https://www.yontembilim.com/forum/forum_posts.asp?TID=1781&fbclid=IwAR1pG0nwgPNxE17HtD71FNzO_e8s5ot5cjcSZo3l2kjZWVcZZ0Vlmb36Mmg

bu linkte ATATÜRZ VE BEDİUZZAMAN başlıkla yazımız bulunuyor..


Onünuze bakarsaniz ardiniza bakmazsiniz.. sağiniza gorurseniz solunuzu gormezsiniz.. aynen dunya ve ahirete birlikte bakamadigimiz gibi.. manayi harfiyi.. manayi ismiyle beraber goremedigimiz gibi.. bu yuzden nebiler ve dahiler ayrı düşmüsler.. veliler ve deliler ayri düşunmuşler.. BUNDAN SONRA bu ayriliklar ve gayriliklar kesin ve keskin olmayacak.. benlik etkisini ve bencilligimizi tepkisini bileceğiz..



50 yol sonra..

Olmasi gerekeni Bilgi toplumu ve Hukuk Devleti ülkusu olarak dillendiriyoruz.. sorun kuresel ise çözum bireysel diyoruz.. sorun ile çozum arasinda DEGISIM.. kuresel ile bireysel arasinda ULUSAL.. diyerek TOPLUMSAL DEĞIŞIME umut bağliyorum.. hatta bunu kitabini (prof. Emre KONGAR) yaziyoruz.. askeri.. politik.. ekonomik.. sosyal.. külturel yapilar arasinda.. yukaridan aşagiya inişin HIZLI.. aşagidan yukariya çikışin YAVAŞ.. oldugunu biliyoruz.. bu ilişkiyi.. içerideki deki YAVAŞ çikişı (100. yıl) ile dışaridaki HIZLI inişi (Israil terorü) birlikte düşunur ve 80 yıl sonra 3.bir dunya savaşinin arifeşinde oldugunu var sanirsak..

50 yıl içinde (sonra) ne olabileceginin vizyonunu ön gorebilir mi yiz..
DUNYANIN koşullarini düşunebilir mi yiz.. DININ kurallarini koyabilir mi yiz..
Dunyayi belirleyen ve dini tanimlayan DILIN anlam surucusunu ve anlatim aygitini hayal edebilir mi yiz ?

Bunlar çok uçuk sorular.. geçmisin anilarinda yaşamasi gereken 70 sine varmiş birisinin 50 sene sonrasini sormasi da ayrıca bir gariblik.. bunlari dillendirmem de başka bir kustahlik.

Bununla beraber sizde bilirsiniz insani bilmenin yolunu biliyorsanız böyle soruları sorabiliriz.. çünku onun resmini yapariz.. Paylaştığım bu resim bana umut veriyor...
Saygilarimla.

Osmanziya 28.10.2023 Üçyol Izmir

Tamer DÖVÜCO paylasimi
Cumhuriyet’imizin 100. Yılı
Parçası olduğunuz bir şeye dışarıdan bakıp objektif yorum yapmak çok zor. Bunu sade bir şekilde yapmak daha da zor…
Son yüz yılda herhalde en çarpıcı değişim dünyanın değişim hızındaki artış oldu. Milattan 1923 yılına kadarki değişimden daha fazlası 1923-2023 yılları arasında oldu…
İnsan değişti. Toplumsallıktan bireyciliğe doğru hızlı bir geçiş devam ediyor…
Bilgiyle ilişkimiz değişti. İnsanlık olarak bilgi üretme hızımız bilgiyi hazmetme hızımızın üzerine çıktı…
Aile değişti. Kalabalık ve birlikteliğin aidiyet ve güvenliğinden uzaklaşmış, küçük ve ayrışmış bir yapıya dönüştü…
Ekonomi değişti. Dünyada sanayi devrimi yerini endüstri 4.0’a bırakırken, Türkiye yarı sömürge ekonomisinden farklı dönemlerdeki pek çok ekonomi modelinin bir arada ama uyumsuz olarak yaşandığı bir modele geçti. Bu model esnek ve yaratıcı ama aynı zamanda verimsiz ve sürdürülmesi zor bir model…
Sosyal yapı değişti. Bireysellik, globalleşme, kentleşme, göçmenler ve siyasi kutuplaşmalar nedeniyle çatışmacı bir modele dönüştü. Eskiden toplumsal çeşitlilik ve farklılık sinerji yaratırken şimdi karmaşa ve çatışma yaratıyor.
Sosyal sınıflar, kadın-erkeğin rolü, yaş gruplarının davranış şekilleri değişti…
Bu listeler daha da uzatılabilir…
Değişim yaşamın olmazsa olmazıdır ama hiç bu kadar hızlanmamıştı. İleride daha da hızlanacak gibi görünüyor…
Cumhuriyeti kuran kadrolar çok zorluklar içinde akıl ve vicdan tutulması yaşamadan o koşullar için en optimum düzenleri tartıştılar, deneme-yanılmayla keşfettiler veya dizayn ettiler. Üstelik de bunları sosyal, ekonomik, siyasi, eğitim, sağlık, askeri vb. pek çok açıdan entegre olarak uyguladılar…
Ancak kurucu lider Atatürk sonrası önce duraklama sonra bozulma dönemleri yaşandı. Kurulan bu sistemler bir taraftan iç gel-gitler bir taraftan dünyanın hızlı gelişimi içinde vizyondaki hedeflerin uzağında kaldı…
Şu anda günü kurtarmaya çalışan bir Türkiye var elimizde…
Bir sonraki yüzyıl için neler mi lazım?..
-Yeniden akıl ve vicdanı öne çıkararak başlamak lazım…
-Sosyal yaşamda her alanda ben-biz dengesini oluşturmaya çalışmak lazım…
-Ekonomide üretim-istihdam dengesini temel alarak kurumsal-durumsal-yaratıcı yönetim sistemlerini birlikte ve entegre olarak uygulamak lazım…
-Fonksiyonellik ve verimliliği insan faktörünün kalitesini ve ilişki ihtiyacını göz ardı etmeden geliştirmek lazım…
-Dış politikada “yurtta barış dünyada barış”a geri dönmek lazım…
-Olaylara günlük tepkiler veren değil, sistemleri anlayan ve geleceği öngörerek önceden hazırlanan vizyoner liderlik lazım…
-…
Yani çok şey yapmak ve onları da doğru yapmak lazım…
Bunları da birbirimizle savaşmadan birlikte yapmak lazım…
Yani akıl, emek, yürek ve zaman lazım…
Keşke gelecek nesillere bundan daha iyisini bırakabilseydik…
Sevgiler. Tamer