Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Yöntembilim
 YöntemBilim Forumu | Yöntem Bilim | Yöntembilim
Mesaj icon Konu: bilimsel zihniyet Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: bilimsel zihniyet
    Gönderim Zamanı: 30-Mart-2021 Saat 15:12

 

BİLİMSEL ZİHNİYET



Bilimsel zihniyet ve bilimsel dil olan matematik günlük dilin ediniminden sonra onun mantığının tecrübe ile kaynaşmasından ortaya çıkar ki bu hilafet-i arziyye vazifesine taalluk eder. Böylece DİL fehim ve fünun haline gelirken ona eklemlenen DİN de hukuk ve fıkıh haline gelir. Fehim ve fıkıh fikri bir faliyet olarak manalar üzerinde tasaddur ve tasarruf etme kabiliyetini bir salahiyet ve selahiyet haline getirme muvaffakiyeti kazandığında çeşitli ana disiplinlerde ve mesleklerde ve bu günkü tabirle ana akımlarda böyle BİREYLER ortaya çıkar.



Bizde ilk dört beş yüz yıldan sonra bu HAZEM ve BURUNİ ve HALDUN ve SİNA ve FARABİ gibi dahilerin ırkı kesildi.. ne yazık ki çağdaş tefekkür ve hikmetin temellerini yani FELSEFE'yi başlatan ve aynı zamanda bitiren İMAMI GAZALİ oldu.. onun açtığ akıl ve kalb gözü ayırımı Pascal vastısıyla Kant'da Teorik (mantık) ve Pratik (meşiet) akıl oldu.. bu usul ve iman temelli bilgi ve değer ayırımını Mana-yı İsmi ve Mana-yı Harfi ayırımıyla başlatan İMAMI NURSİ de bir medrese hocası olarak tanınmaya mahkum edildi.



Böylece Nur mekteb-i irfanı da bir okul olmaktan çıkartılıp bir dini cemaat haline getirildi. Belki bu da yine İMAMI GAZALİ'de görülen yapan ve yıkan etkisinin bir benzeridir. Gerçekten zordur akıl ve kalbi dengesini bağdaştırmak.. hakikaten pek güçtür dünya ve ahiret ilişkisini intibakını kurabilmek.. kimseyi suçlamamalı.. eğer kolay olsaydı teklif ve külfeti kavuşturmak ya da mesail ve mesuliyeti barıştırmak.. imtihan ve müsabaka olmazdı...



Geçmişte ekonomik ve politik çıkarları dil ve din değerlerine alet ve paravana edilmesinin çağdaş yansıması emek ve özgürlük değerlerinin ideoloji ve partilere bayrak ve paratoner yapılması oldu.. sonuçta sorun müslümanda.. masonda ve marksistte değil insanda.. insanda cilvelenen esma kainatte tecelli eden hüsna ile birleşmez ve ahseni takvmde yaratılan beşerden ahseni amele doğru yol alan bir insan çıkmazsa olmazsa.. âdemin canavar hayvandan daha aşağı düştüğünü de olaylar gösteriyor.. bunu örtmek içinde onu maymun haline getiroyorlar.. fakat yine de umut kesmemek gerekiyor.. yaşamda birinin başladığını diğeri götürerek bayrak yarışını yürütüyor.. biten ve eskiyen islamiyeti yenilenen bir insaniyetle eskisinden daha güçlü başlatmak gerekiyor.. aksi halde ezberleri yinelemenin kimseye bir yararı olmuyor.

Bilgi, sevgi, saygıyle sağlıcakla kalınız. Osmanziya 30.03.2021

 

 

SÜREÇ

 

Geçmişe özlem.. yaşlı olarak kaçınamadığımız.. gençliğimizde kaçırdığımız fırsat.. ilkbahar ve yaz ve sonbahar ve sonunda kış.. her biri bize ayrı bir güzellik sunduğunu fark etmeden yeniden ilk bahara dönme isteğinin bir açıklaması var: Dünyadan daha güzel dünyaya kavuşmak.. biz buna fenadan sonra beka.. uladan sonra uhra ve dünyadan sonra ukba.. fakat bu hayırlı neticeden de kazandığımız sebebler yüzünden uzaklaşmak isteriz.. acaba sorun bu sebeb ve sonuç ilişkisini yanlış kurmadan olabilir mi ? neden ve netice.. sebeb ve sonuç.. SEBEB ve NETİCE.. belki buna SÜREÇ ve SONUÇ desek.. süren uçları bu dört mevsimde değil perdenin ötesinde birleştirsek.. belki o zaman kendimizi daha açık ve seçik görebiliriz.. diye düşünüyorum.

 

SUSMA

 

Dalay LAMA "Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin amma dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin." demiş.. gerçekten Seslenmek güzeldir.. susmak ise ondan daha güzel.. bu yüzden atalarımız söz gümüşse sükut altındır demişler. Şimdi biz bu konuşmayla eskiden bilinenleri yineledik.. peki buna ne ekleyebiliriz ? Biririni yiyen çoğalma.. beslenme.. seslenmeden sonra SEVİNME'nin gelmesi için SUSMAMIZ gerektiği.. aksi halde zaten konuşma ve seslenme.. söyleme ve dinlemeden ibarettir. Susma daha derinede olan tahiyyat-ı mübarekenin bir yansımasıdır.

HİKAYELER

Antropsentrizm ile antroformizm.. arasındaki farkı aradım.. insan merkezcilik ile insan biçimcilik acaba bir temsil (anoloji) ve teşbih (metafor) farkı olabilir mi.. insan hakikatlerini hep insan merkezinden.. insan hikayelerin hep insan biçiminden.. yapmak zorunda mı ? Sonra zihninde bu hürafe ve hakikatlerle ile hikaye ve ustureler karışarak bizim ütopya ve cennetlerle bezeli ideal ve umutlarımızı mı oluşturuyorlar.. bu durumda bizim hırsı hayat ve hıfzı hayat gibi dilin usulüne ve dinin üslubuna dayalı iman şuurundan başka bir dayanağımız kalmıyor.. ancak insan somut öyküleri ve romanları ve filimleri de bırakamıyor. Aslında geceler ve rüyalar.. bunlar için yeter ve artar bile.. ama yine de çoğumuz ben dahil filimlerden kurtulamıyoruz.

 

