ki yazdığımızı okuduğumuzda
kendimiz dahi şaşıyoruz. Diyoruz ki nasıl olsa KİTAP yazmıyoruz.. kitap ile
hava arasında kalan nette dokunuyor ve okunuyoruz. Hoşlanan okusun
hoşlanmayanı okumaya zorlamayız hatta zorlayamayız.. zorla güzellik olur mu ?
Beğenen
olursa bunları toplar kitap bile yapabiliriz fakat kitap okumaya zaman
bulabilir mi ?
Zaman
zaman hazır bulunan ve okunan zamanda bir tık kadar uzak olan SİBER UZAYDA
arayanlar ve soranlar MOLLO GOGOL’da bulsun diye paylaşacak bir şey atmak..
kendini gösterme güdüsü ile de yazılsa.. bu bir başkasının işine yarayacak
dürtü olabilecektir. Zaten o da bize
yetiyor.
Bu
yüzden yazar olsak ta olmasak ta biz yazıyoruz. Gösterişlerimizi
paylaşıyoruz. Belki biri gelir bu küllerimizden ortalığı aydınlatacak bir
ateş çıkarabilir. Öyle ise şu yazarlık konusunda yazdıklarından ziyade bu
iletinin ekindeki tabloları versiyon sırasıyla inceleyerek bir yeni dünyanın yeni bir dilini paylaşın
ta ki belki bir gün hayatta.. sözün..
bilginin.. gerçeğin.. yani yazının altındaki dili ve ardındaki söz, bilgi ve
gerçek olmayan “gerçek”i görebilirsiniz. Bu hayattan sonraki hayat için bize
ve size bir ışık verebilir.
Sağlıcakla
kalın.
Osmanziya
OSMANZİYA
Sentaks / sözdizimsel
/ BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik /
anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan
özür dilerim

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım
sistemde
cümleye, kelimeye hatta
harfe de ihtiyaç yok…
http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/
www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr
http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim
|