Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya  
Mesaj icon Konu: neredeyiz Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3316

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: neredeyiz
    Gönderim Zamanı: Dün Saat 14:00
Eğer evren bu kadar büyükse, neden yaşamı destekleyen tek gezegen Dünya ve üzerinde bilinen canlılar olan tek gezegen? demiş Aybüke ÖZDEMİR.. dedim ki.. Evren büyük olabilir ancak HACİM olarak büyüklükten ziyade oran olarak YER'imize bakmak gerekiyor.. galaksiler ve atomlar arasında ORTA yerde bulunun insan yine ARA yerde bulunan HAYATI anlaması gerekir.. altında cemad ve cansız.. üstünde şuur ve akıl bulunan HAYAT SAHİBİ.. nereden gelip nereye gittiğini görmesi için AZICIK düşünmesi gerekir.. elbette göz ile bakınca tarassut edilecek sadece HACİM.. ancak akıl ile.. kalb ile.. ruh ile.. sır ile baktığından çok daha farklı görecektir.. diye düşünüyorum.

"Bir şehri mezarlığı yüz kere boşaltan ölümün elbette hayattan çok bir istediği vardır." deniliyor.. gerçekten insan doğum ile ölüm arasında ORTA bir yerde.. yani yer olarak.. yıl olarak.. mekan olarak.. zaman olarak ORTA yerde bulunan YAŞAM kendine optimum ve orta bir yol izlemeli...

OPTİMUM DENGE MODELİ sahibi Tamer Dövücü selam olsun.. kendisinin OPTİMUM DENGE MODELİ kitabını salık veririm.

Saygılarımla

Osmanziya 09.10.2024 üçkuyular İzmir 13:59
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3316

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 14:02


"Dünyada mekan ahirett iman" diye bir söz vardır halk arasında.. bunu gösterdim.. ŞİMDİ yahudi MEKANI almak için kavgasını veriyor.. biz de MEKANI kaptırmamak için kavgamızı vereceğiz.. Amma oturup KONUŞMAK daha akıllıca.. dil bulunuyor ve fakat akıl olmuyorsa.. konuşmanın da fazla bir yararı bulunmuyor.. neden ? bulunmuyor ve olmuyor.. çünkü ARANMIYOR...
Beşeri beşe ayırırım:
Aramayanlar
Arayanlar
Arayacak ve asla bulamayacaklar
Bulanlar
Bulduklarını olanlar.
Arama ve bulmada hızlı bir anlam sürücü ve kolay bir anlatım aygıtı olan YBA yani
Yöntem
Bilimsel
Analiz
Aramayanlar için elbette beş para etmez.. bu yüzden beşerin beşte dördü için bir anlam ifade etmeyecektir. Geri kalan beşte bir arayanlardan bir kısmı onu asla bulamayacaktır. Bu da kalan beşte birin beşte dördü olsa.. geriye kalan beşte birin beşte birinin bulması için yaptığım çağrılardan biri olarak burada YURDUN ve VATANIN önemi konusunda bir ÖRNEK tablo palaşıyorum.
MEKAN
VATAN
YURT
ORTAM
EV
BEYT
konusunda bir daha düşünelim..
Yer yüzünde üç mescid yani BEYT yani TAPINAK bulunuyor:
Kabe (MEKKE)
Mescid-i Nebevi (MEDİNE)
Beytülmaktis (KUDUS)
Acaba yer mi önemli.. yerdeki bina mı önemli.. binada oturam ADAM mı önemli ?
Yani güzel bir soru.. elbiseyi adam için mi feda edersiniz.. adamı elbise için mi feda edersiniz ?
Yani bu kadar açık ve seçik bir soru sorulmamıştır..
İşin doğrusu biçim ve içeriğin ikisini birlikte dengeli ve uyumlu bir şekilde korumaktır.. fakat ben kuvvetliyim.. ben akıllıyım.. ben imanlıyım.. deyip düşündüğümüz doğrulamak için ne yapmalıyız ?
osmanziya yontembilim.com



tablo'yu biraz açtık.. mekanın nasıl ve imanın nasıl olduğunu.. sonra dünyanın nasıl olduğunu.. dinin nasıl olduğunu..





