Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: söz Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
mustafa
Üye
Üye
Simge

Kayıt Tarihi: 27-Nisan-2010
Gönderilenler: 81

Hak Puan : 0
Kidem : 5
OrtalamaHak : % 0
Irtibar :0

Alıntı mustafa Cevaplabullet Konu: söz
    Gönderim Zamanı: 18-Nisan-2017 Saat 01:36
SÖZ

SOZ dizini içindeki dosyalar


20170418_013616_SOZ.rar



Sözcükler attır.. üzerine binersin.. ya götürür ya düşürür..
Çünkü bizler
Seyr ü seferden olan MEMUR Passengers..
Seyr i sulukta olan MİSAFİR Yolcular..
Olarak
Yer Küresi denilen uzay gemimizde
Muhteşem ve Muazzam bir SEYAHAT
yapıyoruz.

Demek ki YER KÜRESİ.. en büyük sozumuz.. uygarlık en büyük sözümüz.. inaniyet en büyük atımızdır.
Bu gidişte hep evrenin içinde insanın yeri aranıldı.. belki bundan sonra insanın içinde evrenin yeri aranacaktır.. Biz bu işi sözü bindirmek ve indirmek ile açalım dedik.. ve ilk indirilen kitabın evren.. ikinci kitabın insan.. üçüncü kitabın Tevrat’tan Kur’an’a ZİKİR olduğunu ilan ettik.
Bu indirme ve bindirme yolculuğunda,
NESNELER kimselere indirilir.. download eder.. borular olurlar.
KİMSELER nesneleri bindirilir.. upload edilir.. barlar olurlar.
Ve tüm evren bir sicim yumağı halinde birbirine yüklenmiştir parçacıklar ve dalgacıklar halinde.. önce başlat sonra bitir yasasını çerçevesinde sorunluluklar ve sorumluluklar doğar.. geçim ve seçim ile… tüm etkileşim ve iletişimin.. bilişim ve bildirişimin girdi ve çıktısı.. algısı ve ayarı.. simge yüklemesi ve imge çözmesi SÖZ ile olur.

Sözler.. hem değişken taşır hem değer.. bu yüzden o bir taraftan ar ve harftir.. bir taraftan ad ve isim.. "AT" sözcüğü bu ikisini taşır.. "A" ar temeldir dersin "T" ad dahi taban.. ya da tersine. Yani dileyen birini diğerini ALT yapı yapar ve ve "L"nin oyununa gelir.. ve bir ömür seni bu diyaletik ile uğraştırır dil.. çünkü sen kötü ve kötüye kullandın..

Sözcükler.. hem yolcu taşır hem yük taşır.. çünkü o bir attır.. bir ömür boyu doğruyu arayıp bir türlü dürüst olamayan at.. her adın bir gerçeği vardır.. MUSTAFA seçilmiş demektir.. sözlük anlamıyla .. fakat bazen gerçeklere bile bir ad verilir.. örneğin Mustafa BUĞUÇAM.. özel ve olgusal anlamıyla o bir tin kimsedir ten denilen nesneye binen.. ki bu gibi özel adlar.. bir ömür kendi çocuklarıyla birlikte SÖZ çocuklarını da yetiştirirler..

Sözcükler çocuklardır.. topu topu bine kadar sözcük çocuğum var.. sözcükler ya bir kavramın terimi ya da bir konunun başlığıdır.. ben çocuklarımın kavram adını yöntembilim.. terim arını insanbilim ve konu başlığını islambilim koydum. Terimleri ve kavramları indirir ve bindirirken yaptığım IO(ay) in-put mantıksal verileri ve out-put fiziksel datalar.. byte’ler v karakterler.. zihnimizde donduğunda PUT haline gelirler.. sonunda TURP gibi bir sarayımız ve biz o sarayda kurduğumuz sanrılarımız her birimizin tanrıları haline getirir ve insanlar sayısınca “din” oluştururuz. Oysa dillerin birbirine çevrilmesinden ortaya çıkar ki tek bir dil vardır. Tek bir dil varsa müşterek tek bir din olmalıdır. İşte bu da bize yüklenen katı yöntem(usulün) ve kesin inancın (imanın) sorumluluğudur.. Bu birlik sırrı gereğince de insanları sayısında teklik sırrı doğar ve her birimiz ortak bir dil dolayısıyla ortak dinden sorumlu olduğumuz gibi ayrı bir yol ve yoluculuk nedeniyle kendi gidiş ve yürüyüşümüzden yükümlü oluruz. Fakat bu kadar açık ve seçik bir durum ve konum.. dil kötü ve kötüye kullanıldığından dünyayı ve dini daha karmaşık hale getirir.. nedeni kendi ördüğümüzü görmek yerine başkasının ördüğünü görmeye çalışmamızdır.

