Google yukarıda resmi bu gün kullanmış.. kadınlar gününe her renkten kadınlar.. zencisi beyazı.. yaşlısı genci.. yoksulu zengini.. örtülüsü açığı.. Acaba bu kadınlar gününe EMEKÇİLİK ve emekçi kadın güne adı takan kim ?
Kadın
erkeği kuşatmış..
ENLEM olarak anası o, kızı o, BOYLAM karısı o, kardeşi o..
ERKEK sayfasının satırı ve sutununda kadınlardan başka kim var ?
Amma insan
öyle bozuldu ki
kadın tarafı bozuldu feministlik,
toplum tarafı bozuldu
komünistlik
yapmak zorunda bırakılıyor insanlar..
artık böylece birey birey
değil, erkek te erkek olamıyor...
çünkü İNSAN eril ve dişil ile birey ve
toplumdan ibarettir
.
Sevgililer
günü diyorlar acaba evli olan hanımlar özel bir günle anılmaya layık değil mi ?
Oysa bir tek kocanın kahrını çekmekte onlardan daha KAHRAMANI var mı ?
Emekçi kadınlar günü diyorlar acaba tüm yetişkinler üzerinde emekleri olan
ANALAR emeksiz mi ?
Kadına pozitif ayrımcılık yapalım, tamam yerden göğe kadar hakları ezilen
kadınlarımızın.
Kadının en büyük işi kocası, en büyük yükü çoçukları ve bu iki büyük yükü
varken
bir de çalışmak değil çalıştırılmak zorunda bırakılıyorsa erkeklerle eşitlik
gazı verilerek
sonuçta olan kocaya, çocuğa ve kendine oluyor.
Kadınlarımızı okutalım, öğretmenlik, polislik, yönetcilik, hakimlik ve hekimlik
ve sair ihtiyaç olan konularda
çalışsın ve isterse profesör olsun.. yeter ki ihtiyaç yoksa çalışmaya
"mecbur" bırakılmasın.
Bu vesile ile internette dolaşın şu sözü hatılatıyım:
Kocayı bulunca feministlik,
parayı bulunca komünistlik
ve hocayı bulunca agnostiklik kalmaz.
Herkese ve özellike bu gün vesilesiyle
emekçi ve emekli tüm kadınlarımıza
Saygılarımla
Demişim
bir bayan yazımı eşitliğe aykırı bulmuş, bunun üzerine de dedim ki
Dikkat
ederseniz "mecbur" bırakılmaktan söz ediyorum. Kadınlar
çalıştırılmasın demiyorum.
Mecbur kalırsa elbette helal rızkını arayacaktır.
Mecbur kalmazda mecbur "bırakılır"sa... illa ki çalışmak zorunda
kalacaktır.
Zaten çağdaş uygarlığın arkasındaki karanlıkta bu suretle onun
"ev"den kopmasını istiyor..
Böylece ailenin bütünlüğü ve bunu sağlayan erkeğin merkezi konumu,
olmayan "özgürlük" adına bozuluyor ve insan soyu tehlikeye düşüyor.
Eğer insan tarlalarını bulamazlarsa sonumuz karanlık..
Bunun uzun tahlilini yapmak için bu yanıt yeterli gelmez ama şunu söyleyeyim..
sayısız koşullara ve kurallara yani evrene ve topluma DOĞUM insanı, isterse bu
erkek olsun, ÖZ-GÜR bırakmaz..
ÖLÜM'e mecbur olmaktan öte mahkum olanda "ölüm-süz" olamaz.
Dikkat edin sol görünün ve sağ duyunun çelişkisi,
bu bulunamayan "özgürlük" olamayan "ölümsüzlük" ekseninde
yatmaz mı ?
Dünya ne kadar boş işlerle uğraşıyor değil mi ?
Şaşılaclaktır ki bu eşitlik, özgürlük ve ölümsüzlük hadi dörtleyelim
"ölümlülük" (*)
ki sonuçta hepsine yapıştırılacak son yargı YOKLUK'tur.
Evrende hiç bir yerde eşitlik yok.
Hatta bir sodyum atomu başka bir soydum atomuna benzemez.
Ayniyet ve musavat insanın kafasındaki boş ilkeden başka bir şey değildir.
Yukarıda söyledim.. koşullara zecren bağımlı ve kurallara cezren bağlı insanın
gürünün öz olması olanaksız.
Öyle ise bu "ideal"lerin realitesini görelim ve ondan sonra bunlara
daha rasyonel temeller arayalım.
Yoksa dini veya ideolojik savları seslendirmek, başlatılan önceliğimizin
bitirilişinin sonuna yani kabire kadar devam eder.
OSMANZİYA
(*) Öz olarak ölümlü de kalamıyoruz.. çünkü kaldırılıp hesaba çekiliyoruz.
Öz olarak Ölümsüz de olamıyoruz çünkü Yaradan isterse
bu "önce başlat sonra bitir" yasasını ancak kendi dilediği kadar,
yani ahireti, sürdürür.
Not: Düzeltilmemiş yaz ütüsüz elbiseye benziyor. Buruşuk önceki yazım için özür
dilerim.
Düzenleyen osmanziya - 08-Mart-2013 Saat 21:43