Burada yukarıdaki tabloyu biraz daha açtık.. açıkladık.. anlattık ve aydınlattık.. kapalıyı açtık.. bilinenin bilinmeyenini açıkladık.. anlaşılmayanı anlatmaya çalıştık ve karanlık olanı böylece aydınlattık.. diyeceğim. Ancak siz her şeyi açık ve seçik ve ortalık aydınlık dedikçe.. dediklerimi ANLAMANIZ olası değil.. çünkü ancak KİRLİ olan temizlenir ve KARANLIK olan aydınlanır..

saygılarımla osmanziya

09.10.2024 üçkuyular izmir 14:05


Düzenleyen osmanziya - Dün Saat 14:05
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3316

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Dün Saat 21:51
Bu gün parkta kitap okurken Dalay Lama'nın arkadaşı olmak Erol EKİZ Bey ile tanıştım.. 84 yaşında uzun boylu.. mülkiye hariciyeden mezun ve babası CHP zamanında milli eğitim bakanlığında öğretmenlik yapmış ve eğitmenlik diploması vermiş bir zat.. kendisi batı kültürü değil özellikle doğu kültürü ve buda ve metitasyonlarıyla kendini yetiştirmiş ve islam batını ve ibni arabi vahdeti vucud kültürüne da vakıf değerli bir zat.. insanın bedenini bilmediğine dair acaib şeyler anlattı.. batı maalesef bunları bilmiyor ve doğu da öğretmiyor.. evren üzerine olan batı doğunun.. insan üzerine olan doğu batının tersine gidiyor.. Hilmi Ziya ÜLKEN hoca.. doğu yokluk ve telkin medeniyeti batı varlık ve irade medeniyeti derken bunu ifade ediyor.. bizde cehaletimizde boğuluyoruz. Osmanzmiya 09.10.2024 21:51     
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3316

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 00:12
Değerli Kardeşim Kadir AKTAŞ yazmış:

Soru ve yorum üzerine!
Karşınızda dünyanın en iyi öğretmeni olsa bile kendini öğrenmeye kapatmış birine hiçbir şekilde yardım edemez. Sadece o da değil. İnsan öğrenmek istese bile nereden başlayıp nasıl öğreneceğini bilemiyorsa konuyu yine kavrayamaz.
Zaman buldukça Chatgbt ile ingilizce öğrenmeye çalışıyorum. Karşımda her sorduğum soruya cevap verebilecek bir yapay zeka var ama ne soracağımı bile bilemiyorum bazen. Oysa soracak, öğrenecek o kadar şey varken ne soracağını bilememek tuhaf. Konuya girdikçe soracak bir şeyler çıkıyor ama öğrenecek o kadar şey varken sorduklarım devede bile kulak bile değil. Sadece bu konuyla ilgili de değil, her konuda her şey sorulabilir fakat birincisi onu öğrenecek meraka sahip olması gerekiyor insanın, sonra da soru sorabilmek için o konuyla ilgiki bir altyapısının olması gerekiyor. Eğer o konuyla ilgili temel bilgiler yoksa nereden nasıl bilemez insan.
Son günlerde beni düşündüren başka bir konuda herhangi bir konu hakkında kanaatimizi söylerken o söylediğimizin doğruluğuna olan inancımız beni şaşırtıyor. İhtimaller dahilinde değil de kesinlik ifade eden sözlerle ahkam kesiyoruz. Çünkü söylediğimizi takip edecek, bak sen burada bunu demiştin diyecek birisi olmadığı için bol keseden sallıyoruz galiba. Söylediklerinden sorumlu olanlar ise ihtimaller dahilinde konuşuyorlar. Örneğin bir doktor hastasının durumu için senin hastalığın kesin olarak bu, sonunda da bu olacak demez. Çünkü söylediklerinden sorumlu olduğunun farkındadır. Kanaatini değil, elindeki bilgilere göre konuşur. Hayır herkesin bu kadar bol keseden salladığı bir dünyada tartışmalar zaman kaybından başka bir şey değil bence. Eminim aynı konularda defalarca kez tam tersi fikirleri savunmuşluğumuz bile olmuştur. Fakat bunun biz bile farkında değilizdir. Çünkü verdiğimiz tepkiler anlık duygular tepkilerdir genellikle. Örneğin eğer bir kişiden hoşlanmıyorsak o konuyu negatif bir pencereden değerlendiririz genellikle. Eğer sevdiğimiz birisiyse o kişiyi haklı çıkartacak pozitif bir görüş ortaya koyarız. İçinde bulunduğumuz psikoloji bile yaptığımız yorumları doğrudan etkiler ama dediğim gibi geriye dönüp o düşüncelerimizi bilemediğimiz için aynı şekilde olayları yorumlamaya devam ederiz.
İyi geceler...

dedim ki:


Paylaşım için teşekkür ederim.. Engin NOYAN'ın bir programı vardı ve sloganı şu idi.. sormaz ki bilsin bilse sorar.. bilmez ki sorsun.. sorsa bilir.. yani bilinen ve bilinmeyen arasında gizemli bir ilişki bulunuyor.. ben bunu şöyle tanımladım; soru bilinendeki bilinmeyen.. yanıt bilinmeyendeki bilinen.. YBA ile nerede ise yirmi yıldır çağrı yaptığım halde.. insanlar bu soru ve yanıt gizemini merak ve meram etmediler.. oysa merak ve meramın ortaya çıkardığı IŞK.. iştah ve iştiyakın açtığı AŞK'dan geri kalmıyor. Saygılarımla. osmanziya






Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 00:18
IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 3316

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: Bugün Saat 00:24
ONİKİ BİN YILIK SÜNNETLİ HEYKEL BULUNDU


   Şanlıurfa'da göbeklitepe ve karahntepe'de yapılan arkeolojik kazı çalışmalarında arkeoloji dünyasını ve dinler tarihini sarsacak bir heykel bulundu...
M.Ö. 12000 yıllara tarihin 0 noktasında dünyanın en eski tapınak yerleşim bölgesinde, çıkan insanoğluna ait bulgular dünya tarihini yeniden yazılmasına bugüne kadar yazılmış ezber din tarihi ve insanlık tarihini alt üst ediyor...
Şanlıurfa'da karahantepe'de yapılan arkeolojik kazı çalışmasında sünnetli bir insan heykeli bulunması arkeoloji dünyasında şok yarattı. Bu çok değerli buluş dinler tarihini büyük ışık tutacak dinler tarihini yeniden yazılmasına vesile olacak karanlıkta kalmış dinler tarihini yeniden yazılmasına, çok önemli bulguların ortaya çıkmasına vesile olacaktır....
Bugün günümüzde İslam dünyasında yaygın olan çocuk sünneti Kur'an'da olmamasına rağmen İncil'de ve Zeburda olmamasına rağmen, sadece Tevrat'ta eski Musa Tevratın dan çocuk sünnetinin geçtiğini görüyoruz, dinler tarihinde ilk sünneti Hz İbrahim'in Sabi dini döneminde ortaya çıktığını söylenmektedir ama, bu İdda şanlıurfa'daki arkeolojik kazısında göbeklitepe ve karahatepe'deki bulguları ile çürüdü. Bu sünnetin kökeni ve Hz adem'den önce var olduğunu kanıtını ortaya koydu, bugün İslam dünyasında geleneksel haline gelen çocuk sünneti dinler tarihinin ta öncesinde Hz adem'den önce var olduğunu bu Anadolu kadim coğrafyasında arkeolojik kazısında çıkan bulgular ile gözler önüne serdi, Arkeoloji dünyası ve dinler tarihi şok eden bu gelişme karanlıkta kalmış dinle tarihine ve insanlık tarihine ışık tutacak büyük bir gelişme ve önemli bir keşiftir...
Bugün Anadolu coğrafyasında da İslam dünyasında çocukların sünnet edilmesi bu şanlıurfa'daki, arkeolojik kazısında, karahantepe'de M.Ö. 12 bin yıllara tarihlenen ve daha eskiye dayanan bu yerleşimde, penisi sünnet edilmiş bir insan heykeli bulunması, 12.000 yıldır bu coğrafyada aynı gelenek sürdüğünü bize göstermektedir. Dinlerin bugün ortaya çıkmadığını dinlerin insanoğlunun doğuşuyla başladığını ve Hz Adem'den önce de insanoğlunun var olduğunu kanıtlayan bu arkeoloji değerli keşifler, bugün yeryüzündeki semavi dinlerin ve mitolojik dinlerin M.Ö. 12.000 yıl önce de var olduğunu insanoğlunun doğuşuyla bu dinlerin var olduğunu kronolojik şekilde gelişerek günümüze geldiğini bu binlerce süreç içerisinde değişime uğrayarak farklı sembolik maskeler altında günümüze geldiğini kanıtıdır...
Bu arkeoloji kazıların insanlık tarihi için ne kadar önemli olduğunu bu buluşlarla görmekteyiz ondan dolayı Türkiye'de arkeolojik kazı çalışmaları hızlandırılmalı bu konuda destek sunulmalıdır insanlık tarihini gün yüzüne çıkartılmalıdır...

Aziz KUTLUAY paylaşimi



Bu paylaşım için dedimki:

Kültür başta dil ve din olmak üzere başka bileşenlerle ortaya çıkıyor.. örneğin bu gün dini bir kural olarak görülse de kökeninin daha derinde olduğunu anlaşılıyor.
KÜLTÜR tarih ile ortaya çıkan.. dil ile ortaya çıkan.. din ile ortaya çıkan.. yazı ile ortaya çıkan.. nesnedir.. ve bu tekerleğin icadi ile uygarlığı meydana getirmiş bir insani var oluştur diye tanımlanır.
Ancak bunun nereden geldiği ve nereye gittiği bilinmiyor bir soru hatta sorusaldır. osmaniya


Düzenleyen osmanziya - Bugün Saat 00:27
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk