Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: ahlak Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2653

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: ahlak
    Gönderim Zamanı: 11-Mart-2022 Saat 18:57

AHLAK


DÜZELTİLMİŞ: Bu yazıyı okuyunca diyecekseniz ahlak bununu neresinde.. fakat unutmayalım ki ahlak önce ilim ve irfanda başlar.. kendini ve başkasını bilmekle başlar.. AHLAK öğrenmeyi öğrenmekle sürdürülür... AHLAK insanın kendini idaresi başkasının terbiyesidir.. başkasını idaresi kendisinin eğitimidir.. biz terbiye ve idareyi ayırmışız.. ilim ve irfanı ayırmışız.. lakin bunlar bir birine öyle kaynaşmış ki terbiye ve idaredeki AHLAKI.. ilim ve irfandaki HİKMETİ göremez olmuşuz.


İLİM her şeyi bilmek değil.. her işte bilmek “y” OLAY’ından ve bilgi “x” VARLIK'ından ibaret değil.. fakat biz bilgi bilmeyi KOLAY hale getirecek yollar bulmuşuz.. oysa BİLGİ hem bir DİL hem bir DİN hem bir KÜLTÜR olgusu olarak karmaşık bir iştir.

Bir gün sordular “esir”den yana olanlar neredeler ?

Dedim ki bu gün kuramsal olarak ÇEKİM olayından ve ESİR varlığından bahsedilir.. hem de makul ve mücerreb bir şekilde.. fakat KESİN olarak her ikisi de saptanamamış... Bu yüzyılın başından beri Einstein ve Planck çekişmesi halinde MAKRO   yıldızlar dünyasına ilişkin DETERMİNE izafiyet kuramı ve istatistik MİKRO atom dünyasına ilişkin İSTATİSTİK kuantum kuramı at barışı yarışı halinde ilerliyorlar. Şimdi bu fiziksel kuramları birleştiren SİCİM kuramı matematiksel bir hayale dönüştürülmüştür. Aklın görüşüz boş matematiği ile   fiziğin çekim veya mekaniğinin kör deneyimi.. arasındaki ontolojik BOŞLUK.. bir türlü kapatılamamaktadır.

Şu da var ki akıl ve deneyimin kendisinin de bir BİLGİ olduğunu düşündüğünüzde işler daha da karışır. Her ne kadar bizler kafamıza hikaye ve hakikatı, karışımızıa bilimsel ya da dinsel bilgiler ne gelirse.. DOLDURMAYA pek meraklıyız.. lakin SÖZ'lerin taşıdığı bilgi ve değerlerin sağlam ve sağlıklı olması konusunda pek de duyarlı değiliz.. bak bir de işin içine DEĞER girdi ve işler karıştı.. bilgiyi değerden ayırmak.. ilim irfandan ayırmak.. için bir ömür verdim.. fakat sanırım kafam biraz kalın olduğundan.. tamamiyle ve kemaliyle anlamış değilim.

Face beni buraya çağırdı.. az önce bende geldim.. bakalım burada ne kadar bilimci ve dinci var göreceğiz.. BİLİMCİ hikmet yapmayan bilimsever.. DİNCİ ahlak etmeyen dinsever demektir.. bilimi ve dini SEVMEK güzeldir her ikisi de fakat ortaya hikmet ve ahlak konulmadan ham bilgi ve değer.. hazmı zor bir yemeğe benziyor.

Ancak sonuçta hiç birimiz MÜKEMMEL değiliz.. tek faziletimiz de mükemmeli aramak.. bu yüzden böyle birbirimizin gevezeliklerine katlanıyoruz.. bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kalınız. [OZO]


BAŞKA İNANÇLARA SAYGI

Bir arkadaş.. “karşı” tarafına çatmaya başladı.. dedim ki başka inançlara, ne kadar saçma olursa olsun.. saygı duymayanlar aslında kendine ve insana hürmet etmeyenler olur.. fakat bunun farkında olamazlara bencilliklerinin gereği olarak.. "ben" öyle bir noktadır ki tüm akılsızlık ve ahlaksızlıkları başkasına verir kendine almaz. Bu ne kadar gerçekci olacaktır ? O da her kültürlü ve normal insan gibi bilimin paradigmaları ve dinin doğmaları dışında ön yargılarının ve saplantılarının etkisiyle var sayımlarında tutarsızlık ve ön görülerinde yanlışlık barındıracaktır. Uygarlığımız..   bu saydığım dört noktayı.. ön yargılar ve saplantıları.. paradigmalar ve doğmaları.. arıta arıta bu güne kadar geldi.. Bundan sonrada böyle ilerleyeceğiz. Bu nedenle bu gibi insanlara fazla takılmadan.. biz istikameti bozmadan.. ileri gitmeliyiz. Zorluklara kolaylık.. sorunları çözüm.. sorulara yanıt bulmalıyız.


SORUNU YÜKLENMEK

YAKINMAK sadece sorunları saptar.. çözüm getirmez. Elbette bir ZORLUĞU yenmek ve kolaylaştırmak için önce vizri.. usru.. suubeti.. müşkilatı.. zecri.. cebri.. vesair zorlukların SORUNLAR haline getirilmesi gerekir.. yoksa sadece onlardan şekva fazla bir işe yaramaz.

Şikayet ve yakınmadan fazla bir iş yapmak için zorlukların çevrildiği sorunları SORULAR haline çevirmek lazım gelir.

Bundan sonra sorular yanıtlara çevrilerek ilk aşama geçilir. Sonra bu yanıtlara göre sorunlara ulaşır.. bu sefer bu soru ve yanıtlara göre elde edilen BİLGİ, GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERLE sorunların çözümlenmeye çalışılır.

Demek ki soruların çözümünde ilk aşama sorundan YAKINMAK yerine sorunu çözmeyi YÜKLENMEK gerekiyor: Yüklenmeye geçtikten sonradır ki yukarıda belirttiğim sorun ve soru ile yanıt ve çözüm aşamaları ortaya çıkacaktır.

BAŞTAZorluk >>    Sorun >>    Soru >>   ORTADA Yanıt > >   Çözüm >> Kolaylık SONDA

İşte bu durumların her birinde akl etmek ve DÜŞÜNMEK devreye giriyor.. zaten bu yüzden pek surenin başlarında sonraların efelata'kilun.. efelayetefekkürun.. yani akletmiyor musunuz.. fikr etmiyor musunuz.. diye uyarılar yapılıyor.


Şimdi bu akletme ve tefekkür etme işine kendimizden girişelim. önümüzde sıralanan.. ÇALIŞARAK okul bitirime.. diploma alma.. ÜRETEREK iş ve güç bulma.. para kazanma.. BAŞARARAK aş ve eş bulma.. gibi KENDİ SORUNLARIMIZDAN işe başlamalıyız. Bunu yapabilmek içinde.. tembellik, bencillik ve uyumsuzluk gibi iç sorunların hakkından gelmeliyiz. Bunun için çeşitli kişisel gelişim kitaplarından yararlanılabilir.

ÇÖZÜMÜ BİLMEK YETMİYOR

Sorunu çözmek için sadece çözümünü bilmek yetmiyor..
alışkanlik ve koşullanmalarimizi kırabilecek kadar sevgi ve samimiyet..
alışkınlık ve kural-lanmalar- ımızı kurabilecek kadar istek ve ciddiyet.. dahi gerekiyor.


( Yapmak = bilgi + sevgi + istek ) denkleminde her bir bileşenin alt faktor ve aktorlerinbb yasalarını ve yasaklarını ve Kararlarını nazara aldığımızda bundan olumlu bir sonuç ve başarılı bir ilerlemenin kolay bir iş olmadığı.. kendiliğinden ortaya çıkacak ve kalitenin tesaduf olmadigi anlaşilacaktir.

Sonuçta iş yine de bir denklem eseri olmuyor.. butun bileşenleri bir araya getirdiğinizde çoğu zaman toplamın sonucu ortaya çıkmıyor. ÇÜNKÜ denkleme ayrıca bir de ŞANS faktörü ya da aktörü ya da sektörü hatta başka bir vektörü de eklemeniz gerekiyor. Öyle ise tam denklem şu:


Yap = bil + sev + iste + şans


Işte bundan dolayi biz müslim.man'lar işe "bismillah" diye başlar.. "lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" diye girişir.. sabır ve namazla Allah azze ve celle den yardım isteriz.

Çagımizda müslimler bu işi yapıyoruz lakin "man" olmanin gerektirdigi istegin ciddiyetini.. sevginin samimiyetini.. bilginin ve degerin saglam olmasinin ve saglikli bulunmasinin icabini yerine getiremiyoruz. Üstelik şans faktörünün rizikosu olan.. samimiyette safiyetsizlik.. ciddiyette halisiyetsizlik ile müslim " SIFATINI bile yitirebileceğimizin ayırdında değiliz.


Bu yazıyı bir arkadaşıma gönderdim, dedi:
uuf okurken öyle yoruldum ki yine de az birşey anlayabildim.
Kısa ve öz yazsan belki de daha iyi anlardım. Teşekkür ederim


dedim ki:

Kısa yazmak san’atır.. ve öz yazmak hikmettir.. iki de zor bir iştir.. ancak anladıklarını eleştirir ve anlamadıklarını sorarsan.. boşa okumamış olursun.. ancak doğru bilinenleri eleştirmek ve bilinenlerden soru çıkarmakta kolay bir değildir.. yine de denemeye değer.. çünkü bir işe girişmeyince.. bir deneyime başlamayınca.. bir yanlışla karşılaşmamak.. olası değil.. böyle olmayınca öğrenme denilen süreç ortaya çıkmaz..

Bilgi, saygı, sevgi ve sağlıcakla kaliniz.

11.03.2022 Üçkuyular.. İZMİR

IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk