Kanıtı bulunan sav ve test edilmiş tez ve delili olan dava ve sonuçta enstrümanı olan bir argüman her zaman söz konusu olmaz. Olmuyorsa o sav, tez ve dava ve argüman sağlam ve salih bir kelam değildir.

Söz ve kelam ile tümce ve cümle aynı ANLAMI ifade ediyor görünse de bir dilde tamamen özdeş anlamları olan "eşanlamlı" ya da tamamen benzer "eşsesli" anlamlar ve sesler bulunduğunu sanmıyorum. O anlama bir gereksinim duyulmuş ki o ses çıkarılmış.. o sese ihtiyaç olmuş o anlam verilmiştir. DİL, sesi ve anlamı birbirine bağlayan KOMPLEKS hatta süper karmaşık yani karmakarışık bir yapıdır.. fakat karışık görünebilir ve bir takım evrim ve devrim koşullarını ve ortamlarına bağlanabilir.. nitekim Evrim MASAL diyen ve din ÖYKÜSÜNE girmeyen Chomosky'ye yapılan itirazlarda bunun göstergesidir. Şimdi kültürün olmazsa olmaz bileşenleri olan bu dil ve din konularına girmeden biz doğrudan doğruya SAV üzerine bu ilk tablomuzu anlatmaya çalışalım.

AŞAĞIDA savdan kanıta giden merak ve meram oku bulunuyor. YUKARIDA kanıttan sava giden iştah ve iştiyak oku bulunuyor. Yukarıdaki okun ucunda AŞK bulunuyor.. aşağıdaki okun ucunda ise IŞK oluyur.

Malum sav kapalı olan bir ileri sürmedir, bir çağrıdır, bir mesajdır, iddiadır. Kanıt ise açık olan bir iknadır, sava kâni olan insanı iddiayı kabul etmeye ve benimsemeye zorlar.

Yaşamda böyle nedensellik ve amaçsallık ilişkileri söz konusu olur. Örneğin ateş var diyorsanız dumanı da bulunmalıdır ki ateş olmayan yerden duman çıkmaz denilir. Yani sebeb ve netice ile ortaya çıkan nedensellik ilişkisi bu dava ve delil ilişkisine BENTETİLEBİLİR ki biz bunu tabloda TEMSİL (analoji, benzetim) sözcüğü ile göstergeledik. Yani neden varsa netice bulunur. amaç varsa araç olur. ya da netice varsa nedeni olur.. araç varsa amacı.. bulunur. Bütün bunlar bir "savı KANITLAMA" olayını bize gösterir, örer ve örnekler. Bu kanıtlamadan başka birde "savı KANITSAMA" söz konusu olabilir. Burada sav olur ve fakat kanıtı bulunmaz. Sahibi çaktırmadan savını kendi kendine kanıt haline getirmeye çalışır.. savın süsler, püsler ve hatta örnekler sanırsınız ki sağlam ve kesin bir söz söylüyor. Aksi halde zeki dolandırıcılar insanları nasıl avlayabilirler ki..

İddialar ve savlar ve tezler ve davalar isbat edilebildiği gibi bazen isbat etmeden ikna da edebilir. Sonuçta bu tespit ve isbat öyle bir SEPET'tir ki biz bunu dil olarak kafamızın üstünde taşıyoruz. Buna rağmen insan oğlu bunu bu çağda artık didik didik etmeye başladı.. bilimin işini bilime bıraktı.. felsefe şimdi asıl işi olan dil ile uğraşıyor. DİLBİLİM ve FİLOLOJİ.. artık filozofinin gündeminde.. bu işin resmisine filoloji diyorum siviline de filozofi.. Kafamızdaki bu sepeti retorik ve diyalektik ile öyle kullanabilirler ki kolaylıkla hakkı batıl.. batılı da hak gösterebililer. Bu durumda bize SEPET'i çalıştırmaktan başka bir çare kalmıyor.

Bu günlük bu kadar yeter.. saygılarımla.. sağlıcakla kalınız. Osmanziya 19.05.2023 02:59 Üçkuyular İzmir