IP
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2554

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Gönderim Zamanı: 30-Mart-2021 Saat 15:22
PORTRELER 4 -> EL BİRUNİ( Medeniyet ve İnşa face gurubundan Recep AKIL)
Ebu Reyhan Muhammed bin Ahmed el-Biruni, 973 yılında bugünün Özbekistan’ı sayılan Harezm’de doğdu. Bilim konuları ile ilgili ilk eğitimini bölgenin hükümdar ailesinden olan Ebu Nasr Mansur’dan edindi. Ebu Nasr Mansur, seçkin bir matematikçi ve gökbilimciydi. El-Biruni’ye Öklid geometrisi ve Batlamyus astronomisini öğretti.
11. yüzyılın önemli Müslüman hükümdarlarından Gazneli Mahmut Hindistan’a yaptığı seyahatlerde El-Biruni’yi yanında götürdü. El-Biruni, 1017-1030 yılları arasında Hindistan’da yaşadı ve bu dönemde meşhur kitabı Kitab’üt-Tahkik Ma li’l-Hind’i yazdı.
Yunan filozoflarından Aristo, Arşimet ve Demokritus’un çalışmalarından etkilenen El-Biruni, bilimsel çalışmalarına 17 yaşında başladı. Güneşin yüksekliği ve şehrin boylamını hesapladı. Güneşin hareketlerinden, mevsimlerin ne zaman başladığını belirledi. Dünyanın çapını, bugünkü değere çok yakın olarak buldu. Jeodezi* biliminin kurucusu oldu. Hindistan’dayken öğrendiği trigonometrinin astronomiden ayrı bir bilim olarak görülmesi gerektiğini savundu. Trigonometrik fonksiyonlarda yarıçapın birim olarak kullanılmasını önerdi.
El-Biruni, astronomi ve coğrafya ölçümleri için birçok alet geliştirdi. Ne yazık ki geliştirdiği ölçme aletlerinin birçoğu zaman içerisinde kayboldu. Sadece piknometre, mekanik usturlap ve bazı harita projeksiyonları günümüze kadar ulaşan ölçme araçları oldu.
El-Biruni, aynı zamanda çok iyi bir ansiklopedi yazarıydı. El-Asar’il-Bakiye an’il-Kuruni’I Haliye isimli kitabında Orta ve Yakın Doğu’da kullanılmakta olan takvim sistemlerini gösterdi. Hindistan’ın erken ortaçağ bilimlerini betimleyerek, matematik, astronomi ve astrolojinin temellerini anlattı.
El-Kanunü'l-Mesudi kitabı ile ayrıntılı bir matematiksel coğrafya eseri yazdı. İstihrâc el-Evtâr fî Dâire isimli kitabında Orta Asya’nın topografyasını belirledi. Kitabü’I Cemahir fi Ma’rifeti Cevahir’de 50’nin üzerinde mineral, maden, metal, alaşım, porselen gibi maddeler hakkında detaylı bilgi verdi. Kitabında, her bir maddenin, maddeleri birbirinden ayırt etmeye yarayan özgül ağırlıklarını gösterdi.
Ömrü boyunca incelediği bitkileri Kitâbü’s-Saydele isimli kitabında listeledi ve doğal ilaçların hangi hastalıklara iyi geldiğini kapsamlı bir şekilde anlattı.
Newton’dan 700 sene önce, Newton’un matematiksel olarak ispatladığı yer çekimi kuramı üzerine ilk fikirleri El-Biruni ileri sürdü. Geliştirdiği teleskoplar ile gözlemleri sonucunda, gezegenlerin güneş etrafında döndüğünü doğrulayan Galileo’dan 600 sene önce, ‘dünyanın döndüğü’ fikrini El-Biruni savundu.
Dünya dönüyorsa, ağaçlar ve taşların neden fırlamadığı sorusuna, merkezde bir çekicilik olduğu ve her şeyin dünyanın merkezine düştüğü cevabını verdi. Kuzey, Güney, Doğu ve Batı’nın farklı noktalarda buluştuğunu; denizlerin ardında bir karanın bulunduğunu (Bugünkü Amerika) öngördü.
El-Biruni, 1048 yılında 75 yaşındayken vefat etti. Kendisinden çok sonra gelen Newton, Toricelli, Copernicus, Galileo gibi bilim adamlarına ilham kaynağı oldu. Türkçe dâhil 15 dilde yayımlanan The UNESCO Courier dergisi, 1974 yılında çıkardığı sayıyı El-Biruni’ye ayırdı. El-Biruni’yi “Binlerce yıl önce, Orta Asya’da yaşamış evrensel deha” olarak tanıttı.
__________________________
* Jeodezi, yeryuvarının modellenmesiyle, yeryuvarında ve dış alanında dört boyutlu presizyonlu koordinat sistemlerini tanımlayan, referans ağlarını oluşturan, mekânsal bilgileri bu ağ ve sistemlerle ilişkilendiren ve zamanı bağlı değişimlerini izleyen ve genel anlamda yerkürenin şeklini tespit ve yeryüzünü ölçme işlemlerini konu edinen bir bilim dalıdır.
Haritacılık ve topografyanın da ilkelerini içerir. Bölgelere göre değişen yerçekimi ve ayrıca dünyanın dönüşü, kutupların durumu, gel-git gibi zamana bağlı olarak farklılık gösteren olaylar jeodezinin inceleme konularıdır. Derleme: Recep Akıl 08.03.2018
- Edindiğin bilgiler, giysilerine benzememeli, sen yıkanırken akıp gitmemeli. -> El-Biruni



Düzenleyen osmanziya - 30-Mart-2021 Saat 15:23
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk