Anasayfa | Işımalar | Osman Ziya | İfade -i Meram | Yöntem Bilim | İnsan Bilim | Din-Fen | BTÖ | Yazılar | E-Posta |

  Aktif KullanıcılarAktif Kullanıcılar  Aktif KonularAktif Konular  Forum Üyelerini GösterÜye Listesi  TakvimTakvim  Forumu AraArama  YardımYardım  SkinsSkins
  Kayıt OlKayıt Ol  GirişGiriş
Dünya
 YöntemBilim Forumu | Genel | Dünya
Mesaj icon Konu: dunya nereye gidiyor... Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Yazar Mesaj
osmanziya
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye


Kayıt Tarihi: 12-Temmuz-2010
Gönderilenler: 2724

Hak Puan : 5
Kidem : 6
OrtalamaHak : % 50
Irtibar :2

Alıntı osmanziya Cevaplabullet Konu: dunya nereye gidiyor...
    Gönderim Zamanı: 14-Haziran-2014 Saat 21:51
Dünya nereye gidiyor.. face verdiğim cevapları bir belgede topluyorum.. sonra bunları böyle toptan yayımlıyacağım.. acaba bununla yazarlığa yelken mi açıyorum.. hayır... Çünkü kendisi daha gelmediğinden yöntembilimsel analizin reklam ve propagandaya ve bunun için böyle düz yazılara gereksinim var.. arayı soğutmayalım.. belki bir süre sonra face deki yüzümüzü de donduracağız..

MURAD

Allah ne muradın varsa versin.. amin. Ancak yine de hayırlısı ne ise onu versin. Çünkü ayetle sabit hoşumuza giden çok şey var.. bizim için zararlı.. hoşumuza gitmeyen çok şey var bizim için yararlı.. örneğin fakirlik.. hastalık.. yaşlılık.. ölüm.. bunlar doğrudan istenilmez fakat gelince bu yoksulluk ve yoksunluklar YOKLUK kapısı açarak VARLIĞIN kadrini.. kıymetin.. nimetini.. değerini bildirirler. Şükür yanında SABIR hazinesinin kapısını ardına kadar açarlar. Sağlıcakla kalın.

MAKİNE

insan ve makine ile yazılım ve donanım interaktifi bir süreçtir.. bu dörtlünün bulunduğu her yerde her aşama doğan sorunlar her biriyle ilgilidir demektir.. yanları "insan ve alet" (makine, yazılım, donanım)'e indirgeyerek ve bu yanlardan birini örneğini insanı ya da aleti öne alarak veya üstün tutarak sorunu çözemezsiniz. Bunun en belirgin örneği "insan ve dil" ilişkisidir. Dil çok karmaşık bir alettir. Kişi onunla dünyasını da inşa eder, dinini de imar eder. Doğrudur.. insan aktörü.. system faktörünüden de yöntem faktöründen de önemli bir "xtör"dür ancak "y"sini de unutmamak gerekiyor. Zaten bunun için bilim var, hukuk var, helal-haram var, emir-nehiy var, koşul-kural var.. eğitim ve yönetim sorunu var.. tarihi dönemeçler var.. doğal süreçler var.. bunları kısaca şöyle YAPILANDIRIYORUM.. beşeriyetin ortaya koyduğu medeniyetin ortaya çıkardığı İNSANİYET.. insaniyet-i kübra olan İSLAMİYETE giderken çok hassas bir süreçten ve çok dakik bir süreçten geçiyor.. bu nedenle Faruk beyin endişesine katılıyorum. Allah beşeriyetin yar ve yardımcısı olsun.

YALNIZLIK

yalnızlıkta bir tecelli .. eş, dost ve arkadaşlıklarla yoldaşlıkta.. ne bundan kurtulabilirsin ne ondan kaçabilirsin.. çünkü ben, sensiz olamaz. Çünkü ben ve sendeki "en"leri GERÇEKLEŞTİRİRSEN yalnızlık.. "EN"lere b ve s seslerini eklersen biz oluruz.. yalnızlık ve yoldaşlık asıl sonucunu, başarı ve bağlılıkta gösterecektir.. ben olmadan başarı.. biz olmadan da bağlılık olmaz.. lakin her iki sonucun oluşması için ikisinin de çatışması gerekir.. ve bütün çatışmalarına rağmen mutlu ve kutlu bir son için beraberlikleri de... Yalnızlığa enin de sonunda kavuşacağız zaten.. çünkü dünya tek başına geldik.. aynı yumurta ikisi olsakta.. yalnız başına gideceğiz.. beraber ölsekte.. doğum ve düğün gününü izleyen 3. günde gününde bu tohumun düğümü çözülecek..

yalnızlık üzerine ne kadar söylersek söyleyelim.. bitmez.. başta bekarlık olmak üzere zenginlik te yalnız bırakır yoksullukta.. hastalıkta yalnız bırakır zenginlikte.. yaşlılıkta yalnız bırakır gençlikte.. öyle ise evli iken de yalnızdır kişi.. çünkü yalnızlık insanın asıl deneyiminin çekirdeğini teşkil eder.. ki bu nedenle "ben sizin (siz) taptığına tapmam siz de (sende) de benim taptığımıza tapmazsınız" olgusu gerçekleşecektir.. çünkü iyya-ke-nabudü ve iyya-ke-nestain dava ve duasındaki İYYA başka türlü vaki olmaz ve tevhid hakikatı anlaşılmazdı.. öyle ise ne zaman yalnız kalsak "boş" kalmamak ve "kör" olmamak için hemen bir ilm-i fikre ya da ibadet-i zikre yönelelim.. yalnızlık hoştur da boşluk.. loşluk.. körlük.. karanlık nahoştur.

AHLAK

ilamsız icra takibi yapıp insanları soyuyorlarmış… AHLAKSIZCA aklı kötüye kullanmanın ve bilgisiz (HUKUKEN) olmanın kötü sonucu.. DİNE düşman sol görü sahiplerine duyurulur.. demek erdem olmadan başarı, bilgi, uygarlık ve akıl her şey değilmiş...


ASTRONOMİ

astroloji ve astronomi arasında bir yerde kozmografya durur.. bu yerdeki coğrafyanın göklere yansımasıdır.. oysa bir kozmografya peşinde değil küfrün ve hürafenin ardındayız.. bir yıldız ışığının tayfında.. hem ısısını.. hem uzaklığını.. hem yaşını.. hem bileşimini.. saptayan düzeyde bir uygarlığın bilimin (astronomi) YARATANI İNKARI ile yıldız takımlarının genel yer ve konumundan özel anlamlar çıkaran bilimin (astroloji) KADERİ İNKARI karşısında duyarlı olmayan MÜSLÜMAN.. ne donmuş bilimini canlandırabilir ve durmuş hukukunu yürütebilir... nitekim Müslümanların en çağdaşı ve gelişmişi sayılan ülkemizin bölüşmüş ve ayrışmış haline bakınca umudumu yitiriyor.. gibi oluyorum.. bu durumda çağdaş küfür ve çağdaşlaşmış hurafe karşısında bize mizanı akla dayanmak ve insaf-ı vicdandan başka davetten başka bir seçenek kalmıyor..




ÜÇLEME

Bir üçlemedir yapıp gidiyoruz… sarıgül... zerdeçal.. safra.. ve sarıdan başka diğer renkler.. hadra.. beyza.. sevda.. hamra... levn ü sıbga.. suretlerin levni.. şekillerin sıbgası.. yedi renk ve yedi boya.. duyulabilir dünyanın görsel ve işitsel biçimlerinin yüzleri insanı renkleriyle çeker.. düşünülebilir dünyanın kavramsal ve kurgusal tasımları yönleri de boyalarıyla insanı çeler.. çekim ve çelimin zorlaması karşısında yapabileceğimiz köklü önlemler kitabın DERİN çağrılarına kulak vermek ve içimizdeki SESSİZ çığlıkları dinlemektir.. ta ki beslenme ve seslenme arasındaki BEKLEME boşa çıkmasın...

BAYRAK

Bayrak bir simgedir.. simgeler anlam ve duygu yükleri taşır.. taşımıyorlarsa simge olmaktan çıkıp nesne haline gelir.. bu ülke yıllardır.. bu çağda on yıllardır.. dil.. din.. ekmek.. özgürlük.. barış.. sözcüklerinin taşıdıkları değerler, bunları   partilerine ve ideolojilerine malzeme yapanlar tarafından kaldırıldıktan sonra.. Türkiyenin ülkesi.. ulusları.. bayrağı.. paravana edilmiş.. Atatürkün ilkeleri.. ülküleri.. devrimleri alet yapılmış çok mu ? Bu yüzden güncel ekonomik çıkarlardan ve politik yararlardan yüz çevirdim.. 50 yıl sonrasına bakıyorum.. dili kullananların dil tarafından kullanılmasını ibretle izleyebiliyorum..

TİCARET VE SİYASET

ticaret ve siyaset.. namı diğer ekonomi ve politika.. bunlar kuvve-i şeheviye ve gadabiyenin sosyal ve toplumsal ayakları.. şehvet ve öfke gibi insanı deli eden boyutundan toplumsal bir gereksinim olarak istimali eşya ve istihdamı eşhas boyutuna kadar çeşitli derecelerde çeşitli iğrenç ya da güzel manzaralar sergilerler.. moda ve spordan.. porno ve teröre kadar türlü renklere girerler ve hatta savaş ve iç çatışmaya kadar çıkan zulum ve acımasızlıklara neden olurlar.. ve bir de üstüne üstlük.. görev.. kahramanlık.. kutsallık.. uyuşturma.. robotlaştırma.. mankurtlaştırma.. halini almış ASKERİ ve MİLİTAR düzeye getirilebilirler.. bu acı ve katliamlar toplumda GERİ TEPKİ ile zulum ADALETİ çağırma konumuna geldiğinde insanların aklı başına gelir.. ne yazık ki olan olur..nesneleri kullanma ve kimseleri çalıştırma.. tedavülü emval ve efkar.. malların ve fikirlerin değişim, dönüşüm ve birikimi.. insanları çok yararına olan TOPLUMSALLIK.. ORGANİZASYON.. ÖRGÜTLEŞEME.. toplu eylem ve etkinlikler sosyal afetler olan iç çatışma ve savaşlarda bu sefer insanın zararına işler.. bu insan ilimlerini.. psikolojiyi.. sosyalojiyi.. bu bilgileri ve DİLİ kötüye kullanan dünyanın efendileri.. hem kendileri hem beşeriyeti ve medeniyeti ateşe atarlar.. Bu durumda yapılacak en iyi yaklaşım ve çözüm.. insanın kendine.. HANİF özüne.. HALİS diline.. KAİM dinine.. dönmesidir.. kötülüklere mukavemet etmek suretiyle yaptığı istikamet ile seçtiği iyi ve güzel ikametine yürümektir


YAKLAŞIM DÖRT KATMANDIR…


tarih cilvesi budur.. zalim ve mağdur yer değiştirebilir.. devir döner.. devran döner.. keser döner.. sap döner.. kestiğin keser seni keser.. bazı insanlar kişilerde biter.. zalim A ile mazlum ve mağdur B arasında ilişki olarak görür gerçeği.. bazı kişilerde değil olayda bitir.. zalim kalkar zalimlik gelir.. mağdur kalkar mağdurluk gelir.. olayların seyri içinde zulme uğran B, kuvveti ele geçirdiğinde bu sefer A ya zulum eder ve intikamın alır.. bu durumda kişi yoktur işi vardır.. hatta ister kimse olsun ister nesne olsun fark etmez. Bu insanın ilim devresidir. Kişiler yoktur, özneler arasındaki ilişkilerden ve olaylardan doğan yüklemler vardır. Bu ikinci aşamadan sonra üçüncü safha gelir. Bu aşamadaki kişiler olaylar ve ilişkiler arasında yinelenen ve yenilenen düşünceleri.. kurguları.. kuramları ve olguları saptarlar. Önce zalim.. kişi vardı sonra   zulum işi oldu. Zalim adamdan sonra zalim-lik.. olayına geçildi.. "zalim" ismi sıfata dönüştü "zulmiyye" mesleği doğdu.. ilmiyye gibi birde zulmiyye sınıfı vardır.. bunların işi ve mesleği, ilmi zulum için kullanmaktır. Acaba zulum olaylarının olgusu nedir diye aramak kişiyi üçüncü aşamaya getirir. Üçünü aşamada.. enbiya 35 tümceleri bize iyi ve kötü sırrını açıyor ve zulum olgusunun kökenini gösteriyor.. iyilik ve kötülük.. zalim olup olmama.. hayır ve şerr.. bize mübtela kılınmış bir fitnedir.. çünkü herkes ölümü tadacaksa.. ayetin tanımıyla.. nebliküm bişşerri velhayr fitne" "bizim sizi hayra ve şerre MÜBTELA kılmamız" iyilik ve kötülük içinde yaratmamız bir fitnedir.. aslında sizin iyilikte ve kötülükteki yarışınız.. size musallat kılanan bu mürakabe.. mücadele.. mücahede.. rekabet ve yakış.. mücadele ve çatışma.. mücahede ve çalışma.. bir fitne.. bir sınav.. bir imtihandır. İyilik ve kötülüğün ASIL ANLAMINI bize dönünce anlayacaksınız diyor 35 nici ayetin üçüncü cümlesi.. bu manayı ve sırrı biz şimdilik bilmiyoruz fakat bildiğimiz iyilik ve kötülük yarışının bir fitne.. bir sınav OLGUSU olmasıdır.. dördüncü aşama ise ki Müslüman düzeyidir.. burada olgunun ESMA'sına gider ve dolaylı ya da doğrudan HÜSNA'sını görür. Allah bizi ve sizi bu gecenin hürmetine onlardan etsin. Amin.

DİL.. DÜNYA.. DİN…

bizim sorunumuz ne dinde ne de dünyada.. bizim derdimiz dili kullanmakta.. yukarıdaki yazıyı okudum adam haklı ya dedim yazar için.. yazarın eleştirdiği hocanın yazılarını okuyan başka biri muhtemelen o da adam haklı ya derdi.. eğer onun yandaşı ise.. meşhur hocanın karısı da şöyle derdi.. hocam ona da haklı dedin buna da.. ikisi de haklı olur mu ? Sende haklısın hanım diyen hocaya katılmamak elde değil.. çünkü DİLİ KULLANIYORUZ.. dil de bizi kullanıyor.. fakat birincisine inanırsınız da ikincisine inandırmak zor.. Çünkü din gibi bizi kuşatan dil.. etimiz.. kanımız.. dişimiz.. tırnağımız.. ile oluşturduğumuz uygarlık binasının.. kıraat ve kitabet ile fikir ve zikir ile tekevvün ettirdiğimiz medeniyet yapısının.. funun ve hukuk ile hikmet ve san'at etkinlikleriyle kurduğumuz tarih asfaltının .. ALTINA ve ÜSTÜNE serilmiş taban ve tavan..


YANDAŞ

Ben zaman gazetesinin yandaşıyım.. ama onun her dediğini doğru ve gerçek gören YAN-TAŞI değilim.. amma tutma gerekçelerimin ağırlıklı koşullarını sağladığı için onun yanındayım.. yenilikçiliğine.. katıldığım için yanındaşım.. eleştirdiğim taraf.. mücadelesini bir siyasi parti gibi yapıyor.. oysa bir siyaseti parti kurarak gelenekçi olan iktidar partisinin gerçek bir siyasi muhalifi olması lazım.. bunu yapmıyor.

Ancak şu ki türkiye siyaseti.. partiyi.. yeni öğreniyor.. daha adını bile koymadı TÜRKÇE olarak.. belki bir gün öğrenir, kullanır, yararlanırsa adını da koyar.

Ancak bundan daha temelli mesele.. dili ve dini KÖTÜ’ye kullananların dünyada iflah olmayacağı ve İYİ’ye kullanmayanların da ahirette felah.. işte bu yüzdendir ki TESLİMİYETİ kemale ermemiş kendi siyasetine yandaş olan şeytanları melek.. muhalif olanları şeytan görüyor.. çünkü yaptığını İSLAMİYET olarak görüyor. Bunun içinde yargılarını ve yüklemlerini bırak görüş ve düşüncelerini kutsallaştırıyor.. bunu kişilere de bulaştırıyor.. sanrısını TANRI ve imamını TAGUT haline getiriyor.

Çünkü KARAR verdiği zaman.. kara.. arar.. ar.. köklerinin seslendirdiği adlardan gafil olarak kara bir aydınlığı açık ve seçik olarak görüyor. Çünkü ciddi aramıyor. Yüzeysel yargılarının ar ve namusunu arındıracak inceliği ve duyarlığı bulunmuyor. Karar vermeyenleri de renksizlikle suçluyor. Ekonomik çıkarı ve politik yararı için insan sevgi ve saygısını hiçe sayıyor. Eleştiriyi katlanmıyor. Hazır para gibi hazır bilgiyi seviyor. Zihnini bedavadan besliyor. Göbeği öbeğini belirliyor.
Sonuçta evrensel olan sol ve sağ ayırımı yanında.. orta bölgenin ayırımı olan sünni (selefi) ve alevi (şia) ayırımı yanında.. bu ülkenin tarihi kaderi olan türk-kürt ayırımı yanında.. cumhuriyetin ortaya çıkardığı dindar-laik ayırımı yanında.. bir de parti ve cemaat ayırımı çıktı.. ülkemizdeki ümmet-i davet olan rum, ermeni, yahudi azınlıklarıda hesaba katarsak.. yani TÜRKİYE devletinin ve ANADOLU ülkesinin zenginliklerini, ETNİK bölücülük DİNİ ayırımcılık çatlakları haline getirerek çoğulcu demokrasiyi gerçekleştiremeden.. 200 yıldır sömürülen malımızı ve 20 yıldır öldürülen evladımızı kurtaramadan, pisi pisine bölüneceğiz.. Oysa aynı anda ve yanı başımızda ANADOLU BİRLEŞİK DEVLETLERİ duruyor.. ama bunu Anasını Bellediğimiz Dilimizle yapamayız…


GÜN RESMİ

günün resmi.. besmele birinci ayet.. ikinci ayet.. Elhümdülillahi rabbilalemin.. üçüncü ayet.. Er-rahmân-ır-rahîm.. dördüncü ayet MALİKİ YEVMi-D-DİN.. tüm anlam: ELHAMD, Alemlerin Rabbi olan Allah aittir.. ki O hem dünya Rahmanı hem ahiret Rahimidir.. ki O yevmin ve dinin malikidir. Yevmiye denince günlük ve işçiye verilen gündelik akla gelir. Peki GÜN nedir ? Gündüzün aydınlığı ve gecenin karanlığından ibaret bir OLAY'dır. Olaydınlık.. Olkaranlık.. gece ayı ile gündüz güneşi tarafından gerçekleştirilen ol-kamer ve ol-şems bize iki tür TAKVİM oluşturma imkanı verdi.. güneş takvimini dünya için.. ay takvimini din için kullanırız. BU GÜN, ay takvimine ve dini tarihe göre, akşam namazından sonra başlayan ŞABAN ayının on beşinci günü 15.08.1435 bu günün gecesi dahi BERAAT kandili.. Allah ümmet-i muhammede birlik ve beraberlik versin. Amin. Bu İSLAMİYET için.. her birimizin tek tek TESLİMİYETİ içinde derim ki ne gibi bir sorgulama yaptık ki yargılamamız olsun ve bu yargılamaya göre de beraatimiz ve aklanmamız bulunsun ? Yoksa bizim yapmamız gereken.. kendimizi suçlama.. yaptığımızdan utanma.. dönüşümüzde içtenlik mi olmalı ? Yüce Yaratan, beni ve seni.. bizi ve sevdiklerimizi rüyetin.. rüyanın.. re'yin ve RİYA'nın bela ve şerrinden, fitne ve afetinden korusun. amin. Günümüzü kontrol gücü ve dinimizi garanti etme olasılığı versin. amin.

dört altı saat.. ikisi yukarıda gündüz.. ikisi aşağıda gece.. TOPLAM olarak   "düzgün"ce "günge"ce nasıl geçe.. işte en birinci SORUN... bu günün saatleri içine beş vakit konulmuş... günü disipline ediyor. Yevm.. saatlerden.. saat vakitlerde.. vakitler ise ZAMAN sırası içinde birbiri içinde dört döngü yapar.. ömür.. yıl.. gün.. saat.. bazılarının ömrü bir saattir.. bazılarının saati bir ömürdür.. bu bir gündeki 24 saat ise dünya ve ahireti kazanmak için.. onun bir saatini geçici dünyaya 23 saatini kalıcı ahirete kullanmak için nasıl bir akıllı yol izlemeliyiz.. hepsi için bir saatin yettiği beş vakit namazı kılmakla... böylece fatiha-i şerife size giderek daha açılacak.. çünkü onu namazların her bir rekatında okuyacaksınız.. derken.. sizin zamanda dolaştığınızı değil zamanın sizde döndüğünü anlayacaksınız.. iş iç-ten geçmeden.. inşa-Allah.


DİN VE İDEOLOJİ

siyaset.. felsefe.. ideoloji kutsallaştırıldığında DİN haline gelir.. dinde tamamen dünyevileştirildiğinde ideoloji.. felsefe ve siyaset haline gelir.. hak.. hakikat.. hürriyet.. menfeat ve kuvvet birbirinden tamamen ilişkisiz soyut kavramlardan ziyade somut olarak yaşanan bir canlılıktır.. sonuçta ŞEHVET gibi GADAB.. ÖFKE.. NEFRET.. insanı kuşatır. Siyasetine düşman olana hain.. şeytan.. gibi bakar. Bu beşerin ve medeniyetinin yozlaşmasının belirtisidir ama aynı zamanda kitlelelerin bölünmesinin yönlendirilmesinin aracı olarak ta kullanılır. Yemek için bölmek zorunluluktur. Öyle ise insanları dinleştirilmiş ideolojiler ve ideolojileştirilmiş dinler vasıtasıyla.. ebedi yaşamın sonsuz kıymette olan 15 yılı icin.. ya da sonlu yaşamın ebedi kıymette olan 15 yılı için.. kişileri birbirlerini öldüttürebilirsiniz.. bu kadar basit... (60 yılın yarısı 30 yıllık bir eğitime harcanıyor ise kalan 30 yılın da yarısı gece ise.. kalan 15 yıllık süre, din sınavı ve dünya yarışı için, SONSUZ bir değer kazanır...)



OSMANZİYA

Sentaks / sözdizimsel / BEYANÎ eksikliklerim VE
semantik / anlambilimsel / MAANÎ yetersizliklerim
için düz yazıdan özür dilerim

.

NOT:
Evet, aslında benim kullandığım sistemde
cümleye, kelimeye hatta harfe de ihtiyaç yok…

http://groups.yahoo.com/group/BAKARA/
http://groups.yahoo.com/group/oku-ikra/
http://groups.yahoo.com/group/yontem-bilim/
http://groups.yahoo.com/group/insanbilim/

www.yontembilim.com
www.insan-bilim.com
www.osmanziya.com
www.mustafabugucam.com.tr



http://sites.google.com/site/yontembilim/
http://sites.google.com/site/insanilim



Düzenleyen osmanziya - 14-Haziran-2014 Saat 21:52
IP
Yanıt Yaz Yeni Konu Gönder
Konuyu Yazdır Konuyu Yazdır

Forum Atla
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme
Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma
Kapalı Forumda Cevapları Silme
Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme
Kapalı Forumda Anket Açma
Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma

Bulletin Board Software by Web Wiz Forums version 8.03
Copyright ©2001-2006 Web Wiz Guide
Türkçe Çeviri : Nuri Cengiz
Tasarım & Düzenleme : BeyazSeytan
WebWizTurk