Ben koyarım.. çayı koyarım.. aslımı ve adını koyarım.. neslimi ve tohumumu koyarım.. terimi ve değişkeni koyarım.. kavramı ve değeri koyarım.. çoğu zaman soyar, oyar ve koyarım.. özneye yüklem koyarım.. soruya yanıt koyarım.. sava kanıt koyarım.. ve böylece AĞ’lara AÇ’ar ağaçlar yaparım.
Dişilimiz in-put soymak.. erilimiz out-put oymak ve medyamız süblime koymak ile iştigal ederiz çünkü en temelli işimiz..   çoğalma programların tabi eril ve dişi fişimizdir. Semiotik iletişim ve sibernetik etkileşimde zion yıldızı eğemen olduğundan ilim dedektörü ve irade reaktöre de mefluç olur.

Ve biz YÜPERMEN’lerin uykulama ve uygulamalarımızda bu tür yeme ve eylemeler ile öyleler ve oylamalar içinde en önemli oylama olan koymaya geldik.. erek ve amaç koymak.. bu bütün anlam ve amaçları yıkan ve kuran bir konuşlandırma.. konumlandırma ve konuşmadır.
Yaş-am am-aç’tır ya da değildir…
işte bu sözün şu kutsal sözden hiçbir farkı yoktur;
Allahü Ekber. Allah Büyüktür…

Çünkü önemli olan sözü doldurmaktır.. değer verdiğimiz söze girmektir.. indirdiğimiz ya da bindirdiğimiz ya da yüklediğimiz   söze binmektir..
Yoksa YARATAN söz olan sana ya da senin sözüne ne değer versin ki…

Yaşam amaç değildir deyip bütün tutum ve davranışlarında.. görüş ve yaşantılarınla.. yapıp etmelerinle.. kurup kılmalarında yaşamı amaç edinmişsen ve sözün YALAN ise söylediğin tüm sözlerin de bir değeri ve ederi.. anlamı ve anlatımı kalmaz.

Ve Böylece.. yaşam araçtır..
demeye gelmişsen şu sonu sana yöneltilir;
Yaşamın amacı nedir ?

İşte samimi ve ciddi her arayıcı bunu arar ve sorar;
Nereden geldik.. nereye gidiyoruz.. neredeyiz ve ne yapmalıyız…
Bu soruların yanıtı verildikten sonra sorulacak son soru:
Yanıtların yani savların kanıtı nedir ?

DİN bu sorulara ; geldiği günden beri hep aynı yanıtı vermiştir;
Allah’dan geldik.. ahirete gidiyoruz.. ibadet içinde adalet edeceğiz..
Bütün bunların kanıtı da Kitaplar ve Nebilerdir.
Dile birlikte dünyaya gelen DİL ise bu dinin verdiği yanıtları hep sorgulamış.. hep sormuş.. hep araştırmış ve bu güne kadar kendisinin dahi verdiği çeşitli yanıtların hiç biri ile ikna olmamıştır.

Sonuçta Merve Kavakçının Babasının dediği gibi nebiler musaddıkın (Birbirlerini doğrulayanlar) ve felsefeciler mükezzibin (birbirlerini yalanlayanlar) kalmışlar.. ümmet ise bu gün en büyük hadis olan Kur’anı hadisten ayırma yanlışı içine girmiştir. Oysa Kur’anın nakl-i sahihi perspektifinde tüm eski kitapları ve bütün hadisleri yeniden DEĞERLENDİRME zorunluluğunda ve ilahi ve semavi kitabi ve kudsi tek bir din ortaya çıkarmak durumundayız. Bu güne kadar bunu yapamamışsak bunun en birinci amile ORTAK bir dilimiz olmayız.. günlük dilin ve bilimsel bilginin üstündeki çok yanlı ve yönlü alanlarda.. insan..dil.. din.. felsefe.. hikmet konularında ORTAK BİR DİL kuramamış oluşumuzdur ki YBA böyle bir dile aday bir ad-aç’tır.

Şu da var ki BEŞERİYETİN yapısından çıkan MEDENİYET inşa edilmiştir.. Fünun ve Fukuh ile san’at ve Hikmet etkinlikleriyle.. türlü türlü bilimler.. türlü türlü disiplinler ile medeniyetin en yüksek eseri olan İNSANİYET yapılandırılmatadır.

Çok şükür.. biz yöntembilimsel analizin reklam ve progandasını BİÇİMSEL ve İÇERİKLİ yaparken bu yazdıklarımın ana hatlarını ve temel borularını ana tekerlerini ve dingillerini de İNŞA ettik.. ancak bunların hiç biri YÖNTEM BİLİMSEL ANALİZİN.. öğrenilmesi.. kullanılması.. yararlanılması.. yayılması ve yerleştirilmesi kadar önemli ve değerli kılmadım.. Çünkü bunlar benim ördüklerimdi.. yöntembilim.. insanbilim ve islambilim için.. önemli ve değerli olan her bir insanın.. bunu evren ilimleri ve insan ilimleri ve islam ilimleri yapacak insanlara bırakmadan kendilerinin örmesi ve görmesi .. kurması ve kılması idi.. yani dünyanın ve dinin arasında bulunan DİL’ine girmesi ve SÖZ’ün kapasını açması ve SÖZCÜK atını.. sarayını ve çocuğunu kendisinin bulması idi.. ancak insanların çoğu seksin sekere ve siyasetin mekeri içinde bulunduklarından üzerlerinde dönen tekerin farkında olamadılar.. beni yalnız bıraktılar…

Ne yapalım.. herkes yazgısını yaşar.. sözünün eri olamadığından kimse o söze girmek istemek.. ve bunda da elbette haklıdır.. kurtulmamış bir adaya kimse ayak basmak istemez.. ve denizde kalmak ile adaya çıkmak arasında bir fark yoktur çünkü.. hasbel kader çoğalma.. beslenme.. seslenme ve sevinme programlarıma uyarak kurduğu evlilik.. kurduğu iş.. kurduğu yaşantı üzerinde söze yabancı ve söz ona yabancı olarak yaşamının gereksinimleri peşinde sürdürür gider.

Kendim de dahil olmak üzere çoğumuz idelojimizin gücüne tapar ya da partinin gücünden korkarız.. şirket çıkarına banar ya da maaş çanakları yalarız.. çünkü gereksinimin önemini fazla büyütür.. arayışın değerini fazla küçültürüz.. bu nedenle sözünü (kelamın) gücünü gözden kaçırır (kalemin) sozun gürünü yitiririz. Malımız amelimiz.. emelimiz melimize karışır milleti ibrahimi yalnız bırakır.. ümmeti muhammedi garip ederiz.. ve böylece insaniyetimizle birlikte islamiyetimiz de gider.. elimizde Musevi.. isevi ve muhammedi teslimiyet kalır.. Budist ibadeti ve konfinçiyus adaleti dünyaya hakim olur.

Ve sadece yalnız bir AT.. boş bir AR ve taş bir AD olarak ölür..

Kordan.. körden.. hardan.. hordan.. sözden.. sozdan.. tozdan.. tözden.. közden.. pozdan.. dozdan ve kozdan yani kendinden ve beninden habersiz bir can olarak ve cananını bulamadan gider.

Allah bizim ve sizin akıbetini ve ahiretinizi güzel ve iyi etsin. Amin

OSMANZİYA
17.04.2016



IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk