Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta | |
![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Dünya | |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
osmanziya
Kıdemli Üye ![]() Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010 Gönderilenler: 4019 ![]() Hak Puan : 5 Kidem : 6 OrtalamaHak : % 50 Irtibar :2 |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: 13-Kasım-2015 Saat 21:39 |
Son günlerde bir uydurulan dini ve indirilen din ayırımı çıkardılar.
Oysa din indirildiği andan itibaren uygulanmak için ana ilke ve yasalardan yasalar uydurmak .. yasalardan tüzükler yorumlamak.. tüzükleri yönetmelikleri açıklamak.. yönetmeliklerden de yönergeler DÖRDÜNCÜ KEZ uydurmak zorundadırlar. Çünkü esasdan fususa.. umumdan hususa.. usuldan fasıllara ve fürüata.. ana hattan ayrıntıya geçmek için bu zorunlu ve gerekli bir işlemdir. Çünkü DİN, ahlak ve hukuku içerin bir YASAL işlemdir. Doğal (tabii) bir koşul değil dönel (tarihsel) bir süreçtir. Bu işlerin başlangıcında da indirilen kitaba eşlik eden gönderilen insan olmuştur ki bunlar da RASUL olan nebilerdir. Daha sonra bunların yolunu SAHİH KİTAB’a tatbik Sıddık öncüler (salih akıllar) .. şehid sağcılar (selim kalbler) .. (solcudan şehid olmaz, çünkü o dünya için savaşır) salih hocalar ve veliler izlemiştir. Bu süreç ve açılma kodifikasyonu, 4 bin yıl önce YAZILI dil ile başlayan medeniyetler ve devletlerin yaşamlarında ve tarihsel süreçlerinde ortaya çıkmadan önce en az 40 bin yıl sürdüğünü düşündüğüm SÖZLÜ dil döneminde de yani dilin ve dinin birlikte ortaya çıkışı zamanlarında belki yalın ve sade bir şekilde başlamış olabilir. Fakat esası aynıdır. Yaşamın sorunluluğunu geçimle kaldırma ve şuurun sorumluluğunu seçimle azaltma noktasında toplumsal paylaşım ve kamusal yardımlaşma.. töre.. tüze.. yasa.. kural.. yaptırım.. ile konulan kuvvet ve orman yasasına karşı indirilen betik ve söz ve gönderilen ulak ve kulak ile hukuk yasasına ve hakka doğru evrilmiştir. Medeniyetler ve ardından Devletler ortaya çıktığında bu kuvvet ve hakk yasaları dengelenmeye çalışılmış ve ancak çoğu zaman bu denge orman ve kuvvet yasasına doğru negatif yönden kaymıştır. Ancak bu sürekli olmamış SALİH insanlar yeniden yeti ve yetkiye kavuşturulmuştur.. varis kılınmıştır. Bunu eşkıya dünyaya hükümran olmaz diye özetlerler. Şimdi bu olgu karşısında anlıyoruz ki dinlerin hepsi uydurmadır zaten.. zaten dinlerin değil tüm dillerin de hepsi uydurmadır.. şunun bunun dili ve dini uydurma diyenlerin dedikleri de uydurmadır.. çünkü gerçekler görülmez, örülür. Gerçekler örülürse haydi haydi doğrular, güzellikler ve iyiliklerde uydurmadır. Çünkü ey ve ye ile öy ve oy ile çalışan insanın evren ile dengesi ve toplum ile uyumu.. bilgileri uygulaması ve buyruklara uyması gür bir seçim ve güçlü görme ile gerçekleştirilen ÖR-ME ile sağlanır. Sağlamak ve Gerçekleştirmek sözcüklerinin biteceği nokta böyle bir sollamak ve doğrulamaktadır. Bunun ayırdında olmayanlar kendi kurduklarını "gerçek" olarak lanse etmek durumunda kalıyorlar. Kendi kurmadığı ve uydurmadığı zaman kendinden bağımsız sağlam ve sağlıklı köke bağlanmak duygusu ve değişmez ve sürekli bir temele dayanmak hissi.. insanda önemli bir yer tutar. Bu yerin en genel ve yaygını Yaratan ve Tapılan salt ve sonsuz TANRI'dır. Tanrı olarak sunulan SANRI'ların acaba hangisi bu Yaratmayı gerçekleştirme ve Tapılmayı sağlama olanağı sağlıyabiliyor ? İşte bu nokta kıstas ve kriter olarak da elimizde iki esas kalıyor. Biri düşüncemizin USULÜ diğeri dilimizin USLÜBÜ.. ancak bu tür gerçek din ile uydurulan din karşılaştırması yaparak kendi uydurduklarına çağrı yapanların ve onları dinleyenlerin çoğunda bu bu iki ölçüt ve karşılaştırma hakkında ellerinde fazla bir kuram yoktur. Doğaçlama mantıkları.. insani önsel esinleri.. beşeri doğuştan sezgileri.. daha beter bir çukura düşürmekten korur ancak ideal ve üstün ve verimli olan bir yola götürmez.. iyi niyetleri ve güze basiretlerine binaen YARATAN onları korur. çünkü emeksiz yemek olmaz. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Can kardaşım bu işler öyle kolay olmaz.. biz binayı temelinden atacağız.. yıkılmış binaların üzerine bina konulmaz. Uydurma ise uydurmalar uydurmalarla kaldırılmaz. Biz ise uydurmalarımızın yani kurgulama ve kılgılamalarınız.. yapıp etmelerimizin.. duyup düşünmelerimizin.. işlem ve işletmelerimizin.. temeli olan VEHİM ve HAYAL'den işe başladık.. bunlarla oluşturulan İLME ve İRADE'ye sağlam bağlandık.. oradan buraya gelinceye kadar aldığımız yolda rastladıklarımızı da sakladık.. gelecekte kuralacak yöntembilimle insanbilimin ve islambilin uçları açılmadan böyle saflarla saflar yaparak uydurulan din ve gerçek din mesajlarının bir kıymeti harbiyesi yoktur.. diye düşünüyorum. Böyle bir kaç zeki insanın peşinden gidenlerin oluşturdukları birliktelikler.. sanırım geçmişte YANLIŞTA olsa dil, din, emek ve hürriyet adına korulan parti ve ideolojiler kadar başarılı olamazlar. Gerçek BAŞARI bilim ve hukuk kurumları ile sağlanan ticaret ve siyaset.. ticaret ve siyaseti YARARLI bir zeminde işleten laiklik ve demokrasi.. laiklik ve demokrasiyi VERİMLİ bir çizgiye götüren CİDDİ ve SAMİMİ aydınlar, zenginler ve devlet adamlarıdır.. diye düşünüyorum. Sağlıcakla kalın. OSMANZİYA (Not: Nermin Hanım ne yazık ki size telefonla ulaşamıyorum.. face'deki hesabınızı da dondurmuşsunuz) ![]() |
|
![]() |
|
yakansu
Yeni Üye ![]() ![]() Kayıt Tarihi: 11-Ekim-2015 Gönderilenler: 4 ![]() Hak Puan : 0 Kidem : 5 OrtalamaHak : % 0 Irtibar :0 |
![]() ![]() ![]() |
Uydurulan dil, uyulan din, uygulanan yol, bunların hepsi önce üzerinden oynama sonra da kurulan oyunların hangisinin daha yararlı ve verimli olduğu yolunda OYLAMA İSTER. Bu oylamanın şeriata aykırı olduğunu söyleyenler acaba Yaratanın ilk başka, yani bezm-i elestte, BEN SİZİN RABBİNİZ DEĞİLMİYİM diye yaratılanlardan oy istediğini bilmiyorlar mı ? Hadi bunu unuttular, yer yüzünde laiklik ve demokrasiyi gerçekleştirmeyip hürriyet-i şeriyye ve meşvereti meşruayı uygulamak için cinlerden sonra beşeri iktidara getirirken meleklere ben yer yüzünde bir halife yaratacağım ne dersiniz ? diye görüşlerini aldığında, onların Ya Rabbi biz zerrelerle birlikte seni takdis ve tesbih ediyoruz, böyle cinler gibi kan döküp göz yaşı akıtacak beşer mi yaratıyorsun, diye itiraz ettiklerinde, hadi gel Adem şunlara isimleri say bakalım deyince tıkır tıkır isimleri saydığında, Melekler de, Ya Rabbi biz senin bildirdiklerini bilebiliriz ancak deyip acz gösterdiklerini bilmiyorlar mı? Demek ki ADEM soyunun kabiliyeti ve mahareti böyle yorumlarını maslahata UYDURARAK, düşünge ve görüşlerine menfeatlerine UYARLAYARAK, bilgileri UYGULAYARAK, buyruklara UYARAK, bildiklerinden bilmediklerine gitmek ve uygarlığı ilerletmek ve yükseltmektir. Böyle bir gidişte eskilerin geleneğe ve yenilerin değişime dayanarak birbirlerini UYDURMA din ve GERÇEK din bağlamında
çürütmeye çalışmaları de kaçınılmaz görünüyor. Zaman yenilikçileren yana çalışır. Zaten müceddidler bunun için vardır. Ceddine tapanlar ile müceddide yapanların ilginç bir KÜLTÜREL savaşı başlıyor. |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |